ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rooibos
-
türkçede "kırmızı çay" olarak bilinen, sadece güney afrika'da yetişen bir çay çeşidi.
afrikaans dilinde "rooi" kelimesi "kırmızı" anlamına gelmekteyken, "bos" kelimesi de "çalılık" anlamına gelir. yani "rooibos" kelimesi "kırmızı çalılık" anlamına gelmektedir. (bkz: afrikaans/@capetonian)
aslında tam olarak bir çay değil. latince ismi "aspalathus linearis" olan bir bitkiden gelmekte. hassas, yetiştirilmesi biraz özen gerektiren, her bitki çok az tohum verdiği için tohumları çok değerli, sadece güney afrika'da yetişen bir bitki. genelde güney afrika'nın western cape bölgesinde yetişiyor. çalılığa benziyor, iğne yapraklara sahip. dolayısıyla rooibos ismindeki "bos" kısmı buradan gelmekte. bitki şöyle ve şöyle
aslında yeşil yapraklı, fakat yapraklar kurutulunca oksitlenmeden dolayı kırmızıya dönüyor renkleri. dolayısıyla rooibos kelimesindeki "rooi" kısmı da buradan geliyor.
kafein veya tein içermez. aslında bir nevi "bitki çayı" da denebilir. çayın tadı çok yumuşaktır. içine şeker katmayı gerektirmez. genellikle içerisine süt eklenerek tüketilir, fakat bu süt katılmazsa çayın tadı daha güzel alınmaktadır kanımca.
bir de "rooibos çayının kuzeni" denilen honeybush çayı vardır. tadı rooibos'a benzer, fakat biraz daha bal kokulu, daha ağır kokulu bir çaydır.
rooibos çayının faydalarına gelirsek;
- kanser riskini düşürür, yaşlanmayı geciktirir. bu özelliğine rağmen bazı sitelerde kemoterapi gören insanların kesinlikle içmemesi öneriliyor.
- bağışıklık sistemini geliştirir
- ınsomnia, tansiyon ve baş ağrısına iyi gelir
- dişleri ve kemikleri güçlendirir
bunlar en popüler/bilinen faydaları. bunlar dışında birçok faydası bulunmakta.
malesef türkiye'de iyi kalitede rooibos bulmak çok zor. ancak bazı kafelerde tatmak mümkün, onlar da yurt dışından getirtiyorlar zaten. türkiye'de satılanlar hep içerisine aromalar katılmış, başka çaylarla karıştırılmış rooiboslar.
rooibos çayının üretim hikâyesini anlatan güzel bir video şuradan izlenebilir.
yaran tatlı hayat diyalogları
suskunluk sarmalı
-
alman bilim kadını elisabeth noelle neumann tarafından ortaya atılan bir kuram.
kabaca, kişisel görüşünüzün başkalarının ne düşündüğüne bağlı olduğunu savunuyor. bunu savunurken de adım adım varsayımlar yapıyor:
öncelikle insanlar bir görüşü benimsemede yalnız olduğunu düşünüyorsa bunu açık olarak dile getirmekten kaçınır, ama bu görüşlerinin paylaşıldığını, destek göreceğini düşünüyorsa çevresindekilerle konuşur. tereddütle attığınız bir tweet'e rt/fav gelince onu diğer ortamlarda dile getirmekten çekinmezsiniz örneğin.
peki bir görüşün toplumda ne kadar geçerli olduğunu nasıl saptarsınız? kitle iletişim araçlarıyla. medyada çok yer alan bir görüş kabul alır, medyada yer almayan görüş dışlanır gibi bir düşünce oluşmakta.
kitle iletişim araçlarına baktınız, hepsi aynı kanıları dile getirme eğiliminde. cümlelerini de hep toplumun hepsi aynı kanıdaymış gibi kuruyor. çoğu zaman öyle olmasa bile.
böyle olunca insan toplumdan ve bulunduğu çevreden dışlanma korkusuyla görüşünü savunmuyor. savunmayınca suskun kalıyor, dolayısıyla o görüş daha az yaygın ve geçerli sayılıyor. ve işte suskunluk sarmalı oluşuyor.
yani savunduğun görüşü dile getirmede daha az istekli olmanın sebebi bu görüşün medyada/çevrende dile getirilmemesi, ama zaten medyada/çevrende dile getirilmemesinin sebebi de senin o görüşü dile getirmemeyerek bu sarmalı güçlendirenlerden biri olman.
