hesabın var mı? giriş yap

  • kendisi ile duygusal ilişkiye girerseniz, en sonunda"eeeeeeeehhh eytere lannn, sen beni sev, sen benle ilgilen, sen benden özür dile, sen sırtımı sev, sen beni anla, sen bana yaltaklan, sen benden talep et, sen benden rica et, sen beni uyut, sen benim için yaz çiz, sen kendi hatalarının farkına var, sen pişman ol, sen bana güzel laflar et" diye yırtınarak cinnet geçirirsiniz. ama hayır, cinnet geçirme hakkı da sadece ondadır.

    kendine o kadar hayrandır ve gururu için yaşar ki, sizi hayran olunacak insan kıvamından çıkartır, gurursuz kılar.

    özetleyeyim; ailesi/çevresi/geçmişi/eğitimi tarafından törpülenmemiş ise, siz de onu törpüleyebilecek ayakoyunlarına fersahlarca mesafedeyseniz egonuzu ezer, üstünüze basar geçer.

    bir tanesiyle evliyim ben bunların " benim gözlerim güzel mi? diye sormuştum geçmişte gaflete düşüp, "benimkiler daha güzel" demişti. gözlerinizin güzel olduğunu unutursunuz. aman ha.

  • değerini ötekine bağlayan insanların daha sık yaşadığı bir durum.

    iyi hissetmek için başkasının onayına ihtiyaç duyan insan sıklıkla kendinden feragat eder. hayır demekte zorlanır, hayatını başkalarının arzusuna göre şekillendirir.

    elbette, insan sosyal bir varlık. dünyayla bağımızı insanlar üzerinden kuruyoruz. münzevi bir yaşam sürmek marifet değil. insan insanla zenginleşir ve yatışır. bu ilişkilerde ortaya konulan nezaket, kadirşinaslık, saygı birer erdem ve güzellik. ancak bunları, bir başkası için kendi arzunuzu bir kenara koymakla karıştırmamak gerekli.

    arzunuzdan koparsanız kendinizden koparsınız. süreğen olarak ötekine göre şekillenirseniz, özgürlüğünüzü ve özsaygınızı zamanla yitirirsiniz. öyle bir an gelir ki aynaya bakınca kim olduğunuzu tanıyamaz hâle gelirsiniz.

    kendini sevmeyen birini, başka kim sevebilir? kendini değerli görmeyen birine, başka kim değer verir?

    bu hayatta herkesi olduğu gibi sevip, değer verecek birisi var. en karanlık yanlarımız bile, bizi olduğumuz gibi seven biri için güzel olabilir. ama önce kendinizi, aydınlık ve karanlık yönlerinizle, güçlü yanlarınız ve zaaflarınızla sevip, değerli bulmayı öğrenmeniz gerekli. bunu yapmayı öğrenince ve aynaya bakıp gülümseyince, karşınızdakiler de size gülümseyecek.

  • aşağıdaki gibidir:

    "alçı’ya göre ben abartıyorum, biz abartıyoruz. biz yalan söylüyoruz, o doğru.fakat ilginçtir. aynı hanımefendi, bundan birkaç sene öncesine kadar bizim “bunların amacı başka, bunlar tehlikeli, inanç özgürlüğü başka devlette örgütlenmek, yapılanmak başka” diyerek tehlikeye dikkat çektiğimiz zamanlarda fetullah gülen ve cemaatine övgüler düzüyor, bizi yalan söylemekle, bizi abartmakla suçluyorlardı. yani tehlikeyi öngörmekte kimin daha yetkin, kimin ise sınıfta kaldığı malum. bu yüzden yarın öbür gün herkesten çok suriyeli ve göçmen düşmanı olurlarsa hiç şaşırmayın

    ne de olsa “aldatılanların” güçlü olduğu bir ülke burası. bu arada beni yemeğe de davet etmiş nagehan hanım. böyle bir daveti geri çevirmek çok ayıba girer. odakule’nin hemen yanında, kallavi sokakta, hala felafelci olmadıysa fıccın diye şahane bir lokanta vardır. oraya gideriz. merak etmesin, boşnak lokantası değil, çerkes lokantasıdır."

    yazının tamamı:

    https://m.haberturk.com/…yli-1001/3397784-monopolit

  • yedi yıl önce ülkemizde polisler, ali ismail korkmaz'ı döve döve öldürdüler. döve döve. hiçbir suçu, günahı, yanlışı yoktu. daha iyi bir yaşam istediği için öldürüldü.

    almanya'da gerçekleşen bilmediğim bir olay üzerinden nefret kusacak değilim. ama o zamanlar tepki göstermeyenlerin şimdi dış güçler demesi de gülünç olur. kendi ülkesinde medeniyet olmayan bizler, başka ülkelerin asayişlerine had bildirebilecek mertebede değiliz.

  • 6 kasım 2014 ekonomik eylem planı çerçevesinde metro, tren gibi raylı sistem hattındaki okul, üniversite, işyerlerindeki personelleri taşıyan servisleri kaldıran ve vatandaşı toplu taşıma araçlarına yönlendirilen karardır. metrobüs ve metrolarımızın çok boş olmasından dolayı şahane bir plan olarak türk politikasına altın harflerle bugün itibariyle kendini yazdırmıştır.

  • toplumsal kırılmalar başlıyor. baskıcı, sansürcü, millet iradesini gasp etmiş kişilerin sonunda böyle açıklamalarla karşılaşması kaçınılmazdır.
    sanıyorlar ki üst perdeden tek kendileri konuşabiliyor. köşeye sıkıştırdınız insanları ve bizim de zincirlerimizden başka kaybedecek hiçbir şeyimiz yok!