hesabın var mı? giriş yap

  • fransız olması..

    fransızlar hiçbir zaman almanlar ve ingilizler gibi bir alanda (elbette başarılı olmuşlardır ancak) "en başarılı" olamamışlardır.. ispanyolların ve italyanların bile futbolu sürklase/domine ettiği, markalaştığı, tekelleştiği uzun dönemler olmuştur ancak fransa'nın özellikle kulüpler düzeyinde avrupa'yı arka arkaya sürklase/domine ettiği uzun bir dönem olmamıştır..

    bence sadece futbolda değil, uluslararası siyasette ve askeri alanda da bu durum geçerlidir..

    bugün fransa avrupa birliği'nin tek nükleer gücü ve askeri anlamda en büyük gücüdür, (politik ağırlığı yoktur demiyorum) ama bir ingiltere'nin ve almanya'nın görece politik ağırlığına sahip değildir..

    şimdi bana fransa'nın başarılı olduğu örnekleri, tarihindeki büyük başarıları, önemli isimleri hatırlatacak arkadaşlar çıkacaktır ama ben zaten fransa başarısız ve yetersiz bir ülkedir demiyorum.. çoğu alanda bizden çok daha ileridedir ama fransa'nın bir almanya, bir ingiltere kadar game changer (oyun değiştirici), anahtar ve kilit bir ülke olmadığını düşünüyorum..

    yanlış düşünüyor olabilirim.. aksi fikirlere daima açığım.. ikna olmaya da kapalı değilim.. yeter ki hakaretamiz ve saldırgan bir üslup kullanılmasın..

  • maçı izlediğim link çok geriden geliyor. lan drogba hala chelsea'da oynuyor.

  • versiyonları yarmaya devam ediyor.

    nou campta bir gün geziyordum
    guardiola çağırdı messi gel buraya
    buyur guardiola
    dedi çıkar kalem
    bacağımda ki platini çıkardım
    dedi çıkar defter
    imzalı resmimi çıkardım
    dedi çıkar harita
    işte güzelim orda pepenin vucudumda bıraktığı üç beş krampon yarası varya
    işte onları çıkardım
    guardiola dedi bunlar ney
    guardi dedim üç beş krampon yarası
    sanki sanırsınız futbolcunun allahı
    ama bilmezsiniz ki o üç beş krampon yarası
    el classico hatırası
    çal pique çal

  • istihbarat tarihinin en ilginç olaylarından birinin öznesi.

    - beer 1950'lerin sonundan itibaren israil savunma bakanlığı bünyesinde albay rütbesi ile çalışan bir savaş tarihi uzmanı ve danışman.

    - bu görevinin öncesinde idf bünyesinde yarbaylığa kadar yükselmişse de, 1950 yılında ayrılmak zorunda kaldı. sonrasında sol kanat partilerde görev almışlığı var.

    - bu sırada david ben gurion ile yakınlaşınca, kendini bakanlıktaki danışman görevinde bulmuş oldu.

    - 1960 yılında israil istihbaratı sovyetlere bilgi sızdırıldığından şüphelenir durumda. elçilik görevlileri takip edilirken, oklar israel beer'e dönüyor. sovyet elçilik görevlileri ile teması, bir batı almanya görevi sırasında kimseye haber vermeden doğu'ya geçmesi derken iyice şüpheli hale gelmiş durumda.

    - 29 mart 1961'de beer bir sovyet elçilik gövlisi olan vladimir solokov -ki kendisi aslen istihbaratçı- ile buluşurken suçüstü yapılıp tutuklandı.

    - işler tam bu noktadan sonra çok ilginç bir hale geldi. yapılan tüm araştırmalar gösterdi ki aslında israel beer diye biri hiç olmamış. tüm hayat hikayesi sahte.

    - beer'in sorguda anlattığına ve kayıtlara göre avustrya doğumlu olan beer, genç yaşında israil'e göçmüş ve yukarıda yazılan kariyeri inşa etmiş.

    - ancak ortaya çıktı ki tüm bu anlattıkları yalan. beer diye biri hiç olmamış. ailesi ile ilgili tüm kayıtlar sahte. avusturya hükümeti ile ortak yapılan çalışmaya göre beer tam bir hayalet.

    - bir sonraki aşama daha da ilginç. 1966 yılında beer henüz 54 yaşında ike hapishanede aniden öldü. ölüm sebebi resmi raporlara göre kalp krizi. ilginç olan o zamana kadar bilinen bir kalp rahatsızlığı da yok.

    - zehirlenmeden şüphelenilmiş, ama kesin bir kanıt bulunamamış. ancak burada o zamanlar adli tıp teknolojisinin şimdiki düzeyde olmadığını unutmamak gerek.

    - kesin olmamakla beraber dosyanın kapandığı tarih itibari ile israil istihbaratının kanaati şu : "beer başından beri kgb tarafından ikmal edilen, ve israile gönderilen bir sızma ajanı. hikayesini yazan da kgb. büyük ihtimalle avustrya'da sol kanat partilerde çalışırken işe alındı."

    - beer'in gerçekte kim olduğu, asıl adının ne olduğu hiç bir zaman bulunamadı.

  • michael endenin modernizme sağlam bir eleştiri getirdiği sözde çocuk kitabı. bir berberin "zaman tasarruf şirketi" elemanlarınca kandırıldığı bölüm kitabın özünü verir: berber artık müşterileriyle sohbet etmeyecek, işini mümkün olduğunca çabuk bitirecek, her akşam vakit ayırdığı annesini huzur evine yatıracak (ekonomik açıdan gereksiz herşeyden vazgeçecek) ve sonuçta hayatında bilmem kaç yıl zaman kazanacak kendini tümüyle işine verecektir. sonuçta bazen gevezeliğinden sıkıntı verse de her zaman neşeli, dost canlısı olan berber artık hırsla çalışan, depresif, mutsuz biri olup çıkmıştır. benzer şekilde momo ve arkadaşları oyunlarından edilir, daha gerekli sayılan sıkıcı eğitsel faaliyetlere zorla yönlendirilir. sonra momo ve çocukların mücadelesi başlar, olaylar gelişir.

  • nezahat onbaşı vardı mesela.. annesi öldüğü için 9 yaşından itibaren alay komutanı olan babasının görev aldığı cephelerde yer aldı.. asker yetişti ve bir çok savaşta yer aldı.. neden biliyor musun ? bayrağı ve toprak bütünlüğü için, bağımsızlığını sağlayabilmek için.. kendi ülkende duracaktın, savaşacaktın o zaman.. madem milli marşın senin için bu kadar önemli, savaşacaktın.. iki mermi sesiyle kaçmayacaktın topraklarından.. halide edib adıvar gibi, şerife bacı gibi savaşıp kahraman olarak anılacaktın yüzyıllar sonra bile.. yok öyle iki mermi sesi duyunca topraklarını satmak.. bak biz de milli mücadele veriyoruz ülkeyi size bırakmamak için.. avucunuzu yalarsınız yani.. yakında hepiniz gideceksiniz..

  • asıl yanlış olan "özel sektör çalışanlarının cumartesi de calışması"dır.

    ben çalışıyorum memur da çalışsın diyecek kadar malsan, pazar da çalışsan fark etmez zaten.

    edit: 06:58'de ofise girdim. evet cumartesi.