hesabın var mı? giriş yap

  • hakikaten anlatildigi kadar kolpa taksicilerdir bunlar.
    kazayla cam cevirme kolunu kirdigim icin benden 20 lira istemislikleri bile vardir.(5'e kurtarmistim allahtan o ayri)
    neyse efendim gecelim biz hikayemize.
    bir istanbul donusunde bindim bunlardan birine ve ayranciya gidecegimi soyledim.
    eve kadar geldik.(dip not evim karakolun bitisiginde)
    karakolun onunde durduk, taksimetreye baktim 11 milyon yazmis.
    ben elemana bir tane 10'luk ve 1'lik verip kolay gelsin dedikten sonra; abi biz giris cikisa da para veriyoruz 3 lira daha vereceksin dedi.
    abi o benim degil senin problemin ; kusura bakma benden alamazsin dedim.
    olur mu oyle sey abi vermek zorundasin dedi.
    ben de elemana ters ters baktiktan sonra; gel abi karakoldan pederden al o zaman dedim.
    bu guzel arkadasim feyki yedikten sonra yuzsuzce, bu seferlik almayalim diye uste cikmaya calisti.
    ben de hic bir zaman alamazsin zaten dedikten sonra kapiyi sertce vurdum; arkadan bavulu aldim.
    indikten sonra da keyif sigarami yaktim yoluma devam ettim*

    edit : beyler taksiciyi bulduk , sozlukte.
    vurdukca vurmus kerata

  • - kadın olduğu belirt checked
    - güzel olduğunu söyle checked
    - modellik yaptığını ekle checked
    - genç olduğunu unutma yaşını belirt checked
    - arayıştasın her yola gelirsin checked

    artık yeşili bekleyebiliriz.

  • ülkede bir şair, bilim insanı, sanatçı veya sporcu yetiştiremeyenlerin "çivi çakıyoz yeaa" diye atladığı köprü.

    insana değil beton dökmeye yatırım yapın: sonra altınızda alman arabası, cebinizde amerikan telefonu, ayağınızda amerikan ayakkabısı, üzerinizde italyan kıyafeti ile fransız-isveç tasarımı, bankadan borçla yapılmış köprüden geçerken miliyetçilik yaparsınız boş boş...

  • evde ezik ve tek başına yılbaşı geçirip sosyal medya'da anca foto like edenlerinin aklınca kafaya alma olayı yaptığı maduriyet.
    yok 120 liraya ne umdun ne buldun, yok bir zeki sen misin, yok zart yok zurt..
    arkadaşa bir fiyat karşılığı bir durum vaad edilmiş ve bu durumun lokasyonu hilton, bilet tedarikçisi biletix.iki bilinen kurumsal kurum.
    yani güvenmeyip ne yapacak?
    biri yok iq demiş biri yok eq demiş akıl satıyor.
    sizin gibi böyle her şeyi goygoya alıp hak hukuk arama reaksiyonu göstermekten aciz insanlara üzülüyorum.
    bak kozniku arkadaşımız da 95 yılında aynı şeyleri aynı yerde yaşamış. aradan 20 yıl geçmiş durum aynı.
    biri de çıkıp bu 20 yıl içerisinde bu durumu bizlere haberdar etseydi 20 yıldır insanlar da kandırılıyor olmayacaktı.
    bu tarz şeyler bu yüzden önemlidir.
    seneye muhtemelen önyargı oluşacak bu organizasyona ve kandırılma yaşanmayacak. çünkü artık haberdar olduk.
    hemen ben zekiyim böyle yan basmam hayatta diye havalara girmeyin.
    hayattır..yarın ne getirir bilinmez.
    hadi. öptm. kib. bye.

  • sevdigim kizin evine ilk defa gidip, geç saate kadar film izleyip, güzel bir gecenin ardından sarılarak uyumus, boynunu bir an olsun burnumdan ayirmamistim. o koku her saniye burnumda olsun istedim. okula gitmek icin sabah yataktan ciktim. uyandim demiyorum cunku heyecandan uyuyamamistim. yanagina opucuk kondurup evden ciktigimda yolda gordugum ise gitmekte olan mutsuz yuzlere, olm hayat cok guzel lann gulsenizeeee demek gelmisti icimden

    sonra kiz terk etti mk

  • 10 dakika içinde 2 üst üste frikik golü yazmıştır. bu da ronaldo'nun geçen sezon 50+ maçta attığı frikik golüne eşit.

    biri 24 metre civarı, yan ağlara.
    biri 19 metre, çok yakın ama baraj üstünden, tam 90'a.

    yıllardır ronaldo kanat oynuyor (zannedip) ağlıyorlar, messi 1 yıldır sağ kanat oynuyor. kanadı geçtim, orta saha oynuyor artık. ona rağmen gol sayısı arttı, asist sayısı tavan yaptı.

    adama ne deseniz kapağı bırakıyor ki bunlar zaten hikaye.

    messi sakat geçirdiği aylar dışında 2008/2009 sezonundan beri tarihin en iyi futbolcusu. 2 frikikten yazdı diye değil, ocak'ta 5. ballon d'or ödülünü kazanacak diye değil. golleri, asistleri yüzünden de değil.

