hesabın var mı? giriş yap

  • poşetten para alma durumunu ben de pazarlama hatası olarak görüyorum. ancak pazarlama hatası olarak görenler bir çözüm önerisinde bulunmamış. bazı kişiler de poşetten para alınarak poşet israfının engellenebilir olabileceğini savunmuş.
    benim önerim : her bir ürün için ürüne belli miktarda poşet parasını eklersin. kasada da bunu hesaplarsın. örneğin bir ürünün satılması istenen tutarı 9,75 tl ise 0,25 tl poşet parası eklersin ve 10 liradan satarsın. satınalma kararına etkileyecek bir tutar değil sonuçta. kasada da müşteri örneğin bu üründen 4 adet aldıysa, poşet almazsanız 1 tl iadeniz oluşacaktır dersin. müşteri kendi karar verir o 1 lirayı alıp almamaya. poşet kullanması gerekiyorsa bunu reddeder ve poşeti kullanır. 1 lirayı almak istiyorsa da alır ve poşeti israf etmemiş olur. müşteri taciz edilmemiş olur, ekstra indirim algısı da yaratılabilir.

  • beşinci sezon üçüncü bölümde, saul ile balkonda bira içtikleri bir sahne var. bence wexler ve saul'un en minimize edilmiş hâllerini orada görmek mümkün.

    saul, bira şişesini balkon demirinin üstüne koyar. bu, saul için çok normaldir zaten. doğal bir davranış biçimidir. bira şişesi oraya konulabilir, çünkü saul umursamazdır. bir aksilik olma ihtimaline olası cevabı ''neden olsun ki?'' olacaktır. bir şekilde o bira oradan düşebilir, ama saul onu oraya düzgün koyduğu sürece böyle bir şeyin olmaması gerekir. bu düşünce saul'un gizli kibri ve umursamazlığının göstergesidir.

    wexler ise bira şişesi demirin üstündeyken tedirgindir. gözü sürekli şişeye kayar. çünkü o her ihtimali önceden düşünür, hazırlıklı olmayı sever, sürprizlerden hoşlanmaz. kontrolü elinde tutmak ister. hiç hesap etmediği bir rüzgar esip geçtiğinde olası bir sürprizle karşılaşma ihtimalini düşünerek kontrolü eline alır ve şişeyi de oradan indirir.

    daha sonra yine benzer bir sahnede, saul bu sefer şişeyi boşlukta sallayarak kendince wexler'ı tedirgin etmeye çalışır. onun bu küçük ve önemsiz gördüğü tedirginliği üzerine oynar. bir nevi egosuna. wexler ise bu hamleye, elindeki şişeyi yola fırlatarak cevap verir. çünkü canı sıkkındır, muhtemelen zaten zarar görmüş egosuna oynanması, onu çizginin karanlık yanına taşır. benim açımdan kim wexler'ı en güzel anlatan sahnelerden biri budur. şişenin düşme ihtimalinden tedirginlik duyacak kadar duyarlı ve kontrol meraklısı, ama aynı şişeyi yola fırlatacak kadar öngörülemez, gözü kara ve kararlı bir karakter. saul için şişeyi demirin üstüne koymak doğaldır, ama aklına o şişeyi yola fırlatmak gelmez. wexler ise şişeyi asla demirin üstüne koymaz, ama alıp yola fırlatabilir.

    saul'un doğal sınırları yer yer aşırılığa kaçtığı için tedirgin edici olabilir. wexler'ın doğal sınırlarıysa normal bir insana normal gelir. ancak o sınırlardan çıktıkları zaman wexler'ın yapabilecekleri saul'un yapabileceklerinden dahi fazladır. saul tedirgin eder, wexler ise ürkütür.

  • -başbakanım ne tarafa yatırıyorsunuz?
    +sağa. soldan ne zaman hayır gelmiş ki? bu arada kemal bey de istifa etsin.

  • çok üzücü bir durumdur. neden kullanıyorsunuz? diye sorulmuş.

    insanlar maalesef genç yaşlarda bu illete başlıyor. bu tozun tüccarları, bodi salonlarındaki gençlere yaklaşıp çat diye portein hapı iğnesi basıyor ve illet sürekli yayılıyor. geçen hafta maalesef bir arkadaş daha bu sebepten dolayı hayatını kaybetti.

    olay samsun'da gerçekleşiyor. akşam 21.00 sularında bodicilik salonunundan eve gelen r.s, annesinden acilen para istiyor. parayı alamayan genç önce annesinin bacağını ısırıp kandaki tozları çekmeye çalışıyor.

    yaralı annesinin bağırışlarını dinlemeyip toz tüccarlarını eve çağıran genç, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyaları değerinin çok altında satarak karşılığında portein tozlarından alıyor. komşuların iddiasına göre tüccarlar evden çıkarken ''yarasın koçuma, sütle iç tamam mı?'' gibi ifadeler kullanıyorlar. fakat toz bağımlısı genç kendisinden geçiyor ve porteinleri burundan çekince maalesef hayatını kaybediyor.

    tedavisinin ardından yerel basına konuşan anne e.s ise zehir tüccarlarının bir an önce yakalanmasını istedi. oğlu r.s'nin protein tozuna karşı verilen amansız mücadelede unutulmamasını temenni etti.

  • bu dahiyane fikir gecen sene bi arkadaşımın da aklına geldi. 1 milyon ty'ye evini satılığa çıkardı. ayda 3 bin tl kira alacağıma vadeli hesaba yatırıp ayda 18 bin tl alırım dedi.
    sonuç: evin fiyatı şu an 2.4 milyon tl oldu. arkadaşın parası ise 1 milyon 216 bin tl!
    yanı artık sattığı evin anca yarısını alabiliyor!

    edit: o evi 2.4 milyona satamaz, fiyatlar balon minvalinde milyorlarca mesaj geldi. arkadaşlar piyasanın 1 milyon altına yani 1.4 milyona satılsa bile arkadaşın yaklaşık 200 bin tl zararı var. bizler 200 bin tl için yaklaşık 12 ay (hatta asgari ücretliler 24 ay) işe gitmek zorunda olan insanlarız !

  • evet. ben deniz'den 4 yaş büyüğüm. akrabamız olur.

    edit : yaşlılıktan olacak ; bir mesajı cevaplarken nasıl oldu bilmiyorum entry olarak çıktı.