ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rus kızı vs türk kızı
-
saçma sapan karşılaştırma.. mesela rus kızları mı, türk kızları mı diye sorsalar; ben, düşünmeden türk kızları derim.. çünkü düşünsem, rus kızları derim.
covid-19 aşısının 318 lira olması
-
vergileri eklersek 38.400 tl olur. unutmayın burası vergi devleti.
ingiltere başbakanı ile sokakta tartışan vatandaş
-
yukarıdaki arkadaş türkiye'de bir vatandaş bunu yapsa kendini silivri'de bulur demiş ama, türkiye'de bir vatandaş zaten o kadar yaklaşıp tartışma şansı bile bulamaz
rüşvet operasyonunun ülkeyi uçuruma sürüklemesi
-
zırvalık nedir sorusunun cevabı olan tespit. rüşvet ve yolsuzluk sürüklemiyor ama rüşvetin üzerine gitmek getiriyor.
bu nasıl bir alçaklık ve şerefsizlik lan?
kızını erasmus'a yollayan laik baba
-
size net bir şey söyleyeyim, babasıyla arası iyi olan bir kız kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi önüne gelenle yatma planları falan yapmıyordur, istisnalar olabilir elbette ki ama eğer bi kız babası ile arkadaş gibiyse o kız yüksek ihtimalle ailesinin yüzünü kızartacak bir şey yapmaz. babasıyla arası kötü olandan korkun bence.
ayrıca isteyen istediğini yapabilir, bu ne sizi ne beni ne de bir başkasını ilgilendirir.
t: baba gibi babadır.
öğretmen öğrenci diyalogları
-
orta okuldaki din kültürü hocası sözlü notu olarak dua okutmaktaydı... sınıftan bi elemanla arasında geçen diyalog
-ayetel kürsiyi oku
-bilmiyorum hocam
-kevser suresi
-bilmiyorum
-fatiha
-yok
-subhaneke
-yok
-besmele çek
arkadaş onu da çekemeyince hoca en sonunda
-ulan allah de beş vercem...
cenk & erdem
-
beni bu adamların esprilerinden daha çok güldürebilecek tek şey mehmet ali erbil ile kıyaslanmalarıdır.
cem yılmaz'ın özkan uğur'un ölümüne sessiz kalması
-
ne işsiz adamlar var. bir yakınını kaybetmiş insan sessiz kalır en doğal şey.
edit: (bkz: cem yılmaz'ın hüngür hüngür ağlaması)
tutkuyla sevilen yalnız ve güzel ülke
-
bir insan ülkesinden bahsederken, ne kadar duru ve samimi olabilir onun cevabıdır. nuri bilge ceylan'ın cannes film festivalinde ödülü alırken yapmış olduğu konuşmada şöyle geçiyor bu ülke:
"'bu ödülü, tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum''
yüzlerce sayfa yazsan, sağından girip solundan çıksan, tepeden tırnağa resmetsen; bir ülkenin içinde bulunduğu durumu bundan daha güzel anlatamazsın. bir cümle, sekiz kelime ve olay bitmiştir. bir güzelliğin bu derece güzel tasvirini en son sadri alışık 40 yıl önce menekşe gözler'de yapmıştı. fatma girik'in çakmak çakmak gözlerinin yanına tutmuştu bir tutam menekşeyi. fatma girik'in gözleri miydi asıl güzel olan, yoksa menekşeyi tutanın bakışlarındaki ateş mi güzelleştirmişti o gözleri?
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
2006 yılbaşı günü, küçük esat dolmuşunu kullanan şöförün hali. buyrun bakın:
http://i.hizliresim.com/r00pp7.jpg
vatandaş bütün bir saat bu şekilde kullandı aracı, kimse ne gülebildi, ne bir şey diyebildi.
edit: linki yeniledim.
yazarların evleneceklerine olan inanç miktarları
-
sıfırdı bir ara, sonrasında evlendim. mutlu olacağıma inancim yüzde yüzdü, boşandım. yani pek takılmamak lazım, sevgiler.
haluk levent'in geçmişinin silinmesi
-
şu geçmişinde ödeyemediği çeklerle ilgili mevzuda gözden kaçan bir mevzu var.
üniversitenin 2-3 sene hazırlıkla zor kazanıldığı yıllarda 4 kez üniversite kazanıp (odtü fizik dahil ) parasızlıktan okuyamamış. hem de bunu adana yüreğir gibi on gençten 8'inin suça bulaştığı bir yerde yapmış birisi. o genç yaşında ticarete girip batmış.
"ağustos 1997'de on yıl öncesine ait 3 milyon liralık karşılıksız çek nedeniyle tutuklandı ve cezaevine girdi. 9 ay 15 gün cezaevinde kaldı."
on yıl öncesi 1987. haluk levent kaçlı ? 1968. adam 19 yaşında hayatını kazanmak ve okumak için çek veriyor. ödeyemiyor.
ve siz bugün çıkıp bu olaya kirli bir geçmiş diyorsunuz ya. esas kirli sizsiniz.
https://www.wikiwand.com/tr/haluk_levent
yaran okul müdürü sözleri
-
lise 2. sınıftayız, liselerarası satranç turnuvası yapılacakmış. okul müdürü, istiklâl marşı öncesi duyuru yapıyor;
-arkadaşlar, liselerarası satranç turnuvası var. anlayanlar bi' el kaldırsın, sayıya göre aramızda da bir organizasyon düzenleyip takım oluşturalım.
30-40 kişi falan el kaldırdı. bizim sınıftaki piç akın da elini kaldıranlar arasında. müdür;
-akın yavrum sen niye elini kaldırıyorsun? biliyor musun satranç oynamayı?
kendinden emin bir tavırla akın;
-benim satrançta turnuva ikinciliğim var hocam.
-iki kişi mi katılmıştınız çocuğum turnuvaya?
tüm okul senkronize şekilde kahkaha patlattı. piç akın'ı da oraya gömdük ve evlere dağıldık.