hesabın var mı? giriş yap

  • büyük büyük halam derdi ki, depresyon kapıdan girince asalet bacadan kaçarmış. can sıkıntısından girilen her kuaför salonuna yazılmalı bence bu. ben bi gün lepiska saçlarımla gittim kuaföre, nasıl olacak sorusuna "valla bilmiyorum ya o arayacak ya da bu iş burda biter!" diye cevap vermişim düşün. "hanfendi onu sormuyorum, saçınız nasıl olacak?" sorusuna ise, "biraz kısa." diyebiliyorum sadece. ağlarken yol bile tarif edemem de. dünya umrumda değilken kısalığın karşılığı üç günlük dünya iken "katlı küt olsun bari..." diyorum. kesim işlemi başlıyor: bi terslik hissediyorum hafiften ama yarısında da çıkamam. gözlerim geride bıraktıklarıma sabitlenmişken salma hayek gibi girdiğim kuaförden ibrahim toraman olarak çıkmanın acısı taa yüreğime saplanıyor... (bkz: entry'e ara vermek)

    bu olay, arkadaşlar arasında o kadar alay konusu olmuştur ki, şanlı tarihime birinci toraman vakası olarak geçmiştir. evet bildiniz, ikincisi de olmuştur. hala arada bir hava topuna çıkma hissiyatım bundandır.

  • önce eldeki 1 tl uygun bir yerde 75 adet 1 kuruş ve 1 adet 25 kuruşa bozdurulur. bu bir kuruşlar ateşte eritilir, uygun kalıpta soğutulup dövülerek ufak bir mızrak elde edilir. mızrak ile martı avlanır, iki adet dal sürtülerek ateş yakılır ve martının tüyleri yolunduktan sonra dala geçirilip ateşte pişirilir. 25 kuruşla ekmek alınır, ekmek arası martı yapılıp yenilir. afiyet olsun.

  • sırf dinlediği müzik türünden farklı diye dünya çapında başarısını fersah fersah kanıtlamış grupları yazan yazarları seri eksilediğim başlık. sen dinlemeyince abartılmış mı oldu anlamadım ki. yazılan gruplara bakınca köşeye çekilip ağlamak istedim bunlar yazılır mı vicdansızlar.

    (bkz: queen)
    (bkz: radiohead)
    (bkz: muse)
    (bkz: the beatles)
    (bkz: coldplay)
    (bkz: nirvana)
    (bkz: pink floyd)

  • yedi sülalem fenerbahçeli, babam kongre üyesi ben de hasta fenerbahçeliyim. çevrem de gerek galatasaraylı gerek fenerbahçeli fanatik taraftarlarla dolu. bate borisov maçında stada paraşütlü meşale atan fenerliyi de tanırım, seyrantepe rüzgarında pankart boyarken neredeyse parmağını kaybeden galatasaraylıyı da...

    ben bugüne kadar bu derbinin böylesine siklenmediğini ilk defa görüyorum. normal zamanda git bir mahalleye, altışar tane çocuğa formaları giydir top oynat; en az yirmi kişi izler o maçı.

    takımların ligdeki durumlarından, kadrolarından, form grafiklerinden bağımsız olarak üç hafta önceden başlardı bu derbinin tantanası. maçtan sonra bi' üç hafta daha devam ederdi.

    bu durumun ne fener'le ne de galatasaray'la bir alakası var. insanlar yaşama sevincini kaybetmiş artık bu ülkede. geçim derdi, kutuplaşma, haksızlık, hukuksuzluk derken bitmişiz biz. insanların burada birbirine laf sokmaya bile mecali kalmamış.

    yazık...

  • shangri-la oteline satılmış. otel'in özel kullanımına açık olup, bu sahil kısmı halka elbette kapalı olacakmış. binalar yetmedi, artık denizleri de göremeyeceğiz. işte bunlar hep akp!

