hesabın var mı? giriş yap

  • yüzlerce mühendis yüzlerce teknik personel yüzlerce amirin olduğu bir kurumun karışmış olduğu milyarlarca liralık kaza. yine bir tatil günü yine tcdd kazası. yapmıyorsanız özelleştirin kardeşim. devletin kesesinden ekmek elden su gölden lojmaniniza kadar devletten sömürüyorsunuz ama iki treni idame ettiremiyorsunuz. yazıklar olsun size!

    lan zaten çankırı'ya giden tren sayısı belli. sinyalizasyonu geç lan bari whatsapp grubu kurun birbirinizden haberiniz olsun.
    edit: ayrıca ankara'da tcdd'nin işlettiği başkentray 19:45'de seferleri bitirmeye başladı. ankara'da ego otobüslerinin yetersiz olduğu ve salgın hastalık varken toplu taşımayı rahatlatmak yerine kısmışlardır. ben artık art niyet aramaya başladım. başkentrayın da ellerinden alınması lazım bu tembellerin. ama iş kendilerine gelince eryamanda şeker fabrikasının en merkezi lokasyondaki yeni yaptıkları lojmanları jet hızıyla bitirmişler. önünün yollarını da karayollarına yaptırıyorlar. burası karayollarının görev sahası olmamasına rağmen karayolları müthiş hizmet ediyor kardeşlerine.

  • fazla şeker tüketimi sağlığa tabii ki çok zararlıdır ama "şeker lükstür ve hiçbir faydası yoktur" demek ölümcül bir hata olur.. glükoz vücudumuzdaki bütün hücrelerin başlıca enerji kaynağıdır, hele beynimiz glükozsuz kesinlikle çalışamaz. şekeri nutelladan gazozdan vs. değil ama meyveden-sebzeden, tahıldan almaya devam.

  • üstteki arkadaşa harfiyen katılıyorum.. memleket ateş çemberine dönmüşken sikinin keyfine 17-18 yaşında kızı(kendisinden 40 küsür yaş küçük hemde) 4. evliliği yapmak üzere nikahlamak bildiğin hainliktir.. daha bundan öte de yazılacak çok şey var ama gerek yok.
    bir arkadaşın düzeltmesiyle ekliyorum nikahın kıyıldığı günlerde sakarya savaşı devam ediyormuş..
    tekrar düzeltiyorum. 5. evliliğiymiş.. uyaran arkadaşlara teşekkürler

  • şimdilerde öğretmenler yerden yere vuruluyor. eskinin öğretmenleri ise sürekli övgü alıyorlar.

    manyak mısınız millet?

    bundan 15-20 yıl öncenin öğretmenleri için "dayak" sıradan bir ders anlatma aracıydı. yaşım 39, benim ve benden daha yaşlı neslin ilkokul ve ortaokul yılları tokat ve sopa manyağı olarak geçti.

    çok uslu ve uyumlu bir öğrenci olsanız bile, ortalama hafta 1-2 kere sıra dayağı yiyordunuz.

    sıra dayağı nedir bilir misiniz? ana babanıza sorun, anlatsınlar.

  • soru: "sizin hayat hikayenizi kimin yazmasını isterdiniz?"
    a.b.: "ben yazdım bile. aslında ölüp gittikten sonra arkamdan neler diyecekleri umurumda değil."

    çok büyük bir entelektüel idi. dünya bir değerini daha kaybetti.

  • istenildiği kadar erdem olarak düşünülsün, gereğinden fazla kullanılınca kişiyi yoran, hayat kalitesini düşüren bir düşünce şeklidir. başkalarının mutluluğunu ya da iyiliğini düşünmek size zarar veriyorsa, bu iş güzel bir olgu olmaktan çıkıp hayatınızı kâbusa çevirebilir.

    dostluklarda olmazsa olmazdır. bu görüşe katılıyorum. peki dostlarınız, verdiğiniz değerin karşılığını size yansıtıyor mu? eğer bundan emin değilseniz yazımın devamını okumanızda fayda var.

    diğerkamlık olgusu gelişmiş insanların ortak noktası hayır diyememektir. bu 'hayır' kelimesi, yeri geldiğinde istemediğiniz bir şeyi başkalarının mutluluğu için yapmanızı engeller. istemediğiniz bir şey başkası için dünya kadar öneme sahip olsun. içinizde bir yerde bunu yapmanızı engelleyen dürtü varsa yapmayın. bu ufacık pişmanlığınız bile sizi ilerde çok mutsuz edicek sonuçlara çıkarabilir.

    hayır diyememek ise tamamen çocukluktan kalmadır. türk aile kültüründe özellikle kızlarda daha çok bulunur. bunun sebebi tipik aile baskısıdır. çocuk kendini ne kadar geliştirirse geliştirsin, küçüklüğünde oluşan baskıdan ötürü bu kelimeyi tam anlamıyla ağzından çıkaramaz.

    "aslan oğlum benim! paşam benim!" nidalarıyla yetişen erkek çocukları ise hayır demeye meyillilerdir. çünkü küçüklüklerinde hep el üstünde tutulmuş, empati yetenekleri gelişmemiş durumdadırlar. diğerkamlık olgusu daha az rastlanır.

    hayır demek aslında sizi daha mutlu bir insan yapar. tabii ki bu her şeye hayır diyin demek değildir. evet kelimesi genelde karşının fikrini onaylamak veya onun önerdiği yoldan gitmeyi kabul etmektir. evet diyeceğiniz konuların karşının fikrini onaylamaktan geçmesi gerektiğini unutmayın. eğer başkasının yolundan gitmeyi kabul edicek şekilde evet diyorsanız, onaylamadan önce bir kez daha düşünün.

    diğerkamlığın bir diğer sebebi ise "ben mutlu olamadım, onlar olsun" düşüncesidir. senin başkalarını mutlu edebilecek imkanın varsa kendini de mutlu edebilecek imkanın elbette vardır. önce kendini düşün, daha önce de dediğim gibi; biraz bencillikten kimseye zarar gelmez.

    genel olarak toplarsam bu düşüncenin benliğinizi ele geçirmesine izin vermeyin. kimse bu devirde robin hoodluk yapabilecek bir yapıya sahip değil. nerden geldiğimizi tam olarak bilmiyoruz, nereye gideceğimizi de.

    gözlerimizi sonsuzluğa kapadıktan sonra eğer ufacık bir hatırlama süremiz olursa, bu süre zarfında aklımızdan kendi yaşadıklarımız geçecek. önümüzdeki günlerde kendinize öncelik gösterin. beş dakika sonra yaşayacağımız garantisi yokken o beş dakikayı başkalarını mutlu etmek için harcamayın.

  • "sözlükte format var mı yok mu lan" şeklinde histeri krizine girmiş yazar sorusu. garip garip başlıklar, eskiden olsa direk uçurulmaya sebep olacak entryler falan. anlamıyorum ben. hayır ben mağaradayken bir şey oldu da ben mi kaçırdım. neyse.