hesabın var mı? giriş yap

  • dönel kavşağa giren araç dosdoğru giden araçlara yol verirse, bir süre sonra dönel kavşağın içi dolup dosdoğru yolu da kapatır.

    bu nedenle dönel kavşağın içinin mümkün olduğunca boş kalması gerekir.

    dolayısı ile dönel kavşaktaki araca yol verilir.

  • "ahahahh ne super hayatimiz var bence herkes gormeli" seklinde hala poz poz internet maymunlugu yaptiklarina gore, pek de o kadar hidayete erememislerdir. kendi iclerinde oksimoron bir durum yasayan, sekil olmak icin can veren bir ailedir.

  • artırılmalıdır. boşa duyar kasmaya gerek yok, bir ilçede tek bir restoran var ve buraya çocuk alınmıyorsa, çocuklu insanların isyan etme hakkı var ancak şehirlerde böyle bir durum olmadığından, herkes herekese saygı göstersin bu saçma konu artık kapansın. ebeveynlerin bu durumda yaptıkları; "vegan restoranda köfte yiycaaaam banane banane" demeye benziyor.

    ps: çocuklu saygıdeğer insanların bir sorunu da şu, çok sevdikleri evlatlarını herkes de sevmek zorundaymış gibi inanıyorlar, çocuksuz hayata devam etmek isteyenleri de kendilerine ve çocuklarına hakaret olarak algılıyorlar, baya patetik bi durum var ortada. evladınızı sevin, ona güzel bir gelecek vermeye çalışın, herkese sevdirmek ve kabul ettirmek için harcadığınız efor baya gereksiz.

    ps plus: allah kimseyi vedat milöre beleş yemek kovalıyor diyecek kadar akıl tutulmasına sürüklemesin, park ile restoranın arasındaki farkı iyi bir eğitim sistemi zaten kendisine öğretir. ayrıca veday bey'in kendisi de bir babadır yani bu konuda konuşma hakkı her ebeveyn kadar vardır.

  • görgüsüz bmw'li. tüm bmw sahiplerine sesleniyorum buradan. olm anladık zenginsiniz parayı bulmuşsunuz ama bırakın da iki kamyon tır otobüs sollayalım lan amk. sen de otobana aynı parayı veriyorsun ben de olm! audi'li mercedes'li sen de üzerine alınabilirsin.

  • çoğu zaman oldukça fantastiktir. en azından bizimkilerin öyle... efendim böyle '70'li yıllar... bizimkiler aynı iş yerinde çalışıyorlarmış. babam müdür, annem memur... ahahhah.... ulan baba.... neyse.... babam feci kesikmiş anneme... deli gibi hastaymış. annem de -gerçi şimdi de öyledir ama- tam monaco prensesi modunda... kimseye yüz vermiyor. babam annemin dikkatini çekmek için süper bir yöntem bulmuş. şimdi bunu yazınca bendeki tuhaflığın kökenini de anlayacaksınız.

    evet ne diyordum? ha babam annemin dikkatini çekmek için süper bir yöntem bulmuş. arabası olmasına rağmen annemlerin servisine binmeye başlamış. ama bulduğu süper yöntem bu değil tabii... lan bunu yazsam mı acaba? neyse lan yazıyorum. babamın annemin kalbine girmek, onun beyaz atlı prensi olmak için bulduğu yöntem şu hanımlar beyler:

    her gün servisi bir büfenin önünde durdurmak. evet, babam servise biniyor memurlarıyla... ondan sonra her gün ama her gün bir büfenin önünde "sigara alacağım" diyerek servisi durduruyor. inerken de servisin şöförüne "sen beni bekleme usta, ben koşarım... size ışıklarda yetişirim" diyor. şöför "aman efendim... abi olmaz" falan dese de ı-ıh. olmaz diyor babam. sigarasını alıyor ve servisin peşinden koşuyor. 8 ay boyunca her sabah... sebep: annemi atletikliğiyle etkilemek... ahahhaha....

    annem o dönemlerde "müdür müdür palyoço mudur?" diye bunu arkadaşlarıyla tartıştıklarını söylüyor. babama tüm çalışanları uyuz olmuş bu yüzden... sonuç ne peki? sonuç nesi var mı? ben olmuşum işte...

    babam bu hikayeyle ilgili bir de sır verdi bana: yanında sigarası da varmış aslında...

    - o da mı numaraydı baba?

    - numaraydı tabii oğlum... ama iyi koşardım ha...

    - usain bolt gibi mi?

    - kim???

  • acun'un programlarıyla yetişen boş beleş gençlik yavaş yavaş mahsüllerini vermeye başlamış, hayırlı olsun.

    bunlara derhal üç posta aacayipsin-medcezir albümlerini dinletip üzerine de üç beş bölüm süper baba izleteceksin. 90'ların ruhundan biraz nasiplensinler de adam olsunlar.

  • 4 aylık bi tane var bende. konuşmayı çok kolay öğrendi. yemi dışında pek bir şey sevmiyor. biraz tarhana çorbası seviyor bir de her sabah benim çayımdan otlanıyor. sürekli oyun istiyor. şimdi bu elemanlar kafeslerine çok bağlıdırlar bilirsiniz. geçen arkadaşla konuşurken dedim ki, "ben şimdi bu şerefsizi besliyorum, oynuyorum, temizliyorum ama küçülsem de evsiz barksız kalsam kafesine sokmaz bu beni. iki lokma yem yedirmez tekme tokat dışarı atar." o da hak verdi, gıcık kaptık elemandan. allahın sopası yok demek ki dün sinüzitten geberiyordum. sağ gözümün üstünü matkapla deliyorlar sanki. ilaç falan da fayda etmiyor. kanepeye uzandım geçsin diye dua ediyorum. o sırada bu kafesinden çıktı, uçtu kafama kondu. doğrudan gelip gözümün üzerine oturdu. sıcacık karnı sağ gözümün üstüne öyle güzeldi ki. ağrım hafiflemeye başladı. bu sakin sakin hiç kımıldamadan yatarken uykuya dalmışım. uyandığımda yastıkta yanımdaydı ve başımın ağrısı tamamen geçmişti.

    akşamın o saatinde çıktım ballı yemlerden aldım adamıma. bi gün önceki sözlerimi de geri aldım.