hesabın var mı? giriş yap

  • suyu bedava veriyorlar ya, bir de ona hastayım. doldur doldur iç. ekmek mi bitti, hiç söylemene gerek yok, hemen doldururlar. küçük kebapçıda işin tıkınmak, büyük kebapçıda, restoranda "garsonla gözgöze geliym de bi su istiym boğazımda kaldı" derken geberir gidersin haberin olmaz.

  • cehaleti mezun olunan okulla sınırlandıranların cehaletinin bir göstergesidir. bu paralelde bakılırsa annenin üniversite mezunu cahil bir insan olmasından iyi olan durumdur.

  • şaşırılacak bir şey olmayan vaka.

    böyle mahalle aralarında racon kesip işinde gücünde insanları vergiye bağlayan (!), bir boka yaramayan it uğursuzların sonu budur.

    bırakın siksinler birbirlerini...

  • gözler, görme sistemimizin temel bir organıdır ve ışıkla beraber oluşan görsel ayrıntıları alma ve işleme yeteneği(elektro-kimyasal impulslara dönüştürür) sağlamasına yarar.

    doğadaki göz formlarına baktığımızda temelde on farklı göz düzeni görsek de hayvan türlerinin %90'dan fazlası karmaşık bir optik sisteme sahiptir diyebiliriz. peki biz insanoğlu için gözler etkileyici bir organ konumundadır. üzerine ne şiirler şarkılar ve özlü sözler yazılmıştır. en iyilerinden örnek verecek olursak mesela hazine ve maliye bakanı nureddin nebati şu sözleri 'gözlerime bakar mısınız? ne görüyorsunuz? ekonomi gözlerdeki ışıltıdır' bayağı bir etkileyicidir.*

    temeldeki bu etkileyicilik bakışlarımızdaki kaş, göz uyumundan yanı sıra göz renklerimizden de kaynaklanmaktadır diyebiliriz.

    peki gözlerimizin bu çeşitli renklere nasıl sahip olabiliyor?
    örneğin herkesin teninin bir rengi vardır. dna'mız içinde bulunan bazı genler deride melanin adı verilen pigmentler oluştururlar. gözlerimiz içinde durum hemen hemen aynıdır. göz rengi, birden fazla gen tarafından belirlenen kalıtsal bir özelliktir aslında. fakat genler bu renk oluşumuna katkı sağlasa da çevresel faktörler yani gün ışığı gibi etkilerde göz renginin oluşmasında etkilidirler.

    biyolojide bu duruma fenotipik etki diyoruz yani bu terimi biraz daha açacak olursak bir organizmanın morfolojisini (fiziksel biçimini ve yapısını), gelişim süreçlerini, biyokimyasal ve fizyolojik özelliklerini, davranışını veya davranış biçimlerini etkileyen çevresel faktörlerin etkisi olarak tanımlayabiliriz. bundan dolayı aşırı kuzey ve güneyde yaşayan insanlarda mavi gözlülük çok fazla yaygındır.

    bütün etkileri bir kenara bırakarak temelde göz rengi şu şekilde oluşur; insan doğduğunda geliştikçe, melanositler (insan gözünün irisinde ve cilt ve saç köklerinde bulunan hücrelerdir) yavaş yavaş melanin ve lipokrom üretmeye başlar. işte bu melanosit hücreleri sürekli olarak pigment ürettiğinden, teorik olarak göz rengimiz yukarıda bulunan görselde ki gibi çeşitlenir ve kalıcı göz rengimiz genellikle 3 ila 6 aylıkken oluşur.

    işte göz rengimizde ki bu irisin pigmentasyonu iris bölümündeki; melanin olarak adlandırılan kahverengi pigmentin ve lipokrom olarak adlandırılan sarımtırak bir pigmentin ne oranda biriktiğine göre şekillenir. yani hücrelerimiz melanin pigmentini daha fazla üretiyorsa göz rengimiz koyu kahverengi bir görünüm alırken, hücrelerimiz lipokrom pigmentini daha fazla üretiliyorsa göz rengimiz daha açık bir renge veya maviye yakın bir görünüm kazanmış oluyor.

    kaynak:1,2

  • yüz yıldır orada duran okul ülkenin başına bela olan, kibri dağları aşmış bir topluluk tarafından kapatılmak isteniyor. başbakanlığınızın da, ofisinizin de allah belasını versin. siz tarif edilemeyecek kadar kötüsünüz ve hiçbir güzelliğin yaşamasına izin vermiyorsunuz. umarım bu ülke bu günlerden iyi bir ders alır da bu kötülerden kurtulduktan sonra bir daha böyle bir topluluk ülkeyi yönetmez.

  • 4 yaşlarındaki ufaklık, elini bırakır bırakmaz sahilde etrafına bakmadan koşmaya başlar.

    + oğlum gel buraya. şimdi denize düşeceksin bak!
    - baba sen ne biçim konuşuyorsun öyle, allah korusun.

    bildiğin dindar nesil yetişiyor lan dfgfdsfd.

  • tema ekleme vs. bilgisayarla ilgili pek bilgim olmadığı için yeni temaya getirdiğim mükemmel çözüm.

  • 3 aracın etkilendiği, ilan sitelerinde "üzerine f-4 yakıt tankı düştüğü için" açıklaması ile ilan okurken tebessüme yol açacak hadisedir.

    o değil de otopark değil beyaz eşya deposu mübarek

  • bugün hepimizin bayıla bayıla giydiği tişörtler aslında algı yönetimi sayesinde kıyafet şeklinde kabul ettirilmiş erkek içliğidir.

    erkek içlikleri 1800’lü yıllarda üretilmeye başlamış bol düğmeli komik şeylerdi. düğmeleri bol olduğu için dikiş bilmeyen bekar erkeklerin hali duman olurdu.

    1904 senesinde amerikan cooper firması ilk düğmesiz tek parça içliği üretti ve kullanım kolaylığı sebebiyle satış rekorları kırdı.

    1907 senesinde amerikan ordusu duruma uyanarak bu içliklerden onbinlerce sipariş etti ve üniformaya kattı.

    ikinci dünya savaşı sonrası harpten dönen askerler ve öğrenciler bu içlikleri normal kıyafet olarak giymeye başlasa da o günlerde genel olarak erkek adam gömlek giyerdi ve içlikle sokağa çıkılması düşünülemezdi.

    içliğin üretimi ve depolanması kolaydı. hele erkeklere bir kabul ettirilebilse büyük bir sektör doğabilirdi.

    en etkin algı yönetimi üssü olan holywood devreye burada sokuldu.

    1951 senesinde ihtiras tramvayı filmi piyasaya sürüldü. iki büyük yıldız vardı.

    efsane aktör marion brando ve üzerine müthiş yakışan hatta son derece çekici ve sıradışı duran beyaz içlik.

    kadınlar brandoya bayıldı ve üzerindeki içliğe başka bir gözle bakmaya başladılar.

    tabi bir anda binlerce erkek beyaz içlikleri aynen brando gibi sokaklarda giymeye başladı.

    ve ne oldu.

    içlik artık içlik değildi.

    o tişört isimli yeni ve çok moda bir giyim eşyasıydı.

    ardından gelsin yepyeni bir sektör ve gelsin milyon dolarlar.

    bu örnek algı yönetiminin gücünün farkına hala varamayan ve bu aralar nasıl satış yapacağını düşünen giyim firmalarımıza gelsin.

    etkili algı yönetimi ve doğru formül içliği bile moda haline getirebilir.