hesabın var mı? giriş yap

  • arada böyle boş bomboş entrylere denk geliyorum. hani vardır ya uyku öncesi ne var ne yok.

    iki dakika boş vaktim var; iki sorum var cevaplarsanız sevineceğim;
    1) bu varoş kadın kim?
    2) siz bu varoşları neden takip edip, her söylediklerini ve her yaptıklarını sanki önemli bir insan yapmış gibi sözlüğe taşıyorsunuz?

    (forum mode off).

    bir adet varoş kadın sözü. herkes ister sen alırsın. alırsııınnnnnn evet evet alırsınnnnn.

  • dün itibariyle, eve gelen 895 liralık elektrik faturasına itiraz etmek için elektrik idaresine gittiğimde, "895 liranın az olduğunun ben de farkındayım, biz onu 1.895 yapalım, konuyu komple kapatalım" noktasına geleceğimi hiç düşünmezdim.

    fatura itiraz bölümüne çıktığımda görevli arkadaşa tesisat numarasını verdim ve kendisi ekrandan bilgileri kontrol etmeye başladı,

    - bu fatura haricinde yeni faturanız da çıkmış. (hafiften gülüyor)
    - o ne kadar?
    - 106.000 lira, ahahahaaa.
    - ne, 106.000 mi? ahahahah.
    - evet, 106.000, puahahahah.
    - ahahahahhah.

    manyak gibi güldük böyle karşılıklı, benim niye delirdiğim belliydi de, memur arkadaşın durumu daha karmaşıktı. iş stresinden ziyade facebook'taki "eğlenerek para kazanmak artık çok kolay" reklamlarından buralara düşmüş gibiydi, memurluğu da hobi olarak yapıyordu belli ki. ama ne olursa olsun dışarıdan bakıldığında mutlu bir çifttik biz.

    eve dönerken, bu duruma neyin sebep olabileceğini uzun uzun düşündüm, aklıma elektrik mühendisliğinden yeni mezun olmuş arkadaşı aramak geldi, aradım ve durumu anlattım, biraz düşündükten sonra "100'lük ampul çok yakıyor olabilir abi" dedi, akabinde ikimiz de sustuk karşılıklı, uzun bir sessizlikten sonra sesi titreyerek "abi okulda bir şey öğretmiyorlar bize" dedi, eğitim sistemine lanet ederek kapattım telefonu. temizlikçi kadın, mutfaktaki prizde elektrik kaçağı var dediğinde, tüm şehrin elektriği tünel kazıp benim evdeki prizden kaçıp gitmiş olabilir miydi? aklımı kaçırmak üzereydim.

    nihayetinde 106.000 lira ödenecek bir para değildi ama eve döndüğümde son bir umut, kışlık montların ceplerini karıştırırken buldum kendimi, sonuç hüsrandı. görünen o ki şartlar beni en istemediğim sona doğru itiyordu, elektriği iade etmek...

    napıyoduk lan, saçı kazağa mı sürtüyoduk?

    http://t1308.hizliresim.com/1d/j/rk45p.jpg

  • bu çocukları alıp suriye-ırak sınırlarımızda canlı kalkan yapacaksın 2 sene. ölen ölür kalanlar akıllanır.

  • süperkritik akışkanlar geleceğimiz için muazzam imkanlara kavuşmamızda büyük bir öncülük edecekler. geleceğin gıdaları, kompakt gıdalar diye bir kategori oluşturacak olursak bunların hepsi süperkritik akışkan ekstraksiyon sayesinde elde edilecek. özellikle öyle uygulamaları var ki çöp diye nitelendirilen pek çok atık bu sistem ile bir başka değere dönüşebiliyor. bu sistem de yine döngüsel ekonominin çarklarını çevirmede oldukça etkili. bir prosesin atık çıktısı diğer prosesin ürünü olarak sisteme dahil olabiliyor. gerçek anlamda sıfır atıklı prosesler elde etmek mümkün hale geliyor.

