hesabın var mı? giriş yap

  • çok daha korkutucu olanı şu açıklamadır:

    "kasar köyü civarındaki ölçümlerin ardından görüştüğümüz köprübaşı ilçesi akp’li belediye başkanı zafer mergen, seçim sürecinde bu türden bir çalışmaya sıcak bakmadığını söyledi. mergen, ilçesinin adının böylesi bir çevre sorunu ve radyasyonla anılmasının ilçeye zarar vereceğini ileri sürdü."

    zafer mergen'in söylediklerinden anlıyorum ki radyasyonun bahsi, radyasyonun kendisinden daha fazla zarar veriyor. söz konusu yerel seçimse kanser teferruattır!

  • 80 yaşındaki sevin teyzenin bir gün barbaros bulvarında karşıdan karşıya geçmesi gerekir. sevin teyze, hem görmekte hem de yürümekte zorlanmaktadır. dolayısıyla karşıdan karşıya geçmek onun için çok zordur.

    kendisine yardım edecek birini arar gözleri. derken gözüne genç bir delikanlıyı kestirir. hemen yanına gider :

    sevin teyze : evladım seninle karşıya geçebilir miyim?
    delikanlı : peki teyze.

    beraber karşıya geçerler.

    sevin teyze : teşekkür ederim evladım.
    delikanlı : ne demek teyzeciğim. asıl ben size teşekkür ederim.
    sevin teyze : neden evladım?
    delikanlı : ben körüm.

  • last seen'i kapatanların hala diğerlerinin last seen'ini görebildiğini sanan insanlar tarafından eleştirilen insan.

    biz kapatınca diğerlerini de göremiyoruz zaten. yani ben kimsenin - sevgilim dahi olsa - last seen'ini merak etmiyorum, kimse de benimkini merak etmesin.

  • -kopeklerini evlendireceklerini soyleyen komsunun evlilik davetiyesi verip dugune davet etmesi. (oha) neyse peki oyle olsun bakalim diye gunu geldiginde yola cikip gidildiginde, dugune uygun olmayan kiyafetle (!) gelindigi bildirilerek kapidan giremezsin diye geri cevrilmek istenmesi. arkadasla birbirimize donup "ne diyo la bu, bu nedir la" bakisi atmamiz. neyse dugun(!) sahipleriyle baglantiya gecip bir sekilde iceri girmemiz. ve evet tipik amerikan dugunu gibi millet masalarinda icki icerken kopek sahiplerinin evlilik yeminlerini kopekleri adina etmeleri, kopeklerin cok sekil giydirilmesi ve milletin harbi harbi evleniyorlar diye mutluluk goz yasi dokmesi bunlar olurken benim dayanamayip hayvan gibi gulmem ve pis bakislarin hedefi olmam. "sorry, they are so sweet" diye yalandan kivirmam.

    -arabayi park ederken arkadan arabaya tak tak diye vurulmasi. polisin park cizgisini az gectim diye ( 1-2inch disarda) ceza yazmaya kalkmasi. benim "baba napiyon yapma, isa askina lutfen, kurban olam" serzenislerime aldirmamasi benim de caresiz beklerken cakallik yapip "iyi de sen arabama vurdun ben daha park etmedim" demem uzerine bir sure dusundukten sonra "hmm aslinda haklisin ama bak bi daha yapma" diyip cezadan yirtmak, benden sonra gelen kurbani tam olarak arabadan cikmasini beklemesi ve o ciktiktan sonra parkin disarda mi diye kontrol edip disarda olduguna karar verip kadinin yakarislarina aldirmadan ceza yazmasi. (benim bokuma kadina patladi)

  • ilkokulda benim de maruz kaldığım sorudur. manita ne ben nerden bileyim o yaşta?

    video kaset kiralanırdı* o dönem. superman 4'ü aldık babamla, eve gidiyoruz. ben acayip heyecanlıyım. bir yerlerden atlayasım, zıplayasım var. bir pelerinim eksik.. karneyi de almışım, o da süper. yol üzerinde babam bir arkadaşının yanına uğradı. biraz konuştular sonra adam bana döndü ve yanağımdan bir makas alıp sordu;

    - yakışıklı, senin nasıl gidiyor bakalım? kaç manitan var?

