hesabın var mı? giriş yap

  • https://cointelegraph.com/…tcoin-price-crash-arkham

    son yaşadığı crash'in özeti kimsenin dile getirmediği tersine akış olabileceği iddia ediliyor.

    grayscale'in elinde 16 milyar dolarlık kripto para portföyü mevcutmuş. kullanıcılara ait bu fon 11 ocak'a kadar bitcoin'e çevrilemiyormuş ve borsada bozulduğu zaman piyasadan %16 ucuza bozulabiliyormuş ancak. 11 ocak itibariyle kullanıcıların bir kısmının borsalara bitcoin'lerini aktarıp yükselen fiyat ile beraber aradaki farktan da kaçınarak bozmuş olabilecekleri söyleniyor. (kullanıcı dediysem içlerinde muhtemelen büyükler de var)

    özetle etf'den piyasaya para girişi ve fiyat artışı bekleyen kitlenin eline bütün bunlar olurken bu detayı hiç vermeyerek çok pis verdiler.

    ps1: aslında sec'in etf şartları içinde redemption işinin bitcoin ile olamayacağı ve usd olarak gerçekleşeceği baştan bağlanmıştı diye okumuştum ki öyle.
    https://www.etfcentral.com/…ow-upcoming-bitcoin-etf

    ps2: ama burada bahsi geçen 2013'ten beri satışta olan gbtc hisseleriymiş, spot etf çıkınca, masraflar da azalınca cash de olsa redemption işi mantıklı gözüküyor. peki bu borsalar 24 saat açık mı? açık olmasa da etf issuer ile piyasaya göre kendini dengelemeye çalışan market maker 24 saat esasına göre mi çalışıyor işte bunlar düşüşün ne zamana kadar, hangi fiyat seviyesine kadar olacağına dair belirleyici unsurlar.

    ps2: bir üst maddeye istinaden, cuma günü büyük pozisyonlara girmenin ne kadar sakıncalı olduğu geleneksel piyasalar işin içine girince tam olarak ortaya çıkmış oluyor.

  • 80 yasindaki annemin yuzune bir tebessum konduran yagis.
    perdeyi aralayip, bakip bana dogru geldi.
    -kar yagiyor.
    dedi.
    cocuk gibi...
    yagiyor annem yagiyor. bir kar yagisina daha sahit oldun, cok sukur.

  • 13-6. yy arasinda yunanistan'da yasanan kitlik nedeniyle anadolu kiyilarina surekli gocler olmustur. bu gocler sirasinda kavmini goc ettirmeye karar veren kral byzas o zamanlar yuvarlak cevaplar verip bir sekilde ucundan kiyisindan da olsa gelecegi tahmin ettigine inanilan kahinlere nereye gitmesi gerektigini sorar. kahinler "korler ulkesinin karsisina" cevabini verir.

    tam olarak nereye gidecegini anlayamayan byzas yine de yola cikar. anadolu'ya ege kiyilarindan giris yaptiktan sonra yukari, istanbul'a dogru cikar. en son bugunku kadikoy kiyilarinda durur ve karsiya, bugunku sarayburnu'na bakar. sarayburnu yemyesil, tertemiz, issiz, el degmemis bir guzellikteyken kadikoy pis, kalabalik ve bereketsizdir. karsisi bu kadar guzelken bu insanlar burada neden yasiyor diye dusunurken aklina kahinlerin sozu gelir "korler ulkesinin karsisi"
    buradaki insanlar karsidaki bu guzellik dururken burada yasiyorlarsa kor olmaliydilar.

    kavmini saraybunu'na geciren byzas ilk istanbul'un temellerini burada atar. daha sonra imparatorluklara ev sahipligi yapacagini bilmeden...

    ıste khalkedon "korler ulkesi" anlamina gelir ki mitolojide en sevdigim isimlerden birisidir...

  • başlığı ilk gördüğümde;

    mercedes-benz, bmw, vw, audi, opel, porsche, man 'dan daha iyi araçlar üretildiğini, dış ticaret hacminin 3 trilyon $ olduğunu ve bunun 2 trilyon dolarının ihracat olduğunu, ağır sanayide almanlardan daha öne geçtiğimizi, dünyanın en kaliteli makinlerinin bizim tarafımızdan üretildiğini, adidas, puma, hugo boss, bosch, siemens, solingen, gaggenau gibi firmalardan daha iyi firmalarımız olduğu, bayern münih, borussia dortmund, wolfsburg, schalke 04, bayer leverkusen'den daha iyi takımlarımızın olduğunu

    fikri uyanmıştır bende.

    fakat görüyorum ki; olay tamamen farklıymış.

    edit: ergen sabah gazetesinedir sitemim.

  • yalan soylerken utanmamak, kizarmamak bir meslek olsa, kendisi kesinlikle ultra otesi ordinaryus profesor olurdu.

    hayat pahaliligini anlamak isteyen herkesi marketlere bekliyorum. sepetine ihtiyaci icin aldigi urunleri kasada birakmak zorunda kalan insan sayisini gormeniz yeterli.