    süperkritik akışkan ekstraksiyon sisteminde genel olarak co2 gazı kullanılmaktadır. nadirende olsa n2o gazının da kullanıldığı uygulamalar mevcuttur. ekstraksiyon işleminde co2 öyle bir faza gelir ki onun fazını ayrı bir noktada nitelendirmek zorundayız. çünkü katı, sıvı, gaz fazlarından çok ayrı bir noktada incelenmektedir. işlem sırasında co2'e uygulanan sıcaklık ve basınç ile süperkritik akışkan fazı elde edilir. bu aşamada süperkritik akışkanlar sıkıştırılmış gaz olarak görünür. yüksek yoğunluklu ve düşük sıkıştırılabilirliğe sahip bir sıvıya benzerler ve aynı zamanda yüksek difüzyona ve düşük viskoziteye sahip bir gaza benzerler. her iki fazın arasında kalarak bitki materyalleri içerisine yüksek nüfuz güçleri ve çözücü güçleri sayesinde, kimyasal uyumluluğu olan çözünenler için iyi bir çözücü haline gelir.

    bu sistem ile aklımıza gelen her bitkiden, meyve ve sebze atıklarından, kuruyemişlerden birçok öz elde edilebilmektedir. yahut herhangi bir üründen istenmeyen maddelerin çıkarımı gerçekleştirilebilir. örneğin kahve çekirdeklerindeki akrilamid süperkritik ekstraksiyon ile %79 oranında arındırılmıştır. esasen bu proses en yoğun olarak kahvenin kafeinden arındırılması işlemi için kullanılmaktadır. ancak bu prosesin yapacakları o kadar kapsamlı ki sadece bu işlem için kullanılması oldukça kısıtlayıcı olurdu.

    türkiye'de bu prosesin yaygınlaşması için öncülük eden kişi ise can kayacılar'dır. özellikle son zamanlarda yaptığı denemelerde gerçekten geleceğe dair umut verici sonuçlar elde edilmektedir. örneğin; salça fabrikalarının atığı olan domates kabuklarını süperkritik ekstraksiyon prosesinden geçirerek antioksidan olan likopeni saflaştırmışlardır. domates kabuklarından alınan likopen sonrasında oluşan renksiz kabuklardan da yine aynı işlem uygulanarak %80 oranında bitkisel protein elde edilebilmiştir. bu sayede biyoyararlanımı çok yüksek bir ürün elde edilmiş olmaktadır.

    süperkrik eksraksiyon sayesinde; gıdalar içerisinde ihtiyacımız olan pek çok ürünü salt hali ile elde etmemiz oldukça mümkün. özellikle bitkilerden elde edilen uçucu yağlar ve içerisinde bulunan moleküller ve fitokompleksler sayesinde daha yoğun içerikler elde edilebilecektir. kozmetik, farmasötik gibi alanlarda direkt en organik olanı saflaştırarak tüketmek ve fayda sağlama noktasında kesinlikle geleceğin kurtarıcı prosesi halini almaktadır.

    kaynaklar: 1, 2, 3

  • work and travel ile yurtdışına giden bir arkadaş, otelde çalışmaktadır.

    biri çağırır ve "iron (ütü)" ister.
    bizimki gider, ayran getirir.

    bunu gören adam sinirlenir,
    eliyle bir şeyi ütülermiş gibi yaparak "iron! iron!" der.
    bizimki ayranı çalkalar.

  • tahta cetvelle parmak uçlarına vurulurdu. ,

    şimdi öyle mi el bebek gül bebek ,ondan mal gibi bir nesil yetişiyor zaten. servise bin okula git ,servise bin eve git. ben karlı okul yollarında ne sokak çocuklarından ne de öğretmen denilen psikopatlardan yediğim dayakları yazsam köprü olur.

    biraz salak olabilirim ama dayanıklıyım.

  • lise. okulda üniforma rengi dışında (siyah ya da beyaz) başka renkli kazak, hırka, sweatshirt vs. giymek yasaktır. sınıfın tiki kızlarından biri o zamanlar moda olan yavruağzı gap sweat'iyle dersi takip etmektedir. tahtaya kilitlenmiş harıl harıl ders anlatan matematik hocası soruyu çözmeyi bitirip arkasına döndüğünde arkadaşı farkeder:

    -kızım o üstündekini çıghar bak.
    -hocam zil çalsın çıkarırım.
    -niye? müziksiz çıkaramıyon mu?

    sınıf iptal...

