ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nur yerlitaş'ın nothing else matters klibi
-
avuçlarından tuz mu yalıyor nedir çözemediğim.
bir kızla yaratıcı tanışma yöntemleri
-
okulda bir arkadaş anlatmıştı böyle bir yöntemi. kız epey bir güzel. eleman çekingen bir fotoğraf öğrencisi. kızın uzaktan fotoğraflarını çekiyor. bunun için ciddi bir mesai harcıyor.
günlerce, haftalarca kızın yolunu gözlüyor.
bazen kar yağıyor, sırf onun beyazlar içinde bir kardelen gibi yükseldiği bir kare için bekliyor.
bazen yağmur, fırtına hiç dinmiyor, eleman yılmadan bekliyor...
en sonunda kızın çok güzel bir karesini yakalıyor. çok doğal ve kızın tüm güzelliği, fotoğrafa yansımış... eleman o kareyi çerçevelettirip hediye paketi yapıyor.
kız bir gün okulda yürürken, tüm cesaretini topluyor ve karşısına çıkıyor.
şaşıran kızla hiç konuşmadan elindeki paketi veriyor.
kız paketi açıyor, kendi fotoğrafına bakıyor...
bir süre sonra kız hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
"hiç kimse benim için böyle bir şey yapmadı" diyor...
olayı dinleyenler, heyecanla soruyor;
ee peki sonra, eleman kızla sevgili oldu mu?
anlatıcı yanıt veriyor...
bizim eleman çok çirkindi laa, kız kabul etmemiş...
kıssadan hisse: önemli olan yarışmaktı...
oha: 500 küsür favori ve 2015'in en beğenilen entry'lerinden biri olmuş. emeği geçenlere sevgiler.
çocuğuma pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum
-
kriz yok bunlar manipülasyon diyenlere bir çift lafım var.
vebali boynunuza..
şenol güneş
-
trabzon idmanı ders bir:
bugün trabzonspor idmanına getirilen vuvuzela antremana giren futbolcuların elinden ve çalma girişimden geçtikten sonra sahaya en son giren şenol güneş'in eline gelir.
- vuvuzela'yı hocaya veren görevli; içi boş bunun hocam
- şenol güneş; olur mu. içinde bağımsızlık var, özgürlük var bunun..
ben böyleyim
-
ister dut
ister elma
ister nar
ister ayva
ister muz
ister hurma
ben meyveyim....
şeklinde söylendiğini duyduğumda koptuğum şarkının asıl olanı...
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
sen doğduğundan beri ben hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin.
şimdi ben bunu bir anlatayım, ilerde açar açaar okurum.
seneyi tam hatırlamıyorum ama 2001 falan, babamın işsiz olduğu zamanlar, iş aramak için dışarıya çıkmış cebinde 10 lira parası var, ankarada bütün gün dolaşıp iş aramış. dönerken de işportada satılan kitaplar var, harry potter’in ilk kitabını görüyor, çocuğa ne zamandır kitap alamadım diye düşünüp ne olduğunu falan bilmeden 10 lirasının 7’sini işportacıya veriyor. çok mutlu oluyorum. 10 yaşındayım. durumumuzun da farkındayım ama, yine de çok mutlu oluyorum, çok da mahçup.
ertesi gün beni gazete almaya gönderiyor, milliyet almam gerekiyor ama kalmamış, eve gazete almadan gidersem üzülür, belki de kızar, o bana okuyacak bir şey almış, ben de ona alayım diyip star gazetesi alıyorum. eve geliyorum. babam gazetede bir iş ilanı görüyor. evimize çok yakın, yürüme mesafesinde. bir gideyim, görüşeyim diye çıkıp gidiyor. yarım saat sonra eve geliyor, beni çağırıyor yanına, işe aldılar beni, yarın başlıyorum, sen doğduğundan beri işsiz kalmama rağmen hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin diyip sarılıyor. 10 yaşındayım, çok mutluyum, babam da çok mutlu. 29 yaşındayım, çok mutluyum, babam da hala öyle.
edit : debeye giren ilk entry’m babamla ilgili oldu. çok mutlu oldum, hepinize teşekkürler (bkz: gülücük).
bir demet tiyatro'dan akılda kalanlar
-
-fidye istiyorlar.
-ne kadar?
-568 milyon.
-allah allah, lan efendi gibi 600 iste sığır, ne kafa bulandırıyorsun!
edit: https://youtu.be/ynzoeuwpyoo?t=10m23s @naalakasivar
900 kişiye 1 doktor 800 kişiye 1 atatürk heykeli
-
893 kişiye 1 cami olan ülkede hesaplanması saçma olan istatistiki bilgi. caminin maliyetiyle heykelinkini karşılaştırmaya hiç girmeyelim.
erkeklerin aşk acısını daha kolay atlatması
-
tomris tamer (henüz tomris uyar değilken yani) ülkü tamer'le evliyken aşık oluyor cemal süreya'ya. ikisi de evli aslında. sonra ikisi de ayrılıyor eşlerinden ve birlikte oluyorlar. yaklaşık üç yıl sürüyor bu aşk. o dönemin edebiyat çevrelerine göre de, aşk ki ne aşk hani.
tomris uyar çok sağlam bir kadın. sizin aklınıza kadın gibi kadın dendiğinde kim gelir bilmem ama benim aklıma gelen üç isimden biridir kendisi. özgür, zeki, cesur, sosyal, komik, dilinin kemiği olmayan, okuyan, yazan, eleştiren bir kadın. hakkında en sevmediğim tanım ikinci yeni'nin gelinidir. (zaten türkçe'deki en çirkin kelimelerden biri de "gelin" bence. ne saçma sapan bir kelime)
aşık olunacak kadınmış ki, ülkemizin sayılı edebiyatçı ve yazarları (ülkü tamer, cemal süreya, turgut uyar, edip cansever) kendisine aşık olmuş. ve muhakkak hepinizin hayatına dokunmuş en az bir tane şiirin/şarkının öznesi olmuş.
