hesabın var mı? giriş yap

  • kalkıp aynaya koşmama vesile olmuş ay amk yaşlanmışız lan diye düşündüren klib

    itiraf et sen de ilk başta sakallıyı fırat tanış zannettin

  • dünyada insanlara boyun eğmiş olan tek hastalık değil, iki hastalıktan biridir, ikincisi de dilimizde sığır vebası olarak bilinen rinderpest'tir. rinderpest 2011'de yok edilmiştir.

    çiçek hastalığının sebebi olan variola virüsü, dünya sağlık örgütü'nün emrine rağmen amerika ve rusya'nın itirazları sonucunda yok edilmemiştir. buna sebep olarak virüsün yeni aşılar, testler ve araştırmalarda faydalı olacağı öne sürülse de, son bilinen vakası 11 eylül 1978 olan bir hastalık haliyle dünya sağlık örgütü'nün aşı listesinden çıkartılmıştır, bu sebeple 1980 sonrasında doğan hiç kimsenin variola virüsüne karşı bağışıklığı bulunmamaktadır. binaenaleyh, çok tehlikeli bir potansiyel biyolojik silahtır. bill gates de bu seneki bir konuşmasında variola virüsünün bir nükleer savaştan daha tehlikeli olduğunu vurgulamıştır.

    şu anda dünya üzerinde var olan ve kamuya açık halde bilinen dört virüs numunesinin üçü amerika'da, bir tanesi de rusya'dadır.

    dört ayrı çeşidi olan ve bu çeşitlerinin iki tanesinde %95'in üstünde bir mortalite oranına sahip çiçek hastalığından kurtulan en bilindik kişi de wolfgang amadeus mozart'tır.

  • yakında sevgilimle yaşadığım ufak bir tartışma neticesinde çıkıp demeç verip azarlamasından korktuğum birinin sözleri. kadına karşı şiddeti kınayanı, kınayan biri...

  • ataturk havalimanı dıs hatlar'da thy lounge da gordum kendisini. kendisi ile fotograf cektirmek isteyen herkesle birer birer ilgileniyordu, o icten gulumsemesi ile mutevaziligini gormeniz lazimdi. adamda en ufacik bir kasintilik yoktu. hatta fotograf cektirdikten sonra biraz otede telefonuna bakip surati dusen bir kiza seslendi, tekrar cekelim dedi, telefonu kendisi eline aldi kafa kafaya verdi kizla cekti fotoyu. sonra da bak guzel oldu deyip geri verdi boyle tatli bir mahcup ifade ile. gercekten tarkan neden tarkan anlasiliyordu. daha 2 gunluk sohretlerin havalarindan gecilmezken, yaninda koruma yok, kasinti tavirlar yok, kibir yok, aurasi gorulmeye degerdi.

  • var böyle bir şey. hangi diziyi açarsanız açın (izlemeniz şart değil) kesinlikle abartılı bir zenginlik mevcut. her dizide en az bir (havuzlu) villa, bir iş merkezi/holding, birkaç iş adamı/kadını, lüks otomobiller, lüks hayatlar...

    abi, biz sıdıka, mahallenin muhtarları, bizimkiler, perihan abla, çiçek taksi gibi gündelik hayatta sıkça görebileceğimiz yaşamları ele alan dizilerle büyüdük ama son yıllarda belki de 2000'lerden sonra lüks hayat sürekli bilinçaltımıza itelenir oldu. bu dizilerde yoksul bir iki karakteri o yaşamın ortasına bırakıp hikâyeyi buna göre yürütüyorlar. genelde bu tipler de tüm zengin hayat önündeki engelleri alt eder, onlardan biriyle evlenip, kendisi de o zenginliğin bir parçası olur. doğu'da töreden kaçıp istanbul'da zengin iş adamlarının kucağına düşerler, batı'da kızın biri tam da bu zenginliğin içindeki adamın oğluna vurulur, üniversitede bitirmiş biri hemen bu holdinglerde iş bulur ve ne hikmetse patrona aşık olur... apartmanda yaşayan kimse mi yok aranızda amk ya! bi' biz miyiz fakir?

    lan, sıdıka'da evin içinde bir odun sobası vardı ve sıdıka annesiyle karşılıklı çamaşırları katlarken muhabbet ederdi; odasında bir ütü masası yer alırdı; kanepelerinin üstüne serili danteller mevcuttu. şimdiki diziler halkın yaşamından bu kadar uzakken bu kadar popüler olup reyting alabilmeleri tamamen fakir halkın o yaşama özentisinden başka bir şey olmasa gerek. neredeyse orta ya da alt tabakanın yaşamını ele alan dizi mevcut değil. sırlar dünyası filan vardı gerçi.*