hesabın var mı? giriş yap

  • 16 yasinda veledin elinde bir pitbull. satin alip, daha huyunu, husunu bilmeden bir de mahallede gezmeye cikarmiş. şaka gibi bir ülkede yaşiyoruz gerçekten.

  • bilgisizliği sonu olmuştur.
    halbuki türkiye'yi azıcık araştırsa, halatın kopmasına sebep olması nedeniyle bir şekilde ödüllendirileceğini bilirdi. hayır hiç olmadı, köprü yapımını engellemeye çalışan paralelciler hesaplarımla oynamış da mı diyemedin be güzel insan...

  • bir köpek öldü diye değil gerizekalı kardeşim adam kürekle vuruyor bir cana. kürek!

    nasıl bu kadar cani olabilir biz buna hayret ediyoruz.

  • sıkılacak insan villada yine sıkılır. yıllardır yaptığım şey bu. kimse de bu karı tek yaşıyor yollu herhalde demedi, pislikten tozdan hastanelere düşmedim, anamın evine hasret kalmadım. nasıl kafalar var anlamak mümkün değil.

    edit: destek mesajlarınız için teşekkürler. kutu dolup taşmış. ya samimisiniz ya yavşıyorsunuz hadi hayırlısı.

    edit: yoğun çalışmaktan bakamadım ama kutu patlamış, yıkmışsınız buraları ibneler. yüz milyonuncu defa yavşıyorlar yazılmış. vay a.q! ağzım da bozuk, burdan birine de vermem, ev de benim, keyif de benim. gömen de sağ olsun. hadi kaçtım.

  • üst edit: hepsiburada.com genel merkezinden arandım. hepsiburada'nın sahte ürünlere karşı politikasının çok net olduğunu, sahte ürüne taviz verilmediğini belirttiler. bununla birlikte sahte ürünle mücadele konusunda çeşitli yaptırımlar uyguladıklarını ve gelecekte bunları geliştireceklerine dair bilgi ilettiler. bizim konumuz için de ürünün ellerinde olmadığını ve bu sebeple oluşan zarar ile ilgili fiyat farkını hediye çeki olarak tanımlayacaklarını belirttiler. sahte ürün satan firmalar için caydırıcı olması açısından çeşitli önerilerde bulundum ve dikkate alacaklarını söylediler. destekleyen tüm yazarlara çok teşekkür ederim. teşekkürler sözlük.

    14 ağustos 2021 tarihinde eşime "dyson airwrap™ complete uzun saç şekillendirici (dyson türkiye garantili)" adlı ürünü hepsiburada üzerinden 3.646,01 tl'ye satın aldık. o dönemde hemen hemen tüm sitelerde ürünün fiyatları bu civardaydı. cimri.com 1 yıllık fiyat değişimi

    eşim yaklaşık 1 yıldır elimizde olan bu üründen memnun kalmadığı için işe yaramaz olduğunu düşünüp pek kullanmıyordu. geçtiğimiz günlerde eşim bir arkadaşımızın evinde aynı ürünü görüp kullanınca bizim aldığımız ile arasında ciddi farklılık olduğunu gördü. bu duruma istinaden aldığımız üründe arıza olduğunu düşünerek dyson müşteri hizmetlerine başvurduk.

    dyson müşteri hizmetleriyle ürüne ait seri numarasını paylaştık. görsel. müşteri hizmetleri, ürünün orijinal olmadığını ve bu sebepten ötürü ürüne servis kaydı açamayacaklarını belirttiler. buna istinaden hepsiburada.com müşteri hizmetleriyle görüşüp ürünün orijinal olmadığını ve bu konuda ne yapmamız gerektiğini sorduk. onlar da satıcı firma ile iletişime geçip dönüş yaptılar ve ürünü ilgili firmaya göndermemizi istediler.

    biz, hepsiburada.com'a üstüne basa basa ürünü dyson türkiye garantili olarak aldığımızı bu sebeple hiçbir şekilde onarım/iade kabul etmediğimizi yalnızca orijinal ürün ile değişim istediğimizi söyledik. onlar da "ilgili firma tarafından ürününüz incelendikten sonra size yardımcı olacağız" dediler. biz de hepsiburada.com'un bu sözüne güvenerek ürünü ilgili firmaya gönderdik.