  • nükleer enerjiden vuralım dediler, adamın üniversite tezi ‘nükleer enerji’ konulu çıktı, bu da olmadı hdjdjdhdhd gülmekten çıldırıyorum

  • bir gün bir genç sartre'ın yanına gider ve ona bir konuda fikrini almak istediğini söyler. taşrada yaşayan hasta bir annesi vardır ve paris'te üniversite okuma olasılığı. hangisini seçmeliyim diye sorar.

    sartre şöyle cevap verir,
    "sorunun ne olduğu kadar kime sorulduğu da önemlidir, sen bu soruyu gelip bana soruyorsan, almak istediğin cevap ve aslında yapmak istediğin şey bellidir."

    fikir almak isteyen insanın birçok farklı motivasyonu olabilir. ama benim en sık gördüğüm neden sorumluluğu paylaşma ihtiyacı. büyük bir karar almak, hata yapmaktan korkan bir insan için çok zorlayıcı bir dönüm noktası olabiliyor. okul seçimi, meslek seçimi, ilişkiye başlamak, ayrılmak, evlenmek, boşanmak gibi kararlar, 'ya yanlış kararsa' korkusu ile bir türlü alınamıyor. sonra bir bilenden fikir almak istiyor insanlar. oysa bir insanın herhangi bir kararı için tek bilen vardır, o da kendisi.

    bana bu dönüm noktalarında başvuran insan çoktur. 'femme hanım ne yapmalıyım' derler. oysa femme bir yerde doğmuş, bir yerde büyümüş, bir ailenin ferdi olmuş, bir okula gitmiş, bir çevresi olmuş, zevkine göre izlemiş okumuş, sevgili olmuş, ayrılmış, aşık olmuş, evlenmiş, kızmış, barışmış, affetmiş ya da affetmemiş bir kadın. hiç kimsenin evrensel doğruları haiz olmadığı gibi o da bunları bilmiyor. kendi hayatı için doğru olduğuna inandıklarını yapıyor. onların da doğru mu yanlış mı olduğunu kesin bilemiyor tabii çünkü kimse seçmediği yolun nereye çıkacağını tam olarak bilemez ama öyle ya da böyle, tercih ettiği yolun tadını çıkarmaya çalışıyor.

    birinden fikir almak istediğiniz zaman kimden ve neden fikir almak istediğinizi bir düşünün. çünkü kendi doğrunuzu bulmanın tek yolu içinize bakmaktır.

  • saygı değmeyen vatandaş okur belki
    troll olduğunuz belli de gençler yalan ile beslenmesin diye yazalım

    * kuva-yi milliye ortak bir tepki olarak bir çok yerde başladı. organize hale getirildi, ordu kuruldu.
    * başta kalan tek düzenli ordu doğu anadolu'da kazım karabekir'indi. doğu'da milis güçten ziyade daha çok düzenli ordu hakimiyeti vardır. ermenileri bertaraf etmiş, batıdaki mücadelenin kafa olarak rahat yürütülmesini sağlamıştır.
    * güneydoğu'daki kuva-yi milliye'ye ekipman ve teknik destek yardımını ugandalılar yapmadı. ayrıca orada subaylar da vardı. bölgedeki kuva-yi milliye güçlendirildi ve organize edildi.
    * ege,marmara, karadeniz ve doğudaki rum ve ermenilere her türlü desteği veren batı ittifakıdır. karşında yalın bacak, tek başına, kendi imkanları ile mi yer aldı bunlar?
    * vali ile yönettiğini söylediğin yeri kurtuluş savaşından 100 yıl önce osmanlı kaybetti. ege işgali de osmanlı'nın kaybıdır. hesabını onlara sorarsın.
    *işgal edilen yerlerdeki paylaşıma göre de kaç düvel ile mücadele edildiğine bakarsın.
    * karşılıksız yardım almamak için açken bile rusya'ya buğday gönderip öyle silah alıp, zar zor düşman ile başabaş bir orduyu kurabilmek bir başarı iken, herkes işgal edilen yerleri kabullenip, elde ordu kalsın diye uzun vadeli direnişi savunurken ( öyle olsa yunan'dan ve diğerlerinden toprağı nah alırdın), ben bu ordu ile zafer alırım demek mucize gibi. çünkü o dönemki savaş şartlarına göre savunmayı kırman için düşmandan fazla olman lazım (1e 3 oranında olması lazım). ama sen anca başabaş bir ordu kurabilmişsin.
    * 200 yıldır savaş kaybeden, savunmada kalmayı öğrenen toplumu,orduyu bir de bu kadar güçlü bir ittifaka karşı savaşmaya ikna etmiş ve orduyu da hücum edecek zihniyete kavuşturmuşsun. 6 ay boyunca yerinden bile oynamaz denilen ihsaniye savunma hattını 1-2 günde yerle yeksan etmişsin.
    daha sayamayacağın bir milyon tane zorluk ve yokluk şartında zafer almışsın. girdiği topraktan çıkmayan, dönemin süper gücü ingiliz'i istanbul'dan atmışsın.sonrasında masada olabilecek en iyi sonucu almışsın.
    ama 100 yıl sonra baaaazı at organları çıkıp sana sallayabiliyor işte.
    batı uşağı, yunan hayranı feslinin izinden gitmeyin. bilgisizce de sallamayın.