hesabın var mı? giriş yap

  • nereden geldiğini anlayamadığım cüret!

    birader sen kimsin ki beni terörist ilan ediyorsun?

    hayatımın hiçbir döneminde ne fetö ile ne fetöcü ile tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne pkk'lıyla, ne sevicisiyle tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne işid ile, ne işidçiyle tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne devlete, ne bayrağa, ne cumhuriyete, ne laikliğe tek bir hakaretim oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne darbeyle, ne darbeciyle tek bir temasım oldu.

    peki bunları söyleyemeyen insanlar, özellikle de "birisi" hangi hakla halkı terörist ilan ediyor?

    geçmişlerimizi karşılaştıralım mı?

  • arabaların egzoz gazları bir çok madde içerir, bunların bazıları diğerlerine göre oldukça zararlıdır. benzin bir hidrokarbondur ve aracınız bu yakıtı yakmadan önce hava ile karıştırır. yanma olarak adlandırılan bu işlem bir çok kimyasal yan ürün üretir.

    oluşan bu yan ürünlerin bazıları tamamen güvenlidir. örneğin soluduğumuz hava %78 oranında nitrojen (n2)'den (azot) oluşur. bu azotun bir kısmı yanma sırasında oksijen ile reaksiyona girer ancak çoğu aracın egzozundan yine n2 olarak salınır. egzoz gazı ayrıca su (h2o) içerir. kış aylarında egzoz borularından su damladığını sık sık görürüz.

    araba motorları birçok zararlı madde yayar. bunlardan bazıları asit yağmuruna neden olabilir. karbon dioksit (co2), nitrojen oksitler (nox) ve kükürt oksitler bunlardan bazılarıdır.

    yanmamış hidrokarbonlar, partiküller (karbon partikülleri) ve uçucu organik bileşikler (voc) gibi araç emisyonları kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi sağlık sorunlarına neden olabilir.

    karbon monoksit (co) de araç emisyonunda bulunan zehirli gazlardandır. bu gaz, kan dolaşımındaki oksijenin yerini alır, yeterince solunur ise boğulmanıza neden olur.

    şuana kadar yazdıklarımız araba kullanmanın ne kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu gösteriyor. ancak katalitik konvertörler tam da bu sırada devreye giriyorlar ve motor emisyonlarının daha az zararlı hale gelmesini sağlıyorlar.

    ¦ katalitik konvertör nedir?
    katalitik konvertör, 1950'lerde fransız makine mühendisi eugène houdry tarafından icat edilmiştir. houdry, otomobil emisyonunu temizlemek için katalitik konvertörü tasarladı.

    katalitik konvertörlerin yaygın kullanımı ise 1975 yılı civarında, hükümetlerin arabalardan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmaya çalışmalarıyla başladı. ancak o dönemde birçok araç kurşunlu benzin kullanıyordu. kurşun (pb), katalitik konvertörün egzoz gazları ile reaksiyona giren yüzeyini kaplayarak düzgün çalışmasını engellemekteydi. bu nedenle de katalitik konvertörlerin kullanımı sınırlı düzeyde kaldı.

    ¦ katalitik konvertörler nasıl çalışır?
    katalitik konvertör egzoz borusuna bağlıdır. metal bir kasa ve seramik bir petek içerir. bu seramik petek, platin (pt), paladyum (pd) ve rodyum (rh) karışımı ile kaplanmıştır. bu soy metaller oksidasyona, korozyona ve aside dayanıklıdır. bu nedenle de kötü hava koşullarına ve araba motorunun saldığı tüm kimyasallara dayanabilecek özelliktedir.

    katalitik konvertörlerdeki soy metaller katalizör görevi görür. katalizörler, kendileri etkilenmeden bir kimyasal reaksiyonu tetikleyebilen bileşiklerdir. katalitik konvertör içindeki petek yapısı, reaksiyonların gerçekleşebileceği yüzey alanını maksimuma çıkarır. görsel

    ¦ katalitik konvertörde hangi kimyasal reaksiyonlar meydana gelir?
    katalitik konvertörler, zararlı emisyonları azaltmak için indirgeme ve oksidasyon (redoks) reaksiyonlarını kullanır.

    platin ve rodyumdan oluşan bir indirgeme katalizörü kullanırlar. azot oksit moleküllerinden (no ve no2) nitrojen atomlarını uzaklaştırarak nitrojen oksitlerin (nox) azaltılmasına yardımcı olurlar. bu işlem, serbest oksijenin oksijen gazı (o2) oluşturmasını sağlar. daha sonra katalizöre bağlı nitrojen atomları birbirleriyle reaksiyona girer. bu reaksiyon azot gazı (n2) oluşturur. tüm bunlar sonucunda daha az nox ve zaten havada yüksek miktarda bulunan azot salınır.

    katalitik konvertörler ayrıca platin veya paladyumdan oluşan bir oksidatif katalizör kullanarak hidrokarbonları (hc) ve karbon monoksiti (co) azaltmaya yardımcı olur. başlangıçta, karbon monoksit ve oksijen birleşerek karbondioksit (co2) oluşturur. daha sonra yanmamış hidrokarbonlar ve oksijen birleşerek karbondioksit ve su oluşturur.