    - (manita ne ki? dersleri soruyor herhalde.) hiç yok amca, hepsi pekiyi.

  • haberlere göre akp'li bakan mevlüt çavuşoğlu'nun ales'te sonuncu olan akrabası şeyda çavuşoğlu'dur. yüksek lisansı kazanmıştır ve mahkeme puan listesine erişimi engellemiş.

    "dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu’nun akrabasının ales ve yabancı dil sınavlarında son sıralarda yer almasına rağmen yüksek lisansa kabul edildi. üniversite yönetimi önce internet sitesinde puanlara ve sonuçlara ilişkin duyurulan listeyi yayından kaldırdı. daha sonra üniversite rektörlüğünün talebi üzerine mahkeme puanların gösterildiği listeye erişim yasağı getirdi."

    link

    siyasal islamcılar, 'kul hakkı yeme'* konusunda çıtayı everestlere çıkardılar maşallah. bu rezilliklere rağmen hâlâ seçimlerde, "küstüm oy kullanmıyorum" diyenler varsa tekrar düşünür umarım. bu karanlığın zayıflaması, güç kaybetmesi lazım.

    ayrıca; (bkz: #85611165)

  • f-35 vs. s-400 restleşmesinin sonucudur, bu konuda atılan en son adımdır.

    devletler arasında bu tür restleşmelerin olması normal diyeceğim de aslında konuyu geniş düşünürsek, hep aklımdan geçtiği gibi, türkiye'nin mümkün olduğu kadar askeri açıdan elinin zayıf tutulması stratejisine gidiyor olay. eldeki operasyonel askeri uçak envanterinin (nakliye ve eğitim uçaklarını saymazsak) giderek eskidiğini ama bu eskileşmenin zıttı bir oranda da askeri operasyonlara ağırlık verildiğini ve uçağa ciddi olarak ihtiyaç duyulduğunu bu adamlar çok iyi görüyor. netice buraya yazan çoğu askeri uzmanın bilemediği nokta şu ki biz hala fms kanalından eldeki askeri uçak filosu için sürekli malzeme siparişine ve/veya lru/sru onarım/değişimine devam ediyoruz ve bu filo için amerikalılarla kontak halindeyiz. sipariş edilen malzeme oranlarına bakarlarsa eldeki filonun aşağı yukarı ne seviyede olduğunu tahmin edeceklerdir. dolayısıyla eskiyen filonun bize askeri açıdan baskı yaratan bir faktör olması bu adamların f-35 kartını bize karşı böyle ufak tefek gıcıklıklarla devamlı önümüze atmasına neden oluyor.

    yeniden hatırlarsanız f-35 olayında satış kanalı tamamen kapatılmadı. sadece "bilerek" geciktiriliyor, zorlaştırılıyor.

    bu konunun çözümü "sen bana f-35 satmazsan ben de gider su-xx, mig-xx, rafale, eurofighter alırım, parasıyla değil mi?!" değil. parasıyla olmuyor o işler. isterseniz kamyon kamyon para dökün, çıkarlar ortak ya da yakın değilse zırnık vermezler. uluslararası hukuk, mahkeme demek de çözüm değil. askeri satışlarda uluslararası hukuk işlemez, 2 ülke arasında olur sorun ve çözüm. mevzu diyalogla çözülürse çözülür yoksa geçmiş olsun.