    09 eylül 2022 tarihi itibarıyla ürünümüz incelenmiş ve iade alınmasına karar verilmiş. ürünümüzün 14 ağustos 2021 tarihinde aldığım ücreti olan 3.646,01 tl kartımıza iade edilmiş. görsel. oysa hali hazırda ürünün satış fiyatları bu rakamın çok çok üstünde. oysaki biz sadece ürünün orijinal olanıyla değişim yapılması durumunu kabul edeceğimizi kendilerine belirtmiştik.

    hepsiburada.com ile tekrar iletişime geçtiğimizde bu geri bildirimimizin çok kıymetli olduğunu, ürünün sahte olduğunu belgelendiği için ilgili satıcı ile ticari faaliyetlerini sonlandırdıklarını belirten bir cevap verdiler. görsel

    biz ilgili firmanın üyeliğini sonlandırmanın bizim zararımızı karşılamadığını, hepsiburada.com'a güvenerek bu ürünü aldığımızı, mağdur edildiğimizi ve ayrıca iade edilen tutar ile hiçbir şekilde ürünü alamayacağımızı kendilerine ilettik. ancak konu ile ilgili "git kime şikayet edersen et" tarzında bir yaklaşımla yasal haklarımızı kullanabileceğimizi belirttiler. görsel

    biz, hepsiburada.com'a güvenerek satın aldığımız sahte bir ürünü gerçek diye 1 yıldır kullanmaktayız. sahte olduğunu tespit ettikten sonra bize iade edilen para ile biz şu an ancak ürüne ait birkaç başlık satın alabiliyoruz. talebimiz ürünün orijinali ile değiştirilmesi. ancak hepsiburada sahte ürün satıldığını kabul etmesine rağmen hiçbir şekilde çözüm sağlamaya yanaşmamakta. bu yüzden son çare sözlüğe yazarak hakkımızı aramak istedik.

    düzenleme 1: 1 yılda nasıl ürünün sahte olduğunu fark etmesin diyen arkadaşlar var. bir ürünü daha önce kullanmadıysanız elinizdeki ürünün orijinal olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? yani düşünün ki birisi size daha önce kullanmadığınız bir ürün getiriyor ve siz o ürünü orijinal diye düşünüyorsunuz ve kullanıyorsunuz. ancak o ürünü kıyaslayabileceğiniz farklı bir ürün gördüğünüzde aradaki ayrımları yapabilirsiniz. kısaca ikinci resim olmadan aradaki 7 farkı nasıl bulabilirsiniz?

    düzenleme 2: bazı arkadaşlar ürünün güncel fiyatı ile ödediğimiz arasındaki farkı talep ettiğimiz gibi bir mantık kurmuşlar. kesinlikle bir böyle talebimiz yok. tek talebimiz sahte ürünün orijinali ile değiştirilmesi. zaten ürünü gönderme amacımız buydu. ürünü gönderirken kesinlikle iade istemiyoruz değişim istiyoruz demiştik, hepsi notlarda var. biz ürünü gönderdik. şimdi elimizde ürün yok onun yerine 3646 tl var. ancak bu parayla hiçbir şekilde bu ürünü alamıyorum. hak mı bu?

    düzenleme 3: firmanın kullanıcı adını kapatmak bir çözüm değil. caydırıcı da değil. bugün o firma belki 100 müşteriye bu ürünü sattı. sahte olduğunu anlayan 5 kişiye ücret iadesini yapsa bile firma ciddi bir kar etti demektir. ayrıca bugün o firmanın satıcı adını kapatsan bile yarın birinin adına tekrar şahıs firması kurup satış yapabilir. caydırıcılık nerede?

    düzenleme 4: hepsiburada ürünün sahte olduğunu kabul eden mesajı 10 eylül'de yazdığı için başlık 10 eylül diye açılmıştır.

    düzenleme 5: yüzden fazla destek mesajı geldi. herkese çok teşekkür ederim. başlık sayesinde aynı satıcıdan satın alan bir yazar daha ürünün sahte olduğunu fark etti ve hepsiburada'ya başvurdu. bununla birlikte onlarca yazar ilgili pazaryerinden aldığı deterjandan kulaklığa kıyafetten telefona kadar birçok ürünün sahte olduğuna dair deneyimlerini anlattı. bu sorun çözülse bile türkiye'deki pazaryerlerinin sahte ürüne karşı sıfır tolerans politikası göstermesi gerekiyor. bence her önüne gelen satış yapamamalı.

