hesabın var mı? giriş yap

  • uzun zamandır izlerken ilgimin hiç dağılmadığı ama temposu da yavaş olan bir film izlememiştim. bence mizahın tam dozunda kullanılması bunda etkili ama film boyu köylülerin türkçe konuşması da kendimi filmin içinde hissetmeme yardımcı oldu sanırım. verilen mesajların filmin altmetninin de hikaye içinde, gerçeklik algısıyla hiç catışmayacak şekilde işlenmesiyle, gerçeğin yalın bir şekilde yansıtılmasıyla da film akıp gidiveriyor. gerçekten çok güzel bir filmdi. 8.75/10.

  • benim çocukluğum için en hasından çocuk bayramıydı. düşünsene, yılda bir günlüğüne arkadaşlarınla hava karardıktan sonra, üstelik akşam geç vakitte dışarda oynamana izin verilmiş. kibritle bile oynaman yasakken kocaman devasa ateşler yakılmış. cesaret edebilen üstünden bile atlıyor. sadece sen ve diğer çocuklar değil, büyükler de gelmiş oyununuza katılmış. mahallede sokak düğünlerini aratmayan bir kalabalık. saatlerce bitmeyen coşku. sonrasında evde aynada isten kararmış suratın, yanık lastik kokan tişörtün. derin uykularda büyüdüğünü gördüğün rüyalar.

  • (bkz: ilk gece hakkı)

    tanım : belgelerle kesinliği kanıtlanmamış olsa da ortaçağ avrupası'nda derebeylik sisteminde bulunan feodal beylerin evlenen çiftlerin ilk gecelerinde, kadın ile birlikte olma hâlidir.

    not : george orwell 1984 kitabında kapitalist sistemde fabrika sahibi olan kişilerin , çalıştırdığı kadınlar ile istediği gibi birlikte olmalarına olanak tanıyan yasanın adı.

  • bazı aşağılık şahsiyetler doğal seleksiyon yazıyor hala. umarım sizin çocuklarınız ileride "doğal seleksiyona" uğramazlar. keza onlar çocuk. adı üstünde.

  • klimadan etkilenmekle çomar olmak arasında nasıl bir bağlantı var cidden çok merak ettim. ben de arabada çok fazla klima açamıyorum. klimalı kapalı ortamlarda fazla durunca boğazım inanılmaz kuruyor ve nefes almakta zorlanıyorum. doktor önerisiyle de klimayı çok fazla kullanmamaya çalışıyorum.

    ben de size bir çomarlık örneği söyleyeyim. insanları genellemeler yaparak küçümsemek, daha dün ne olduğunu, nereden geldiğini unutup başkalarıyla taşak geçmeye çalışmak en büyük çomarlıklardan biridir. bu tipler kaliteli insanlar değildir.

  • fethiye'de gerçekleşen, 6 yaşındaki yeğenimin başına gelen rezalettir. belediye, çocuk parkının yanındaki konteynerlara, etraftaki mangal yapan et lokantalarının küllerini buraya
    dökmelerine izin vermiş.
    cocuk parkına dökmelerine izin verilmesi rezaletini de geçtik, külü kor halinde dökmüşler ve 6 yaşındaki yeğenim kum sanıp oynamak için bir anda koşup icine girmiş ve girdiği gibi çığlık çığliğa bağırış. sonuç 2. derece ayakta yanık

    oradaki lokantalar sucu kabullenmemis. soğutup döküyoruz biz demiş. gerekli yerlere şikayetleri yaptık. bir şey cıkacağından da umudum yok açıkcası. en azından içine de düşebilirdi ihtimalini düşününce bir nebze rahatlıyorum. türkiye gibi insan canının hice sayıldığı bir yerde ucundan bucağından hepimize bir rezalet , kepazelik, bela dokunuyor işte. hele cocuksan neşeyle oynayıp kosmak bile haram
    edit: mesajlarınız, iyi dilekleriniz icin , desteğiniz için cok tesekkür ederim. uzun sure önce münasebetsiz, hadsiz insanların mesajlarına artık tahammül edemediğim için mesaj alımını kapatmiştım. bugün bu olay sebebiyle açtım 1-2 tane çürük elma dışında hic kimseden kıricı , hakaretamiz bir dönüş almadım. burası gercekten iyi insanlarla dolu.

  • merak etmeyin 10 seneye kadar türkler deveye binmiyor ya da biz arap değiliz diye anlatmanıza gerek kalmayacak.

    edit : ne demek istiyorsun diye mesajlar geliyor şaka gibi hahaha. 10 yıl sonra ülkedeki arap nüfusu ve arap kültürünün yayılma hızı göz önüne alınarak yapılmış ufak bir mümin latifesi sadece.

    edit 2: deve sever çaylak arkadaşlar tarafından saldırı altındayım. bakın arkadaşlar benim deveye binen arkadaşlarım da var. lütfen.

  • an itibari ile şu şekilde beklemektedir.

    şimdi aradım genel merkezi, dedim ki; kapınızın önünde haber var beyler, bu sefer kaçırmayın.

  • boğaziçi köprüsüne, boğaziçi köprüsü demeyeceğiz de ne diyeceğiz? boğaziçi köprüsüne, boğaziçi köprüsü denir. boğaziçi köprüsü'nün isminin değişmesi, boğaziçi köprüsü'nün boğaziçi köprüsü olmadığını göstermezki. eyfel kulesi'nin ismini "sarı yeleklileri ezdik kulesi" olarak değiştirseler, biz ona eyfel kulesi demeyecek miyiz? çin seddi'nin, özgürlük heykeli'nin, golden gate'in, times meydanı'nın, bayon tapınağı'nın, el hamra sarayı'nın, machu picchu'nun ismi değişir mi? değişmez, değiştiremezsin; kağıt üstünde, tabelada kalır.
    boğaziçi köprüsü demeye devam edeceğim, boğaziçi köprüsüne isteyen istediğini desin. kaldı ki orası boğaziçi. üstündeki köprü de boğaziçi köprüsü. dedem oraya boğaziçi köprüsü, derdi. babam da boğaziçi köprüsü dedi. ben niye boğaziçi köprüsü demeyecekmişim. derim...
    bal gibi de boğaziçi köprüsü işte!
    boğaziçi köprüsü,
    boğaziçi köprüsü,
    boğaziçi köprüsü
    (bu üçleme içimden geldi.)

    boğaziçi köprüsü, demiş miydim?

    edit: boğaziçi köprüsü.