hesabın var mı? giriş yap

  • 10 kg süt ile 1 kg kaşar peynir yapabilirsiniz.

    üreticiden çıkış maliyeti 3,40 - 3,80tl. (2021-temmuz)
    yani 1 kg kaşar peynirin temel süt maliyeti 38 tl.

    buna işleme + işçilik + elektrik + paketleme + sevkiyat + eklendiğinde ortaya çıkan rakamı buraya yazamadım.

    yukarıdaki referans maliyetin altındaki ürünlerin sağlık açısından tercih edilmemesi gerektiğini biliniz.

    kısacası marketten aldığınız kaşar peynire dikkat ediniz.

    satın alma işlemini kendiniz yapmadığınız kaşar peynir içerikli ürünleri (tost vb,) tüketmeyiniz.

  • iş çıkış saatlerinde yaklaşık 1 saat kadar süren yoğunluğun görüntüsü. 5 sene önce de aşağı yukarı aynıydı.

    başka şehirlerde iş ve yaşam alanı açmayı becerememiş ve 16 milyon insanı bi şehre tıkıştırmış 20 yıllık iktidarın vasatlığı da bizim çilemiz.

    büdüt: entrylerinin %90'ı siyasi ve iktidar şakşakçılığı olan pırasa sapının, entrylerinin %20'si siyasi olan beni chp'nin paralı trollüğüyle itham etmesi de müthişmiş. * azıcık zeka kırıntısı olan kimin para karşılı iş tuttuğunu anlar diye tahmin ediyorum...

  • mecnun namaz kılan bir faninin önünden geçer. namazı bitirdikten sonra fani sorar:

    - ey mecnun beni görmüyor musun da, namaz kılarken önümden geçiyorsun?

    mecnun cevap verir:

    - ey fani, ben leyla'yı düşünürken seni görmedim de, sen mevla'yı düşünürken beni nasıl gördün!

  • elimi, ayağımı sinirden titreten, kezbanın birinin kadınlar kulübü denen oluşumda kullandığı yeni yıla giriş cümlesi. ulan insan bu lafı duyunca direkt hayattan soğuyor lan, ne kadar vıcık vıcık, pis bi söz.

  • türkiye'nin en geri kalmış illerinden birinde yaşanan tarihi bir olay. hurdacıya kitap satmak?
    ayrıca olaya itiraz eden duyarlı vatandaşımız da hurdacının "dilediğiniz kitabı ücretsiz alabilirsiniz" teklifi üzerine bir şey dememiş ve 115 kitabı alarak, köşesine çekilmiştir.

    aynı şehirde playstation ve internet kafesi olan abime, arada bir yardım ediyorum. kafede satılan meyve suyu ve kola kutularını, yeri geldiğinde çöp kutusundan topluyoruz. biriken kutular hurdacıya satılıyor ve ilçe ilk ya da orta okulları kütüphaneleri için kitap alınıyor. çok sayıda kitap alınamıyor belki ama, kafede öyle bir geri dönüşüm bilinci oluşmuş ki, eskiden kutuları bize vermeyip, çöpe atan müşteriler, şimdi çöpten kutu çıkarıp, biriktirdiğimiz kutuların arasına koyuyor. çünkü o okulların kitaplara ihtiyacı var.

    edit: müşteriye masa açıyordum.* devam edeyim. kafede bir ara kağıtları da ayrıştırmaya çalıştık. trabzon'da bir geri dönüşüm şirketiyle görüştük. tonuna 40 lira mı ne vermişlerdi. hatta iyi niyetimizden dolayı da "madem hayır için yapıyorsunuz, hurdacılar daha çok verir, gidin hurdacılara satın" demişlerdi. hurdacılar da bir ton kağıt için 60 tl vermişlerdi. daha sonra kağıt, ayrıştırması zor olduğu için, bıraktık. gel gör ki, okul kütüphanesine bir tane daha kitap girsin diye uğraşırken, il kütüphanesinden hurdacıya kitap satılıyor.

    kitaplar geçerliliğini kaybetmiş, bilmem üstünde sscb yazıyormuş, yok deformasyon olmuş, bilmem basım tarihleri eskiymiş gibi salakça bahaneler üretilemez.

    sürekli böyle boktan meselelerle gündeme gelen şehrimizin, sokakları torbacıyla dolu. 15-16 yaşında çocukların uyuşturucu batağına düşmüş. bunları nasıl kurtarabiliriz diye düşünüp, gençleri sanata, spora, kültür etkinliklerine yönlendirmek ya da kütüphaneleri daha da modernleştirip, gençlerin ilgilisini çekmek yerine, şu kitapları satalım, ne de olsa kimse okumuyor mantığıyla hareket etmek ve buna da "zaten kitaplar eskiydi, ben sosyal bilimciyim" diyerek alkış tutmak, maalesef bu şehrin daha da boktanlaşmasına neden olacaktır.

  • 100-200 zengin soytarı, bir o kadar asalak, gereksiz instagram fenomeni, sikimin influencer ları, malum kesimin bedavacıları derken organizasyon tamamen bunların üzerine kurulu.

    asıl takip eden, ya da pazar gününü bu etkinliğe ayıran halk için tamamen eziyete çevirmişler. toplu taşıma yok, yollar kapatılmış, düzen nizam hak getire.

    ben yurtdışında gittim bu organizasyona, insanlar giderken başlıyor eğlenmeye, burada ise sinir, stres ile girdi içeri bir çoğu.

    gerçekten bu ülke umutsuz vaka, yok yani çok zor, inanılmaz bir durum bu.