hesabın var mı? giriş yap

  • tebrikler! linç etmeden önce "dur bir okuyayım" diyerek medeni birey olmada büyük bir aşama kaydettiniz. bu içerik sizin gibi ekşi sözlük'ü linç etmek için şu anda büyük bir coşku hissedenlerle paylaşılması için hazırlandı. olabildiğince kısa tutuldu:

    - ekşi sözlük bir platformdur. twitter/facebook gibi. içeriğini kullanıcılar yazar. bunlar ekşi sözlük çalışanı, maaşlı editörler vs değildir. isteyen herkes kayıt olup ekşi sözlük'e yazabilir. dolayısıyla yazılanlar ekşi sözlük'ün firmasının görüşünü belirtmez. twitter/facebook gibi.

    - ekşi sözlük diye birisi yoktur. ekşi sözlük diye tek bir zihniyet de yoktur. her görüşten her kesim yasalar ve format çerçevesinde olduğu müddetçe istediğini yazabilir.

    - ekşi sözlük'e yazılanlar ön denetimden geçmez. twitter/facebook gibi. bunun tc yasalarında da böyle olması öngörülür.

    - ekşi sözlük bir türk firmasının olduğundan tc yasalarına tabidir. (twitter/facebook bu yasalara tabi değil). (edit: bir kullanıcı "o zaman yurtdışına taşıyın" deyince ekleme gereği hissettim: twitter/facebook'un türkiye'de açık kalma sebebi uluslararası bilinirlikleri. çünkü kapatılınca bir sonraki ab ilerleme raporunda muhakkak konu ediliyorlar. çat çut kapatılıp bir daha geri açılmayan sürüyle site var. en son örnek booking.com. ekşi sözlük gibi sadece türkiye'de bilinen bir mecranın uluslararası çalkantı yaratma riskini düşük göreceklerinden açık tutmakla uğraşmazlar. velhasıl yurt dışına taşımak tc yasalarından yırtma garantisi vermiyor)

    - t.c. yasaları internet'te de geçerlidir. o yüzden gerçek hayatta söylenmesi suç olan bir şey ekşi sözlük'te de yazılamaz. ekşi sözlük denetimi bunları kaldırır, kaldırmayacak olursa mahkeme kararıyla kaldırmak zorunda bırakılır.

    - ekşi sözlük email, web, telefon gibi yollarla şikayet kabul etmekte, türkiye'nin en düzgün denetlenen, şikayetlerde en kolay ulaşılabilir mecrasıdır. şikayetlerinizi şu adresten iletebilirsiniz: https://eksisozluk.com/iletisim

  • bu sehri terkedemeyisin asil nedeni "ihtimaller hastaligi" dir.

    6 aydir denize inmemissinizdir ama denizin orda oldugunu bilmek, "gidebilme ihtimali"ne baglanirsiniz.

    evci bi insansinizdir, ama gece hayati, bar vs gibi ortamlarin varligini bilme ve istegidiniz zaman "ulasabilme ihtimaline" baglanirsiniz.

    butun konserler, muzeler, tiyatrolar etkinlikler ordadir ama gitme sikliginiz senede bire donusmustur bile hayat temponuzdan, fakat nasi olsa elinizin altindadir dimi "istediginiz zaman kacabilme" ihtimaline baglanirsiniz.

    iste bu sehirde kaldikca nufuz eder bu hastalik, gittikce kronikleserek.
    ihtimaller hastaligi.

  • 1963'te tanıtılan bertone'nin tasarımını yaptığı, v12 motorunu giotto bizzarini'nin bulduğu lamborghini 350 gtv, markanın ürettiği ilk otomobildir. gel gör ki, hesaplama hatasından ötürü motor kaputa sığmadığı için torino'da gövde ve motor ayrı ayrı sergilenir. daha sonra güçlü bir ekiple toparlanıp üretime geçen araç, lamborghini 350gt adı ile satışa sunulur...

    1965 yılı kasımında, giorgetto giugiaro tasarımı lamborghini miura konseptini torino'da tanıtan marka, bu aracı marcello gandini imzası ile seri üretime geçirir. ilk başta 30 adet üretilmesi planlanırken, miura, yoğun taleple 761 rakamını görür. lamborghini'nin dünyada spor arabası üreticisi olarak yükselişi böyle başlamış olur...

    1966’da cenevre’de carrozzeria touring tasarımı lamborghini 400 gt tanıtılır ve araç toplamda 247 adet üretilir.

