hesabın var mı? giriş yap

  • akgençlik çalışıyor.

    aylık öğrenci kart ücreti 109 tl, sadece okula git-gel yapsalar bir biniş 2 tl civarına denk geliyor. neredeyse bedava öğrencilere kart ücreti, kime bu numaralar?

    edit: destekleyen, desteklemeyen bir sürü mesaj geldi. şu anda artan gıda fiyatları nedeniyle bakkalımı protesto ettiğim için herkese dönemiyorum kusura bakmayın.

    bu arada bu öğrenciler akp'liler tarafından kandırılmamışsa, tamamen kendi insiyatifleriyle oradaysalar öğrencilerin yaptığını savunanlardan bu öğrenciler ile aşağıdaki linkteki adam arasındaki farkı açıklamalarını rica ediyorum.

    video linki

  • amerika'da yasayan bir cocugun istedigi bir oyuncagi alabilmesi icin 100 dolara ihtiyaci olur. bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. sonunda, sahip olamayinca da tanriya mektup yazmaya karar verir. amerikan posta idaresi, üstünde yazili adres olarak sadece "tanri, abd" olan mektubu baskana vermeye karar verir.

    baskan mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolarin kücük bir cocuk icin fazla oldugunu düsündügü için; 100 dolar yerine 5 dolar koyar. cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve tanrıya tesekkür mektubu yazmaya koyulur:

    - sevgili tanrim, parayi yolladigin için tesekkürler. ama mektubu beyaz saray üzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali. bana 5 dolar ulasti. yine de tesekkürler.

  • hedef kitlem; cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insanlar . evet, hep beraber gülümseyelim istemez misiniz? haydi toplanın öyleyse.

    neredeyse her allahın günü üreticide yatıp kalktığımız günlerden bir gün, fabrikada bazı denemeler yapıyoruz yine. yorgunluk, sinir, stres had safhada. yüzler de, bunlarla doğru orantılı olarak, asık. ben de beş karışlık suratımla üretimde dolaşırken, pres makinasının arka tarafında duran atıl tezgahın üzerinde üç adet ansiklopedi gördüm. iki tane ana britannica bir tane de meydan larousse, gazetelerin verdiklerinden... önce yanlış görüyorum sandım, çünkü resimde öyle sakil duruyorlar ki. sonra tezgahın başına gittim, üstleri başları etrafa uyum sağlamış halde ve eser miktarda yağ içinde olan ansiklopediler orada duruyorlardı, evet. fırsatı kaçırmadım ve hemen pres ustasına seslendim;

    - hayırdır veysi usta, bunlar nedir?
    + ha, onlar mı? onlar benim büyük sözlükler. geçen hafta bizim evin oradaki çöpün kenarında buldum. birileri atmış, ben de aldım buraya getirdim. her gün vardiya molalarında, öğle yemeklerinden sonra, açıp okuyorum biraz biraz. bir görsen dünya bilgi dolu içi, bir sürü de şey öğrendim. bu yaştan sonra, bunun bağımlısı olduk iyi mi?

    (tarifsiz bir gülümseme ve ışıl ışıl gözler eşliğinde, devam ediyor)

    + bizim okuma şansımız olmadı ki. ortaokulu bitiremeden usta yanına verdiler bizi. şimdi benim çocuklar okusun istiyorum. ama her gün başka başka şeyler öğreniyorlar, görüyorlar, gelip evde soruyorlar, “bilmiyorum” demek çok ağrıma gidiyor. belki bunları okursam, onlara da bir faydam dokunur.

    bazı insanlara babalık nasıl da yakışıyor değil mi? veysi usta, o gün bana da babalık etti bir anlamda. okul okumadan da öğrenebildiği, ve etrafına öğretebildiği, şeyler var çünkü. bazılarımızın parayla pulla, çok okumakla, çok bilmekle sahip olmaya çalıştıkları var, onun cümlelerinde...

  • memlekette iyi şeyler akp'den kötü şeyler allahtan geldiğine inananları gösteren kaza.
    metro yapınca dünya lideri, kaza olunca akp ile ne alakası var. ben denetleyip açıyorum bu metroyu ya.

  • türk internet tarihinin en büyük trollerinden biri: the terrible turk - fırat koyuncu!

    2000'lerin sonlarına doğru, amerikan güreşi türkiye'de yavaş yavaş popülerlik kazanmıştı ve bu süreç 2010'lu yıllarda gösterilerin televizyona gelmesiyle zirveye ulaştı. wwe gibi büyük organizasyonların geniş kitlelere ulaşan bu spor etkinlikleri, o zamanın çocukları için mükemmel bir eğlence haline gelmişti ve abartısız o dönemin birçok çocuğu, günümüzün gençleri ekran başına kurulup gösterinin başlamasını beklerdi.

    amerikan güreşi sahnesi birçok yıldız isimle dolup taşmaktaydı, fakat takdir edersiniz ki bu dönemde, ingilizce ile alakası pek olmayan o nesil için internet siteleri mükemmel bir bilgi kaynağıydı. bu platformlar güreş severlere haberler, söylentiler ve hatta özel röportajlar gibi kapsamlı açıklamalar sunuyordu. siz ekran karşısında o kaslı erkekleri veya güzel kadınları izlerken bir yanınızda ''nasıl böyle bir vücut yapılmış? ne yiyip ne içiyorlar ki? bu adamlar acaba nereli?'' diye düşünmekten kendisini alıkoyamıyordu.