  • tip 3 testi diye bişey bulmuşlar, kan testiyle 266 gıdaya karşı antikor aranıyormuş ve migreni tetikleyebilecek gıdalara göre bir migren diyeti hazırlanıyormuş daha seyrek migren krizi ve daha az ağrı için.

    migreni tetikleyebilecekler;

    sigara dumanı
    lodos
    rüzgâr
    klima
    kırmızı şarap
    mayalı içecekler
    çikolata
    fazla kahve
    kafeinli ağrı kesiciler
    az uyumak
    çok uyumak
    rahatsız yastık
    aşırı soğuk hava
    aşırı sıcak hava
    ağır parfüm kokusu
    parlak ışık
    açlık
    öğün atlamak
    stres
    heyecan
    hormon bozukluğu
    doğum kontrol hapı
    regl dönemi
    süt ürünleri
    beyaz peynir
    balık
    un
    ekmek çeşitleri
    keçiboynuzu (wtf?)
    kolalı içecekler
    fiziksel veya zihinsel yorgunluk
    yoğun fiziksel aktivite
    menopoz
    yüksek ses
    tiramin içeren gıdalar (peynir, hurma, salam-sosis, şarap, narenciye, soya, muz ve daha gider...)
    monosodyum glutamat içeren gıdalar (konserveler, hazir corbalar, bulyonlar, cipsler, hazır baharatlar, süt, et, ceviz ve mantar, oeh)

    bence migrenli kişiler evrim zincirinde bir hata, doğal seleksiyonda selekip yokolup gitmeliydik.

  • boşanmak isteyen bir ablanın bahane araması gibi geldi bana daha çok. sürekli boşayacağım diye tekrar ediyor. bakın, bu bir yardım çığlığıdır. *

  • wason selection task olarak da bilinen meşhur matematik problemlerinden biridir.

    önümüzde bir masa var ve bu masanın üzerinde yan yana dizilmiş 4 kart var. bu kartların ikisinin üstünde sırasıyla 3 ve 8 yazarken, diğerlerinin üstünde bir şey yazmasa da bu iki kart sırasıyla kırmızı ve kahverengi.

    görsel

    sorumuz şu şekilde:

    birileri bize gelip "ön yüzünde çift sayı olan kartların arka yüzleri daima kırmızı renktir" diyor. bu kişinin doğru söyleyip söylemediğini anlayabilmek için hangi kartları ters çevirmek gerekir?

    bu soru aslında zor bir soru değildir ve bu tarz sorulara alışkın kişiler bir süre düşündüklerinde sorunun cevabını rahatlıkla saptayabilirler.

    ancak ilginçtir ki bu tarz sorularla haşır neşir olmayan kişiler bu soruyu çözmekte çok zorlanırken, tamamen aynı soru bu kişilere farklı bir biçimde sorulduğunda problem günlük hayata uyarlandığından problemi kolayca çözebilirler.

    şimdi yukarıdaki soruyu bir süre boyunca çözmeye çalışın. eğer çözemezseniz aynı sorunun şu şekilde sorulduğu versiyonu çözmeyi deneyin:

    siz bir polissiniz ve 18 yaşından küçüklerin alkollü içecek tüketmesinin yasak olduğu bir ülkede alkollü içecek satışı yapan bir barı denetlemeye gidiyorsunuz. bu barda oturan 4 genç ve her gencin önünde bir içecek görüyorsunuz. gençleri birden dörde kadar 1. genç, 2. genç olacak şekilde isimlendirelim. gençlere uzaktan bakarak şu bilgileri ediniyorsunuz:

    1. genç 17 yaşında
    2. genç 22 yaşında
    3. genç kahve içiyor
    4. genç bira içiyor

    şimdi isterseniz 1. ve 2. gencin hangi içeceği içtiğine bakabilir, ya da isterseniz 3. ve 4. gencin kaç yaşında olduğunu öğrenebilirsiniz.

    bu durumda bu barda yasaların çiğnenip çiğnenmediğini en az kaç genci sorgulayarak ve hangi gençleri sorgulayarak öğrenebilirsiniz?

    şimdi iki farklı şekilde sorduğumuz sorunun cevabını önce ilk halindeki şekliyle, sonra da ikinci halindeki şekliyle verelim.

    sorunun ilk hali için cevap: üzerinde 8 yazan ve kahverengi olan kartı çevirmek bize olabilecek en az sayıda kartı çevirerek "ön yüzünde çift sayı olan kartların arka yüzleri daima kırmızı renktir" diyen kişinin doğru söyleyip söylemediğini anlayabiliriz.

    eğer üzerinde 3 yazan kartı çevirirsek ve kırmızı olduğunu görürsek bize ön yüzünde çift sayı olan kartların arkasının kırmızı olduğunu söyleyen kişinin söylediği şeyle çelişkili bir durum bulamayız. çünkü bu adam bize tek sayıların arkası kırmızı olamaz diye bir bilgi vermedi.

