hesabın var mı? giriş yap

  • lan 90 60 90 bişey olsa mazotunu alıp motoruna binersin de, aylık bu kadına 100 liradan fazla masraf yapan adamın aklına zorlayayım...

    kusura bakma abla, bızımla deyılsın.

  • dayının kombo yapıp içinden geçtiği öğretim üyesi. buğdayın mazotun fiyatını bilemeyince, cepteki telefona umut bağladı. ama darbenin büyüğünü ordan yedi. tuşlu telefon çıktı. dokunmalı, ellemeli telefon çıksaydı ona sözü hazırdı oysa ki.

  • hitit hükümdarı 3. hattuşili ve mısır hükümdarı 2. ramses arasında kadeş savaşı sonrası yapılan bu antlaşma bilinen en eski barış antlaşmasıdır..

    ayrıca bu antlaşma hitit kralı ve mısır kralı tarafından yazılmış iki versiyondan oluşmaktadır, şu an istanbul da sergilenen ve zamanında hititlerde bulunan mısır versiyonudur,aynı şekilde mısır da karnak tapınağının duvarında bulunan da antlaşmanın hitit kralı tarafından yazılmış halidir.

    bu antlaşma sonrası sağlanan sukünet ortamında 2. ramses in kendini inşaat işlerine verdiği ve mısırın tüm o piramitlerinin,tapınaklarının vs. çok büyük bir çoğunluğunun kadeş sonrası dönemde yapıldığı da bilinmektedir.

    o zamana kadar birbirini düşman gören bu iki hükümdar antlaşma metinlerinde birbirinden "kardeşim" diye bahsetmektedir. ki sonrası bence daha da ilginç, neredeyse ailecek görüşen komşular moduna giren bu iki hükümdar ve eşlerinin arasından su sızmamaya başlamış.. örneğin,bulunan mektuplardan birinde mısır kraliçesi hitit kraliçesine sağlığını sıhhatini soruyor kızkardeşimin iyi olmasını temenni ederim vb. gibi yorumlarda bulunuyor. yine başka bi mektupta hattuşili ramses ten çocuğu olmayan kızkardeşi için ilaç istiyor, ramses de cevaben hattuşilinin kızkardeşinin bildiği kadarıyla 50 yaşında olduğunu,o yaştaki bir kadının çocuk yapmasını sağlayacak ilaç olmayacağını filan söylüyor.

    yani uzun yıllar birbirini yoketmeye uğraşan bu iki ülke ve kralları barış ortamını çok da güzel muhafaza edebildiği gibi, daha da ileri gidip birbirlerinin insan yönlerini görmeye başlıyor ki bu da mesela çok zorunlu olmadıkları ve hatta bu tür barış sonrası metinlerde bile hemen hemen hiç rastlanmayan birşey..

    son olarak, bu antlaşmanın bir kopyasının da birleşmiş milletlerin new york binasında sergilendiğini belirtmek istiyorum..

  • basit usul vergilendirilenler gelir vergisinden muaf tutulacakmış, yani taksici dediğin insan 100.000 tl falan kar elde edecek ama 1 kuruş vergi vermeyecek öte yandan ücretli çalışan 100.000 tl gelir ederse bunun 3'te biri vergi olarak kesilecek. ki taksi plakası sahiplerinin 100.000 tl'den fazla kar ettiğini biliyoruz, sırf o plakalar 2-3 milyon tl.

    vergi yükü yine ücretlilerin üstünde kalmaya devam edecek. valla müthiş reformlarmış.

    edit: az önce bloomberg ht'de nedim türkmen'i seyrettim. "bu basit usulde vergilendirilen 850 bin mükelleften elde edilen vergi geliri 228 milyon tl, o da vergi gelirlerinin yüzde 2,4'üne tekabül ediyor." dedi.

    şaka gibi ama esnaf başına ödenen vergi tutarı yıllık 268 tl. öte tarafta aylık brüt 4.000 tl kazanan bir ücretlinin ödediği yıllık gelir vergisi 6.960 tl. o aylık brüt 4.000 tl kazanın cebine asgari ücretten hallice bir para girerken, 268 tl vergi ödeyen basit usül mükellefi fiş vs. kesmeden yolunu buluyor altına arabayı çekiyor. şimdi o adama "sen 268 tl'yi de verme kardeş" diyorlar.

    850 bin kişiden bahsediyoruz, evet çok az vergi ödüyorlardı ama sonuçta ödüyorlardı ve bu kaldırıldı, bu işin oy kaygısı taşıdığını söylememize gerek yok sanırım. adamlar nasıl vergi gelirlerini azaltmadan en çok kişiye kıyak yapabilirim diye düşünmüş ve bunu bulmuşlar. reform diye buna denir işte.

  • recep tayyip erdoğan'ın bugünkü konuşmasından bir kesit. şimdi oradaki 'afedersin'in görevi nedir, 'amerika'nın ayıp bir kelime olmasından mı, yoksa 'hostes' kelimesinin abdest bozmasından mı, tartışmaya açık.

  • gelinle damadın çıkışı esnasında, geçiş yolu boyunca yakılan meşalelerden birinin gelinin duvağını tutuşturması; gelinin, önce söndürme çabaları ile helak edilişi, akabinde panik halindeki davetliler tarafından, yanı başındaki havuza atılması...