hesabın var mı? giriş yap

  • mimarın çizdiği proje onun telifindedir, olması gereken budur. herhangi bir tadilat halinde binanın detaylarını, inceliklerini, kullanılan malzemeyi en iyi o bildiği için mümkün olan en masrafsız ve kısa sürede sorunu çözebilir. tüm mesleklerde keşke bu şekilde teslim edilen ürün/eserin sorumluluğu bir ömür üreticinin boynunda olsa ve tadilatlar onun iznine bağlı olsa.

    siz istiyorsunuz ki biz kafamıza göre balkonu pimapenle kapatalım, boyasını değiştirelim, balkonu eve katalım vb. sonra da buraya gelip mimarlara sövüp sayıyorsunuz "bütün bu çirkin binalar mimarların eseri" diye.

    mimarlık ve mühendislik, hakkıyla yapıldığında bir meslekten çok bir sanat dalıdır. bunun için devasa müzeler, heykel görünümlü binalar tasarlamaya gerek yoktur. evinin bahçesine istediğin köpek kulübesi dahi çok incelikli ve devrimsel şekilde tasarlanıp, bir sanat eseri olabilir. herhangi bir ressamın, heykeltraşın eserini alıp "buradaki maviyi sevmedim; değiştireceğim" diyemiyorsan kendi evinin bulunduğu yapıya da diyemezsin. "ne alaka? orası benim evim. para verdim, aldım." yeterli bir argüman değil.

    türkiye'de mükemmel bir mimarlık var mı? yok. çoğu bina çirkin mi? evet. ancak bunu mimar-mühendisten çok toplumun taleplerini, laz müteahhit kafasını, denetimsizliği sorgulayarak çözebilirsin. mimarın yetkilerini sorguladığın, "12 sene sonra yine mimara mı gideceğiz?" dediğin takdirde bu yetkilerin daha da kısıtlanmasını talep etmiş ve zaten kuş kadar olan yetkilerin tamamen yok edilmesini savunmuş olursun. ondan sonra da "bu kadar kilim desenli bina nasıl yapılıyor?" diye düşünüp durursun.

  • hemen derdini zikeyim butonu diyeceksiniz ama dinleyin once.

    1: abbas sakir'in nisanlisina goz dikmis durumda. sevsin sevmesin gariban olsun ama ne olursa olsun yengesi durumunda.

    2: ictikleri gece sakir'in kiz kardesi odasina geliyor ve abbas yine yakalanacagiz diyor. odasindan tekme tokat kovmasi lazim. ama abbas gidiklamasindan memnun gibi zaten raki masasinda kizin opucuk atmasina da mal mal bakiyor. tersleme, tepki de yok. adam sana is ve oda vermis. adami seversin sevmezsin o ayri ama yaninda kaliyorsan bu konuda yanlis yapmayacaksin.

    3: bir sahnede sakir icin gulmeyin cocugunuz da boyle olur allah korusun diyor. ve minibusu alir almaz sakir'in kopyasi oluyor. yani kinadigi, elestirdigi topluma zararli gordugu sakir'in birebir kopyasi oluyor.

    4: taksit getirme sahnesi var, o kahvede garibanlarin icinde parayi verirken, 2 aylik pesin mi versem, neyse parasi olan var olmayan var gibi laf ediyor. igneleme sakir'e ama toplumun icinde ve o garibanliktan gelen biri olarak yaptigi terbiyesizce.

    4: minibusu gasp etmesi de var. anlasma sartlari belli. neyse bunu gormezden gelelim.

    5: kisisel hirsiyla yolcu alacagim diye ani makas atmasi var ki yolcularin canina mal olabilir ya da sakir'in eski nisanlisinin yerini kimseye vermemi de ayri bir olay. acgozluluk ve hirs var.

    6: ve en onemli serefsizliginden biri. nazli sakir'i sevmiyor ve babasinin zoru, evden gitme istegiyle evlenmeye niyetli ama kizin abbas'ta da gozu yok. sartlar geregi belki de kendi dedigi gibi bir yuvam olsun, kocam para getirsin mantigiyla evlenmek istiyor. abbas bunu bilmesine ragmen tek tarafli bir askla kizi dugunden kaciriyor.

    7: son soz yani abbas bukalemun gibi bir karakter. parayi bulup degisebilen, geldigi yeri unutabilecek bir karakter. sevdigi kiz icin ben bunu seviyorum diyebilecek bir karakterde degil, firsat kollayan, firsatci bir tip. sessiz ve cakal. arada laf dinleyen, karisan. ben bu filmi yonetmen sinan cetin'e de bagliyorum. adam kendinden cok sey katmis. cogunlugun ceyyar sakir'i tuttuguna da eminim bu konuda.

    edit: arkadas uyardi ayrica secdigi kiz iceride sevisirken nobet tutup, sakir'in zamparaliklarini gormezden gelip ortemeye calidan bir tip

    benzer bir baslik varmis simdi gordum. gercekten baktim cunku cok gorunen bir karakter abbas. kusura bakmayin.

  • basrollerini robert duvall ve michael keaton'in paylastigi, konusu futbol olan bir film.
    eski bir kalecinin, iskocya'nin kucuk bir kasabasinin ikinci ligdeki takimina antrenor olmasi sablonu uzerinde gelisir ve takiminin makus talihini degistirebilmesi icin, "iskocya kupasi"ni kazandirmasi gereklidir.
    soundtracklerin altinda imzasi olan muzisyen ise, gadasinda pena salladigim mark knopfler'dir.

  • 24 bardak çayın 228 lira tutması dışında ciddi bi problem göremediğim hesap. kim içti lan o kadar çayı ?

  • her yarışmacı elendiğinde kazandığı yarışmalar, kazanç sonrası sevinçleri falan gösterilirdi. anıl giderken düşüp ayağını kırışı ve donk diye kafasını vuruşu gösterildi.

    adam sakatlanıp yatmaktan başka bi şey yapmadı ki dklajglasşfag.

  • normal bir şirkete bu tarz bir özgeçmişle gittiğimi düşünüyorum da... (düşünemedi)

    döverek kapı dışarı ederler herhalde. hemen gidip 5/b sınıf başkanlığımı, 6/a kızılay kolu başkan yardımcılığımı özgeçmişime ekleyeyim.

  • doğal ve aklı selim bir insan hareketidir.

    memleketimin tek bir kedisi tüm arap milletinden daha değerlidir.

    cok da sikimdeydi arapların ölümü, üstelik soykırımmış ne soykırımı lan? adamların ülkesinde müzik festivaline pubg oynar gibi paraşütle inip masum sivilleri öldürüp israil'in size kanka önemli değil ya demesini mi bekliyordunuz?