hesabın var mı? giriş yap

  • kılıçdaroğlu hakkında fikirlerimi değiştiren yazı.

    şimdiye kadar başbakan gitse yerine kim gelecek diye düşünmüşlüğüm çoktur, sizlerin de düşündüğünüz gibi. ne de olsa birçoğumuzun hayatını kararttı, kimimizin geleceğini bitiriyor, kimilerinin de akli dengesini yitirmesine sebep oluyor. ve bunları yaparken hiç de suçluluk, pişmanlık, vicdan azabı duyuyor gibi değil. bu yüzden gitmeli, ülkesini bölen, ayrımcılık, sömürgecilik, yalancılık, hırsızlık, katillik yapan bir insana ne diyeceğiz helal olsun aldığın canlar, helal olsun çaldığın paralar mı diyeceğiz? kendisini allah sanan biri o, insanların ölüm fermanını yazıyor, kaderlerini değiştiriyor. bu insanı yargılamak bize düşmez, onun işi bizimle değil yukarıda, ama ego ve güç gözünü öyle bir kör etmiş ki acaba öleceğinin farkında mı bir gün?

    her neyse, ben bu yazıda, kendine oy isteyen biri görmedim. seçim arifesinde, halkı için endişelenen, halkını tek çatı altında toplamak isteyen bir başbakan gördüm. bu yazıyla güvenim, samimiyetine inancım oluştu. o da bizler için korkuyor, o aptal sandıkta binbir dolabın döndüğü o sandıkta seçilmediği takdirde olacaktan korkuyor. bizleri uyarıyor. şimdi bütün kendini müslüman sananlar, muhalefete, muhalefet yanlılarına düşman. size soruyorum hangi müslüman aynı soydan geldiği, aynı dini paylaştığı insanlara düşman olur ki? bazı insanlar sizi bize düşman etti de.

  • günümüz teknolojisinin kameralarının dahi gerçek göz görüntüsüne ulaşamadığı* düşünülecek olursa, "daha gerçek" olana giden yolu ve yöntemleri düstur edinme iddiasıyla yola çıkan öncülerinin sağlam bir çelişkiye toslamasına sebep olmuş sinema akımıdır. örnek vermek gerekirse, akşam saatlerinde* odasına girip bir eşyasını arayan karakterin eylemini izlememiz mümkün olmaz. dogmaya göre, gerçek bir iç mekanda gerçek zaman ve ışıkla çekilmesi gereken bu görüntüler gerçekte olduğundan çok daha karanlık olarak bize ulaşır.

    yine de getirdiği sıkı kalıp ve yaklaşımlarla sinemacıları yaratıcı yöntemler geliştirmeye zorlaması bakımından kıymetlidir. sinemada gerçekçi bir dil yaratabilmenin önemi üzerinde duranlar ve perdenin hayata açılan bir pencere olması fikrinden haz duyanlar minimalist sinemanın sunduğu değerlere eğilebilirler. böylece evet belki film biter ama perdenin ardında hayat akmaya devam eder. sinemada minimalizmin öncüsü kabul edilen robert bressonun pickpocket filmi* meraklılarına epey fikir verecektir.

    türkiye sineması için konuşacak olursak, tam anlamıyla minimalist diyemezsek de yeşim ustaoğlu, sinemada gerçekçiliğin nasıl inşa edilebileceğine dair iyi örnekler sunmaktadır.

    yani neymiş? gerçeğe giden yolda, gerçeğin dahi kendisine alan bulmakta zorlanacağı dogmalar yerine "disiplinli özgürlük" mottosuyla**hareket etmekte her daim fayda vardır.

  • senin gözyaşlarına kurban olurum canım kardeşim. giden 3 puan olsun.

    ekleme: kaleye geçtiği ilk maç olan fenerbahçe derbisinde yazmıştım bunu. gün geldi şimdi galatasaray maçında kaleye geçti. ve hatalı bir gol yedi. ağladı, üzüldü. değişen bir şey yok ne bende ne bizde.

    gözyaşlarına kurban oluruz senin. o yaşlar, senin bizimle birlikte hissettiğin o duygunun tarifidir. allah yolunu bahtını açık etsin kardeşim benim.

  • insanlar, konuşmalar gerçekten harika bir ortam, yavaş yavaş içeride de bir kültür oturmaya başladı. odalara katılımların ve rotasyonun hızlı olması nedeniyle bazı dinamikler oluşuyor muhtemelen yakında genel geçer tanımlar da gelecektir.

    kısaca içeriden bahsedeyim:
    odada en az bir moderatör bulunuyor bu kişi odada kimlerin konusacağını belirleyen kişi, moderatör sesli olarak iletişime geçiyor, kullanıcılar 3 sınıfa ayrılmış, konuşanlar, konuşanların takip ettikleri ve diğerleri şeklinde. genellikle odalarda katılımı ve sürekliliği artırmak için insanlar konuşmaya davet ediliyor. uygulama penceresinin alt tarafındaki el simgesine tıklayarak konuşmak istediğinizi moderatöre söyleyebiliyorsunuz. dediğim gibi odalarda rotasyon oldukça seri bu yüzden moderatörler genellikle 10 dakikada bir kanaldakilere neler konuştuğuna dair kısa bir özet geçiyorlar. buna bu zamana kadar resetlemek dendiğini duydum belki ileride başka bir tanım gelir.

    takip ettiğiniz bir kişi yayın yapmaya başladığında size bir bildirim geliyor. ayrıca siz bir oda kurduğunuzda dışarıdan birisini davet edebiliyorsunuz burada sistem güzel düşünülmüş. çağırmak istediğiniz kişiye ping atıyorsunuz ilgili kişi gelmek istiyorsa kanala dahil oluyor.

    kısaca uygulamadaki amaç kaliteli bir muhabbet ve diğer insanlar tarafından dinlenebilir bir yayın sunmak. tabi konuşmak isteyen insanları da davet ettiğiniz için bu baltalanabiliyor, yeni bir ortam ve tanımadığınız insanlar olduğu için söz kesmek oldukça zor ve insanlar kendinlerini kaptırabiliyorlar. bence ufak bir geri sayım sayacı harika olurdu.

    içerisi genellikle co-founderlar, yatırımcılar ve yazılımcılarla dolu bunları bio'larda sık sık göreceksiniz. hatta bugün işin makarasına vuran birinin biosunda herhangi bi yerin co-founder'ı değilim yazdığını gördüm *

    ps: elimdeki son daveti 250'den salarım :)