hesabın var mı? giriş yap

  • + hızlandırılmış ingilizce kursuna hoş geldiniz!!! sen!!! yes mi no mu?!! çabuk!!! yes mi no mu!!!?!!
    - ay n-no! no!!!
    + bok no!!.. sen!!! çabuk söyle ar yu çekindırılıst?
    * ne?
    + zzt boston!!! azınıza sıçıcam hepinizin!!!

  • normaldir.

    insanlar o kadar nefret etti ki kızılaydan, kan vermeyi bile güvenli bulmuyorlar.

    ben düzenli kan bağışçısıyım, hala gidip kan veriyorum. vermek istemeyen arkadaşları ikna etmeye çalıştığımda bana "ben kan versem o kadar ihtiyaç sahibinden önce akp'li bir kalantorun akrabasına gider, daha kötüsü, katar'a satmayacaklarını nereden bileceğim" cevabı aldım.
    hak veriyor muyum? evet... kan ihtiyacının öneminin de farkındayım. ama kurumu rezil rüsva etmeseydiniz, kurumu birilerinin para kaçakçılığına alet etmeseydiniz bunlar olmazdı.

    beter olun diyeceğim de, size bir şey olmuyor. olan ihtiyaç sahibine oluyor. kızılay'ı bari temiz bıraksaydınız. orayı da kirletip lekelediniz. elinizin değdiği ve pislenmeyen tek bir şey yok.

    edit: bir yazar şunu attı.
    (bkz: kızılay'ın topladığı kanların yurtdışına satılması)
    kaynak

    yazıklar olsun.

  • sevgili hemcinslerim; 6 ay sabır, saçlarınızı uzatın... zaten çirkinsiniz amk. çirkinliğinize çirkinlik kattıktan sonra o saçları bir güzel kestirin... emin olun sizi yakışıklı bulacak kadınlar çıkacaktır.

  • bir bilgisayardan diğer bilgisayara veri taşımak için:

    1- kaynak bilgisayar üzerindeki taşınacak dosyaya fareyle sağ tıklayıp "kopyala" denir.
    2- fareyi çıkarıp diğer(hedef) bilgisayara taktıktan sonra kopyalanacak yerde sağ tıklayıp "yapıştır" ın aktif olmasını beklenir.
    3- bir türlü olmayınca, bozuk bu makine diyerekten lab. sorumlusuna durumu bildirilir.

    gibi, bazı arkadaşların yaptığı mallıklardır.

  • hayret ettiğim haber. genelde bu tarz rezilliklerden sonra istifa bir yana dursun, “bayrak inmez vatan bölünmez uzun adamı en çok ben seviyom!!” paylaşımları olurdu

  • babam öleli henüz 20 gün olmuştu.
    babam öldüğünde hastanede yoğun bakımda yatan anneme bu durumu söylemedik.
    cenazeden bir hafta sonra annemi taburcu ettiler çünkü yapacak bir şeyleri kalmamıştı.
    annem evde bir hastane yatağında solunum cihazıyla yatıyor
    ben, kardeşlerim ve bakıcısı hep çevresindeyiz.
    bir gün ablamı çağırdı yanına büyük bir telaşla ve dedi ki
    "yarın perşembe yumurtacı gelecek, yumurta alın ondan
    mutfakta cüzdanım var ve içinde 20 tl para..."

    oysa yarın çarşambaydı.
    kimse bu siparişi dikkate almadı tabi, çünkü daha önemli kaygılarımız vardı.
    artık günleri de karıştırıyor, bilinci gidiyor yavaş yavaş dedik.
    "tamam sen merak etme" deyip annemi geçiştirdik.
    sonra bu mevzu unutuldu haliyle...

    bundan dört gün sonra bir cumartesi sabahı annemi de kaybettik.
    annemin ölümü üzerinden iki ay geçmişti evdeki eşya, mobilya,
    anne babama ait kıyafetleri birilerine vermek için toplamaya başladık.
    işte o gün mutfaktaki bir çekmecede anneme ait
    eski, siyah, annem kadar yorgun görünen o küçük el çantasını gördüm.
    elim istemsizce çantaya gitti. küçük çıtçıtını açıp açmamakta tereddüt ettim
    ama sonra açtım.
    içi boştu, sonra çantanın içindeki küçük ceplere soktum parmaklarımı.
    elime bir şey değdi. çıkarıp baktım. 4'e katlanmış bir 20 tl...
    gözlerimden yaşlar boşandı.
    annem 3 aya yakın hastane, yoğun bakım hastalığıyla uğraşıyordu
    ve o cüzdandan uzaktı ama içindeki o 20 lirayı hatırlıyordu.

    o cüzdan ve arasından çıkmış 20 tl artık benim evimde.
    onu yakında çerçeveletip evimin mutena bir köşesine asacağım.
    66 yıllık bir evlilikten sonra 24 gün arayla ve
    babamın ölümünden haberi olmadan ölen annem gideli bugün tam 4 ay oluyor.
    ve bu benim annesiz ilk anneler günüm.