    çalışma şeklini gösteren animasyon

    modern katalitik konvertörler oksijen sensörleri (lambda sensörü) kullanarak egzoz akışına ne kadar oksijen pompalanacağını kontrol ederler. doğru miktarda oksijenin sağlanması, indirgeme ve oksidasyon reaksiyonlarının daha verimli hale gelmesini sağlar.

    araştırmacılar, katalitik konvertörlerde altının kullanılıp kullanılamayacağını da araştırmaktalar. kulağa pahalı gelse de altın diğer birçok soy metalden daha ucuzdur. ayrıca birkaç 10 yıl içerisinde platin gibi metallerimiz tükenmesi ihtimali de bulunmaktadır.

    katalitik konvertörler, içerdikleri pahalı metaller nedeniyle çalınmaya da oldukça müsaittirler. jeffersontown, kentucky, abd'de sadece 4 ayda 180 bin amerikan doları değerinde katalitik konvertör çalan bir aile polis ekiplerince yakalanmıştır. görsel

    ülkemizde ise değiştirme maliyetinin yüksek olması nedeniyle maalesef dizel partikül filtresi ve katalitik konvertör iptali oldukça yaygındır.

    kaynak: letstalkscience - popularmechanics

  • bu kız büyüyünce manyak taş olucak. harry potter and the philosopher's stone filminde hermione granger'ı oynadı. yazar j. k. rowling açıkça söylemiş hayalindeki hermione'nin bu kadar güzel olmadığını. henüz 11 yaşında, 90 doğumlu yani.

  • (bkz: 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmak)

    çoğu insanın geçmişe dönüp baktığında yığınla 'ahh' bırakmış olan tozlu sinema örneği.

    o zamanlar pazar banyoları olurdu. bu sanırım gelenekselleşmiş bir hale gelmişti. star tv logosu maviydi. evlerde birden fazla televizyon lükstü o dönemler. tek televizyon olur, çoluk çocuk anne baba bakardı. zaten star o zamanlar 'bu pazar parliament sinema klubünde şu film var' deyu reklam yapardı, herkes merakla beklerdi.

    tadının damaklarda kalmasının sebebi belki de belli bir dönem olmasıydı. şimdi koysalar aynı prestiji yakalarlar mı bilemem. ama sanmıyorum.

    buram buram sabun köpüğü ve gri bir serbestlik gelir aklıma parliament sinema geceleri denilince. çoğu filmin yarısında uyumuşumdur, ninni gibi.

  • türk halkının anlayacağı dilde yazıyorum;

    yere göğe sığdıramayıp milyon eurolar verdiğiniz, uğruna saçma sapan şarkılar yapıp halkı gaza getirdiğiniz, bir bok alamadan eve dönen primci, gazeteciye saldıran, belinde silahla el alemin eşine salça olan a milli futbol takımının hatta teknik kadronun hatta federasyonun toplamında şu kızdaki kadar taşak yok.

    helal olsun. kazanmak önemli değil şu mücadeleyi görmek bile yeter. olimpiyat oyunları olmasa şu kızlardan haberi dahi olmayacaktı ülkenin.

    edit: 'taşaklı' kelimesini kullanmam cinsiyetçi bir algı yaratmış. bu bir ironiydi. ben bu ülkede eskiden ironimi açıklamak zorunda kalmazdım. ama mecburen şu an üşenmeden 'istemeyerek' açıklamak istiyorum.

    taşaklı dememin sebebi: cinsiyetçi türkiye'de cesaretin, hırsın, mücadelenin erkek bir eylem olduğunu dile getirmek için taşaklı kelimesinin kullanılması. ama bu maçta, entrynin başında belirttiğim 'erkek' futbol takımında görmediğimiz cesaret ve gücün, kadın voleybol takımımızda fazlasıyla gördük. o sebepten, erkekte göremediğimiz gücü kadında gördük manasında 'taşaklı' dedim. o kelimenin cinsiyetçiliğine ithafen.

    daha da açayım mı?

  • çivi üretim fabrikasıyız. ham maddemiz olan filmaşin demiri dolar ile alıp dolar ile satıyoruz. iç piyasada an itibariyle satışları durdurduk.

    dün kur 11 civarı iken bugün 13.35 i gördü. dün verdiğimiz fiyat ile bugün verdiğimiz fiyat arasında dağlar kadar fark var. müşteriye kur kaynaklı diyoruz fakat fırsatçılık yaptığımızı zannediyorlar. halbuki ben dün kazandığım para ile bugün o parayı kazanmak için aldığım demiri alamıyorum.

    tam bir kaos durumu içerisindeyiz.

  • bedeli ödenen bir hizmetin asıl amacına uygun bir şekilde uygulanmamasına karşı haklı bir tepkidir. yarın senin başına da geldiğinde usul usul yarım saat beklersin o zaman arabanı.