    bu işin daha büyümemesi lazım ve uçakları bir an önce almamız gerekiyor. itidallı davranılmalı ve politika oluşturulmalı. f-35 ile ilgili eski yazılarımı okuyanlar bilecektir ki ben f-35 projesine, uçağın durumu ve projenin geneli itibariyle sonuna kadar karşı birisiyim çünkü hem uçak yamalı bohça durumunda hem de proje detayları milli güvenliğe zarar verici unsurlar içermekte ama bu seviyeye getirilmiş bir projenin de artık nihayete erdirilip zararın bir tarafından dönülmesi gerektiğini düşünecek kadar da realistim. ayrıca başta söylediğim gibi, ki bunu daha önce yazdım diye bana saçma sapan yığınla mesaj atıldı, bu sorunun ardında bölgede israil'le rekabet edebilecek ve ileride potansiyel risk oluşturabilecek bir hava gücü yaratmama planı var. israil "bağımsız" (neden böyle dediğimi anlamak için israil ve alis diye yazıp araştırın) f-35 filosu ile bölgedeki hava gücü en kuvvetli ülke şu anda ve bunun böyle kalması lazım geliyor ki bizim f-35 projesine taş koyuluyor. yunanistan'ın f-35 alması falan geçiniz, yunanistan hava gücünün neredeyse türkiye ile paralel oluşturulmasına bakarsak bu ülke hep türkiye aleyhine "çıkarlar için kullanılabilecek" bir emniyet subabı olarak görüldü ama şu anda ne yunanistan'ın f-35 maliyetini karşılayabilecek ekonomik gücü var ne de f-35 satın alınmasını yunan kamuoyuna mantıken açıklayıp kabul ettirebilecek bir siyasi ortam var. ayrıca ab fonlarıyla hayatta kalabilen yunanistan bu durumu ab'ye daha doğrusu almanya'ya açıklayabilir mi bir düşünmek lazım. ha yunanistan 10 seneye toparlar o ara fighter filosu eskir o zaman başka ama yakın-orta gelecekte f-35 için yunanistan faktörü bizim için risk olmaz.

    mevcut konjüktür gereği rus uçaklarını "kolay kolay" alamayacağımızı, eğer alırsak bunun çok çok ciddi bir eksen kayması anlamına geleceğini de yeniden hatırlatmalıyım. avrupa'dan da uçak muçak alınmaz. zaten onlardan mümkünse hiçbir askeri malzeme alınmasa keşke.

    yerli uçak diyen arkadaşlarımıza da hep yaptığım gibi şu tavsiyeyi vereceğim, elinizin altında google var. lütfen oraya usaf experimental fighter project vb.birşeyler yazın ve çıkanları okuyun. bir ülkenin havacılık kültürü kitaplardan okunan bilgilerle oluşturulmaz, 4-5 sene içinde "ben istedim oldu" denilerek oluşamaz, çok rollü savaş uçağı vikipedya okuyarak tasarlanmaz, bu tip silah sistemlerinin tasarım bilgilerine kolay kolay hakim olunamaz, doğru düzgün deneyim kazanmadan da ihtiyaçlarınızı karşılayacak savaş uçağı yapmak imkansız bir durumdur.

    ekleme: "zararın bir tarafından dönülmesi gerektiğini" demekle ne anlatmak istediğime dair bir mesaj aldım. anlatmaya çalıştığım şu, f-35 projesi bizim hem siyasi hem askeri hem de mühendislik anlamında çok emek verdiğimiz ve ilk defa bir silah alımında silahın tasarım aşamasından itibaren işin içinde olduğumuz bir proje. f-16'da kör-topal da olsa başladığımız çabanın daha ilerlemiş ve profesyonelleşmiş bir hali. zamanında bu ülke amerikan döküntülerinden çok çekti ama ilk defa f-35 projesi ile bize bazı teknolojileri sağlayacak ve mühendislik deneyimimizi çok ileriye taşıyacak bir fırsat yakalamıştık. evet ben bu projeye karşıyım çünkü hem uçakta ciddi yetersizlikler var hem de işin lojistik ayağında milli güvenliğe zararlı unsurlar var ama bu kadar da emek verilmiş bir projenin de bu kadar kolayca kenara atılmasına üzülüyorum. o nedenle zarardan dönülmesi gerektiğini vurgulamaya çalıştım.