hesabın var mı? giriş yap

  • new york'tan los angeles'e giden ucakta cingoz bir avukat ile sarisin aptal gorunuslu bir hanim yanyana oturuyorlar. avukat hem hanimla yakinlasmak hem de hosca vakit gecirmek icin bir oyun teklif ediyor. kabul gorunce oyunu anlatiyor:

    -size bir soru soracagim, cevabi bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksiniz bilemezsem ben size 50 dolar verecegim.

    ve ilk soruyu soruyor:

    -ay ile dunya arasindaki uzaklik ne kadardir?

    kadin tek soz soylemeden cantasindan 5 dolar cikarip adama uzatmis.

    soru sorma sirasi sarisina gelmis:

    -tepeye 3 ayakla tirmanip 4 ayakla asagi inen sey nedir?

    adam dakikalarca dusunmus... yaniti bulamamis... cuzdanindan 50 dolar cikarip kadina uzatmis. kadin parayi kibarca alip cantasina koyarken avukat merakla sormus:

    -cevap ne?

    kadin tek kelime etmeden cantasini acmis ve 5 dolar cikarip adama uzatmis...

  • muhtemelen eliyle evlenen bir yobaz için normal bir harekettir.

    yok bu seviyede bir malla evlenen bir kadın varsa ona da az biledir.

  • şenol güneş'in nasıl haince ve vahşice saldırıya uğradığını teyit eden görüntülerdir. adam resmen yüzükoyun yere kapaklanmış. hadi aranızda delikanlı birisi çıksın da, hiçbir yere tutunmadan, ellerini yere koymadan kendini bilerek yüzüstü yere bıraksın. sıkar biraz. hepiniz korkarsınız. çünkü bu şekilde düşmek bile ciddi bir hasar verebilir. kolunuz, çeneniz, dişleriniz kırılabilir. hatta havuza bile böyle atlayamazsınız. 70 yaşındaki birisi ise bunu hiç yapamaz. ancak kafasına ciddi bir darbe alan kişi böyle düşebilir. bu bir film sahnesi olsa dublör kullanılır. o kadar ciddi bir düşüş bu. şenol güneş'e bir kez daha geçmiş olsun diyorum. fenerbahçe çıkarttığı her yeni görüntüyle kendini biraz daha rezil etmeyi başarıyor.

  • adamlar sana bilgi aşılıyor, sözlükte "anlatımı sıkıcı" "gereksiz bilgi deposu" "ateist" "reklam peşinde" falan diyor. inanılır gibi değil.

    tebrik edilesi, güzel ve çalışkan bir ekip olduğuna inanıyorum. severek takip ediyoruz. kendilerinden pek çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum.

  • tartışmaktır.
    öyle ya da böyle insanlar sinirliyken verdikleri tepkiler ile size duyduğu sevgi ve saygıyı açığa vuruyorlar. en gözünüzde büyütüp saygı duyduğunuz, değer verdiğiniz insanlar hakkında dahi yanılabiliyorsunuz. tartışma anında kulaktan dolma, saçma sapan, emin olmaya dahi zahmet etmediği konular ile yargılayıp infaza kalkışıyorsa ve hatta yine bu sebeple sizi bile isteye kırıp kaybetmeyi göze alıyorsa zaten kişide hiç bir zaman yer edememişsinizdir.
    eğer ki dinliyor yapıcı davranıyor ve emin olduğu mantıklı sebepler sunup çözüm arıyorsa afiyet olsun olmuş demektir.

  • quality grader yani kalite ölçücüsü diyebileceğimiz bu kişiler 96 yılında kurulmuş kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan coffee quality institute ( kahve kalite enstitüsü) - kısaca cqi - tarafından belirlenmiş olan programlardan geçerler. kahvenin kokusu ve tadı üzerinden kahveleri ayırt edebilecek kabiliyete sahip olan bu kişiler kahvelerin puanına karar vererek, kahveleri sınıflandırırlar.

    q grader'liğin ve dolayısıyla kahveyi sınıflandırmanın ana amacı dünya üzerinde çok çeşitli kahve meyvesi olması ve bu kahve meyvelerinin toplandıktan sonra, yıkama/kurutma, kabuktan ayırma, ölçeklendirme, kavurma gibi bir çok farklı işlemden geçirildikten sonra ortaya çıkan son ürünün değerlendirmesinde ortak bir dil oluşturmaktır. bu ortak dil ve bu dilin yayılması sayesinde hem kaliteyi değiştiren ve kaliteyi düşüren etmenleri kolay çözmeyi hem de kaliteyi artırıcı faktörleri tespit edebilmeyi sağlar.

    dünya üzerinde 5500 üzerinde q grader vardır.

    basitçe de bu uzmanların yeteneklerine bakacak olursak, kahveyi niteleyebilecek 36 adet aromayı tanımlayabilir, veya çok az kavrulmuş bir kahve örneğinde kusur/ nitelik kaybı bulabilecek ölçüde yeteneklilerdir. bu seviyeye gelmek için karmaşık ve zorlu bir programdan geçip, tüm duyusal becerileri içeren, kahve örneklerinde ekşi ve tatlı tuz derecelerini belirlemeye kadar varan incelikte 22 testten oluşan sınavları geçerek bu dereceler alırlar. tahmin edileceği gibi bu sınavı başarıyla bitirme oranı çok çok düşüktür.

  • blues bir pamuk şekerdir; jazz ise pamuk şeker tutan zıpır bir çocuktur. o çocuk pamuk şekeri yüzüne gözüne de sürebilir, suratınıza da fırlatabilir; ne yapacağı hiç belli olmaz... pamuk şeker de tadından yenmez tabii (yüze göze bulaşmayı da ihmal etmez*).