ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yanlış gelen mantı yüzünden veganlığın bozulması
-
60 gün sadece çimen yemek ile sonuçlanacak vahim hata.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bunu yazan kendi çapında çapkın bir arkadaş;
"rehberim silindi numaralarınızı mesaj atarsanız sevinirim :)"
hemen altına da sevgilisi;
"yollamazsanızda ben sevinirim."
ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
kelebek etkisi
-
önce bir kavga çıkar.kavgada kendini üstün olarak gören taraf horozlanmaya başlar,diklendikçe diklenir,artisliğin kralını yapar.
bu durum karşı tarafdan birinin kelebeği çıkarıp şakır şukur sallayıp açmasıyla bi anda değişir,ya biz sorun istemiyoruz abi ye döner,kavga etmeye hiç gerek yok a döner.
buna halk arasında kelebek etkisi denir
annesinin azarladığı çocuğu koruyan köpek
-
kurban olasimin geldigi kopektir. tatliliga bak aklimi cildirdim. bizim evde 2 kedi var teki uzaktan izler muhtemelen digeri de anneme "terlik ise yaramaz al bunu" diye bicak falan getirir ulan.
yakın çağı bitirecek olan gelişme
-
10.000 altın
8.000 odun
akademi binası
top dökümhanesi
taksim'de cami
gereksinimlerinden hepsinin karşılanmasıdır. önce çağ atlayan avantaj sağlar.
ekşi itiraf
-
iki telefonum var, geceleri can sıkıntısından birinden diğerine -uyudun mu? diye mesaj atıyorum.
sözlük yazarlarının adı soyadı ikamet adresi
-
anamızın kızlık soyadını buraya mı yazıyoruz yoksa ayrı başlık açacak mısınız?
burak'ın bilal'den sadece 9 ay büyük olması
-
bence bunlar ikiz. lakin bilal'in olayı anlaması biraz gecikmiş galiba.
- hadi lan doğuyoruz.
- ha?
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi esprisi
-
+ gulyabani komşulardan birisi olabilir mi?
- çıkk, sanmam...
+ ben de laf olsun diye soylemistim zaten...
(bkz: süt kardeşler)
(bkz: kemal sunal)
ha bir de;
+ gördün mü şaban, kumandan süt kardeşinin abisiymiş...
- o zaman süt kumandanim oluyor benim...
avrupa yakası
-
türkiye’nin görüp göreceği en iyi komedi dizilerinden biridir. ama asıl üzücü olan farkında olmadan eski türkiye’nin son anlarını yaşadıklarımızdan, türkiye’nin biraz da olsa yaşanılabilir olduğu zamanlardan olması. dizinin karakterleri ve hikayeleri de hep bu yönde gelişmiştir o yüzden.
mesela tahsin bey son derece ataerkil, taşralı bir zengindir. kızının akşam çıkmalarına, oğlunun/yeğeninin içip eve gelmelerine karşı çıkar. ramazan’da oruç tutar. ama milli bayram kutlamalarında şampanya içer. bu arada doğum günü 29 ekim’dir.
bülent onaran ortalama bir türk profiline göre oldukça aykırı, elitist, avrupai, zamanın şartlarına göre fazla özgürlükçü bir karakterdir. ama fransa’nın ermeni soykırımını tanıdığı zaman “fransızlara kızıyorum azizim” diyerek tepkisini göstermiştir. çakma solcu değil gerçek bir aydındır.
burhan dizinin en sahtekar, çıkarcı, paragöz, güvenilmez karakteridir. izzet’in makbule’yi dövdüğü sahneden sonra makbule “dağlısın sen, o beğenmediğin burhan bey saçımın teline bile dokunmaz” der. sonrasında evdekilere morarmış suratıyla yakalanmamak için burhan’ın evine gider. hatta burhan ortalık karışmasın diye makbule’yi dövdüğünü iddia edip sacit’ten dayak yemeyi göze alır.
sacit demişken, kumarbazın tekidir. sertaç ve tacettin ile arkadaş olduğu sahnede sokaktan geçen iki adam fatoş’a açık giyindiği için laf eder, onlara size ne oluyor deyip kavga ederler.
kubilay dünyadaki gelişmelerden son derece uzak, aileden varlıklı bir iş adamıdır. apolitiktir. o bile sacit ve osman’ın kara çarşaflı kadın kılığına girip sokak röportajı yaptıkları sahnede fatoş bir kadın olarak buna karşı çıktığını söylerken, kubilay, yuh artık, pes dedirten yakışıklılık, “belki o da kendini öyle rahat hissediyor, niye karışıyoruz ki” der.
avrupa yakası’nda ramazanda eğlenceler düzenlenir, bayram ziyaretleri son derece önemlidir ama bir yandan yılbaşılarında dansöz çıkartılır, 29 ekim kutlanır. bizim çocukluğumuzdan beri gördüğümüz türk kültürünün televizyondaki son örneklerindendir. kapıcı ailesinden sütçüoğlu rezidansına, taşralı burhan’dan iş adamı kubilay’ına kadar bugün tamamen kutuplaştırılmış laik-müslüman kültürünü bir potada eritmiştir.
oyuncuların performansı, senaryonun mükemmelliği bir yana, şu an içinde bulunulan toplum şartlarından dolayı bir benzerinin gelmesi imkansızdır. bugün “bizimkiler” den nasıl bahsediliyorsa bir 20 sene sonra da ondan benzer şekilde bahsedilecektir.
the shot
-
bakmayın bu atışa bok atan yukarılarda bir yerlerde 2 adet ergen lebron fanına. ancak gözü kör haterlar buna laf etmeye çalışır. dönem itibariyle ismini hak eden seri kazandıran bir atış bu. o dönem cleveland chicago'dan daha iyi oynamakta ve herkes cleveland'ın kağıt üzerinde chicago'yu ezip geçeceğinden emin. chicago henüz kendini bulmuş değil, kendini kanıtlama peşinde. seri boyunca cleveland'ın bu üstünlüğü de göze çarpmakta. açıkçası o seride chicago'yu tek başına tutan bir isim var michael jordan.
seri boyunca michael jordan 39.8 sayı ortalamasıyla oynamıştır ki 50, 44 falan atıyordu. ona en yakın oynayan isim scottie pippen 15 sayı ortalamasıyla oynuyordu.
bu şekilde son maça gelindi ve chicago için belki de ölüm kalım maçıydı. michael jordan son maça da ağırlığını koydu ve craig ehlo üzerinden o meşhur sayıyı attı. o son şutta şöyle bir ayrıntı vardır; ehlo, jordanla aynı anda zıplamıştır ama ehlo yere indiğinde jordan hala havadadır*. adam havada resmen asılı kalmış ve şutu atmış. işte bu jeneriklik seriyi kazandıran atış sonrası chicago michael jordan önderliğinde zirveye çıkabileceğini kanıtladı.