hesabın var mı? giriş yap

  • arjantin bayrağı'nın kısa hikayesi

    napoleon bonaparte'ın avrupa birleşik devletleri hayalini gerçekleştirmek için çıktığı yolda yaptığı fetihlerin bir sonucu olarak güney amerika kıtasının güneyinde bulunan ve o dönemlerde ispanya'nın sömürgesi olan arjantin'in bugün kullandığı milli bayrağın ortaya çıkması, tarihin garip cilvelerinden biridir aslında.

    grande armée'nin 1808 yılında ispanya'yı işgali sonrası napoleon, kral 7. ferdinand'ı tahtından indirir ve yerine kardeşi joseph bonaparte'ı getirir. ancak bu iktidar değişikliği ispanyollar tarafından benimsenmez ve hem ispanya'da hem de ispanya'ya bağlı kolonilerde birtakım ayaklanmalar baş gösterir. söz konusu isyanların çıktığı yerlerden biri de arjantin'dir. (bkz: yarımada savaşı) (bkz: ispanyol bağımsızlık savaşı)

    arjantinli isyancılar, ispanya'nın gerçek hükümdarına yani ferdinand'a bağlılıklarını göstermek adına ve kendilerini bonapartistlerden ayırmak için ferdinand'ın dedesi 3.karlos'un renkleri olan mavi ve beyazteki kuşakları kullanmaya başlarlar.

    ancak 18. yüzyılın sonlarına doğru esmeye başlayan milliyetçilik rüzgarı, 19. yüzyıl itibariyle hız kesmeden güçlenmeye devam edecek ve bu durum fransızların hükmüne karşı ayaklanan arjantinlilerin, gelişmelerden istifade ederek kendi özgürlük mücadelelerini vermelerine sebebiyet verecektir. nitekim arjantinliler 1810'da manuel belgrano liderliğinde arjantin bağımsızlık savaşı'nı başlatır. 1812 yılına gelindiğinde ise belgrano, devrimci güçleri kralcılardan ayırmak için yine mavi ve beyaz renkleri kullanarak bir çeşit kurdele olan arjantin palaskası'nı yaratır.

    arjantin palaskası

    yine 1812'de belgrano, yarattığı palaskadan hareket ile arjantin bayrağını tasarlamaya girişir ve birkaç yıl sonra yani 1816'da onun tasarımı bağımsız arjantin'in resmi bayrağı olarak kabul edilir. 1818'de ise bayrağa güneş simgesi eklenecektir.

    manuel belgrano

  • pendik-eskişehir eskişehir-ankara hattıdır. yandaş firmanın tünel açarken tünelinin çökmesi ve milyon dolarlık tünel kazma makinesinin içinde kalması sonucu, yol dağın etrafından dolandırılmış, avrupa ayarında hızlı trenlerle 2 saatte gidilebilecek yol üç buçuk saate çıkmıştır. o da istanbula gelmiyor zaten, bursa-istanbul arasında biyerde bırakıyor.

    japonya, avrupa gibi yerlerde tren hızları 500 km'sa'ya dayanırken biz istanbul-ankara'yı 3.5 saatte gidebildiğimiz için seviniyoruz.

    üstüne bizim vergilerimizle yapılan yere de, sanki adamlar cebinden vermiş de yapmış gibi dilenmemizi bekliyorlar. düzgün yapılmamasına rağmen.

    he canım he.

  • bu filmi özel yapan şey, olabildiğince doğal ve amatör olması sanırım. filmde göze batan ve akılda kalan herşey sanki film setinde toplanılmadan az önce bulup buluşturulmuş gibi. filmin esas adamı acıbademli'nin, "abi sen şu hamsi tişörtünü giy, alta da al şu yeşil donu giy, çorabı çıkarma kalsın abicim öyle o" şeklinde oluşturulduğunu tahmin edebiliyorsunuz.
    film bu denli rahat ve geyik olduğu için tam bir kafa dağıtma aracı olmuş izleyenlerin gözünde. gördüğüm kadarıyla filmi izlemiş olan herkes bu filmi hatırladığında keyifli bir anını, büyük olasılıkla yazın gündüz vakti evde mayışmışken televizyon karşısında geçirdiği bezgin ve keyifli anını hatırlıyor.

  • ablamın bir ortaokul arkadaşı vardı. 5 kardeşlerdi, durumları kötüydü. bir gün birlikte okula giderken annem ayakkabısını görmüş. yırtık ve giyilemeyecek bir haldeymiş. annem çok kafaya takınca bu durumu, babamla birlikte üçümüz bot almaya gitmiştik. ben 6 yaşındaydım. tutturmuştum bir de kazak alalım diye. sonra ablamla ve arkadaşıyla buluşup vermiştik hediyesini. ben "beğendin mi?" diye soruyordum ısrarla. kız inanılmaz mahçup oluyordu, çocukluk işte anlayamıyordum o durumu.

    yıllar sonra ablamın düğününe geldi, orada gördük. avukat olmuş, çok da güzel ve özgüvenli bir kadın olmuş. bana sarıldı ismimi hatırladı, şaşırdım. "unutur muyum seni bana seçtiğin kazağı çok beğenmiştim." dedi güldü. ablam söylemiş kazağı kardeşim seçmiş diye, gülmüşler aralarında çocukken. içim cız etti öyle diyince. bana ilham oldu. karakteriyle, azmiyle, hayatıyla.