cemal bey pek seviyor tomris hanımı. her akşam koşa koşa eve geliyor. tomris uyar o günleri şöyle anlatıyor;
"evine bağlı, evinde olmayı seven bir adam -akşamları eve biraz geç gel yahu, bir erkek hiç dolaşmaz mı- dedim. ertesi gün altıyı çeyrek geçe geldi, sonraki gün altı buçuk. normalde altıda gelirdi. bir gün toz aldım, bezi silkelemek için pencereden eğildim ki kapının önünde oturmuş saatin dolmasını bekliyor" (şu tatlışlığa bakar mısınız?)
tabi bu hikayeden tomris hanımın biraz otoriter olduğu anlamını da çıkarabiliriz. haliyle biraz fırtınalı bir ilişki yaşanıyor. bir ayrılıklarından sonra cemal süreya şu satırları yazıyor "daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!" (bana biri bunu yazsa, allahhhh allahhh nidalarıyla zafer turuna çıkardım.)
ama gelin görün ki bu ilişkiyi bitiren de cemal süreya oluyor. bu konuyla ilgili tomris uyar şöyle diyor:
"beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı. senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı."
şimdi gelelim asıl konuya. cemal süreya'nın söylediği gibi, tomris uyar için bir daha hiç yazmaması aşk acısını atlattığından mı, yoksa ölene kadar atlatamadığından mı?*
üniversitenin öğrettikleri
-
herşeyi geçtim adama taşınmak demek ne demek onu bi güzel öğretiyor. kendin taşınırsın, değiştirirsin olmadı kız arkadaşın olur, erkek arkadaşın olur ona yardım edersin.. hatta bazen karşı dairene öğrenci taşınıyordur, ucundan tutarsın falan.. yani normal bir öğrenci fakülte yaşamı boyunca yaklaşık 20 kere taşınma görür ve haliyle öğrenir.
cb yardımcılığı resmi konutundaki yamuk priz
-
ataturk'un resminin olmamasi hepsinden büyük bir yamuktur!
sayıştay başkan yardımcısının görevden alınması
-
1 metre hortuma 78 lira ödeyen belediye, ordu belediyesinin yurtdışı teknik eğitim gezisi, 100 km'de 63 litre motorin yakan clio gibi yolsuzlukları ortaya çıkartan sayıştay başkan yardımcısı fikret çöker görevden alınmış.
https://odatv.com/…haberini-konusacak-06111841.html
(bkz: türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz)
eeey sayıştay başkan yardımcısı sen kimsin ya? senin haddin mi akp'li belediyelerin yolsuzluklarını ortaya çıkarmak? cehapeli belediyeleri araştırsana kardeşim sen. sana bizim belediyeleri araştır diye mi maaş veriyoruz?
tarsus'taki esrarengiz kazı
-
1. dini bir şey olsa çıkanları yok edip kalanının üstüne beton döker, alanı da bir devlet dairesine tahsis edip bina yapar olayı kapatırlardı. bu kadar uğraşmalarına gerek yok.
2. arkeolojik veya tarihi kalıntı olsa bizimkiler bu kadar uğraşmazdı. hepimiz biliyoruz.
3. cinayet, örgüt mühimmatı, uyuşturucu veya benzeri bir şey olsa gizlemeye gerek yok. tek istisna ışid, el kaide veya suriye'deki muhalif örgütlerden biri ile devlet içinden birilerinin ilişkisini gösteren evraklar olsa bu kadar uzun sürmez. bu örgütlerin türkiye'de işledikleri cinayet, kara para, uyuşturucu veya benzeri suçların kalıntıları da olsa bu kadar uzun sürmez.
4. itc, teşkilat-ı mahsusa arşivi gibi eski arşiv olsa ve açıklanmaması gereken bilgiler olsa yine bu kadar sürmezdi.
5. geriye tek seçenek kaldı. çok sağlam altın, gümüş gibi bir hazine çıkıyor ve birileri bu hazineyi korumaya almak yerine eritip piyasaya salmayı planlıyor. ki akla ve yaşananlara en yatkın olan bu.
edit: olayla ilgili öldürülen polis memurunun savcilik ifadesini de işin içine katınca olayın altın olayı olduğu kesin gibi. benim tek takıldığım olay; işin içinde hangi siyasi vardı ve su an hangi siyasetçi var. tarsuslu arkadaşlardan ricam, darbe sonrası terfi alan veya görevden alınan kaymakam, emniyet müdürü falan kimler var bir araştırsın.
elazığ'da iki hostese tecavüz
-
basligi acanin yan masadakilere muhabbete ac olduklari icin olayin kismen mesru oldugunu ve hosteslerin ifadelerine guvenilmeyecegini ima ettigi olay. sene 2015 elin evli heriflerinin dovup tecavuz ettigi kadinin sikayetini kapatmaya calisan baska herifler var. hala guvenle konaklayamayacaginiz sehirler var cunku eli yuzu duzgun otellere gelen mevki sahibi bazi ayilar yemek yerken sohbet ettiler diye yan masadaki insana salyalanabiliyor ve saldirabiliyor. o mevkiye de herkes gelemiyor. demek ki okumusluk mevki meslek falan insani insan yapmaya yetmiyor, saglamasini da yapmis olduk.
edit: imla
edit: basligi acan sadece haber metni kopyalamis demissiniz ama basligi acan kendi yorumunu silmis. ben bu entryi o dogrultuda guncellemeyecegim, arz ederim.