hesabın var mı? giriş yap

  • dün bi yerlerde rastladığım mükemmel ötesi şarkı.

    haydi gel lenin'le ol
    orurup kolhozlardan
    bakalım kollektif çiftliğimize
    oradaki partililer
    fişlenip birer birer
    gün gelir suçlanır troçkizmle.

  • güzel bir gelişme.

    ahmet davutoğlu'nun ilk defa güzel bir şey yaptığını gördüm lan. inanamıyorum.

    edit: olm ben işsizim lan niye sevindiysem.

    karım özel sektörde, onu da kapsamıyormuş.

    neyse tatile sevinenler için sevineyim bari.

  • adana büyükşehir belediye başkanınin, 29 kasım 2016 adana öğrenci yurdu yangını hakkinda yaptigi aciklama.

    simdi biraz empati yapiyoruz ve aklimiza o ani getiriyoruz. devlet babamizin bizi yönlendirdigi bir tarikatin yurdunda yangin cikti, 3.kattayiz ve cikis noktasinda yangin birden o kadar cok büyüdü ki, arkadaslarimizla asagi inemiyoruz. cigliklar, yüzlerdeki korkular, endiseler, panik havasi, kosusturan ögrenciler arasinda yangin merdivenine yöneliyorsunuz, alevler büyüyor ve karbonmonoksit gazi altinda nefes almakta zorlaniyorsunuz. yangin merdiveninin kapali oldugunu biliyoruz ya, bir umut belki yangin öncesinde bu sefer acmislardir. o noktada toplanan arkadaslarini görüyorsunuz, caresizce kapiyi zorluyorlar, bagris, cagris, cigliklar, öksürükler. oraya gidiyoruz, kapiyi bir-iki zorluyoruz, vuruyoruz, kirmaya calisiyoruz, elimiz aciyor, kaniyor, ama acilmiyor. caresizce etrafimiza bakiniyoruz, arkadaslarimiz hickirircasina agliyor, alevler bizim kati sarmis vaziyette, diger odalardaki camlara da ulasamiyoruz. ve cigliklar arasinda, endiseyle, ailemizle ve arkadaslarimizla son bir defa konusamadan, onlarin sesini dinleyemeden bekliyoruz.

    hayal kuralim biraz, empati yapalim. yapalim ki belki biraz utaniriz, belki 2 gün sonra unutmayiz.

  • --- spoiler ---

    galatasaray başkanı dursun özbek’in bugün yapmış olduğu açıklamaları dikkatle izledim. kendisine, google’da “fetöcü kulüp” şeklinde arama yapıldığında karşısına hangi kulübün çıktığını sormakla birlikte, “sarı-lacivert duvar”, “ne şikesi memleket elde gidiyor”, “50.000 kişi ile sivil darbe yapacaklardı” kelimelerini de aramasını ve karşısına çıkan sonuçları incelemesini tavsiye ederim. yine bu başkana, şike kumpası iddianamelerini, fetö çatı davası, selam tevhit, ergenekon kumpas iddianamelerini, yargıtay başsavcılığı mütalaalarını ve yine cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayınlanan 15 temmuz kitapçığını okumasını ve okuduğundan anladıklarını da kamuoyu ile paylaşmasını tavsiye ediyorum.

    3 temmuz ruhu ölmemiştir. dipdiri bir şekilde ayaktadır. bu ruh ünal aysal tarafından dile getirilen “bu ateş üflenerek sönmez” sözünü nasıl paramparça etmiş ise bugün de dursun özbek’in benzer sözlerini paramparça eder, edecektir. fenerbahçe camiası, dursun özbek ve benzerleri korkup, sinerken, onların suyuna giderken fetö’ye savaş açmış ve kazanmış bir camiadır. o gün fetö’nün değirmenine su taşıyanlar malumdur. bunlar arasında galatasaray’ın eski başkanları ve mensupları da vardır. fetö’ye karşı verilen mücadelede ortada olmayan bu kişiler benim nazarımda fetö yandaşıdır. onlarla mücadelem bitmemiştir. tarih onların da eninde sonunda yargı önüne çıktığına ve hesap verdiğine şahitlik edecektir.

