hesabın var mı? giriş yap

  • bir çizer gözüyle baktığımda, hiçbir sembol veya logo, tasarım ürünü olarak bu kadar sade ve bu kadar benimsenerek tanınmamıştır.

    bilindiği üzere olimpiyatlar mö 8. yüzyıldan ms 4. yüzyıla kadar yunanistan'ın olympia kentinde düzenlenen antik oyunlarından ilham almıştır. bir tarihçi ve bir eğitimci olan pierre de coubertin bu antik oyunların tarihi anlatılarından çok etkilenmiş olacak ki 1894'de uluslararası olimpiyat komitesi'ni kurar ve 1896'da da atina yani oyunların doğduğu topraklarda ilk modern oyunların yapılmasına öncülük eder.

    işte pierre de coubertin, 1896 yılında çıkılan bu yolda oyunların her dört yılda bir yapılmasına karar alınırken, oyunları simgeleyen bir logo ve ya sembolün olmadığı fark eder. girdiği bu yolu taçlandırmak için çalışmalara başlar.

    düşünceler içerisinde kaybolurken aklından dünyanın dört bir yanından insanlar, farklı dilleri, kültürleri ve renkleriyle yaşadıkları topraklarda, savaşlar, çatışmalar ve anlaşmazlıklarla dolu bir zamanı yaşıyorlardı. işte bu kaosun içinde barışın ve birliğin ne demek olduğunu unutmuş gibiydiler. insanlar, birbirlerini anlamak yerine, farklılıklarını kucaklamak yerine birbirlerine yabancılaşmışlardı dedi.*

    bütün çabalarını ve yukarıda anlattığım şeyi bir kağıt üzerinde oluşturması gerekiyordu. baron, uzun uzun düşündükten sonra aklına ülke bayrakları geldi. dünya üzerindeki her ülkenin bayrağında bulunan renkler, onun için bir ilham kaynağı oldu.

    sonuç 1913 yılında hazırladığı eskizle komitenin karşısına çıktı. hani ülke bayrakları aklına takılmıştı dedik ya onun için bayraklarda en çok kullanılan beş farklı rengi seçti. seçtiği renklerden oluşan daireler, mavi, sarı, siyah, yeşil ve kırmızıydı.... temelde her renk biri bir kıtayı(( afrika , amerika , asya , avrupa ve okyanusya) temsil ediyordu ve her biri farklılıkları ve çeşitliliği simgeliyordu.

    ayrıca mavi ve sarı renkler, umudu ve güneşi temsil ederken; siyah, yeşil ve kırmızı renkler ise toprakları, doğayı ve insanların renklerini yansıtıyordu. yine beyaz zemin ise barışı simgelekteydi.

    son olarak bu daireler ise insanları birbirine bağlayarak dünyanın birliğini ve insanların bir araya gelerek güçlü bir topluluk oluşturabileceğini gösteriyordu. olimpiyat halkaları, birbirini tamamlayan ve destekleyen renklerle, sporcuların ve ülkelerin eşitliğini ve dayanışmasını simgeliyordu.

    tüm bunları anlattıktan sonra gözler doldu ve komite alkışla beraber logoyu onayladı. tarihler 1914'i gösterdiğinde ilk kez pan- mısır oyunları'nda mısır'ın iskenderiye kentinde bayrak göklere çekildi. ancak 1914 yılında çıkan birinci dünya savaşı nedeniyle oluşan sevinç kursaklarda takılı kaldı. daha sonra tarihler 1920'yi gösterdiğinde resmi olarak belçika'nın antwerp kentinde düzenlenen yaz olimpiyatları'nda tüm dünyada görücüye çıktı ve kabul gördü.

    kaynak:1,2

  • sırf güzel diye kendini bir kocaya yamayıp ömür boyu koca parasını yemesinden daha hayırlıdır.

  • islamcıların bitmeyen eziklikleriyle hala fethetmeye çalıştıkları bizans kilisesi. şimdi müze.