    22 kişilik bu oyunu michael jordan gibi domine edebildiği için. izlediğin en iyi forvet ve aynı anda izlediğin en iyi orta saha olduğu için.

    biz raul ölümcül golcü diye büyüdük:

    messi = 423 gol (546 maç)
    raúl = 423 gol (1,003 maç)

    zidane, pirlo, iniesta, xavi daha nice efsane orta saha izledik. hepsinden daha iyi orta saha, hepsinden çok asist yapıyor, hepsinden daha iyi oyun kuruyor, domine ediyor, hücumu yönetiyor. bugün bu efsanelerin videolardan izlediğimiz uzun ve ara paslarından bir maçta 10 tane atıyor.

    messi ligin hem gol hem asist kralı oluyor.
    şampiyonlar liginin hem gol hem asist kralı oluyor. kaç kişinin dikkatini çekmiştir bu?

    ilk golünü 10 yıldan biraz uzun zaman önce attı. adamın kötü oynadığı maçları zar zor seçebiliyorsun. yaşı büyüdükçe oyun kalitesindeki artış şaka gibi.

    işte bu yüzden onu başkasıyla karşılaştırmak çok abes. çok absürd. frikikleri herkes atar.

    geçen sezondan gol atmadığı maç söyleyeyim size açın izleyin; iç saha ve deplasman manchester city maçları ve ligde athletic bilbao, san mames deplasmanı. youtube'dan istediğiniz maçı açabilirsiniz.

    bir adam gol/asist yapmadan futbol maçını nasıl domine eder izleyin.

    -----------------------

    edit: geçen sezonun en iyi performanslarından birini ben paylaşayım. ligin en zor deplasmanlarından birinde, unutulmayacak bir maç oynadı;

    san mames: https://www.youtube.com/watch?v=3bfhlqbrxle

    bu adam kadar oyuna etki eden, hangi pozisyonda oynadığı belli olmayan, bu kadar geride top alıp bu rakamlara ulaşan, neredeyse dokunduğu her topu olumlu kullanan ve rakibe zarar veren, savunulması bu kadar zor, atamazsa attıran bir adam yok. 10 yıldır rakipleri bu adamı durdurmak için plan yapıyor, o hala en iyi sezonunu yaşayabiliyor.

    şu anda aktif olarak izlediğimiz her futbolcunun yeri dolar. bizim için özel de olsalar yerlerine daha iyileri gelebilir. daha çok gol atanı, asist yapanı, çalım atanı, daha yeteneklisi, daha hızlısı...

    tek bir şeyden eminim; messi'nin bıraktığı boşluk asla dolmaz.

  • müzik ne işe yarar? resim, heykel, sinema, edebiyat ya da.... ne işe yarar bunlar? toplumsal hayatta hangi ihtiyaca cevap verir? insan ruhunun hangi ve ne tür bir gediğine tekabül eder bunların karşılık geldiği boşluk? evet sanat sanatı üreten sanatçı açısından değişim değeri olan bir geçim kaynağı olabilir ama tüketen açısından (ki sanat yapıtı tüketilebilen bir şey midir orası da ayrı bir tartışma konusudur ya) kullanım değerini belirleyen yoksunluk nedir?

    bugün birçok insanın sanata bakışı, elektriksiz bir evde bulunan bir televizyona çekilen muameleyi andırıyor. televizyonun iç mekanizmasından bihaber, ne işe yarayacağı konusunda kafası net olmayan, çalışması için ne lazım geldiğini ise umursamayan, birilerinin akıl yürütme tekniği ile varılan bir sonuç olarak gerçekten de sanat gereksizdir ve bir ihtiyaca cevap vermez.

    müzik bir şeye yaramaz gerçek hayatta. mırıldanırsın, bağırırsın geçer. heykel ya da şiir ya da diğerleri anlık bir tebessümden, hoş bir duygudan başka ne katar insana. evet, bu minvalden bakınca müzik gerçekten de bir şeye yaramaz. resim de öyle, sinema da falan ama şöyle de bir şey yok mu? müzikle, edebiyatla resimle kısacası sanatla o ya da bu biçimde temas etmemiş bir insan ne işe yarar? sanatın herhangi bir dalına karşı hiçbir sempati geliştirememiş bir canlıya ne kadar insan diyebiliriz.

