hesabın var mı? giriş yap

  • bugün gördüğüm bir röportajında şöyle demiş:

    " - kitapta yer alan metinlerin ortak bir teması yok; adı gibi paramparça... ama ortak bir duygusu var, o da melankoli. neden?

    " + kitap olsun diye yazılmadıkları için parça parçalar. her parça kendini ayakta tutmaya çalışıyor. diğerlerine de destek olmaya çalışıyor biraz. ben tabii bunu bilerek yapmadım, az önce bahsettiğim şartlardan ötürü böyle oldu. ortak duyguya gelince onu tek sözcükle özetleyip melankoli diyebilir miyiz emin değilim. melankoli güzel bir sözcük, güzel bir tınısı var ama sözcüklere o kadar güvenmiyorum.

    " - siz melankolik misiniz?
    " + ben beşiktaşlıyım. "

  • az biraz tecrube sahibi oldugum olay. vatana millete hayirli olmak maksadiyla 3-5 tavsiye verebilirim.

    1) yelpaze tamamiyla genis olsun. yani, ben sadece x alaninda is yaparim, baska bir sey anlamam diye kendinizi dar bi sokaga suruklemeyin. tum secenekler onunuzde olsun.

    2) en az 10 bin lira lazim, ondan sonrasi rahat diye gereksiz bir fikir edinmeyin. 10 bin liranin altina da kendi isine kurabilirsin. bu ideal bi sey degil tabi, burada soylenmek istenen, enerjinizi bi rakam uzerinde yogunlastirmayin.

    3) universite mezunu biriyseniz, sizden cok daha az egitimli, agzi pis, ahlaksiz, normal sartlarda bir araya gelmeyecegin insanlarin agzini cekmeye hazirlanin. kendinizi onlardan ustun gormeyin, ulan ben ne isler yapiyordum da, simdi boyle adamlarin agzini cekiyorum diye kendinizi demoralize etmeyin. esnaflik boyle bir sey, herkesi bi sekilde idare edeceksin.

    4) girmek istedigin sektoru iyice arastir. guncel piyasasi olan bi sektore gir. 10 sene once dominos tarzi fast foodlar is yapamayacak durumdayken, simdi ise bi sube acabilmek icin 600bin tl isim hakki oduyorsunuz. o yuzden guncel piyasasi olan bi sektoru tespit etmek cok onemli. hatta kendi isinizi kurmak istediginizde belirlemeniz gereken en onemli nokta bu. guncel piyasasi olan sektorler veya yakin gelecekte patlama yasayacak sektorler. kendi tahminim, spor salonlarinin yakin gelecekte cok ragbet gorecek olmalaridir.

    5) vereceginiz hizmetin fiyatini cok iyi belirleyin. piyasanin cok alti olmasin, ustu de olmasin. tabi bu rakamlara tahmini olarak ulasilmiyor. diyelim ki x urununun size gelis fiyati 1 tl. sen bunu 1.5tl'ye satarsam kar ederim diye dusunurseniz, kisa surede batarsiniz. fiyatlarinizi, elektrik, su, kdv, g.vergisi, stopaj, kira, bagkur,muhasebe ve diger bi dunya masrafi dusunerek belirlemelisiniz.

    6) paranizi ivir zivir seylere harcamayin, yok dukkani boyayip, musterilere guzel goruntu saglayacagim diye 5 bin lira paranizi ziyan etmeyin. patron oldunuz diye kendinize super bilgisayar toplatmayin. kendinize araba almaya calismayin.

    7) kendinize kisa ve uzun vadeli hedefler koyun. ayda en az 2 bin tl kenara koyacagim, sene sonuna kadar su kadar ciro yapacagim deyin. ve bu konuyu gercekci olarak ele alin. cok yuksek hedefler koyup kendinizi kandirmayin, ve cok dusuk hedefler koyup da kendinizi hafife almayin. kapasitenizin biraz ustunde hedef koyun ki, biraz ugrasin.