  • babanın bir bacağı kesilmiştir. en başta kendisi, başına gelen bu durumu büyük bir metanet ve hatta esprilerle karşıladığı için; ailece iyi atlatabilmişizdir. yani ne kadar iyi atlatabilirsek. protez takılana kadar babanın daha rahat dolaşabilmesi için, kendisine bir tekerlekli sandalye alınmıştır. baba, anne ile birlikte yaşamaktadır ve anneden bir telefon gelir.

    - kedi, naber?
    - ne olsun annem. almanca çalışıyorum. münih'e gideceğim ya.
    - aa! ne güzel. bir şeyler öğrenebildin mi bari?
    - öğrendim. du bist meine lokomotive andreas!
    - ne demek?
    - asdfghjk! boşver! babam nasıl?
    - çok iyi. şimdi deniz kıyısındayız, çay içiyoruz. hava almaya çıktık. babanın fotoğraflarını çektim arabasıyla. hatıra kalsın diye. yakında ihtiyacı kalmayacak ya nasıl olsa. (gülüşmeler...)

    işte bu cümleden sonra, telefonun ucundan gelen babanın kahkahasını duymak...sizin için pek bir şey ifade etmiyordur ama, benim için nasıl güzel bir detaydır anlatamam.

  • nükleer füzyon, güneş de dahil olmak üzere tüm yıldızların enerjilerini üretme sürecidir. bir füzyon reaksiyonunda, atom çekirdekleri daha ağır çekirdekler oluşturmak için birleşir. çekirdeklerin her ikisi de pozitif yüklü olduğundan yaşadıkları itme kuvvetinin üstesinden gelmeye yetecek enerjiye sahip olmaları gerekir. ayrıca bu çekirdeklerin birbirleriyle çarpışmak için yüksek bir şansa ihtiyaçları vardır.

    gereken aşırı yüksek basınç ve sıcaklık koşulları yıldızların çekirdeklerinde bulunur. örneğin, güneş'in merkezindeki basınç, atmosferik basıncın 100 milyar katı kadar şaşırtıcı, sıcaklık ise 15.000.000°c gibi muazzam bir değerdedir.

    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler/#139529982)

    bu koşullarda, hidrojenin helyuma füzyonu kolaylıkla sürdürülebilir. füzyon reaksiyonunda ortaya çıkan çekirdek (demirden daha hafifse), onu oluşturmak için bir araya gelen çekirdeklerden biraz daha küçük bir kütleye sahip olur. bu fazla kütle enerji olarak salınır ve yıldızlara güç veren de açığa çıkan bu enerjidir.

    füzyon reaksiyonları, nükleer santrallere güç veren "fisyon" reaksiyonlarından farklıdır. fisyon'da, ağır ve kararsız atomlar, enerji (ve radyoaktif yan ürünler) üretmek için ayrılır.

    (bkz: fisyon/#139535995)

    buna karşılık, füzyon gücü temiz, verimli ve sınırsız bir enerji kaynağı sağlayabilir. füzyon, yakıt olarak yalnızca su ya da lityuma ihtiyaç duyar ve yan ürün olarak yalnızca toksik olmayan helyum gazı üretir.

    nükleer füzyon sağlamak için bir diğer yol, her ikisi de hidrojen izotopu olan döteryum ve trityum atomlarını kullanmaktır. bu atomlar, çok yüksek ısı ve basınç altında birleşirler ve ortaya çıkan ürünler ısı olarak enerjiyi serbest bırakır.

    nükleer füzyon reaksiyonlarını başlatmak ve sürdürmek önemli mühendislik zorlukları içermektedir. dünya çapında bu sorunlar üzerinde çalışan birçok araştırma kurumu bulunmaktadır.

    yakın zamanda, çin'deki bir laboratuvar 17 dakikadan fazla bir süren, 70.000.000°c'lik bir füzyon sıcaklığına ulaşmıştı. bu harika bir başarı olsa da füzyon enerjisi ticari bir enerji kaynağı olmaktan halen çok uzaktadır. bilim insanları füzyon enerjisinin bu yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşacak hale geleceğini düşünmektedir.

    science focus