hesabın var mı? giriş yap

  • bu ne lan kabilede mi büyüdünüz aq tokatlanmak falan.

    tanım: regl olan kızın tokatlanması olayı.

    edit: şimdi aklıma geldi. beni de dedem sünnet olurken ağladığımda dövmüştü. sonra dövdü diye ağlamaya başlamıştım.

  • pardon da ne olacağıdı?

    siz kucaktan kucağa gezerken düzgün kızlar o düzgün erkeklere binip gittiler. siz de demirin tuncuna erkeğin piçine kaldınız canlarım. hahaaaayyt

  • 2 yıl aradan sonra ilk ve son entryi giriyorum.

    ilk seferinde beceremedim ama bu sefer tecrübeliyim. aylarca içkiden uzak durdum sırf bana cesaret vermesin ve yapamayım diye ve bu uzaklığı atladığım ilk an bu noktada bulunuyorum.

    ne kurtulmaya ne de yaşamaya gücüm var. sadece mutlak huzura ermek istiyorum. türümüzün devamını sağlayamıyorum. belki de aşırı evrimleşip berbat canlılara dönüştük kim bilir. ama ben evrim halkasından çıkarak daha güçlü canlılara yer vermek istiyorum.

    sizleri tanımak, bu ortamın bir parçası olmak güzeldi. mutlulukla kalın. matrixteki bir 1 artık 0 oldu :)

  • süper sakin bir şekilde thy internet sitesine girilir. 1 hafta sonrasına business class 2 tane new york bileti bakılır. akabinde bilgisayar başından kalkılır. yavaş adımlarla kapıya doğru gidilir. apartman merdivenlerinden sakin bir şekilde inilir. 4 kat aşağıda sizi bekleyen çıkış kapısına ulaşılır. kartal'ın sokaklarına son bir bakış atıldıktan sonra "alllllaaaaahhhhhhhhhhhhhhhh" diye bağırılarak sahile kadar koşulur.

    önemli not: "allllaaahhhhhhhhhhh" nidası için pi'yi şener şen alınız.

  • 14 ekim 2012 felix baumgartner'in uzaydan atlayışını verirken adamın ışık hızını geçmeye çalışacağı altyazısını verdikleri yetmezmiş gibi, atlayış tamamlandıktan sonra felix'in ışık hızını geçtiğini iddia etmişler. felix için dört dakika geçmesine rağmen bizim için dört yüz yıl geçtiği için bu bilgiyi internet denen tarih öncesi veri deposundan almış bulundum.

  • fotoğraf makinesine karşı aşırı duyarlı, yüksek hassasiyet sahibi bir kız. misal bi' masada oturuyorsunuz böyle karşılıklı, masanın altından yavaş yavaş çıkartıyorsunuz fotoğraf makinesini, bu kızımız sizin fotoğraf makinesini çıkarma hızınıza paralel bi' hızda başlıyor dudağını büzüp kafasını sağ tarafa doğru yatırmaya; makineyi masanın altına çekiyorsunuz, o da dudağını düzeltip kafasını tekrar eski konumuna getiriyor. siz tekrar çıkarıyorsunuz makineyi yavaş yavaş, o da tekrar yatırıyor kafasını sağına; siz aşağı çekiyorsunuz, o da düzeltiyor hemen. makine yukarıda, kafa sağ tarafta; makine aşağıda, kafa dümdüz. makine yukarı, kafa sağa; makine aşağıya, kafa düz. yukarı, sağa; aşağı, düz. fotoğraf makinesi sensörü var. evet.

  • yalnız ve insan gibi yaşayan erkek türü.

    iki yumurta kıran olmasa aç kalıp geberecek tiplerin ağzına sakız olur. lan sen daha kendi kendine hayatta kalamıyorsun ne ılığı?

  • biliyorsunuz, 2023'te "aya sert iniş yapacak olmamız" gündemde. ilk türk astronotumuzun da hazır olduğu söyleniyor. bir türk olarak sakız - oruç ikileminden daha çok merak ettiğimiz tek konu akılları kurcalıyor: uzayda mangal yapmak mümkün mü?

    bilimin ışığında açıklamaya çalışacağım.

    geleneksel mangal yöntemimiz üzerinden gidelim. aya gidecek uzay aracına iki tane parke taşı, rakı, bir torba kömür, bir kutu kibrit ve bir tane mangal yelpazesi koyduk. aya sert inişimizi yaptık. bim poşeti içerisinde getirdiğimiz tavuk kanatlarını pişirebilecek miyiz?

    cevap maalesef hayır.

    yanma, bir yakıt (kömür), oksitleyici (oksijen) ve ısının (kibrit ateşi) bir araya gelmesi gerekir. ayın ise sadece egzosfer diyebileceğimiz dış katmanında eser miktarda oksijen bulunur bu da ateş yakmak için kullanılamaz.