    8) iyi bir adam buldugunuz zaman onu birakmayin. yaninda calisacak saglam bi eleman bulmak gercekten sanildigi kadar kolay degil. hatta cok ama cok zor. o an icin imkaniniz olmasa bile, gelecekte yaninizda calisacak adam lazim olabilir.

    9) belinizi kimseye baglamayin. birisi size cok musteri gonderiyor diye, ona cok taviz vermeyin. kendinizi ona bagimliymis gibi hissettirmeyin. tabi, size cok musteri gonderen birisine bol kiyak yapin, sukranlarinizi bildirin ama o olmazsa, ben batarim durumuna dusmeyin. inanin, o musteri bi sure sonra, ben seni birakirsam sen daha cok kaybedersin, benim dedigimi yapmazsan musterileri baskasina yonlendiririm diyebilir. temkinli olun.

    10) kendinizi sadece 1 bankaya da baglamayin. genel olarak calistiginiz bi banka olur ama, en az 2-3 bankayla da kucuk olcekli isler yapin. kredi cekin ve odemeleri zamaninda yapin. kendinizi sadece bir bankaya baglarsaniz, buyuk bir hayal kirikligi yasayabilirsiniz. acil bi kredi lazim olur ve herhangi bi sebepten dolayi vermiyoruz kardesim diyebilirler. sende oyle mal gibi kalirsin. baska bankalara kosturursun ama onlarda sana, bizim seninle simdiye kadar bi isimiz olmadigi icin size istediginiz krediyi vermemiz mumkun degil derler.

    11) satin aldiginiz urunleri sadece bir kisiden almayin. genel alisverisinizi bi kac kisiden yaparsiniz illa ki ama, piyasadan farkli kesimler ile de bir baglantiniz olsun. yarin obur gun onlarda yamuk yapabilir. taklaya gelmeyin sonra.

    12) ahlakli ticaret yapin. yalan soylemeyin. musteri kaybetme pahasina bile olsa, dogrudan vazgecmeyin. yalaninizdan dolayi musteri kazanabilirsiniz ama o musteri piyasayi biraz kurcalasa sizin yalaninizi ortaya cikartir ve bi daha size ugramaz. onun cevreside dolayisiyla size ugramaz.

    13) temiz is yapin. araba alip satiyorsaniz, satis islemlerini veresiye yapmayin. mecbur kalirsaniz mutlaka senet vs imzalatin. tanidik bile olsa bunlari yapin. bunu kendinize bir ilke edinin.

    14) komsularla araniz iyi olsun. mutlaka isin dusuyor. birbirinizi destekleyin.

    bu liste boyle uzar gider. bi cogunu zaten kendiniz bi sekilde ogreniyorsunuz.

    selametle kalin.

  • pazarcının biri sağ elindeki baltayla sol kolunu kesip satsa, satın alıp yiyecek mideye sahip insanların bulunduğu videodur. izlemeden önce bunu düşünüp ona göre açın linki.

    bu nasıl bir kültürdür diye düşündürür.

  • fransız arabaları, alman arabalarına rağmen kendilerine pazar bulabilme başarısına sahiptir.

    debe edit'i: hiç beklemediğim bir entry ile ilk defa debe'ye girmiş olmam bir yana, yaklaşık 14 senedir yazıyor olduğum sözlükte, en beğenilenlerimde gelmiş geçmiş en iyi olarak birinci sıraya oturmuş olması ilginçmiş gerçekten. madem öyle, güzel filmler ve şarkılar unutulmasın. #50283014 filmleri izlensin, #52593384 şarkıları dinlensin.

  • günde 3 paket kırmızı uzun marlboro (yooo tırcı değil babam) içen babamla hayatında tek dal sigara içmemiş sporcu kişilik kardeşimin arasında geçen konuşmanın öznesi olmuş sigara.