    eğer üzerinde 8 yazan kartı çevirir ve kırmızı görürsek adam doğru söylemiş olur ancak kahverengi görürsek adam yalan söylemiş olur. bu durumda 8 numaralı kartı çevirdiğimizde adamın yalan söylediğini gösterebilecek olan bir durum söz konusu olduğundan 8 numaralı kartı çevirmeliyiz.

    eğer kırmızı yüzü olan kartı çevirir ve arkasında herhangi bir sayı görürsek kural herhangi bir şekilde çiğnenmiş olmaz çünkü adam bize tek sayıların arkası kırmızı olamaz diye bir şey demedi.

    eğer kahverengi kartı çevirir ve arkasında çift bir sayı görürsek adamın bize yalan söylemiş olduğunu anlarız çünkü adam bize çift sayıların arkasının daima kırmızı olduğunu söyledi. bu durumda bu kartı da çevirmeliyiz.

    böylelikle cevap üzerinde 8 yazan kart ve kahverengi kart olur.

    şimdi ikinci haliyle çözümü: cevap 1. ve 4. gençtir.

    22 yaşındaki kızın ne içtiğine bakmamıza gerek yok çünkü o ne içerse içsin yasalar çiğnenmiş olmayacak.

    kahve içen gencin ne kaç yaşında olduğuna bakmamıza da gerek yok çünkü kahve içmek için bir yaş sınırı olmadığından çocuk kaç yaşında olursa olsun yasalar yine çiğnenmiş olmayacak.

    bu durumda bira içen gencin kaç yaşında olduğunu öğrenmemiz ve 17 yaşındaki gencin ne içtiğine bakmamız gerekir. çünkü bu gençlerin yasaları çiğneme ihtimali söz konusudur ve yasanın çiğnenip çiğnenmediğinden emin olmak için yaşlarını ve içeceklerini bilmemiz gerekir.

    sorunun ikinci şekline ve çözümüne baktığımızda görüyoruz ki bir matematik sorusunun zorluğu her zaman o sorunun çözüm yöntemi ile ilgili değil, bazı durumlarda sorunun soruluş biçimi ile ilgilidir.

    yani iyi bir matematikçi sadece soruları doğru şekilde çözebilen kişi değil, aynı zamanda soruları doğru şekilde sorabilen kişidir. çünkü siz bu soruyu ilk şekilde sorduğunuzda çözmeniz zorlaşır ve iş karmaşık bir hal alırken ikinci şekilde sorduğunuzda kestirme yoldan gidilebildiği için soruyu çözmek kolaylaşır. bu durumda iyi soru çözebilme yeteneği aynı zamanda iyi soru sorabilme yeteneğidir.

    peki neden?

    bir matematikçi olduğunuzu ve bu soruyu çözmeye çalıştığınızı düşünün. eğer siz bu soruyu çözerken sorunun ilk halini görüp de "bu soruyu ben aslında başka şekilde de düşünebilirim" diyerek aynı soruyu kendi kendinize ikinci şekildeki gibi sorabilirseniz kendi işinizi kolaylaştırmış, dolayısıyla iyi bir matematikçi olmuş olursunuz.

    tabii sorunun ikinci halinin daha kolay olması benim şahsi görüşüm değil. bu olay 1992 yılında evrimsel psikoloji üzerine çalışan leda cosmides ve john tooby tarafından birçok insanda denenmiş. yaptıkları denemelerde soruyu sordukları insanların çok az bir kısmının soruyu ilk haliyle çözebildiğini, ancak soru ikinci haliyle sorulduğunda soruyu çözme oranının arttığını gözlemlemişler.

  • cnnturk'te akilsizin biri cok ciddi bir anayasa sorunu var diyor. patlama ile ilgili. patlama ile ilgili. patlama ile ilgili. ölenler ve yaralananlar ile ilgili. ınsanlari tarayip bombaladilar, adam anayasa sorunu diyor. anayasa.....

  • onunla yemeğe gidin ve bütün yemek boyunca garsonlara olan davranışlarını izleyin. eğer garsonlara bir insan olarak değilde hizmetçileri gözüyle bakıp, biraz sakin olmasını söylediğinizde "ne demek canım onların görevi bu" cevabını alıyorsanız o zaman o erkek insan olarak çiğdir işe yaramaz hem de kalitesizdir. direkt çöp.