    sanatın kaldıracı ihtiyaç değildir. sanat siz gereksiz değilseniz şayet asla gereksiz değildir. sanat gereksiz değildir ama uyuşturur. sanat can sıkıntısının omuzlarından yükselir. boş vakit ister o. para ile soysuzlaşır, parasızlıkla kötürüm hale gelir falan. sanat uyuşturur. uyuşmak tahammülünüzü arttırır. büyük sanat yapıtlarının büyük toplumsal ve ruhsal çalkantılardan beslenmesini görmek bile, sanat ve tahammülün arasındaki ilişkiyi, sanatın uyuşturma kabiliyetini idrak etmemiz için kafidir.

    her şey çirkinken güzel bir şey görmek ıstırabımızı bir nebze olsun dindirir, ruhumuzu tımar eder, dinginleştirir. sanatı çıkartın hayatınızdan ne kalır sizden geriye? kas, iskelet ve yağ yığınından müteşekkil herhangi bir organizmadan ne farkınız kalır. daha da ileri gidelim sanatı olduğu gibi toplumsal hayattan çıkartalım, toplumdan geriye ne kalır. sanat insanı insanlığa bağlar. en çok da bu yüzden mühimdir.

    sanata neden ihtiyaç duyarız? anlamak ve anlatmak için, görmek ve göstermek için, duymak ve duyurmak için ihtiyaç duyarız aslında. idrakın altına şilte diye serilmiş olan duyu organları, bilgiyi oluşturan anlamın bağlam düğümleri, neden sonuç ilişkisi kurmakla malul rasyonel pozisyonların anlık çekilmiş bir fotoğrafında ( toplulukla birlikte çekilmiş bir fotoğrafta nasıl ki baktığımız ilk şey kendimiz ise) gördüğümüz ilk şey kendimiz olduğu için ihtiyaç duyarız.

    çünkü herkes içten içe bilir, insan yitiktir...

  • tweet atan arkadaş zaten biz paylaşabiliriz, hakkımızdırı savunmuyor sadece bana neden uyarı gönderilmedi, hemen kaldırırdım diyor.
    hukuk sisteminde en doğru şekliyle ilk önce ihtarname gönderilir sonrasında aksiyon alınmaz ise telif davası açılır. belli ki bunlar av peşinde, 33 bin liralık dava açılacakmış, 7 bin verirseniz anlaşırız bla bla bla.
    penguen 33 bin lira etmez aq.

  • muhafazakar kini ve nefretinin odağı olmuş ilçedir. öyleki %60 fark yemiş olmanın acısını tepesinden helikopter, sokağından polis eksik etmeyerek çıkartıyor.

    (bkz: beşiktaş)

  • tam bir azim örneği adam. yılmadan, yıkılmadan devam etmenin kanlı, canlı örneği. hayatından kısa anekdotlar verelim görelim:

    1981 yılında henüz 20 yaşında iken metallica'nın kurucuları arasına katılmış, 1983 yılında alkol ve uyuşturucu bağımlılığı yüzünden tekme yemiş..

    1983 yılında o tekmeyi yedikten sonra kendini daha çok uyuşturucuya vermek yerine mücadele yoluna gitmiş dave ellefson ile birlikte megadeth'i kurmuş..

    2 yıl süren yoğun uyuşturucu ve alkol tedavisinin ardından 1985 yılında ilk albümüne` :killing is my business... and business is good` yeni kurduğu grubuyla imza atmış..

    ilk albümle sesini yeterince duyuramamış ancak ilk albüm sonrası gelen peace sells... but who's buying? ve so far, so good... so what! albümleriyle altın çağına çok yakın olduğunu cümle aleme anlatmış. o altın çağ gruba marty friedman'in katılması ile olmadık bir şekilde gelir..

    1990 senesinin eylül ayında diğer albümleri gibi sessiz sedasız piyasaya sürülen rust in peace albümüyle tam anlamı ile patlama yapar. albümün karakteristik yapısı, içerdiği inanılmaz agresif hava, muhteşem riffleri ve soloları ile geniş kitlelerce artık bitti denilen thrash metal camiasını birbirine katar.

    mustaine bu yola çıkarken amaçladığı şeyi yani metallica'dan daha büyük olmayı başarmaya çok yakındır. ve hakkıdır da. zaten üstün olan gitar tekniğini, marty friedman gibi bir çok ama çok yetenekli bir gitaristle birleştirince ortaya çıkardığı şahaserler metallica kalesini yıkmaya yetecek güçtedir.

    tahtı sallamaya emin adımlarla gider. klasik, taşlamış ve çok yetenekli bir grup kurmayı becermiştir sonunda. dave ellefson, marty friedman, nick menza gibi isimlerle rust in peace harikası sonrası birbilerinden güzel üç albüm daha yapmayı becerir.