    düzenleme 6: hepsiburada üzerinden satış yapan satıcının sahte ürün göndermesinden hepsiburada'nın sorumlu olmadığını yazan bazı yazarlar olmuş. o zaman hepsiburada aydınlatma metnine "hepsiburada.com satıcıların sattığı ürünlerden mesul değildir. satıcılardan aldığınız ürünlerin orijinalliğini sorgulamak tüketiciye aittir" yazsın bir zahmet ve hepsiburada üzerinden alışveriş yapacak arkadaşlar bu koşula göre alışveriş yapsın.

  • 5 kardeşiz doğum sıralarına göre meslekleri:

    1. inşaat mühendisi + öğretmen
    2. profesör
    3. beyin cerrahı
    4. müzisyen
    5. sedet

    bu çizelgeye bakınca doğru 2. çocukta kalite tepe yapıp sonra düşüyor.

  • erich maria remarque’ın savaş karşıtı romanı ve bu romandan uyarlanan filmlerin adı.

    son çekilen filmi henüz görmedim ama buradaki yorumları okuduktan sonra ilk fırsatta izleyeceğim. kitabı okuyalı belki 25 yıl olmuştur. orijinal adı ım westen nichts neues. lise son sınıftaydım sanırım, babam tavsiye etmişti. “kitabın adı neden böyle ?” demiştim, “onu da sonunda anlarsın” demişti. okuma zevkini etkileyecek spoilerlık bir durum yok aslında ama uyarımı yapayım.

    —— spoiler ——

    roman kişileri, savaş janrının çoğu örneğinin aksine sembolik değil psikolojik karakterler. özellikle başrol özdeşlik kurabileceğimiz kadar gerçekçi işlenmiş. zaten romanda hamaset, kahramanlık, klişeler yok. ölen, acı çeken gerçek insanlar var. roman boyunca iyiden iyiye empati kurduğumuz, derdine, umuduna ortak olduğumuz baş karakter son sayfada ölüyor. hem de hiç epik bir mizansen bahşemedeğimiz, hiçbir kahramanlık emaresi göremediğimiz bir anlatımla çıkıveriyor hikayeden. okuyucu olarak bir yakınınız ölmüş gibi hüzünlere gark olmuşken romanın son cümlesine geliyorsunuz. cephedeki son durumu özetlemek için karargaha geçilen rutin bir telgrafta şöyle deniyor. batı cephesinde yeni bir şey yok.

    ---spoiler---

    ölen kişinin babanız, kardeşiniz, oğlunuz olduğunu düşünün. sizin için dünya başınıza yıkılmış gibi gelebilir ama savaş için insan hayatı sözü edimeyecek kadar önemsiz. bir tepe terkedilmek zorunda kalınsaydı yahut stratejik bir köy, mezra falan ele geçirilmiş olsaydı telgraf metnine girebilecek bir içerik olacaktı. ama sadece biraz asker ölmüş işte, eh savaşta askerler hep ölür zaten. istatistiklere geçebilmek için bile yüzbinlerle, milyonlarla ölmeleri gerekiyor.

    hollywood sineması 2. dünya savaşınının acılarını anlatmayı çok sevse de insanlık tarihinin asıl ilk büyük travması birinci dünya savaşıdır. yukarıdaki bir entride bir arkadaşın oldukça güzel açıkladığı gibi 1. dünya savaşının özeti şöyledir. yeni silahlar ve kural yok.