    1968'de lamborghini marzal konseptinden yola çıkarak üretilen, bertone tasarımı lamborghini espada, markanın 10 yıl boyunca 1200'den fazla sayıda ürettiği 4 kişilik aracı olur.

    yine 1968’de adını manuel rodriguez'i öldüren boğadan alın lamborghini islero çıkar ortaya. carrozzeria marazzi’nin tasarladığı bu otomobil 225 adet üretilir.

    1970’de marcello gandini tasarımı lamborghini jarama çıkar ve gts versiyonu ile birlikte 1976'ya dek 327 tane üretilir.

    1970’de bertone tasarımı lamborghini urracoüretilir. ağır vergiler yüzünden motor seçenekleri zayıftır.

    1971'de çıkan lamborghini countach, arkayı görmenin mümkün olmadığı tasarımı ile markanın yukarıya doğru açılan kapıları kullandığı ilk aracı olur.

    1972 yılında zor duruma düşen ferrucio, önce traktör fabrikasındaki hisselerini ortağı fiat'a satar. sonra da kendi kendine yetmesine rağmen otomobil departmanını isviçreli yatırımcılara devreder. 1978'de iflasını açıklayan şirketi isviçreli 2 kardeş alır ve 1978’de chrysler'e satar. bu arada şirket lamborghini silhouette, lamborghini jalpa ve lamborghini lm002 satışlarına devam eder.

    1989'da geliştirilmeye başlanan lamborghini diablo, marcello gandini tasarımı ve chrysler mekaniği ile 1991'de satışa sunulur.

    1994'te chrysler'in mali sıkıntılarından sonra endonezya yatırım grubu megatech'e satılan lamborghini, 1997'de audi'ye devredilir. bu, lamborghini için altın çağın başlangıcı olur. özellikle 2000'den sonra markanın satışlarında patlama yaşanır...

    2002'de adını cordoba'da 24 kılıç darbesine rağmen ayakta kalan ve dövüşe devam eden, sonra da matador tarafından öldürülmeden arenadan çıkma başarısını gösteren "murciélago" isimli boğadan alan luc donckerwolke tasarımı lamborghini murcielago piyasaya çıkar. aracın, 2003'te 50 özel versiyonu* 2005'te ise 2004 yılında tanıtılan lamborghini murcielago roadster adlı üstü açık versiyonu satışa sunulur. bu roadster, 3.8 saniyede 100 km/s hıza ulaşabilir.

    2003 yılında, cesur anlamına gelen lamborghini gallardo piyasaya sürülür. araç, luc donckerwolke imzalıdır ve lamborghini’nin en çok satan modeli olur.

    şirket, 2006 yılında gallardo spyder, 2007 yılında ise cenevre otomotiv fuarı’nda lamborghini gallardo superleggera’yı tanıtır. 2008'de en güçlü gallardo olarak tanıtılan lamborghini gallardo lp 560-4'ü satışa sunar.

    bu arada çıkan lamborghini gallardo se sadece 250 tane üretilir. lamborghini reventon ise lamborghini murcielago lp640 temelleri üzerine oturtulur.

    marka, en son 2009 cenevre otomobil fuarı'nda, 300 adet üretilecek son murciélago serisi lamborghini murcielago lp670-4 superveloce'u tanıtmıştır.

    lamborghini dendiğinde boğa güreşlerinden alınan isimler dikkati çeker. otomobil meraklılarının hayallerini süsleyen bu marka, yaratıcısının ilk başlarda istememesine rağmen yarışlara bulaşır. formula 1 motor tedarikçiliğinden kendi takımını kurmaya uzanan bir serüven de burada yaşanır.

    bu denli ciddi yazdım ama cıvıtmasam olmaz. dayanamayacağım valla. hastasınım ulen!

  • hoşlanılan kişi illa ki farkındadır bunun. iddia ediyorum öyledir. bunu yapan adamın yaptığı şey şudur: "a noktasına bakıyormuş gibi yaparken b noktasına bakmak". şöyle ki:

    hoşlanan adam hocaya bakıyor gibi görünmeye çalışır. tahtaya bakar... masaya bakar... ama gözünün ucuyla hep "o"na bakmaktadır. gözleri tahtaya bakarken kafası "o"na dönüktür. kafası tahtaya dönükken göz ucuyla "o"nu izler... ikisinden biri yani. (ama illa ki bakar.)

    hoşlanılan kişi eşek değilse bunu görür, anlar, daha da olmadı, hisseder: "yav sanki şu dersi dinleyen çocuk bana mı bakıyor ne? boynu pek bir garip kasılmış..." gibi. ve genellikle -hayatında biri yoksa- merak etmeye başlar: "evet yahu, resmen göz ucuyla beni kesiyor bu. kimmiş ki?". ardından ilgilenmeye başlar: "hmm, gri giymiş bugün, hoş olmuş aslında". sonra takip etmeye başlar: "allah allah, derse gelmedi bugün..."

