hesabın var mı? giriş yap

  • ırak'ın kuzeyinde şehit olan 6 askerimizden piyade er yasin karaca'nın tokat'taki evini görüyorsunuz.
    görsel
    lüks villalarında keyifle oturup son model araba koleksiyonu yapan siyasetçiler vatan millet nutuğu atarken utanır mı? sanmam.
    devletin mal varlığını yeyip de şu gariban aileyi bu hale sokanlar umarım kahrolur gider.

  • niye sıçayım ya hu!

    kendisini mutlu edecekse yapacağım yemek, midesinde güller açacaksa, ellerimle börekler açarım, sebzenin en tazesini bulmak için semt pazarlarında adım adım gezerim, gittiğim yörelerden memleketine has baharatlar, soslar alırım güzelleştirecek diye salatalarımızı, hatta tavuk yetiştirir yımırtlatırım kahvaltısında proteini orgaaaanik alsın diye... ha bunları kalbine girmek için yapmam girdiğim kalp mutlu olsun diye yaparım. sıçılacak bişi varsa feminist söylemlerinizdir der geçerim.

  • siz hiç zahmet etmeyin ben yazayım olası entryleri.

    - adı sanı duyulmamış gurme cipsler (yurt dışı görmüşem)
    - bim, a101 tipi zevzek isimli cipsler (aza kanaat ederim ve komiğim)
    - panço, tombi ve bilumum nostaljik cipsler (aa benim de arı mayalı silgim vardı)
    - favori cipsim bozducular
    - üşenmeden uzun uzun liste çıkaranlar
    - eleştirenler (ben)

    you're welcome.

  • o değil de basketbolcularla beraber laylalooooooo diye sıçrayan ntv spikeri* bir şey alamayacak. yazık lan.

  • öncelikle tavuk suyuna çorba tadında bir entry giremeyeceğim için bu başlığın takipçilerinden özür dilerim.

    efendim, maalesef 10 aylık kızımı iki gün önce havale geçirdiği için hastaneye kaldırdık. ateşten kasılmış, dudakları morarmış kızımın başında damar yolu açmaya çalışan, oksijen veren, soğuk kompres yapan insanlar falan... manzara tarif edilemez, allah kimsenin başına vermesin. neyse... iki gün hastanede yattıktan sonra bir kaç saat önce eve geldik. kızım şimdi yan odada annesinin kucağında mışıl mışıl uyuyor... herşey yolunda... dahası ateşini her kontrol ettiğimde ateşinin 36,5 derece ve buna yakın bir değer gördüğümde sevinçten ateş ölçeri kıçıma sokasım geliyor. o derece. ben ömrümde mutluluk nedir hiç tatmamışım meğerse be...

    evet, gülümsetmek kelimesinin hafif kaçtığının farkındayım. belki yanlış başlığa yazmışımdır. aramaya inandım ama benzer bir şey bulamadım. "öyle bir sevinmek ki sevinçten ateş ölçeri kıçına sokmak" diye bir başlığa da sözlüğün ihtiyacı olmadığını düşündüm. sevincime verin, idare edin.

  • 1-1 biten maçtır.

    1-letonya hayatımda gördüğüm en kötü ve en demode futbol oynayan takım. hücum prensipleri topu havaya dikerek ileri doğru atmak. kafayı gözü parçalamayı göze alan ve koşmayı seven bir forvetin nadir bir fırsat bulup gol atmasını bekliyorlar. ve biz bu takımı yenemedik. az daha da yeniliyorduk.

    2-hücumdaki sorun herkesin bir şeyler yapmayı birbirine bırakması oldu. birinin çıkıp bir şeyler yapmasını bekleyerek maçı bitirdik.

    3-bizde bilal kısa ve yine ozan tufan iyi oynadı. letonyada kaleci iyiydi.

    4-rangers taraftarı hakem fatih altaylının dediğinin aksine kötü değildi. penaltı doğruydu, kartlar doğruydu.

    5-fatih terimin sağa sola atar yapmasından, tuhaf konuşmalarından, jest ve mimiklerinden, oyunculara sürekli bağırıp çağırmasından tiksindik. bir hesap yapalım, göndermek daha ucuzsa gönderelim. bu adamla ne çok zaman kaybettik yahu.

    6-fatih altaylıyı yorumcu olarak seçen zihniyete ben ne diyeyim? bir ara sesi mute yapmayı düşündüm. maçta tek doğru cümlesi vardı, "bizim oyuncular kendilerini o kadar çok yere attılar ki hakemler artık daha zor faul çalıyor" dedi.