    fetö’nün amacı büyük kitleleri karşı karşıya getirmek ve onları çatıştırmak, devletin bekasını ortadan kaldırmaktır. dursun özbek’in bilinçsizce yapmış olduğu hadsiz açıklamaları tamda bu amaca hizmet etmektedir. fetö seviciliği ile sportif rekabette avantaj elde etmek alçaklıktır, şerefsizliktir. bugün her kim fetö seviciliği yapıyorsa alçaktır, şerefsizdir. 117 yıllık fenerbahçe spor kulübü daima milletinin emrinde devletin yanında olmuştur. ergen çocuk açıklamaları ile 117 yıllık fenerbahçe spor kulübü’nü sportif rekabete malzeme yapmak kimsenin haddi ve cüret edeceği bir şey değildir.

    dursun özbek’in entellektüel beslenme kaynağı olan google, fetö’nün sözde lideri ve galatasaray kulübü ve mensuplarının ortak anıları ile doludur. uefa şampiyonluğunun posterini bile bir bütün olarak yayınlayamayan bir kulüp başkanının fenerbahçe spor kulübü’ne yapmış olduğu fetö yakıştırması tam anlamıyla bir aptallıktır. fenerbahçe’ye fetö tarafından kurulduğu yargı kararları ile sabit olan şike kumpasını bir gerçekmiş gibi servis etmesi ise tam bir fetö yandaşlığıdır.

    başkanlık görevimin sona ermesi sonrasında da bu karanlık yapı ile mücadelem bitmemiştir. halen de sürmektedir. dursun özbek ve benzerleri bizlerin türk futbolu adına vermekte olduğumuz bu mücadelenin neresindedir? sessizliğimiz kendisini yanılgıya düşürmesin. damarımızdaki kan da öfkemiz de değişmemiştir. dursun özbek bilmelidir ki yapmakta olduğumuz bu mücadelede karşımızda olanların akıbeti değişmeyecektir. bu mücadeleye laf edenleri, mücadelemizi kendi küçük şahsi menfaatlerine meze edenlerin dilini kesmeyi de onlara dünyaya dar etmeye de gücümüz vardır. yokluğumuzda kendini olduğundan farklı bir yere pozisyonlayan dursun özbek bilmelidir ki kendisi bizim nazarımızda sinek ikiliden daha büyük değildir ve ona daha çok söyleyecek sözümüz olacaktır.

    aziz yıldırım ve dava arkadaşları
    --- spoiler ---

    https://x.com/…tale/status/1762497027840037214?s=20

  • durduk yere sevgilimle aramı açmıştır... rastgele aldığım 1 lt coca cola şişesinin ambalajında eski sevgilimin adı yazıyormuş. hiç dikkat etmedim. açıkçası sikimde de olmaz hani. buzdolabının önünde, bir kola ambalajında kendi adımı arayacak kadar sıkılmadım hayattan henüz... neyse eve gelince film koptu tabi.

    - aşkım bu kolayı yanlış almışsın...
    - light mı istiyordun?
    - hayır, üzerindeki isim yanlış?
    - ne ismi?
    - eski sevgilinin ismi...
    - nerden çıktı şimdi eski sevgilim?
    - sana sormalı, baksana onun ismi olan şişeyi almışsın...
    - kızım sen manyak mısın türkiyede her üç kızdan birinin adı gizem. elime yakın olanı aldım. denk gelmiş işte...
    - ben içmem bunu.
    - iyi içme ben içerim.
    - içersin tabi...
    - la havle.

    bir de ismin altında daha küçük puntolarla " ile paylaşmak için" ibaresi eklemişler... ya neyse bişey demiyorum...

