hesabın var mı? giriş yap

  • adamin biri bi bara girer. barmenin tam karsisina oturur.

    - barmen ! herkese benden viski ! ama sende ic ! der.

    herkes alkislar eder, barmen dahil herkes icer. bir sure daha gecer. adam tekrar ;

    - barmen ! herkese benden viski ! ama sende ic! der.

    yine alkislar kopar. barmen ve musteriler icerler. bi sure gecer, adam kalkar kapiya yonelir. o ara barmen yakalar ;

    + versene lan paralari ibiş ! o kadar viski ismarladin ! der.

    adam ;

    - benim icimden geldi ismarladim, hic param yok ki? der.

    barmen bunu oyle bi guzel marizler, paket yapar, atar disari.

    aradan 2 gun gecer. ayni adam yine bara gelir. barmenin karsisina oturur.

    - barmen ! herkese benden viski ! ama sen icme, icince sapitiyosun. der.

    yazarin notu : dinleyince komik gelmisti.

  • türkiye’nin nasıl yönetildiğini gösteren basit örneklerden sadece bir tanesi.

    bir tarafta insanlar sadece para harcasın diye havalandırmanın sürekli içerdeki havayı çevirip çevirip verdiği avm’lere gitmek serbest iken;

    bu sıcaklarda püfür püfür deniz havasını alabileceğin sahiller yasaktır.
    pikniği yasakla , mangalı yasakla ama avm’ler açıkken sahilde yürümeyi neden yasaklıyorsun?

    işin en traji komik tarafı ise tuzla marina , pendik marina gibi sahil kenarına kurulan avm’lere gitmek serbest

    neyse ben daha bir şey demiyorum

  • 1940-60'lı yıllar boyunca üretilmeye çalışılmış, bunda da büyük yol alınmış araba türü.

    o günlerde tasarımcılar arabaları olabildiğince sağlam yapmak için çaba gösteriyordu. çelik takviyeli sağlam şeseler, kalın dayanıklı kaportalar ve tamponlar almış başını yürümüştü. otomobille kaza yapıyordunuz, kafa kafaya çarpışıyordunuz ve araba bu çarpışmadan çoğunlukla sağlam çıkıyordu.

    ama bu duvara bindirse sağlam kalan arabaların içindekiler ölüyordu. çünkü araçlar çarpışmanın enerjisini sağlam kaldıkları için ememiyor, içerideki yolcu da eylemsizlik gereği 10-15 g kuvvetine maruz kalıp valhalla'nın yolunu tutuyordu.

    bunun üzerine otomobil üreticileri hasar görmeyen araba üretme çabalarını bırakıp, kaza anında ezilip enerjiyi emecek ama kabinde yaşam alanı da bırakacak otomobiller üretmeye başladılar. bugün, otomobillerin ön şase ve kaportası yüksek darbelerde akordeon misali ezilecek biçimde tasarlanır. bu sayede kaza anında oluşan enerji kaporta tarafından emilerek sürücünün daha az g kuvvetine maruz kalması amaçlanır. emniyet kemeri ve hava yastığı takviyesi ile de insanın alacağı hasar minimum düzeye indirilmeye çalışılır.

    bu yönüyle, günümüz otomobilleri geçmişin taş gibi sağlam otomobillerinden çok daha güvenlidir. sapasağlam arabanın içinde ölmek yerine, hurdaya dönmüş arabadan sağ çıkarsınız...

  • yurtdışında masterchef: kendi yaptığım sosisi tütsüleyip, ızgarada pişirdim. yanında maitake mantarı ve füme acı biberden bir ekleme yaptım. ördek yumurtasını iyice çırpıp sous-vide tekniği ile hazırladım. buradan önce iki michelin yıldızlı bir şefin yanında 3 sene çalıştım. ondan önce de ülkenin en iyi 5 restoranından birisinde yardımcı şef idim.

    bizde masterchef: antrikot pişirdim. dedem öldü. yanında balkabağı püresi var. annem yatalak. üzerine de pırasa külü yaptım. bu arada babam da bizi terk etti. ben de okulu yarım bıraktım. bu arada kocam da beni hamile iken terk etti. çocuklarıma bakmak için ayda 2000 lira ile idare ediyorum.

  • 'kendilerini romeo&juliet gibi gören çiftlerin çoğu aslında safiye ile faik gibiler'

    ben demedim o dedi..

