hesabın var mı? giriş yap

  • yakın zamanda patron şirketinden büyük bir şirkete geçtim.

    ağırlıklı olarak öss'de derece yapan itü mezunları çalışıyor. tdk'de olmayan bir terimin bitişik veya ayrı yazılması üzerine tartışmalarına tanık oldum.

    önceki şirkette dandik bir üniversiteden mezun ekip liderinden müdürüne bağlaç olan de'yi bırakın soru eki "mi?"yi bitişik yazıyorlardı. e-postalarını okurken inanılmaz öfkeleniyordum. dahası şirket içinde inanılmaz yanlış anlaşılmalar dönüyordu. neyse ki kurtuldum.

    wittgenstein "dilimin sınırları ufkumun sınırlarıdır" sözünün doğruluğunu mevcut şirkette gördüm: mevcut iş arkadaşlarımın dünyayı, işi, işlerini algılamaları oldukça berrak.

    doğduğundan beri öğrendiği, konuştuğu dile hâkim olmayan birisinin entelektüel birikimi sorgulanmaya açıktır.

  • cem yilmaz'in surprizi sahne almak, stand up yapmak degil. oyle olsa surpriz olmazdi zaten. ayrica zirvede ne stand up'i? zion partisi ortaminda? aklinizi mantiginizi kullanin. mantiksiz olanlar zirveye alinmayacaktir.

    ana akim medyanin (ozellikle dusuk oktanli fatih altayli ile calisan haberturk'un) eksi sozluk'le ilgili bu tur haberler uydurmasina da alisin lutfen. daha siddetlileri de gelir. sizlerin biraz daha elestirel bakan, biraz daha sorgulayan insanlar olmaniza ihtiyac var.

    hazir duyuru yapiyorken: 26 ocak'tan sonra yazar olanlara bu sene malesef davetiye gonderilmeyecek. kendilerini seneye dogumgunu kutlamamiza bekliyor olacagiz. hali hazirda yeterince kalabalik bir katilim bekleniyor.

    unutmayin: hep beraber daha guzel daha keyifli eglenebilmemiz icin gerekirse olucez!

  • "boğaziçi" demeye devam edeceğiz, ayrıca bütün "arena" statlarının adını tekrar "atatürk" yapıp, 3. havaalanını "atatürk" yapıp, adı hacı-hoca olan bütün yerlerin adını cumhuriyet değerlerine uygun adlarla değiştireceğiz.

  • cahilliğin hükmü.

    önceden okumak kıymetliydi. okuyan, bilen insanın görüşleri, alanında uzman kişilerin söyledikleri dinlenirdi. son 19 senedir cahiller toplumda nerelere gelebileceğini görerek pervasızlaştı. okumanın, bilmenin kıymeti kalmadı. köylü kurnazları normalde gelemeyecekleri statülere yalakalıkla, çakallıkla geldi. cahillik bu topraklar üzerinde yeniden hüküm sürmeye başladı.

  • bu kavrama göre bir kişi hastalanınca, hastalık sebebiyle meydana gelen belirtileri ortaya çıkarabilen dogal bır madde bulunmalıdır. bu madde suyla seyreltilerek yoğunlugu azaltılıp ilaç olarak kullanılır. homeopati kuramına gore bu madde ters olarak, değişik dozlarda hastadaki belirtileri giderici etki gosterecektir. homeopatik bir ilac ne kadar sulandırılırsa o kadar etkili olur. en etkili ilacı bulmak icin sulandırma oranları neredeyse asıl ilaçtan hic kalmayacak şekilde matematiksel hesaplarla bulunur. hastalık belirtilerini ortaya çıkaran madde taş, toprak, bitki, hayvan parçaları, etleri olabilir.
    mesela kronik ishali olan bir hastaya ishal yapıcı dogal bir madde bulunur ve her defasında daha da sulandırılıp hastaya verilir. en düşük yoğunlukta ishal yapıcı dogal maddeye sahip sıvı, en fazla ishal tedavi edici etkiye sahiptir.

  • şu anda türkiye'de 72.baskısını yapmış bulunan stephen hawking kitabı. türkiye'de bilimin popülerleşmesi açısından sevindirici bir haber. kitap genel olarak iyi olmakla birlikte yazar bazı yerleri hızlı geçmiş. o yerlerde olayların mantığını anlamak olanaksız. kitap her ne kadar herkes tarafından övülse de övenlerin çoğunun kitabı anlamadığını düşünüyorum hehe. zaten hawking insanların bu kitabı anlamadığını fark etmiş ve a briefer history of time adlı kitabı yazmış. bu kitaptan önce onu okumanızı öneriyorum. her ne kadar bu kitap kadar popüler olmuş olamasa da marcus chown 'un biraz kuantum'dan zarar gelmez kitabının bu kitaptan daha iyi bir kitap olduğunu düşünüyor ve onu da okumanızı öneriyorum.

    velhasıl bu kitaba puanım: 8/10

  • bir kemalist olarak afrin operasyonunu elbette destekliyorum. yalnız afrin bir kahramanlık hikayesi değildir. salonun ortasına sıçan birisinin o salonu temizlemeye çalışmasıdır. bu bağlamda afrin'de savaşan türk askeri hariç siyasilerden kahraman yaratmak isteyenler 'kifayetsiz muhteris'lerdir. tek kahraman cephede, ayaklarıyla toprağa basan, bu soğukta üşüyen ve hayatı pahasına orada şu an nefes alıp veren türk askeridir. hürmetimiz de onadır.

  • zamanında benim aldığım patito'nun içinden elinde patates altında şalvarla mevsimlik ırgat çıkmıştı. bim olm orası şaşırmayın bu olaylara...

  • teknoloji güzel şey. sonsuz fotoğraf çekme hakkı, olmamış bu deyip tekrar çekilme lüksü, istediğin an çıkarıp çektiğin fotoğraflara bakabilme, fotoğrafları allayıp pullama, allayıp pullanan fotoğrafları arkadaşlarla paylaşma vs. bunların hepsi güzel şeyler. güzel şeyler de aylar önce çekilmiş, nasıl çıktığını bilmediğin, nerede kimlerle çekildiğini unuttuğun süprizli fotoğrafların baba tarafından fotoğrafçıda tab ettirilip eve getirilmesiyle oluşan o heyecan hiçbirisinde yok sanki be.

  • tanitim filminde, bogazda rovaseta atan bi tane semazenin topu ayasofya'nin minaresine carpiyor olurdu sonra ordan drogba birden belirip topu gogsunde yumusatip bi vuruyor hop top atakule'de. arkada ney sesi var bir yandan da shakira ile songul karli omuz omuza gardas parcasini seslendiriyor beraber. oyle oyle top konaktaki saat kulesine, antalya'da plaja falan ugruyor bursa'ya, adana'ya sekiyor hatta o sirada agri'da reklam ceken turkcell ekibinin de kafasina kafasina carptiktan sonra geri istanbul'a geliyor drogba'nin ayagina.