hesabın var mı? giriş yap

  • özellikle çocuklarının gönül ilişkileri konusunda gösterdikleri realist tepkiler öküzlük boyutuna ulaşabilmektedir. hemen farklı iki babadan iki örnek verelim;

    oğlunun kep törenine gelmiş anne, baba kendisinin bir alt sınıftaki kız arkadaşıyla konuşmaktadır.

    anne: ay ne güzel bak ahmet, inşallah ayşe'nin de kep törenine geliriz seneye.
    baba: ohooo o zamana kaç ayşe gelir geçer.
    kız arkadaş : errör
    oğlan: utanç

    bu da başka bir aileden geliyor;

    baba: ee kesin ayrılmışlar mı artık? nolmuş o amerikalıyla?
    anne: evet, bitirdim diyor.
    baba: iyi yapmış, ona göre değildi zaten. üzülmesin hiç. en azından ingilizcesini ilerletti.

  • efsane.

    josef de souza'nın basın toplantısında, tipik bir spor muhabiri sorusu soruluyor;

    "buraya gelmeden önce kiminle konuştunuz, kimler size bilgi verdi? şu an galatasaray'da oynayan alex telles veya fernandao ile konuştunuz mu?"

    josef de souza ise şu cevabı veriyor; https://youtu.be/1xa5_c8hnxw?t=270

    "ne alex telles ile, ne de fernandao ile konuştum. yalnızca alex de souza ile konuştum ve buraya gelişimde onun sözleri etkili oldu."

    bir kulüpten hak etmediğiniz şekilde gönderilmiş olabilirsiniz. futbolu bırakmış olabilirsiniz. refere ettiğiniz yerden binlerce kilometre ötede olabilirsiniz. binlerce kilometre ötedeki ülkede birkaç kötü adam, arkanızdan atıp tutmuş olabilir.

    yine de oraya gitmek isteyen biri, sırf sizin sözlerinize bakarak kariyer planı yapıyorsa ve daha önemlisi, size kötü anılar bırakan bir yere olan vefanızı koruyorsanız, yalnızca büyük bir oyuncu değil, büyük de bir adamsınız demektir.

    teşekkürler kaptan.

  • benim de zaman zaman sorduğun soru.

    fotoğraflar daha gerçek, fotoğrafların taşıdığı anlar daha kıymetliydi. hepsi bir hikaye anlatırdı. 36 adet filme tonla para verdiğimizden bir de onları tab ettirmek için yığınla para yine verdiğimizden mütevellit her bir filmi en güzel anlarımıza saklardık. karenin içine sığan insanlar çok, gülümsemeler daha gerçekti. çektiğimiz fotoğrafın nasıl çıktığını, kimin nasıl baktığını, kimin nasıl durduğunu bilmeden makinanın tuşuna basardık. sonra teker teker tab ettirdiğinizden elimizde gerçek gülüşler, herkesin en doğal hali, bulunduğumuz mekanın en gerçek hali görünürdü.

    şimdi öyle mi? sadece suratlardan oluşan fotoğraflar, dijital diye aynı anda çekilen 50 adet fotoğraf, en güzelini çekicem diye kastığımızdan her bir suratta asılı kalmış samimiyetsiz gülüşler ve robotik insanlar. doğallığı kalmayan anlar, bulunduğumuz mekanı değil de sadece yüzümüzü gözümüzü odaklayan kareler vesaire vesaire.

    ben 90'ların kıymetini en çok fotoğraflara bakınca anlıyorum. 20 yıl önceki fotoğraflara bir de şimdiki fotoğraflara bakıyorum. o samimiyet, o belki sakil ama en doğal çıktığımız anlarda flaşa basılarak çekilen sıcak aile fotoğrafları, samim iarkadaş fotoğrafları... şimdi ise aynı karedeki insan sayısı azalmış ama rötuşlar artmış, mekanlar izole edilmiş ama doğallığı gitmiş.

  • bir zaman iyi bakacağımdan emin olan bir petshop tarafından bana (asıl ısmarlayan kişi vazgeçtiğinden başka alıcı da bulunamadığı için) bedelsiz önerilmişti. bir süre araştırdıktan sonra kesinlikle vazgeçtim. dört önemli sebebi var:
    1) maymun, genetik olarak insana o denli yakın ki insanla ortak pek çok hastalık taşıyabiliyor. bunların arasında hepatit ve aids gibi çok tehlikeli olanları da var.
    2) zekası o denli yüksek ki ergenliğe girer girmez delirmesi kaçınılmaz oluyormuş. şöyle düşünün: zeka geriliği olan bir kızınız var ve kafeste tutuyorsunuz. her ne kadar sosyalleştirmeye çalışsanız bile kendi doğal sosyal ortamından çok uzakta tutuyorsunuz. bu tutsaklık içinde ergenliğe ulaşıyor ama doğal olarak derin ve sarsıcı psikolojik sorunlar yaşaması kaçınılmaz oluyor.
    3) ne kadar sosyalleşse bile vahşi bir hayvan olan maymunun doğasında ve yaşamında cinayete varan şiddet var ve yetişkin bir maymunun kendini ifade şekillerinden biri bu.
    4) ancak hepsinden çok daha önemlisi bir maymun almakla doğadaki maymunlara yapacağınız kötülük. çünkü bu şekilde maymun ticaretine ön ayak oluyorsunuz.

  • türkiye hakkında fazla genellemeden de olsa bir fikir verebilecek konu olmuştur aynı zamanda.

    keyfine bu kadar düşkün, hangi an neyi tüketmek istiyorsa hiç çekinmeden tüketen, çocuğunu, ona basit bir görgü kuralını öğretmeyecek derecede çok seven (!), parasını ödemediği bir şeyi kendi malıymış gibi yiyip içen, hiç tanımadığı bir başka insanın önüne çöpünü rahatça uzatabilecek genişlikte insanlarımız oldukça biz burada alman disiplinini, ingiliz demokrasisini, fransız kibarlığını, amerikan hukukunu daha çoook över dururuz.

    boşuna akşama kadar dırdır etmenin anlamı yok, afganistan'dan hallice bir ülke burası. bu kadar sorun yumağını da getirip kucağımıza bırakmıyorlar, biz üretiyoruz onları.

  • olay gerçek
    iranlı: türkiye ne güzel azadlık, rakı içiyor musun?
    türk: hayır!
    iranlı: vay salak.neden içmiyon.serbest değil mi?

  • maalesef ki ak partisi'nin bize attığı kazıklardan biri de mavi yaka eleman yetiştirilmesini engellemesi.

    hunharca imamhatip açıldı. meslek liseleri anadolu lisesine çevrildi. anadoluya, karadenize, doğuya birsürü üniversite açıldı ve saçma sapan bölümler açıldı.

    giresun görele'de güzel sanatların ne işi var aw.

  • neden bu kadar onemsendigini anlamadigim durum. arkadas whatsapp dedigin boku kullanabilmek icin karsi tarafin telefon numarasina sahip olman gerekmiyor mu? adamin numarasi sende varsa, whatsapp uzerinden engellese ne olacak, engellemese ne olacak? numarasi var sende? normal sms at? hic olmadi ara adami?
    (bkz: manyak misiniz lan)