hesabın var mı? giriş yap

  • eski türkiye'ye dair samimi görüntüler barındırıyor. insanların biraz parasız ama mutlu olduğu dönemler. taksim meydanında futbol oynayan adamlar var videoda. ne kadar sıcak ve samimi.

    türkiye maçıyla ilgili şu ifade benim çok dikkatimi çekti ve acayip özlem duydum.

    "türkiye maçı 1-0 kaybetti ama insanların neşesi hala yüksek. çalışmak için ne kadar güzel bir yer."

    vay be. ingiliz muhabir diyor bunu. o kadar yasaklar, fakirlik filan var ama insanlar tuhaf bir şekilde mutlu. o güne ve bugüne baktığımızda gerçekten genlerimizi bozmak için bayağı bir oynanmış.

    daha duygusal ama neşeli insanlarmışız o zamanlar.

    videoyla ilgili iki şeyi merak ettim.

    - tiyatroda levent kazak'la oynayan kadın kimdir?
    - istanbul üniversitesi önünde demeç veren abi şimdi ne yapıyordur acaba?

    edit: tiyatroda oynayan kadın pelinsu pir. nam-ı diğer behzat ç. deki gönül. teşekkürler @erk.

  • -ilk televizyon yayını, istanbul teknik üniversitesi-itü tv (9 temmuz 1952)
    (philips şirketinden hediye edilen tv vericisi ile15 günde bir yapılan 60 dakikalık yayınlar)
    -ilk trt yayını 31 ocak 1968 günü siyah beyaz olarak 19.30'da yapılıyor.
    -4 ağustos 1990'da ilk özel tv kanalı star yayın hayatına başlıyor
    -(bkz: 12 kasim 1961 turkiye sscb maçı) tv'den izlenen ilk maç yayını - itü tv (yayın kaçak yapılmış)
    -(bkz: 1 mayis 1966 besiktas fenerbahce maçı) profesyonel anlamda ilk maç yayını - itü tv.
    -türkiye’nin ilk kameramanı, dr. adnan ataman, itü tv.
    -türkiye’nin ilk tv sunucusu, fatih pasiner, itü tv.
    -türkiye’de televizyon yayınına çıkan ilk sanatçılar; feriha tunceli, nebahat yedibaş, cevdet çağla ve hüsnü coşar.
    -türkiye’de ilk televizyon konseri, feriha tunceli.
    -türkiye’de televizyonda yayınlanan ilk yarışma programı, halit kıvanç, talih kuşu, itü tv.
    -türk televizyonlarında ilk sinema yayını, hitit güneşi, itü tv.
    -yayınlanan ilk reklam filmi, 1972 yılında meysu markasının meyvesuyu için çekilen reklam filmi. bkz
    -ilk renkli yayın denemesi 31 aralık 1981 yılbaşı programı - trt.
    -1 temmuz 1984 sürekli renkli yayına geçiş.
    -türkiye’de ilk hava durumu programı, itü tv - ali esin (1954)
    -özel televizyonlardaki ilk kadın hava durumu sunucusu, seçil erus (1992-interstar)
    -ilk müzik televizyonu, kral tv.
    -kral tv’de yayınlanan ilk klip, burak kut – benimle oynama.
    -ilk sit com: kaynanalar trt (1974)
    -ilk özel spor kulübü televizyonu, fbtv, (2004)
    -tv yayınlarının 6 güne çıkarılması (18 mart 1974)
    -ilk kez bir tv stüdyosuna yapılan canlı telefon bağlantısı, örsan öymen- söz meclis'ten içeri (trt 1973)
    -ilk kez tv'de konser veren arabesk sanatçısı, orhan gencebay-trt (24 aralık 1978)

    *itü tv kamerası
    *ismet inönü'nün katıldığı deneme yayını
    *zeki müren'in katıldığı deneme yayını

    not: 1 mayıs 1964 tarihli trt yasası'nın yürürlüğe girince türkiye sınırları dahilinde trt dışındaki kurumların radyo ve televizyon yayınları yapması yasaklanıyor ve trt kuruluyor.
    not2: itü tv'nin ekibi ve teçhizatları, dönemin hükümetinin ricasıyla trt'ye devrediliyor ve 04 şubat 1972 tamamen kapanıyor.

    kaynak
    kaynak

  • izin almadan tuvalete bile gidemeyecek üçlünün hamlesi imiş. 2 saat geçmeden yalanlarlar daha sonra da "en çok ben bağlıyım, çok yalarım" diye açıklama yaparlar.

  • güçlü birinin annesi vefat edince programını iptal edip, şehit olan 24 garibanı umursamayacak bir kişiliğe sahiptir.

    edit: gg sebebiyle sıfat seçimini sizler yapın dostlar.

  • bu parodi haber falan mi? ciddi ciddi pandemi yilinda kar edene ekstra vergi mi getirecekler? ulkeler vergi erteleme, daha fazla geri vergi odemesi, kira artis durdurumu, maas yardimi gibi ekonomiyi destekleyen politikalar izlerken hukumet ciddi ciddi ekstra vergi mi getiriyor?