  • carl king'in yazdığı introvertler hakkındaki 10 efsaneleşmiş/klişeleşmiş algılar adlı makaledeki cevapları okudukça ben ne güzel bişeymişim dediğim ruh hali.

    daha önce defalarca yazılmasına rağmen bir de kendi açımdan bahsetmek istiyorum bu maddeleri.
    adım adım gidersek;

    1)introvertler konuşmayı sevmez.
    -introvertler konuşmaya değer bir konu yoksa ortada konuşmayı 'tercih' etmez. çünkü her gereksiz ve yersiz konuşma onu günlük hayatın temposunda yorar, rahatsız eder. boş muhabbet yapmayı istemeyeceği insanlarla muhatap içerisinde olmak dahi kendilerine rahatsız edici gelir. extrovert insanların facebook,instagram vesaire gibi sosyal platformlardan "ne kadar mutlu" olduklarını görmek bile onları yormaya yeter. böyle insanları hayatlarından çıkarmak pek olası değildir çünkü her 3 kişiden birisi introvert ise diğer iki kişi extrovert'tir ve bundan kaçışları yoktur.

    2) introvertler utangaçtırlar.
    -introvertler insanlardan korkmazlar, konuşmak için bir neden ararlar sadece.
    benim bulunduğum ortamda birisiyle konuşmak için benim bir sebebimin olması lazım. yoksa sadece nasıl olduğunu sormak için o insanla muhatap olmak is-te-mi-yo-rum!
    bana soru sor, saatlerce konuşayım, bir konudaki fikrimi iste bıktırana kadar hiç susmadan anlatayım, ama konu ufak konuşmalar gereksiz selamlaşmalara gelince bunlardan nefret ediyorum resmen. sürekli bir bugün canın mı sıkkın, "noldu modun niye düşük" (bu modda yeni çıktı zaten ondan da nefret ediyorum zırt pırt kullanılmasından, ay şekerim bir anda modum düştü) tarzı sorulara maruz kalmaktan. yahu ben yalnız olmayı seviyorum, yalnız yürümeyi, yalnız yemek yemeyi, sinemaya yalnız başıma gitmeyi, bıktım şu garip bir yaratıkmışım gibi davranmanızdan.

    3)introvertler kabadır.
    kaba değiliz. ben kendim baya bir nazik olduğum için insanları kıramamaktan kendime zarar veriyorum bu çevremdeki insanların varlığından dolayı. birisine bişey sormak istiyorsam doğrudan sorarım, onunla illa small talk yapmak zorundaymışım gibi bir algı olmasını sevmiyorum ama o zaman da işi düşünce bize selam veriyor deniliyor ama işte hiç alakası yok bunu anlatmamın mümkünatı yok işte.

    4)introvertler insanları sevmez.
    introvertlerin hümanist olduğu belki kaç kere yazılmış ama bende tekrarliyim. insanları severler, ama topluluktan hoşlanmazlar, topluluk içerisindeki muhabbette hep yalnız, sessiz suskun kalırlar, çünkü çevre onun bütün enerjisini sülük gibi yapışıp emmiştir, nefret eder topluluk içerisinde bulunan yerlerden, mekanlardan.
    sevgilisiyle gider, eğlenir, yaşar vesaire ama bu olaylar onu yorar, normalde tercih etmez. sakinlik her zaman yeğdir onlara göre.
    insanları ayırmaz ama yakın arkadaşları dışında kimseyle yüz göz olmayı istemez.

    5)introvertler dışarıya çıkmazlar(toplu aktivite vesaire).
    geldik en nefret ettiğim kısma.
    -akşam şuraya gidelim mi?
    -hayır abi hayır istemiyorum gelmek neden anlamıyorsunuz bu kadar basit bişeyi?

    -haftasonu çeşmeye gidelim?
    -gitmeyelim????

    -abi mal mısın asosyal misin niye gelmek istemiyorsun?
    -introvertim abi bu kadar basit, hoşuma gitmiyor boş gezintiler bana, evde kalmayı yeğliyorum çoğu şeye, sen sağa sola gidip mutlu oluyorsan ben evde kalıp kendi enerjimi doldurarak mutlu oluyorum, oyun oynuyorum, kitap okuyorum, kendimle baş başa kalıyorum, müzik dinliyorum.
    kalabalık ortamlardan zerre hazzetmiyorum.

    buradaki en önemli şey introvertlerin dışarıda uzun süre kalmaktan hoşlanmamaları.
    sevgilinle sabahtan akşama kadar dışarda gezmek sizler için normal bişey olabilir ama bizler için çok fazla.
    atıyorum bir kafeye/bara gittin arkadaşlarınla millet gece geç saatlere kadar kalmak istiyor ama bizler gözlem yeteneğimiz ve algılarımız farklı yönde çalıştığı için o ortam alacağımız hazzı/mutluluğu aldığımızı düşünüp eve dönmek istiyoruz çünkü daha fazla bir değer katmayacak bize bundan çok eminiz.