bu olayı açıklayan bilimsel makalelerde çok bahsedilen bir deney var: asch'in sosyal etki deneyi.
deneyde üç değişik boyda çizgi var. deneklere hangisinin onlara ayrı örnek olarak gösterilen dördüncü çizginin uzunluğuna yakın olduğu soruluyor. ve doğru cevabın hangi çizgi olduğu çok açık biçimde belli. bir de deneklerin arasında araştırmacıların denek rolü yapan yardımcıları var. bu yardımcılar deneklerden önce art arda yanlış cevap veriyorlar. sonuç ne oluyor? kendisine sıra gelene kadar yanlış cevabı veren yardımcıları dinleyen denek, gerçeğe aykırı olduğunu çok açıkça bilmesine rağmen yanlış olan cevabı veriyor. deneyin sonucunda her üç denekten birinin doğru cevabı bile bile yanlış cevabı verdiği görülüyor.
bu şu demek: insan doğru bildiği bir şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaştığında onlara uyum sağlıyor. çoğu insan çok da umrunda olmayan, önemsiz bir konuda çoğunluğun yanlış olduğundan şüphe edemeyeceği görüşüne katılıyor. neumann'a göre sebebi de dışlanma korkusu.
aynı şekilde, birtakım "yanlış" fikirlerin bundan uzun yıllar önce toplumda nasıl bu kadar baskın olabildiğine şaşırdığınız olmuştur. sebebi suskunluk sarmalı.
suskunluk sarmalından kurtulmanın yolu da bu dışlanma korkusunu yenebilmek. çünkü toplumu değiştirmek dışlanmayı göze alarak fikirlerini dile getirebilen bireylerle mümkün olacak.
kolpaçino 4'ün kadrosu
-
sonunda mermiye gerçekten kafa atan birini bulmuşlar.
kim milyoner olmak ister'de eski sevgiliyi aramak
-
fırsat bu fırsat gerçekleşebilecek eylem. üstelik arada kenan ışık abi var telefonu da kapatmaz.
-evet 1 milyon tl'lik soru için telefon jokerini istediniz. kimi arıyoruz?
+arzu kaplanoğlu
-kimdir arzu kaplanoğlu?
+kendisi eski sevgilim... param yok diye terketmişti beni.
-anlıyorum..
akabinde sorunun cevabı bilinip, kıza "ben sadece sana 1 milyon tl kazandığımı bizzat bildirmek için aramıştım ama o parayı rüyanda görürsün" denerek telefon kapatılırsa çok karizma olur.
öğretmenin fotoğrafını paylaşan öğrenciler
-
bir dönem öğretmenlik yaptım ötesini bile yaşadım. psikolojik tedavi gördüm. çocuklarınız tam olarak böyle. bugün öğretmenin kıyafetini eleştirirsiniz ancak ben derse hep önlükle giderdim. yani konu şerefsizlikse her şey bahane etmeyin bence. kimse sizin paşalarınızı, prenseslerinizi bu şekilde çekmek zorunda değil.
g. kore'de beyin yiyen amip vakası bildirilmesi
-
türkiyede aç kalır
türkiye'de kahvaltı kültürünün içler acısı olması
-
henüz kuymak yememiş insan feryadı. batı sikimi yesin benim. sabah kahvaltısında espresso içen adamdan hayır mı gelir?
üstsüz güneşlenmek
-
üç arkadaşım bozcaada'da, ıssız sandıkları bir koyda denemişler bunu. tabi sonrasında tepelerde bir izdiham, insan seli, kalabalık falan derken kızlar üstlerini giyene kadar adanın o tarafı 28 cm daha denize gömülmüş.
15 temmuz'da tankın ikiye böldüğü adam
-
(bkz: eski dostum tankla gelmiş)
ücretsiz internet bir vatandaşlık hakkıdır
-
bizim burda 2 mb için adamın dalağını söküyorlar estonya abi.
sevgili bulmaya çalışanlara tavsiyeler
-
tango kursuna yazılın abi, eli boş döneni görmedim.
tango öğreneni de.
kalbimin tek sahibine
-
meleklerin ne yaptığını anlayamadığım şarkı.
galiba, "melekler kurs açmış beylik düzüne"...