    işte bu the terrible turk hikayesi, o dönem güreş tarihinin temelleri, bu arenada yer almış eski/yeni her sporcunun biyografisi, hatta geçmiş ve gelecek gösteriler hakkında bilgiler arayan bir neslin temiz kalpliliğinden ortaya çıktı.

    hikâyeye göre, 20 şubat 1955’te mersin'de dünyaya gelen fırat koyuncu; ilk güreş deneyimini 1994 yılında yaşamıştı, fakat maçlara mehter marşı ile çıkması, ringde kurban kesmesi, spiker masasında tavla oynaması ve hatta kazanmak için ringe tavuk atması onu amerika halkı için kısa sürede heel/kötü bir karaktere dönüştürmüştü. osmanlı tokadı isimli bitirici hareketiyle bilinen fırat koyuncu, kariyeri boyunca mazlumun yanında olmuş ve çeşitli kemerler için mücadele etmişti, fakat sakatlıklardan dolayı istenilen seviyeye gelemeyeceği anlaşılınca kovulmuştu.

    hikâye o kadar inandırıcı yazılmıştı ki dönemin spikeri bilgehan demir, 11 ağustos 2010 tarihindeki bir televizyon kanalında the terrible turk'dan bahsederek ekranın bir kısmında fotoğrafını paylaştı ve bu başarılı troll denemesine inandığını tasdikledi. aslında the terrible turk diye bir amerikan güreşçisi yoktu, hiç olmamıştı. bu mahlas eski bir türk yağlı güreşçi olan koca yusuf'tan alınmıştı. fotoğraflar ise türk'e benzediği düşünüldüğü için dönemin eski bir amerikan güreşçisi olan rick steiner’e aitti. internette yazılan her bilginin araştırılmadan tüketildiği bir dönemin kahramanı olan fırat koyuncu, çokça hayal gücü ve biraz internetin bir dönemi nasıl etkileyebileceğinin komik hikayesi olarak arşivlerde yerini aldı.

    yazılan hikayenin tamamını okumak için kaynak
    rick steiner'a ait fotoğraf

  • - sneijder gelecekmiş
    + la olm mal mısınız ne işi var onun türkiyede

    ....

    - gelmesi an meselesi
    + a aha ahahhaa mal la bunlar hala gelecek sanıyolar

    ....

    - anlaşmışlar
    + bisktrin la hayal kurmayın amk

    ....

    - geldi ya la
    + olm sneijder da futbolcu mu amk

  • damatla taşak geçerek başlayıp akp öncesi dönemin ne kadar da berbat olduğunu anlatarak devam eden sonrasında da rasim ozan’la bir olup türkiye’nin bir don lastiği gibi daima uzayıp kısaldığını ve neticede sanki son yirmi yılda günden güne rejim değişmemiş gibi bu olanların tayyip’in hatası olmadığını aslında kendisinin iyi bir insan olduğunu ancak etrafındaki komplocular yüzünden kendisinin ve ülkenin bu hale geldiğini söyleyerek biten bir video olmuş.

    140journos ekibi kusura bakmasın ama bu saatten sonra böyle orta yolculuk yaparsan hele hele rasim’i falan adam yerine koyup laf anlattırmaya kalkarsan ben de senin niyetinden şüphe ederim kardeşim.

  • resmi gazetede yayınlanan karara göre, türkiye'deki gazzeli üniversite öğrencilerinin lisans ve önlisans parasını devlet karşılayacak.

    görsel

    türkiye'de en zor şey türk olmak

  • 2016 mayıs - meclis tutanaklarından:

    mithat sancar (mardin) – oscar wilde’ın bir sözünü aktarmak istiyorum sizlere.

    zeyid aslan (tokat) – kim?

    mithat sancar – oscar wilde.

    zeyid aslan – o kim ya? (gürültüler)

    mithat sancar – araştırın, ne yapayım?

    başkan – bunu düşünelim.

    ahmet sami ceylan (çorum) – necip fazıl’dan biraz örnek verir misin? bu medeniyetin değerleri de var. buradan örnek ver.

    başkan – arkadaşlar, mithat bey’i bekleyelim, sözünü bitirsin, ondan sonra.

    halis dalkılıç – senin bu medeniyete bu kadar yabancılaşman bizim zorumuza gidiyor.

    mithat sancar – bir dinleyin. tam da bunu söylüyor. dinleyin, değerlendirme sizindir. oscar wilde millîdir, millî değildir, onu da tartışın ama şu sözü, lütfen, bu sizin değerlendirmelerinize karşı iki dakika düşün, sonra da bağırın çağırın.

    “kaba güce karşı koyabilirim ama kaba bir mantığa katlanamam. kaba bir mantık yürütmede adil olmayan bir şeyler vardır. kaba mantık, zekâya da bel altı vurmaktır.”

    başkan – konu üzerinde konuşalım.

    mithat sancar – esasen konu üzerinde konuşuyoruz.

    adnan günnar (trabzon) – sayın başkan şimdi oscar ödüllerinden bahsetmenin sırası mı?

    ayşe acar başaran (batman) – “oscar wilde” dedi ya!
    burcu çelik özkan (muş) – oscar wilde,wilde.o, ödül falan değil yani “oscar wilde” diye bir adam."

    (bkz: anayasa komisyonundaki oscar wilde tartışması)