    şubat 1992 de çıkan countdown to extinction albümü megadeth in tarihinde en çok sattığı albüm oluvermiştir. albümün tarzını rust in peace'e göre biraz yumuşatmış daha geniş kitlelere yayılmayı hedeflemiş ve sonuçta başarılı olmuştur.

    1994 yılında klasik kadro ile gelen youthanasia albümü dönemin şartlarına yavaştan uymuş 80'ler devrinin kapandığını bizlere adeta göstermiş, albüme yazdığı tüm parçalarda hard rock'a yakın bir sound benimsemiştir. ilginç olan şudur ki; 2 yıl sonra metallica ya load albümüyle birlikte yöneltilen tarzda yumuşama eleştirilerinin hiçbirinden nasibini almamıştır. hatta albüm countdown to extinction dan sonra en çok satan albüm olmuş ve çoğu megadeth fanının beğenisini kazanmıştır.

    başarılı üç albümden sonra cryptic writings albümü 1997 yılında piyasaya sürülür. bir başka başarıyı daha yakalar amerikan listelerinde ilk sıraya oturur. youthanasia sonrası grubunu özüne döndürmeye çalışmış kısmen başarılı olarak gene güzel bir albüm ortaya koyabilmiştir. trust ile grammy adayı dahi olmuştur.

    mustaine ard arda gelen dört başarılı albümden sonra rehavete kapılmış bu iş bitmiştir havalarına girmiş olacak ki klasik kadrosu ile yaptığı en berbat albüm olan risk'i 1999 da piyasaya sürer. albüm megadeth fanları tarafından şiddetle eleştirilir, youthanasia albümü ile almadığı tarzda değişme eleştirilerini bir bir herkesten almaya başlar. zira albüm hem tarzda değişmeler hem de vasat parçalar içerince thrash metal camiasını tümden karşısına almıştır. aynı kemikleşmiş 80ler metal camiası o sıra metallica'nın load ve reload albümüne de ateş püskürmektedir.

    eleştirilerden nasibini almaya başlayan mustaine'in yakasına gençken birçok kez yaşadığı talihsizlikler yeniden yapışır. risk albümü sonrası friedman enterasan biçimde gruptan ayrılma kararı alır. klasik kadronun bel kemiği olan gitar virtüözünün gruptan ayrılması megadeth bitti, mustaine bitti yorumları ettirse de mustaine gitardan anladığı kadar gitaristten de ne kadar anladığını ortaya koyar ve al pitrelli'yi gruba dahil eder. bu sıra gruptan nick menza mustaine tarafından kapı dışarı edilir ve klasik kadro dağılır..

    al pitrelli'li yeni megadeth 2001 yılında the world needs hero albümünü piyasaya sürer. albüm şaşırtıcı biçimde başarılı çıkar ve youthanasia esintileri içerir buram buram. sertlik arayan saf thrash metal hayranlarının umudu bu albümle de boşa çıkar. albüm tek kelime ile underrated teriminin karşılığı olacaktır. 4 albümle zirveye oturan megadeth, hayranları tarafından üvey evlat muamelesi görmeye başlar. 2000li yıllarla birlikte doğan tekno müzik, pop rock, nü metal, alternative rock gibi yeni akımlardan ziyadesi ile etkilenen müzik dünyası yeni bir çağa girer. hard rock, heavy metal, thrash metal eski gücünde değildir. bunun ilk farkında olanlar ise bizzati bu tarzda müzik yapan gruplardır.

    mustaine ise 2002 yılında böbrek taşını aldırmak için girdiği hastaneden sakat bir sol kol ile çıkar. böbrek taşı için aldığı ağrı kesicilerle uyuşan sinirleri sol kolunun üzerinde uyuması ile büyük zarar görür. sol koluyla bırakın birşeyler tutmayı yumruk dahi yapamaz.. bu olay sonrasında 6 aylık fizik tedaviye başlayan mustaine ilk iş olarak grubunu dağıtır.

    mustaine fizik tedavi sırasında hırsını, azmini, hiçbir şeyden vazgeçmemesini gösterir ve tabiri caizse sol koluna gitar çalmaktan, eşya tutmaya herşeyi yeniden öğretir..

    2004 yılında yeniden gitar çalmayı öğrettiği koluyla grubunu tekrar toplama kararı alır.

    devamı haftaya artık.. ha unutmadan;

    (bkz: copy paste değil alınteri)