hesabın var mı? giriş yap

  • feminist değilim. feministlerin de birçok tutumunu eleştiririm, hatta pek de sevmem. lakin bunları ciddi ciddi söylüyor, daha önce bu tacizle hiç karşılaşmamış olamazsınız. galiba hiç otobüste bacağı açmak suretiyle kadınları okşayan şerefsizlerle karşılaşmadınız. bacağını size sürterek tahrik olan erkeklerle başkalarını bir tutmuşsunuz tebrikler. bacağını açan kadın ne ayrıca ya. sadece ben mi görmedim acaba bacağını hayvan gibi açıp yanındakine sürtünen kadın? toplu taşıma araçlarında elleyen, yaslayan, mıncıklayan, okşayan veya oturduğu yerden bacağını size sürten bir güruhun karşısına argüman olarak kilolu kadınları koymuşsunuz. sizin gibilerle aynı dünyada yaşamaktan utanıyorum, empati acizi sığırlar.

  • türk insanının özeti olan cümledir. diplomaside de bakkaldan sigara alırken de işler. dükkana girerken selam verir, çıkarken hayırlı işler dersin adam yüzüne bakmaz ama önüne parayı atıp "bi muratti versene" dediğinde buyur abi olur.

    nezaketin zayıflık olarak algılandığı bir topluma kaba ve sert davranmak lazım. trump da bunu çözmüş.

  • arkadaşımın arkadaşı ekolü:
    evde birkaç keyif verici maddeyi (hadi buna da sigara diyelim) harmanlayan bir grup arkadaşımız -biri kimyacı- keyifle televizyon karşısında oturmaktadır. bu arada söz konusu karışım gibi karışımlar deneme halindeler o aralar. çoğunu da kameraya çekip sonradan izliyorlar ki, hem o kafayla unuturlarsa falan en güzel kafanın hangi karışımda olduğuna dair bir done olsun ellerinde, hem de sonradan izlemek epey eğlenceli oluyor. nitekim o ara çektikleri -bir başka- videoyu ben de izledim, hakikaten şahaneydi. neyse, haberlerde bir organ mafyası konusu oluyor. bunlar hep birlikte kitlenmiş haberi izlerken çocuklardan biri -tek bacağını altına doğru kıvırarak üstüne oturmuş- "ananı s...... bacağım yok laaan! organ mafyası bacağımı çalmış" diye feveran ediyor ve evin içinde 45 dakikalık bir kayıp bacağı bulma operasyonu başlıyor. anlatılanlardan aklımda kalan en bomba iki replik:

    - (kanepeyi kaldırıp altına bakmakta olan bir cengaver, ayakta durmakta olan bacaksıza bakarak) abi eve gelirken yanında mıydı, hatırlıyor musun?
    - (bacağı çalınan talihsiz arkadaştan geliyor) tamam beyler buldum!

  • bir konserinde neşet ertaş sıcaktan bunalır ve kendisini dinleyenlere aynen şunu söyler;
    "saygısızlık olmasın, ceketimi çıkarabilir miyim?"
    bir neşet ertaş'a bakıyorum bir de bunlara, beynimde depremler oluyor her ikisi de sanatçı olarak anılıyor diye.

  • bu olay kadınlara default olarak geliyor sanırım. nasıl bir erkek olursanız olun bir kadın, karşısındaki erkeği çıldırtmayı çok iyi biliyor. siz çileden çıkıp böyle aşkın ızdırabını demeye başladığınız anda da yapıştırıyor cevabı işte gerçek yüzün. tamamen ince düşünen ve detaycı oluşunuzdan mütevellit bir şey söylersiniz ama onlar bunu evirir çevirir öyle çok başka yerlere getirirki allahta benim belamı versin dersiniz (bkz: ben bir turizm katiliyim allah benim belamı versin). kısacası ne söylerseniz söyleyin yada ne yaparsanız yapın karşınızda resmen çileden çıkarmaya programlanmış biri olduğunu unutmayın.

    kadın : canım çok beklettim mi?
    erkek : önemli değil aşkım, ben de gazetemi okudum.
    kadın : merak etmedin mi?
    erkek : neyi?
    kadın : tam bir saat geç kaldım ve sen beni merak etmedin öyle mi?
    erkek : aslında merak ettim, hem de çok.
    kadın : o yüzden mi oturup gazeteni okudun? ölüm ilanımı falan mı görmeyi umuyordun?
    erkek : ne yapsaydım, seni beklerken tırnaklarımı mı yiyecektim?
    kadın : tabii. bir telefon etmek aklına gelmedi değil mi? öldüm mü, kaldım mi, tinerciler mi saldırdı?
    erkek : tinerciler falan saldırmamış işte.
    kadın : pek bir kinayeli söyledin. keşke saldırsalarmış der gibi.
    erkek : şimdi benim anlamadığım, geç kalan sensin ama suçlu nasıl ben olabildim?
    kadın : şöyle ki; sen beni merak etmedin, arayıp sormadın. aynen böyle oldu.
    erkek : benim bildiğim geç kalacak olan arar, haber verir.
    kadın : ıyi ki de aramamışım. beyefendinin gazete keyfini bölecekmişim baksana.
    erkek : gazete okumasaydım ne saçmalayacaktın merak ettim şimdi.
    kadın : o zaman kesin arardım.
    erkek : yuh! iyice saçma sapan konuşmaya başladın sen.
    kadın : işinne gelmedi galiba.
    erkek : bak garson geliyor, ne içersin?
    kadın : canım bir şey istemiyor.
    erkek : çay?
    kadın : istemiyorum.
    erkek : ıhlamur?
    kadın : istemiyorum dedim ya.
    erkek : kök?
    kadın : ne kökü?
    erkek : zıkkımın kökü.

    edit: taze naftalin geldi uyardı. bu dialog yılmaz erdoğanın "haybeden gerçeküstü konuşmalar" kitabından bir alıntıdır.

  • insanlar, aileler birer birer kıyıyor canlarına. umut yok, ışık yok, yaşama sevinci kalmamış kimsenin. çok zor bir dönemdeyiz gerçekten.

  • onbinlerce maç izledim brezilya liginden kore ligine kadar önüme gelen maçları izlerim, evinde oynayan ve 2 penaltı alan, 1/0 önde olan ve rakipte 10 kişi kalmış takımdan 4 gol yiyen bir takım daha hayatımda görmedim. böyle bir hezimet görmedim hayatımda.