ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dünya düzdür derneği
-
kendileri, küre şeklinde değil de, çember şeklinde bir dünyaya inanıyorlar. ve bu dünyanın çevresinde buzdan bir duvar olduğunu söylüyorlar (şu an bilinen adıyla güney kutbu). merkezinde ise yine buzullar var (şu an bilinen adıyla kuzey kutbu) şekli de aşağıdaki gibi:
http://upload.wikimedia.org/…en/7/79/flat_earth.jpg
yani tabak gibi bişi
hükümetlerin dünyanın küre şeklinde olmadığı gerçeğini tüm insanlardan sakladıklarını düşünüyorlar. savlarını da çok komik ve eğlendirici bir şekilde destekliyorlar. birkaç örnek vermek gerekirse:
+bir pilot yazmış:
ben amerikan hava kuvvetlerinde çalıştım, işte amerikadan kalktım ırak'a, ordan bilmemnereye ve tekrar amerikaya geldim. dünya küre değilse bunu nasıl açıklarsınız?
-kendisine gelen cevap:
sanıyorum bir pilot olarak, kesinlikle kendi rotanı kendin belirlememişsindir. sana hangi yol üzerinden gitmen gerektiği telsizle söyleniyor, sen de bu yola uyup o şekilde gidiyorsun.
şimdi bir saati göz önünde bulundurursak, bir kolu önce 12 de iken, zaman geçiyor 3'e geliyor yine dönüyor 6'ya, sonra 9, sonra yine 12'ye geliyor. sence saat küre mi?
yine aynı varsayımdan gidersek sana verilen rota da seni aynı şekilde döndürüp amerikaya geri getirmiş olabilir.
+atmosfer nasıl dünyanın çevresinde duruyor?
-çevresinde değil üstünde. dünya evrende sürekli yukarı doğru hareket ediyor. bu da atmosferin sürekli aşağı doğru bastırılmasını sağlıyor (eylemsizlik). buzdan duvarlarımız sayesinde de kenarlardan kaçamıyor.
daha önekler sıralanıp gidebilir. hele bir mevsim hipotezleri var ki, çizimlerle falan anlatmışlar, bayıldım.
köfteci yusuf'taki takım türbanlı kasiyerler
-
bizim ülkeye ve insanına fazla yükleniyorlar. yok işte bilim adamı çıkmıyormuş, seçim sonuçlarıymış, teknoloji yokmuş, gücü ele geçiren baskıyı kuruyormuş vs. çok büyük haksızlık. kapasite bu kadar kardeşim. sen bu ülke insanına dayayacaksın galatasaray'ı fenerbahçe'yi, başı açık mı kapalı mıyı, bizim köy mü karşı köy müyü, türk mü kürt mü, alevi mi sünni mi.
bak adam üşenmemiş başlık açmış, daha da üşenmemiş fotoğraf çekip internete yüklemiş. şimdi tartışalım bu konuyu hep birlikte. on yıl daha, yüz yıl daha bin yıl daha, on bin yıl daha tartışalım. ha bu arada benzine zammış, niteliksiz eğitimmiş, demokrasiymiş. salla gitsin. sen köfteciye odaklan köfteciye.
(bkz: türkiye'deki hiçbir kesimin kaliteli olmaması)
çocuk yapacaklara tavsiyeler
-
"iyi dinleyin" kısmını okuduktan sonra bir süre bekledim, ses gelmeyince bastım eksiyi.
90'lı yıllardaki zenginlik belirtileri
askerde yarbay dövmüş olmam
türk sinema tarihindeki en efsanevi replik
-
"bir, barı açıyorum. iki, ayla'yla aramı düzeltiyorum. üç, babamı da yanıma alıyorum, olay bitmiştir."
(bkz: her şey çok güzel olacak)
türkiye'den atılan tweet'lerin %50 azalması
-
dogrudur zira herkes baska dns ve vpn'leri kullaniyor.
ben misal 1 haftadir almanya'dan atiyorum.
ama aslinda istanbul'da ikamet etmekteyim.
annemler de karadenizli.
oyle.
la casa de papel
-
denver’ın arturo’yla ilgili avustralya yalanını söylerken bunun palavra olduğunu el hareketiyle de gösterdiği dizi.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
sınav esnasında, gözetmenlik yapan asistanlarla mütemadiyen göz göze gelerek benden şüphelenmelerini sağlamak.*
güzel kız ile çok güzel kız arasındaki fark
-
çok güzel kız paket halinde güzel oluyor bence. mesela adı da güzel oluyor, ses tonu da güzel oluyor, ailesi de güzel oluyor gibi.
güzel kız tek başına güzel kız o kadar.
hande yener'in seren serengil'i ifşalaması
-
serengil bu pozu verdiğinde rahmetli bülent ecevit merdivenleri ikişer çıkıyordu.
erkeklerin regl olmayı asla anlayamayacak olması
-
evet teknik olarak anlamamız mümkün değil ama bizim de hissettiğimiz bazı şeyler var. kendi adıma konuşuyorum çünkü her erkeğin başına gelmez böyle bişey. (ulan sanki regl olmuş gibi konuştum) eski sevgilimde kansızlık vardı ve kan oranı normal bir insanda olması gereken kan miktarından çok çok düşüktü. hatta doktorlar sen nasıl yaşıyorsun bu kanla demişti ama genetik olduğu için çok da bir şey yapılamıyordu. kan iğneleri ilaçları da fayda etmemişti.
tahmin edeceğiniz üzre bu durumdan dolayı o günler inanılmaz sancılı geçiyordu onun için. tabi o can çekişirken ben de aynı sancıyı çekmişcesine üzülüyordum. hatta bazen serum almak zorunda kalıyordu. damarlarım çekiliyor diye ağladığını çok kez hatırlıyorum. kadınlar bilir onun nasıl bir sancı olduğunu. üstelik olamıyor da metabolizma tamamen dağılıyordu o günlerde. bembeyaz surat, feri gitmiş gözler, buz gibi bir türlü ısınmayan eller. o elleri ısıtırken benim ellerim üşürdü. işte o zamanlar çok kez dedim keşke o acıyı onun yerine ben çeksem de o karşımda kıvranırken çaresizce beklemesem diye. evet acıyı vücudumda hissetmiyordum ama her ay o acıyı onunla birlikte çekip üzülüyordum. gerçekten insanın hayat standardının içine eden günler. kadın olmak sırf bu yüzden bile zor.