    20. yüzyılın başında insanlığın büyük umutları vardı. teknoloji tarihte daha önce görülmemiş bir seyre girmişti. insan hayatı her geçen gün kolaylaşacak ve konforu artacak gibi görünüyordu. geçen birkaç yüzyılda reformist hareketler toplumu sekülerleştirmiş, aydınlanma devrimleri tamamlanmıştı. toplumlar feodalizmin arkaik tortularını geride bırakıyordu. zamanın ruhu pozitivizm ve rasyonalizmden yanaydı. kölelik kaldırılıyor, ulus devletler yükseliyor, özgürlük ve bağımsızlık ideal değerler olarak sivriliyordu.

    birinci dünya savaşı işte bu umutları, bu iyimser havayı silip süpürdü. amerikan iç savaşında veya boer savaşında teknolojinin insan öldürmede nasıl maharetle kullanabileceğinin kısa bir fragmanını görmüş olsalar da insanoğlu bilim ve teknolojideki sıçramayı daha önce hayal edemeyeceği kadar büyük bir katliam makinesine dönüştürmesi 1. dünya savaşıyla mümkün oldu. ortaçağa özgü iki ordunun arazide karşı karşıya gelip, sonucun meydanlarda belirlendiği savaşların yerini çocuk, kadın, yaşlı, masum, sivil demeden herkesin kafasına bomba yağdırılan topyekün savaşlar aldı. dakikada binlerce kişiyi öldürebilen makineli tüfekler, mitralyözler, gökyüzünden bomba bırakan savaş uçakları, zeplinler ve insan ayırt etmeden herkesi aynı acılı ölümle buluşturan hardal gazı, klor gazı gibi kimyasal silahlar ilk defa bu savaşta geniş kapsamlı olarak kullanıldı.

    hobsbawm sscb incelemesi özelinde yaptığı bir tespit vardır. "birinci dünya savaşı' nın çok daha küçük sayılarının, anlaşılabilir nedenler dışında, ikinci dünya savaşı'nın büyük niceliklerinden çok daha fazla etki uyandırması, bu savaşta ölenlerin anılarının ve kültünün çok daha büyük bir önem taşıması, oldukça gariptir. ikinci dünya savaşı "meçhul asker" anıtlarına benzer anıtlara yol açmadı ve savaştan sonra "ateşkes günü" ( 11 kasım 1918'in yıldönümü) kutlamaları zamanla savaş arası dönemdeki ihtişamını kaybetti. belki de on milyon ölünün asla böyle bir fedakarlık beklemeyenler üzerinde yarattığı etki, elli dört milyon ölünün bir katliam olarak yaşanan savaştan henüz çıkmış olanlar üzerinde yarattığı etkiden çok daha şiddetliydi."

  • bir fenerli olarak beşiktaş'a sempatim daha önce yazdıklarımla ortada. emre'den de, volkan'dan da nefret ederim. yaşanan mevzu pek ciddiye alınacak bir şey değil ama az önce görüntülere baktım, beşiktaş'a sempatim sırf taraftarından dolayı olmasına rağmen, bu görüntülerde emre'ye hak veriyorum. arkadaş ne olursa olsun, yalnız bir adama o kadar kişi dalınmaz, bu en başta adamlık değil. emre görüntülere bakılırsa karşılık vermiş ve hatta hırpalamış biraz da saldıranları ve sonuna kadar da haklı.

    şunu herkes bilmeli, tek başına bir insana saldırmak kahpeliktir, şerefsizliktir. linç iğrenç bir kültürdür, nereden gelirse gelsin!

  • 1995 yılı boyunca başıma gelen ilginç olay.

    debe edit:

    nadir hastalıklara sahip çocuklarımız için çok büyük bir iyilik yapmış olacaksınız.

    kampanyamız dün başladı. çığ gibi büyüyerek fakülte ve hastane yönetiminin politik nedenlerden dolayı aldığı karara geri adım attırmak istiyoruz.

    buradan imzalayabilirsiniz.

  • türk dil kurumu'nun internet sitesindeki açıklama şöyle:

    türkiye türkçesinde belirtisiz isim tamlaması yapısındaki özel isimlere yönelme veya belirtme hâl ekleri getirildiği zaman araya zamir n’si girer ve “çarşıbaşı’na”, “eminönü’ne”, “kırklareli’ne”, “köybaşı’nı”, “osmaneli’ne” şeklinde yazılır. fakat kocaeli, rumeli ve tunceli birleşik kelimeleri de belirtisiz isim tamlaması yapısında olmalarına rağmen, günümüzde “tek bir kelime” olarak algılanmaya başladıkları için “y” bağlayıcı ünsüzü ile kullanılmaktadır (kocaeli’ye, kocaeli’yi vb.).

    kaynak: https://www.tdk.gov.tr/…me-hali-ekleri-nasil-gelir/