    - baba elektronik sigara alayım sana ondan iç bari.
    - zararlıymış kanser yapıyomuş onlar!
    - %+&/()()?? nasıl ya?
    - sanane ulan. canım elektrik içmek istese gider trafo yalarım. sanane.

    hangi cevabına gülsem bilemedim. aahhahaajhfa.

  • bu konu hakkında bilimsel ve hukuki gerçek bilgiler şöyledir:
    1-ülkede isteğe bağlı kürtaj sınırı 10 haftadır.yani 10 haftaya kadar keyfi bir şekilde gebelik sonlandırılabilir.

    2-down sendromu taraması 11-14 hafta arası yapılır.riskli görülen hastalar kesin tanı yöntemlerine yönlendirilir.

    3-kesin tanı yöntemi anne karnından sıvı alımıdır (bkz: amniyosentez).işlem 1/1000 civarında düşük riskine sahiptir.kesin olmasada %99.9 dogruluk oranıyla (bu oran şöyle: negatif çıkarsa %99.9 güveniyoruz.pozitif çıkarsa %70-80 güvenebiliyoruz ve yine amniyosentez yapılıyor) başka bir test daha var : anne kanında bebeğe ait dna yani maternal kanda free dna.malesef bu test biraz maliyetli 2500-3000 tl arasında bir meblağ.

    4- hukuki olarak asıl boşluk şu; kaçıncı haftaya kadar sonlandırabiliyoruz bu gebelikleri.burada üniversitede konseyler devreye giriyor.onlar ne karar verirse o oluyor ama.mesela hukuken 30 hafta down sendromlu olduğu kesinleşen bebeğin sonlandırılması mümkün mü vs çok ucu açık.sonlandıran üniversiteler veya eğitim araştırma hastaneleri de var sonlandırmayanlar da var.her zaman olduğu gibi hukuk sistemimizin boşluklarını biz risk ve sorumluluk alarak dolduruyoruz.saçmalık işte.

    5-bu sonlandırma ile ilgili bir hikayemi anlatıp bitiriyorum: 24 hafta down sendromu nedeniyle sonlandırma yapılacak bir gebemiz vardı.bebeğin kalbine anne karnındayken potasyum enjekte edilip durduruluyor bu sonlandırma işleminden önce (bkz: fetosit).bu hastaya da uygulandı.bu işlemi ultrason eşliğinde yapıyor perinatologlar.bebeğin kalbinin durduğunu görene kadar bekliyorlar.ama bazen anne ile bebek arasındaki kordon kan akımı nedeniyle o potasyum bebek dolaşımından temizlenebiliyor ve kalp atışı tekrar başlıyor.bu hastada da bu oldu.gebelik sonlandırıldı bebek dogdu ama canlı!!! 24 hafta canlı dogunca tabiki cocuk doktorları yaşatmak icin müdahale ettiler ve çocuğu yoğun bakıma aldılar.peki aile ne yaptı? aile “doktorlar çocuğumuzu öldürdü” diye dava açtı.bakın elli tane imza alınmış.kendi el yazılarıyla “bebeğimin anne karnında kalbi durdurularak düşürüleceğini biliyorum ve kabul ediyorum” diye onam vermelerine rağmen finalde böyle bir dava açtılar :) bence çocuk miadında doğsa iyi olurdu yani böyle anne babanın ben sanmıyorum ki down sendromlu bir bireyden iqları daha fazla olsun.ama işte hayat.dava hala sürüyor.(çocuk ex oldu tabi doğumdan birkaç saat sonra)

  • belediyenin yapamadığı işi, dayak yemeyi göze alarak yapan vatandaşımızın isyan cümlesi.

    benim yerel seçimlerde istanbul büyükşehir belediye başkanı adayım, bu vatandaştır.

  • stad kaldırılsa sanki yeşil alan yapılacak. burası türkiye. ali sami yen’e yapıldığı gibi yerine 50 katlı kuleler dikerler. sadece maç günleri olan trafik her gün olmaya başlar.