hesabın var mı? giriş yap

  • gıdalara aroma arttırıcı olarak eklenen bir maddedir. aşağıdaki mantıkla çalışır;

    tad alma duyumuz diğerleri gibi bir uyarıcı ile sinirlerde oluşan sinyallerin beyne ulaşmasıyla oluşur.

    fakat beyindeki ilgili bölge ilk uyarıdan sonra tadı oluşturan madde ağzımızda olduğu sürece (-ki yuttuktan sonrada tad ağzımızda kalır) sinyallerin seviyesine karşı duyarlılığını hızla düşürmeye başlar. bu sebeple bazen çok tatlı bir yiyecekten sonra alınan gıda (örn.içilen çay) bize şekersizmiş gelir. çoğu kez farkında olmasak bile yemek yerken de aynı olay gerçekleşir. aynı yiyeceğin ilk lokması ile son lokması arasında tad azalması mevcuttur, buna duyarlılık azalması neden olur. aroma arttırıcı ihtiva eden gıdalar hariç. örneğin mono sodyum glutomat tad alma bölgemizi uyararak daha fazla hassaslaştırır ancak bu hassaslaşma sadece o ürünü tüketirken görülür. reseptörlerle ürün teması geçince tad duyusu normale dönmektedir, bu tip gıdaların yoğun tüketilmesinden sonra diğer msg içermeyen gıdalardan tad almamız azalır.
    hazır çorba ile başlanan yemeklerde bu açıkça gözlenebilmektedir.

    glutamat 2 cinstir. proteine baglı ve serbest amino asitli. gıdalarda doğal olarak iki cinsi de bulunur. serbest olan en çok rokfor, parmesan, domates, maya ve soyada bulunur. serbest olan aroma arttırıcıdır. serbest glutamat üretmek için proteinin hidrolize edilmesi (fermentasyona benzer) gerekir.

    monosodium glutamat en cok deniz yosunundan ve soyadan yapılır. uzakdoğu mutfagında çok fazla bulunur. sadece paketli ürünler değil, restoranlarda da cok kullanılır. kişisel hassasiyete ve birlikte alındığı gıdalara bağlı olarak kaşıntı, batma hissi , nefes darlığı, baş ağrısı, baş dönmesi gibi yan etkilerine neden olabilir. günde (kiloya bağlı ama) ortalama 3 gr dan fazla alınmamalı imiş...

  • youtube'da bir süredir meydana gelen durumdur. milyonlarca izlenmiş cover videolarına bakıyorum kızın sesi abartıldığı kadar değil ve her yer bunlarla dolu, sesi daha güzel olan arkadaşlarım var.

    bu durumun ortaya çıkmasının türk erkeklerinin abazalığından kaynaklanmakta olduğunu düşünmekteyim.

    edit: verdiğim şarkı linki yanlış anlaşılabildiği için kaldırıldı.

    edit2: fürya değil furya imiş doğrusu, özür dilerim.

  • hoşt ulan !!! 16 senedir yaptıkları için hakkımı helal etmiyorum. bu ülkede güvenilir tek kamu kurumu bırakmamış, gelmiş geçmiş en büyük borç yükünü koymuş daha hala ne vefa borçluymuş sayın ak troll.

  • zengin olduğu tahmin edilen insanlara 'siz' diye hitap ederken yaşça çok büyük olsa bile fakir olduğu tahmin edilen insanlara 'sen' diye hitap etmek.

    hem medeniyetsizlik hem yapaylık.

  • valla bence sanki böyle daha iyi.hükümet falan da kurulmasın..
    tayyip olur da erken seçime gidilirse, akp daha fazla oy kaybetmesin diye lak lak konuşamıyor..
    kavga yok gürültü yok eskisi kadar. kafa rahat amk..

  • bazı "patron şirketleri" tarafından asla tercih edilmeyecek uygulamadır. neden mi? çünkü o eski kafalara göre işyerinde değilseniz çalışmıyorsunuzdur. sırf bu sebeple, ego tatminleri için çalışanlarını ofislere getirtmeye devam edeceklerdir.

  • 98 yılının sıcak bir yaz günüydü. en yakın dostum can'la oturmuş kimin misketinin daha güçlü olduğunu tartışıyorduk. neden sonra büyüyünce astronot olmak istediğimi söyledim ona. güldü o neymiş yaa diyerek. astronotların ayda 100 lira kazandığını söyleyerek mat ettim onu. bu özgüvenle sordum; sen ne olmak istiyosun peki? düşünmeden cevap verdi; "yazar, gelmiş geçmiş en meşhur yazar olacağım ben". dalga geçtim adını yazmayı 1 sene önce öğrenen çocukla. gitmem lazım dedi saatini gösterip "git bakalım pipimin yazarı" diyerek vedalaştım onunla 9 yaşındaki bir çocuk olmanın verdiği salaklıkla. gitti ben de eve gittim. akşam annem ekmek almaya yolladığında aşağı caddede garip ışıklar olduğunu farkettim. merak ve çocukluğun verdiği heyecanla koşarak gittim oraya. arkadaşım dediğim ilk insanın cansız bedenini göreceğimi bilseydim gitmezdim belki de. babasının arabasını kaçıran 16-17 yaşlarındaki bir ergenin cahilliğinin, salaklığının kurbanı olmuştu can. koşarak eve dönüp uzun süre ağladım. okula gitmediğim bir kaç gün boyunca ona söylediğim son sözler için pişmanlık hissettim. o çok istediği misketimi ona vermediğim için kendimden nefret ettim. ama sonra kendime bir söz verdim onun son sözlerini düşünüp. büyüdüğümde onun hayallerini de gerçekleştirecektim çok meşhur bir yazar olarak.

    büyüdüğümde anladım yazar olmak o kadar kolay değildi. zahmet, zaman, emek ve para istiyordu. bütün bunları bulsanız bile yazar olma garantiniz yoktu. sonra üyelerine yazar ünvanı veren bir siteyle tanıştım arama motoru vasıtasıyla. kayıt oldum hemen. takma isim kısmına can yazdım zaten böyle bir yazar olduğunu söyledi site bana. can2, can1989 gibi takma isimlerin onun anısına saygısızlık olacağını düşündüm. tam umudumu kaybedip ad soyad kombinasyonunu takma ismim olarak seçecekken bulmuştum kod adımı. iyi çocuktu arkadaşım dediğim ilk insandı can, cansız bedenini son kez gördüğümde üzerinde owen forması vardı.