    "hazine ve maliye bakanlığı, covıd-19 pandemisiyle yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı hazine’ye gelir getirici yeni bir düzenleme için hazırlık yapıyor. "

    ekonomik sikintilara karsi "hazine'ye gelir getirici" duzenleme. komedi sovu mu bu abicim napiyorsunuz siz?

    bir de tabi "geçici madde", ne kadar gecici oldugu da artik sana kalmis.*

  • eğer yanlış anımsamıyorsam yıllardan 1995. parlak bir ilkokul sürecinin ardından ortaokul serüvenine adım atmışım. fakat bulunduğumuz kasabada ortaokul yok ve bu nedenle okula parası aylık olarak ödenen bir minibüsle gidip geliyorum. gidiş-geliş nereden baksan 2 saat gibi bir zaman alıyor. yani okul epeyce uzak. ee okul süresine ulaşım süresini de ekleyince koskoca bir gün yapıyor. sabah çıkıp ta akşam evde olabiliyorum. içinde yetiştiğim ailemin kemikleşmiş bir harçlık kültürü hiç yoktu. günlük olarak her şey, annemin hazırladığı bir beslenme çantasından ibaretti. işte ben yine böyle bir günde o güzelim beslenme çantasını minibüste unutmuşum. kıpkırmızı domatesim, peynirim ve üstüne yumurta sarısı sürülüp kızartılmış ekmeğim uçtu gitti. okul her öğlen 1 saat yemek paydosu verir, yakın olanlar evlerine falan gider, karınlarını doyurur gelirlerdi. sınıf arkadaşlarımdan birinin evine gidip karnımı doyururum diye plan kuruyorum kafamdan; ama gel gör ki utancımdan kimseye ben de geliyim mi diyemedim. hayatta planlanan her şey uygulamaya dönüştürülemiyor ne yazık ki. hayatın gerçekleri çok farklı.

    okul yemek saatine girdi. giden gitti. ben de çarşıya çıktım. avare avare dolanıyorum sokaklarda. karnım da iyice acıkmaya başladı. çocuk bünyesi işte. cebimde de çok ufak bir madeni para var. belki 2 ya da 3 sakız falan alınabilir. o değerde bir para. gözümü karartıp nolursa olsun diyerek bir fırına girip parayı uzattım ve ekledim:

    - buna ne kadar ekmek olur abi?

    önce fırıncı dayı beni baştan aşağı bir süzdü ve"buna ekmek olmaz aslında; ama ben sana yarım ekmek veriyim" dedi. süper bir gelişme. uzattığım parayı da "koy onu cebine" diyerek almadı.

    siz şimdi o yarım ekmeği yiyip okula gittiğimi sanıyor olabilirsiniz; aslında benim de amacım buydu; ta ki okula giderken yol üstündeki dönerciyi görene kadar. olay bu ya dönerciye gidip yarım ekmeğimi göstererek "bu kadar param var. acaba ekmeğimin arasına sade kıvırcık koyar mısın" diye sordum. adam güldü "olur tabii" dedi. ne güzel iş lan. işin ilginç yanı bu da bozukluğumu almadı. "para istemez" dedi.

    evet kepaze bir durum. resmen dilencilik yapmış gibi olmuşum ey sözlük. ama ben bu süreçte hep samimiydim. hep paramla bir şeyler yapmaya çalıştım. eee adamlar almadıysa benim suçum mu?

  • ana turizm döneminin bittiği, sonbaharın ilk gününde çıkıp gelince kendini çok afişe ediyorsun be kral yapma böyle. *

  • o da bir şey mi?

    askerden geldiğim zaman asker mevlüdünde 1 dakika içinde yaklaşık 100 kişinin elini öperek ayrı bir rekor kırdığımı düşündüğüm durum da vardır. tabi bu el öpme 100 kişi ile sınırlı değil. dahası da vardı. 1 dakikaya ancak o kadar kişi sığabildi.

  • nötronun tarafsız,ağırbaşlı,babavari tavrı;elektronun hiperaktifliği ve yaramazlığı gözönünde bulundurulduğunda elementer yapının annesi olduğu düşünülen parçacık.nasıl ki bir çocuk umarsızca top tepmek,sokaklarda sürtmek ister lakin annesi onu eve bağlar,evde dirlik ve düzeni sağlar,na işte bu proton parçacığı da elektronu belli bir yörüngede tutar ve atomu atom yapar.şüphesiz,her elektron enerji kazandıkça çekirdekten uzaklaşarak bir başka orbitalde yerini alacaktır,protonun gücü belli bir yere kadardır.enerji üstüne enerji kazanıp en son orbitalden de fırlayıp giden elektron bir başka atomun bir orbitaline yerleşerek kararlı hale gelir.işte bu ikinci atomun protonu da eştir,karıdır,zevcedir.kimi elektron kararlı bir şekilde o protona bağlı kalarak hayatına devam ederken kimisi de kovalent bag aracılığıyla bir başka atoma daha sarkıntılık edip ordaki protonun da gönlünü çalar,bu durumda bağ oluşturulan atomun protonu da metres olarak adlandırılabilir.atom dünyasında kimbilir ne entrikalar yaşanmaktadır.