  • laik bükücü olmak iyi bir şey değil. laiklik, amerikada müslüman kimlikli birinin emniyet müdürü olmasını sağlıyor. çünkü devlet, dini kimliğe değil liyakata bakıyor.

    tanım: kendisini sevmem. fikirleri de benim için değersizdir

  • acaba bir kılıç yarası, bir sektörü uluslararası boyutta değiştirmiş olabilir mi ?

    karakterimiz; doğumu (knoxville/crawford), çocukluğu (rome), yüksek okul yılları (mason) ve tüm iş hayatı boyunca (columbus ve atlanta) abd'nin 'georgia eyaleti' sınırları dışına hiç çıkmıyor ama buna karşın günümüzde dünya genelinde tanınan biri o .. tam olarak kendi adıyla olmasa da ..

    genç delikanlı, 'georgia tıp okulu'nda eğitimini tamamlayarak 1850 yılında, henüz 19 yaşındayken lisanslı bir sağlıkçı olarak hayata atılıyor .. ama esas uzmanlığı 'kimya' .. tıp ve cerrahi üzerine kısa süreli çalışmalarını takiben 'columbus'ta kendisine ait bir eczane açıyor ..

    patlak veren amerikan iç savaşı'nın bilindik çarpışmalarından biri olan 'columbus muharebesi'ne (16 nisan 1865), 'konfederasyon ordusu'nda görevli olarak 'yarbay' rütbesiyle katılıyor ve çarpışmalar sırasında göğsüne aldığı ciddi kılıç yarası, amerikan kapitalizminin küresel ölçekte etkinliğinin önemli simgelerinden birinin doğuşuna giden süreci başlatıyor .. çok ilginç değil mi ? bir iç savaş .. bir kılıç yarası .. ve ..

    savaşta aldığı bu yaranın iyileşme sürecinde, acısını dindirebilmek adına morfin almaya başlıyor ve elbette sonunda morfin bağımlısı oluyor .. bağımlılığından kurtulabilmek amacıyla da morfin içermeyen ağrı kesici üretebilmek adına deneysel çalışmalar yapıyor .. keşfettiği ve talep gören deneysel, hafif alkollü içeceğin daha büyük ölçekte pazarlanabilmesi için işyerini columbus'tan atlanta'ya taşıyor .. ortakları oluyor ..

    nihayet eyalet genelinde alkol ile alakalı kısıtlamalar devreye girdiğinde de alternatif bir alkolsüz içecek üzerinde çalışıyor .. deneme yanılma çalışmaları sürecinde, tamamen tesadüfen icat ettiği alkolsüz gazlı formülün ilk bardağı, 8 mayıs 1886 tarihinde atlanta'da, ortağı olduğu, 'jacobs eczanesi'nde satışa sunuluyor .. sunulur sunulmaz da piyasayı sallıyor ..

    hikayenin ana karakteri mucidimiz, 'john stith pemberton' .. ve isim babası da 'pemberton'un ortağı ve aynı zamanda muhasebecisi 'frank mason robinson' olan ünlü içecek de elbette tahmin ettiğiniz üzere 'coca cola' ..

    'dr.pemberton', ağustos 1888'de 57 yaşında mide kanserinden hayatını kaybediyor .. ölümüne giden süreçte de morfin bağımlılığı devam ettiği için şirket hisselerini peyderpey satıyor .. icadının bir gün, ülke genelinde ünleneceği hayaliyle elindeki son hisseleri oğluna bağışlıyor .. ama babasının ölümünü takiben oğlu 'charles' da elindeki hisseleri $1.750'a devrediyor, yani günümüzün alım gücüyle yuvarlak olarak hesaplanırsa, yaklaşık $50.000'a ..

    kaynak :

    mucit 'john stith pemberton'
    isim babası 'frank mason robinson'

  • kimi gerçekçi diyaloglara çıkış olabilecek düşüncedir.

    - boş zamanlarınızda kitap okumayın.
    - ya ne yapalım?
    - çocuk yapın.
    - ...
    - üçer beşer tane yapın.
    - meslek neydi abi senin?
    - özel bir ülkede başbakan olarak çalışıyorum.
    - bambaşkaymışsın.