    6)introvertler sürekli yalnız kalmak ister.

    -böyle bir dünya yok, elbet biz de sosyalleşmek isteriz ama sizler gibi bütün gün panpişimle selfie qeyfi veya eniştemle saçmalamacalar şeklinde değil, en yakın arkadaşımla gerekirse sessiz bir şekilde oturarak dahi sosyalleşebiliyoruz, yalnız hissetmiyoruz kendimizi yalnız kaldığımız zaman.

    7)introvertler gariptir.

    biz garip değiliz, siz anormalsiniz. bir insan ömrü boyunca sadece kendisiyle baş başa olduğu halde bunu görmezden gelip nasıl extravertlikten haz alıyor inan anlayabilmiş değilim. korkuları var muhtemelen yalnız kalmaktan. bizim yok iyiyiz biz.
    introvertler popüler kültürden neeeeeeeeeeefret ederler.
    evet nefret ediyoruz, o sizin özentilik ile yaptığınız her türlü aktiviteden, paylaşımlarınızdan, trend olan bişeyleri satın almanızdan, gösteriş yapmanızdan, toplumun gösterdiği yoldan gitmenizden, genel geçer kuralların uygulanmasından, herşeyden nefret ederiz. aykırı olabiliriz ama garip değiliz.

    8)introvertler nerdlerdir
    introvertler kendi dünyalarında yaşar, sahte bile olsa extravertlerin yaşadığı mutluluğun sebebini anlayamazlar.
    kendi dünyamızda çok daha eğleniriz ki biz, kendi kendimize konuşur, olayların nasıl yaşanacağı hakkında düşünüp yorumlar yaparız,
    hayaller kurarız ve bunların hepsinin gerçekçilikten daha iyi olduğunu düşünürüz.

    9) introvertler rahatlamanın veya eğlenmenin yolunu bilmiyor.
    -hafta sonları çeşme'de kafe pi'de takılmıyorum diye,
    -havuz başında ayak capsi yollamıyorum diye,
    -iş sonrası eve gidiyorum diye,
    -berkecanların/merveeeelerin doğum gününe gitmiyorum diye,
    -kop kop ortamlarında bulunmuyorum diye,
    -arabayla oturup gezmiyorum diye,

    eğlenmenin yolunu bilmiyorsam, ben gerçekten ölü bir insanmışım arkadaş.
    bu yaptıklarınız bana o kadar nefret dolu geliyor ve beni yoruyorsunuz ki bunları şuanda düşünürken bile yoruldum resmen eve gitmek istiyorum.

    10)introvertler kendilerini düzeltip birer extravert haline gelebilirler.

    siz kendinizi düzeltseniz de toplum gerzekliklerinden uzaklaşıp düzgün birer insan olsanız nasıl olur acaba?
    biz mi değişikmişiz? yok artık.

    bi de sizden şunları istiyorum çok fazla bişey değil cidden.
    teşekkürler.

    http://www.digitalmomblog.com/…overted-children.jpg

  • kahvedeki amca ekonomi konuşabilir çünkü kahvedeki amcanın söylediklerini alıp gazeteye, televizyona koymazlar. arda da kendi arkadaşlarıyla oturup konuştuğu ortamda ekonomi dahil her şey hakkında konuşabilir. ama medyaya açıklama yaparken her şey hakkında konuşursan ne diyon olum sen derler tabi. o yüzden ekonomi masterin yoksa susacaksın medyaya karşı. peki ben zamanımı harcayıp niye bu saçma entry'i yazdım. çünkü biraz önce söylediklerimi kendi başına çıkartamayacak insanlar var. tepkim mantıksızlığa...

  • recep tayyip erdoğan'a selam çakmıştır.

    --- spoiler ---

    kuzeye(rize) git legolas. orada halk arasında uzunadam(strider) diye tanınan biri var ve onu bul. ileride büyük bir lider olabilir.
    --- spoiler ---