    sonra karşılıklı çaktırmamaya çalışarak birbirini kesen bir çift olurlar. müstahaktır ikisine de. herkesle can ciğer kuzu sarmasıyken bir sürü ortak arkadaşları varken, boş koridorda birbirleriyle karşılaşınca konuşmaktan öyle korkarlar ki, nefeslerini duyabilirsiniz. milisaniyelik gözgöze gelmeler yaşarlar. herşey o kadar ortadadır ki...

    işin kötü tarafı, bazen hiç açılmazlar birbirlerine: "bunca zaman hoşlanıyor olsa bir selam verirdi, ben yanlış anladım demek ki" derler. ama içinde bir merak kalır hep: "acaba?.."

    of, bu ne böyle ya, konuşun kurtulun, karşılıklı delirtmeyin birbirinizi.

  • ekrem başkan; sosyal medya, televizyon hatta reklam panolarında bu durumu halka anlatmalıdır. unutmayın ki 15000 olan oy farkı halkın iradesi göz önünde olunca 800000'e çıkmıştı. burada da halk bu durumu fark edince tabii ki bir tepki koyacaktır.

  • sene 2032.

    ergenlik hezeyanlariyla surekli dunyaya satasir duruma gelmis oglumla ayni tartismalari yapiyoruz.

    - bana ne yapacagimi soylemezsin sen. babamsin diye her hareketime karisabilecegini mi saniyorsun ?
    - yavrum yapma. senin iyiligini istiyorum ben.
    - benim hicbir seyimi isteyemezsin. hem sen hayatta ne basardinki beni yonlendirmeye calisiyorsun ?
    - ben 10 yil, 5 buyuk turnuva zinedine zidane'i canli izledim. hem de 4 senesi ronaldo luiz nazario de lima ile birlikte.
    - ne diyosun yeaaa.
    - benle ne diyosunlu konusma agzini burnunu kirarim senin it. yumurtadan cikmis kabugunu begenmiyor, pezevenk.

    gibi diyaloglara neden olacak efsanedir. her messi mi ronaldo mu tartismasinin yasandigi gun biyik altindan gulen bir nesil birakmistir arkada.

  • eger gercekten geldiyse ilk 11 soyle sekillenir:

    ---------------muslera
    mariano--maicon-denayer--linnes
    ---------ndiaye-----fernando----
    feghouli----belhanda---gary/tolga
    -----------------gomis

  • adı duyulmamış olmasına rağmen kendini bir google veya apple sanan bir firma tarafından verilmiştir.

  • edit: kübra nur kendi hesabından tweet atmış, heyet raporu çıkar çıkmaz uçak ambulans ile yurtdışı nakli yapılacakmış.
    https://twitter.com/…?s=20&t=uwyjgi34-hgpuvjkvol4hq

    emeği geçen herkese teşekkürler, inşallah bir an evvel sağlığına kavuşur.

    edit ( eylül 2023) :

    gerekli tedavisini yurtdışında aldı. ancak zaman içerisinde komplikasyonlardan dolayı sağlığı kötüleşen kübra; 6 eylül 2023 tarihinde vefat etmiş, geride kalanlarına sabır dilerim, çok üzgünüm.
    ------------------------------

    30 yaşında bir anne. acil tıp teknisyeni kübra nur palut bursa'da 3 yıl önce doğumdan sonra ‘kronik atriyal ve bağırsak disritmi’ (caıd) hastalığına yakalanmış ve şu an 28 kiloya düşmüş. tedavisi için buluduğu bursa uludağ üniversitesi’nde (buü) gastroenteroloji bilim dalı öğretim üyesi prof. dr. macit gülten tarafından yapılan açıklamada hastalığın türkiye'de tedavisi olmadığı; belçika'daki leuven katolik üniversitesi hastanesi’nde görevli gastroenterolog prof. dr. jan tack tarafından tedavinin yapılabileceğini söylemiş. kendi imkanları ile tedavi için belçikaya gidemeyen kübra'nın 3 yaşında bir çocuğu var, onun için direndiğini ve fazla vakti kalmadığını söylüyor. yardım çağrısı umarım sonuçlanır, evladı ile uzun ve güzel bir hayat yaşar.

    https://www.hurriyet.com.tr/…-kiloya-dustu-42043169

    https://www.yenisafak.com/…orundayim-2063273?page=3

    https://www.haberturk.com/…yim-fazla-vaktim-kalmadi