hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi şöyle bir şey var ki, kediler nereye def-i hacet edeceklerini bilmiyorlar. bu alışkanlıklarını yetişkin kedileri izleyerek öğreniyorlar. "hmm bir yere giriyoruz, oraya çömeldikten sonra sabit bir yere gözümüzü kırpmadan bakıyoruz ve işimizi görüyoruz. sonra da böyle fışı fışı kollarımızı oynatıyoruz" şeklinde bir öğrenim söz konusu.

    ancak olayı yanlış anlayanlar da yok değil.
    kum kabına giriliyor, orada hacet gideriliyor. buraya kadar normal. bu noktaya kadar bir problem yok. ders iyi tatbik edilmiş, özümsenmiş. uygulama da kusursuz.
    ancak bundan sonra kritik bir hata var; pisliğin üstünü kapatma maksadıyla yapılan fışı fışı hareketinin kumun içinde yapılması gerekiyor. kum kabından çıktıktan sonra, parkelerin üzerinde değil. o yanlış. orada ezbercilik var.

  • saldırıdan önce ve sonra çekilmiş iki fotoğrafına bakıp bakıp ağladım tüm gece. bir yandan da karşılaştırma yaptım kendimce. belki o değildir, belki sadece giydiği bluz benzerdir dedim. birisi için artık çok geçti ama diğeri capcanlı hayattaydı, hâlâ bir şeyler yapılabilirdi.
    ama değilmiş, listeye adı eklenmiş... iki fotoğraftaki de o n a l t ı yaşında ayrancı anadolu lisesi öğrencisi güzel destina'ya aitmiş.

    insanların kana susadığı bir ülkede, hiç alakasının olmadığı bir savaşın kurbanı oldu gencecik kız. tek suçu o gün orada olmaktı. tüm diğer hayatını kaybedenler gibi...

    gündüz güneşliydi ankara, gece yağmur başladı. öyle çok yağsa ki şehir ağzına kadar dolsa, taşsa hepimiz boğulsak o suda dedim. bunca insanı kaybettiğimiz günün sabahı olmamalıydı. ama oldu, maviye döndü karanlık... tıpkı suruç'ta, garda, sultanahmet'teki günlerin ertesi sabahı gibi. birilerinin hırsı, açgözlülüğü, kan seviciliği uğruna yapılmış önceki saldırılar sonrası gibi..

    destina'yı tanısaydım belki burada hayallerinden, neşesinden, sevgisinden bahsedecektim.. ama onunla ilk karşılaşmam buydu ve bende bıraktığı iz hüzün ve öfke olduğu için susup ailesine sonsuz sabırlar dileyebiliyorum ancak. o ve otuz üç can için yalnızca bunu yapabiliyorum. ne kötü...

  • dün gece öksürük nöbetleri geçiren oğlumun, uyanmaya yakın gülümsemesi ve uyanınca gördüğü rüyayı anlatması: bir havuz varmış, suyu kırmızıymış, içine hooop diye atlamış sular fışkırmış vs vs... :)

  • skandal karardır. ulan insanlara kolay rezervasyon yaptırmasını geçtim, kaç tane kaldığım ufak otel sahibinden burası olmasa müşteri gelmez lafını bizzat duymuş biriyim. kimin rekabetine haksızlık etmiş burası?

    yakında hostelworld, airbnb falan da gider desene. türkiye'deki bu alternatif oluşturmak yerine kapat mantığı nedir ya?

    neyse en azından yurtdışı rezervasyon devam ediyor. şu şartlarda hala yurtiçi tatil yapan cidden parasının kıymetini bilmiyordur, daha rencide edici sıfat kullanmak istemiyorum. isterse yurtdışı çıkış yasağı olsun evin balkonunda portakal elma yerim yine bi yere gitmem amk.

  • tam bir klasik. hemen hemen her viski severin içmiş olduğunu düşündüğüm bir viski.

    yumuşak içimli yapısı ile her daim tercih edilen bir marka olmaya devam edecektir. markanın üst düzey serileri içerisinde bile yeri sarsılmaz bir klasiktir. hakkında fazla söze gerek yok sanırım.

    edit: diğer viski yorumlarım için (bkz: #60703155)

  • baktı ki tepkiler çığ gibi büyüyor, geri adım atmıştır.
    açıkçası "bu kardeşiniz" diye başlayan hiçbir siyasetçinin sözüne inanasım gelmiyor artık.

  • 93 senesindeki efsane benim.

    önümdeki iki dallama ağlıyordu. arkamdakiler ağlıyordu. yanımdaki çekik tip tip bana bakıyordu. herkesin anası-babası sınıfta. gri önlüğüm ve ceplerindeki iyi ütülenmiş beyaz mendillerimle etrafı gözlemliyordum. annem yanımdaydı. işe gitmesi gerekiyordu. hayır duasını edip öptü ve gitti. her teneffüste çekimser adımlarla kapının önüne çıktığımda milletin annesini görüyordum orada burada. ama benim annem yoktu. gerçi olsa ne boka yaracaktı orası da ayrı. akşam olunca geldi, aldı beni.

    şimdi asıl ağlamama nedenime geleyim. annem ağlamazsam bana kardeş yapacağını söylemişti. ben de ağlamadım tabi ki. eve gitti kardeş yok. kardeşimi sorunca karnenin hepsini beş getirirsen kardeş yapacağım dedi. karne günü eve gittim, yine kardeş yok. bu sefer ikinci sınıfta aynı döngüye soktu. sanırım 4. sınıfta çocuğun ısmarlama bir olay olmadığını öğrendiğimde artık çalışkan bir öğrenciydim. bu vesileyle iyi bir not ortalamasıyla 8 yıllık zorunlu eğitimi bitirdim.

    bu kadın yıllarca pepsi kola şişesine koyduğu siyah üzüm suyunu bana kola diye içirmiş kadın. ben mi aptaldım, bu kadın mı akıllı hala emin değilim. belki ikisi de. *

  • "lunaparktan geliyorum. ne dolaplar dönüyor inanamazsınız. işin içinde çocuklar bile var."

    komik lan.