hesabın var mı? giriş yap

  • finansal ve eleştirel açıdan gelmiş geçmiş en başarısız wizarding world filmi olan fantastic beasts the crimes of grindelwald'u kotarmış olmasına rağmen (toplamda 653.8 milyon dolar) daha hâlâ fantastic beasts serisinin yönetmen koltuğunda oturtulabilen adam. bu açıdan bakılınca sinema tarihinin en torpilli, en arkası nereden olduğu belli olmayan şekilde sağlam yönetmeni falan diyebiliriz kendisi için. hadi harry potter serisinde her defasında sıçıp sıvasa bile kitapların kudreti sayesinde milyar doları aşan ya da civarında dolaşan filmler çekip takdir edilmişti ama daha hâlâ neyine şans tanınıyor bu adamın, akıl sır erdirebilmek mümkün değil. bütün wizarding world markasını yerle bir edene kadar bu herifi o koltuktan atmayacaklar herhalde.

    işin en ironik kısmı da bütün potter filmlerinin ve fantastic beasts serisinin yapımcısının da david heyman olması. adam yapımcılığını yaptığı gravity, marriage story ve once upon a time... in hollywood gibi filmlerle oscar'lar, bafta'lar vs. en prestijli hangi ödül töreni varsa onların en prestijli kategorilerinde adaylık ve ödüller almış, alfonso cuaron, noah baumbach, quentin tarantino gibi en taşaklı yönetmenlerle çalışmayı seçmiş bir isim. 15 yıldan beri koskoca sinema sektöründe hem bol bol para kazandırabilecek, hem de kendi janrında çektiği filmleri adam yerine koydurup sinema sanatının unutulmazları arasına yazdırabilecek bir tane kaliteli blockbuster yönetmeni bulamadı, inanılır gibi değil. david yates'in ellerinde koskoca potter evrenini tv filmi / tv dizisi arası vasat-vasat altı bir kadere mahkum etti, bıraktı. kötü bir şaka gibi resmen.

  • nisan ve guney (3,5) özgüven patlamasından yıkılıyorlar.
    her şeyi bildiklerini iddia edip, insanı münazara ortamından tiksindirtiyorlar.

    daha bu sabah nisan bana broş' un yakada değil de kalça üzerinde çok daha hoş duracağına ilişkin bir brifing verdi.(broş nisan'ın bu arada)

    güney ise beline ip olan pantalonun iğrenç ve bebeksi bir şey olduğu konusunda aşırı ısrarcıydı. kemer takmak zorunda olmadığımız, ipsiz ve lastiksiz pantalonlar neden hep hep hep hep satılmıyordu?
    bunun birşey yemediği için cılız kalması ile ilgili olduğu konusunu ben açamadım bile...

    sabah, baba rrr yarım saatlik ayakkabı seçimi sırasında sinire kesti.
    ve dedi ki;

    "sen daha 3,5 yaşında bir çocuksun nisan, bizim anne-baba olduğumuzu unutma. biz sana faydalı olacak şeyleri biliyoruz, moda ne demek, hangi mevsim ne giyilir biliyoruz. çünkü biz gazete okuyoruz, dergi okuyoruz, internette gezip öğreniyoruz."

    nisan" hayıy, ben biliyoyum. siz hic de güsel giydirmiyosunuz" şeklinde söylene söylene evden çıktı, ikna olmuşa benziyordu. arabada güney ile konuşuyor;

    n-güney, sen öneme yurdu' nu biliyor musun?
    g-hayıy nisan bilmiyorum. sen biliyo musun?
    n-evet çüknü gazetede!!! okudum, ben hep okuyoyum gazete, dergiii
    (aldık biz mesajı)
    g-peki öneme yurdu mu ödeme yurdu mu nisan? öneme yurdu olduğuna emin misin? ödeme yurdu olmasın? (yani ödeme yurdu da çok anlamlı değil ama kredi yurtlar ödemesi olabilir belki?)
    rrr- hah şöyle babacım, sorgula sorgula, atıyor çünkü bazen
    n-hayıy atmıyoyum. haber-turk' te izledim bi kere!
    (ohannes, evde hiç haberturk açılmadı, nisan ve güney yatmadan jojo-jetix-nickledon dışı birşey de açılmadı hatta)
    g-nerde izledin sen habey turk'u?
    (genel yayın yönetmeni ya, rating merak ediyor)
    n-feribotta izledik ya? (allaaam neler oluyor?)