  • iyi olmuş. turist boku temizleyeceğiz diye 40 takla atıyorlar. otele türkleri almak istemiyorlar.
    turistlere hayatımda bu aralar olduğum kadar kıl olmadım. bunlara hizmet edeceğiz diye bizleri bildiğin aşıları tam olan küpeli davar gibi görenlere de kapak olsun bu video.

    edit: ülke kaynaklarının turizm yerine sanayiinin gelişmesi için kullanılmasını istiyorum. turizm ne yahu? dünyada refah olacak ki adamlar artan para ile tatile gidip harcayacak ve buraya para bırakacak.. ana ihtiyaçlar dışındaki artan para.. ölme eşeğim ölme..

    görüldüğü gibi en ufak sıkıntıda turizm bitiyor. oysa sanayii öyle mi? insanlar her halükarda kullanmak zorunda. savas da çıksa o teknolojik aletleri seve seve kullanacaksın. kullanmama şansın yok.

    onca otele milyar dolar yatıracağına otur çip yap, otur akıllı telefon yap.. öyle para kazan.

  • omega 3 yağ asitleri vücudun üretemediği ama ihtiyaç duyduğu esansiyel yağ asitleri sınıfındadır. ala,epa ve dha formları vardır. ala bitkisel formdur, epa ve dha ise hayvansal formdur.ala(bitkisel) formdan epa ve dha'ya dönüşüm vardır.bu dönüştürme işlemi oldukça verimsizdir. ala’yı epa/dha’ya dönüştürebilme kabiliyeti kişiden kişiye değişmektedir ancak araştırmalar göstermiştir ki insanlar ala’nın yalnızca %0.3’ü ila %21’ini epa’ya ve %0 ila %9’unu dha’ya dönüştürebilmektedirler. başka bir deyişle vücudumuz ala’nın en az %70’ini ve hatta duruma bağlı olarak %99’unu omega-3 kaynağı olarak kullanamamaktadır. yani omega 3 diye tükettiğimiz keten tohumu,semizotu,ceviz gibi kaynaklar bize omega 3 adına yeterli yarar sağlamıyor. bu durumda fayda sağlamak için hayvansal omega3'ün daha iyi olduğunu görüyoruz (hamsi,sardalya,somon gibi yağlı balıklar).

    eğer haftanın en az 3 günü 150-200 gram yağlı balık tüketmiyorsanız sağlıklı bir insanın günlük alması gereken 1000mg omega3 seviyesine ulaşmanız da mümkün değil. baliktan omega 3 alimi mumkun olsa da ne yazik ki ciftlik baliklari ve agir metal riski nedeniyle balik tuketimi de tartismali bir konudur. yaşam koşullarımızın eskiye nazaran daha stresli olması,daha çok kimyasala maruziyet,depresyon-anksiyete,ağır metal birikmesi vb gibi pekçok etken vücutta enflamasyona yol açar, bu durumda omega 3 ihtiyacını arttırır.bildiğim kadarıyla türkiye'de omega3 seviyesi bakılmıyor ama bence baktırmaya da gerek yok. omaga 3'te sağlık vardır.amerika'da ve avrupa'da pek çok psikiyatrik hastalık tedavisinde ilaç tedavisinden önce omega3, b12 takviyeleri verilerek tedavi şekillendiriliyor.

    omega 3 besin desteği satın alırken bakılması gerekenler
    -merdiven altı satış yapan,hiçbir sertifikası bulunmayan,elindeki katologlarla insanlara dünya'nın en iyi omega3'ünü sattığını söyleyen kişilerden kesinlikle omega3 almıyoruz. omega3'ü alabileceğiniz tek doğru yer eczanedir.
    -elimize kutuyu aldık inceliyoruz.eğer üzerinde ıfos(ağır metal ve kimyasal atık içermediğini gösterir) sertifikası olduğu yazıyorsa sınıfı geçti.eğer yoksa hemen o ürünü de bırakıyoruz.
    -toplam epa+dha miktarına bakıyoruz,toplam omega3 yağ asit miktarı bizim için önemli değil.sağlıklı insanlar için 1000mg, stresli-depresyonda olanlar,sigara icenler,kotu beslenenler,kolesterolu yuksek olanlar, otoimmun hastaligi olanlar daha yuksek miktarlarda alabilir.
    -balık yağının formunun trigliserid formda olması tercih sebebidir.etil ester formda olan balık yağlarının emilim oranı trigliserid forma göre çok düşüktür.eğer ürün trigliserid formdaysa üzerinde mutlaka yazar.

    ve en önemlisi bu omega 3 takviyesi alırken tok karna olmak ve yağlı yiyecekler yemiş olmak. ben her kahvaltıda yumurta, yağlı peynir ve cevizle beraber omega 3 alıyorum. çünkü yağlı yiyecekler emilimi arttırıyor. aç karna içerseniz omega 3 aynen çöp oluyor.