    kibritin yapısı nedeni ile kısa bir süreliğine de olsa ay yüzeyinde yanabileceği söylense de oksijenin bulunmaması nedeni ile kömürü tutuşturma imkanımız bulunmuyor.

    yani anlayacağınız geleneksel yöntemlerle tavuk kanatlarını pişirme imkanımız bulunmuyor. yine benzer nedenlerle gazlı barbeküleri, diğer fosil yakıtları kullanma şansımız da bulunmuyor.

    zaten ay'da mangal yakmak da astarından pahalıya gelecektir. kömürleri arasına sereceğimiz parke taşları 3 kilo gelse, 2 kilo tavuk kanadı alsak, 70'lik rakı 1 kilo, yelpaze, kibrit ve diğer malzemeler de 1 kilo tutsa 7 kilogram yapar.

    elon musk'ın falcon heavy'sinden önce uzaya bir şey yollamanın maliyeti 85.216$/kilogram tutuyordu. neyse ki spacex bu işi ucuzlattı ve 950$/kilograma düşürdü. ancak mangal yakmak için 6.650 dolar (98.500 tl) ödemek yine de akıl karı olmayacaktır.

    zaten, kanatları ay yüzeyinde pişirsek de pişen kanatları yemek için uzay aracına kadar taşıyana kadar tekrar soğuyacak ve yeniden ısıtma gereği hissedeceğiz. bu da lezzetini kaçıracaktır.

    uzay araçları, oksijensiz ortamda ateşleme yapabilmek için yakıt ile birlikte oksitleyici olarak sıvı oksijen de taşırlar. bu oksijeni mangal için kullanmaya kalkarsak geri dönememe ihtimalimiz bulunmaktadır.

    nasa çalışanları, uzay araçlarında bulunan malzemeler ile, ay yüzeyinde hindi pişirmek için dört ayrı yöntem önerseler de bunların hiçbiri odun kömüründe pişirdiğimizde alacağımız lezzeti vermeyeceği için bizler açısından önem arz etmemektedir. görsel - görsel

    özetle, ay yüzeyinde mangal yakmak maalesef mümkün değildir.

  • merhabalar,

    godfather filminin bir yerinde, şu söz vardır, çok hoşuma gider ve her yerde kullanırım:

    -eğer birini seviyorsan, bırak gitsin... dönerse senindir, iskenderse benimdir!! hahahahahahaahhaahhaahah!!!

    bu kısa girişten sonrai kendimi tanıtayım... spontan bir insanım... mesela face'de profilini gördüm ve hemen sana yazmaya karar verdim...

    kendini nasıl tanımlarsın?

    asi?
    şatafatlı?
    kaderci?

    ilk harflerine bak, beni göreceksin:)

    mustafa

  • eskiden çalıştığım şirkette power point sunularını bana hazırlatan pazarlama direktörüm bilgisayardan pek anlamazdı. bir gün yine rica etmedi! şunu hazırla 3 gün sonra sunum yapacağım dedi, bende yeni yetme pazarlama asistanı olarak her şeye tavuk gibi koştururken canıma tak etti bu başarıyı etik dışı sahiplenme olayı.

    sunumu hazırladım, görevimi ifa ettim, benimdir diye söylemiyorum yine konuşturdum power point'i ama bir süprizim vardı bizim müdüre. windows 98 tabanlı bir bilgisayardı sunum yapılan. masa üstününün, dosyalar varken ekran kopyasını aldım ve masa üstü arka planı olarak ayarladım. masa üstündeki bütün öğeleri gizledim. yani ekran görüntüsünde olan dosyalar benim masa üstü arka planı olarak kaydettiğim resimden ibaretti. üzerine tıklayınca resim olduğu için hiç bir reaksiyon alınmadığından sayın müdürüm 10 dakika bu dosyalar neden çalışmıyoru çözmeye çalıştı. bilgisayarı defalarca açtı kapattı sonunda pes etti, beni yanına çağırdı ve beni lanse etmek zorunda kaldı. sunumu hazırlayanın ben olduğumu ama bilgisayarın azizliğine uğradığını anlatmaya çalıştı. olayı bilen ben, hemen ms command'dan dosyayı çağırıp sunumu başlatarak, yaptığı ibneliğe, yaptığım ibnelik ile son verdim.

    tabi o şirkette ömrüm fazla olmadı, herkes benim bir sivri olduğumu anladı. aslında kariyer taşlarım bundan sonra yerine oturmaya başlamıştır. başarısızlığı kimse sahiplenmek istemez ama başarıyı herkes sahiplenmek ister. başarıda ki emeği gözden kaçırırsan, astlarının emeğini hiçe sayarsan, bir gün takke düşer aga.