    öneme yurdu' nu merak edenler için aradan geçen 10 dakika sonra nisan' dan bestesini duyunca anladım;
    önemeeee yurduuuu
    (sönmedeeen yurduuuumun...)

  • olay ne kadar gerçektir bilemesem de takıldığım bir nokta var. 1-2 istihbaratçı yakalansa hadi neyse de arkadaş 49 tane istihbaratçı nasıl yakalanır? pilav gecesi falan mı düzenlemiştiniz nedir?

  • farkındalığı yüksek insan doğduğu andan itibaren kendini yalnız hissederek büyür. toplum içinde uzaydan gelmiş gibidir. bulunduğu yaşa gelene kadar acı çeker, incitilir, kırılır, üzülür ve an gelir "kendini suçlar neden böyleyim?" diye.

    empati kurma yeteneği en büyük kusurudur ki başına en büyük belalar da bu nedenle gelir. gün gelir kendini korumanın ve daha az üzülmenin tek yolunun insanlardan mümkün olabildiğince uzak durmak olduğunu farkeder. artık kendini suçlamaktan vazgeçer ve asla bir suçlu da aramaz.

    işte bu farkındalığın olgunluk aşamasıdır ve bu o kişinin farkındalıklarına kapak olur yani farkındalığın nirvanasıdır.

  • 4 yıl geçti. hala bir yönetici çıkıp da “aga biz nasıl bir bok yedik yav şu işi düzeltelim” demiyor. demeyecek.

    şu kararı alanın da, sürdürenin de gelmişini geçmişini sileyim. kardeşim siz özellikle mi gerizekalısınız? bir bok yediniz, bari düzeltin anasını satayım.

    şu ortamda paypal açık olsun, ülkedeki on binlerce insan yurt dışına çok rahat iş yapar.

    bir örnek olarak web developerlar. avrupalıya, avrupa fiyatının 5 kat ucuzuna, daha kaliteli iş yapma imkanı var. ama avrupalı adam ödemeyi paypal ile yaparım diyor. mecburen iş yatıyor. bunun gibi 10 binlerce insan var. iş kolu var. belki de milyarlarca dolar ülkeye zararı oldu şu aptal inadın.

    ne diyeyim. emeği geçen herkesin sülalesini sileyim, süpüreyim.

  • üst edit; adam troll, okumayın bosyere...

    türkiye'de olsa kesin çıkardı ama amerika olunca işler farklı olmuş.
    ölen kıza üzüldüm.
    eğitimli olduğunu belirtiyorsunuz ama alkollü araç sürüyor...
    ortada bir kaza/ölüm var sonuçta...
    cezasının burada çekilmesini istemenin sebebi 2 yıla kalmadan serbest kalacağını bilmelerinden. dededen avukat olan aile, ne yapar ne eder ölen kızdan tazminat bile koparabilir.
    " oz " dizisinin çekildiği hapishaneyemi düşmüş, çeteler adam bicaklamalar felan. müslüman tayfaya yanassin ama alkol aldığını söylemesin.
    (bkz: engelle)
    (bkz: başlıklarını engelle)

  • o günkü maçta gol atamayan takımın hücum oyuncularına bakalım;
    orhan çıkırıkçı (trabzonspor), ünal karaman (trabzonspor), mehmet özdilek (beşiktaş), hami mandıralı (trabzonspor), aykut kocaman (fenerbahçe), feyyaz uçar (beşiktaş), saffet sancaklı (kocaelispor).

    bilen bilir bunların hepsi o dönem ligin tozunu attıran adamlardı. o gün sahada ikinci lig'in son sırasındaki takım (bkz: boluspor)'un bile bırakın gol atmayı çok rahat yenebileceği bir takım olan san marino karşısında a milli takımın hayvani hücumcuları kariyerlerine kara bir leke sürmüşlerdir bana göre. (bkz: utanç) (bkz: ayıp).