hesabın var mı? giriş yap

  • daha kavuşamadan mevlanın ayrılık yazdığı çiftin hazin sonunu içeren video. ibretliktir, evlenecek çiftler için içerisinde şüphesiz bolca mesaj bulundurur.

  • 1676 senesinde isigin hizini gercege yakin bir sekilde (yaklasik olarak 230 bin km/sn olarak) olcmeyi basarmis hollandali gokbilimci ve matematikci. peki roemer isigin hizini mi ariyordu? hayir, hatta yasadigi donemde isigin sonlu bir hizi olabilecegine dahi inanilmiyordu (mesela galileo 15 km mesafedeki iki kulede ates yakarak isigin hizini bulmaya calismis, deneyin sonunda da isigin sonlu bir hizi olamayacagi kanaatine varmisti).

    roemer o siralar ingiltere’de basina odul konulan bir belanin cozumunu gelistirmek icin calisiyordu. derdi, acik denizde ilerleyen denizcilerin, o anda dunya uzerindeki koordinatlarini bulabilmelerini saglayacak etkili ve pratik bir metod bulabilmekti. hadi enlemi tespit etmek o kadar da zor degildi, zira kutup yildizinin yuksekligini usturlap ya da capraz cita ile bulabiliyordunuz ancak boylamin tespiti icin etkili hicbir metod yoktu. galileo’nun, jupiterin uydularinin konumlari uzerinden gunu saat dilimlerine onu da saat basina 15 boylam derecesiyle carparak yola cikilan limana olan uzakliga cevirmek icin bir metodu vardi. ancak bu metodun tesiri icin butun bir yil olcum yapilmasi ve koca koca cetveller hazirlanmasi ve sonra da bu cetvellerle hesap yapilmasi gerekiyordu. pek pratik olmasa da bu metod o siralar en cok ilgi uyandirmis ve uzerinden en cok calisilan metod olmustu. iste bizim roemer de jupiter ve uydularinin davranislarina merak salmis bilim adamlarindan biriydi. roemer, rotterdam’daki evinde, kendi yaptigi dev sabit teleskobu ile gok kureyi tararken ve bahsedilen metodu gelistirmeye calisirken enteresan bir kesifte bulunur.

    calismalari sirasinda jupiterin uydularinin, yilin farkli donemlerinde karanlik bolgeye giris ve cikislarindaki surelerde ritmik sapmalar kesfeder. yani galileo’nun onerdigi metoda gore cikarilacak bir cetvel, bu sapmalardan dolayi asla hassas bir sonuc veremez. ayrica roemer sunu da bilmektedir ki, dunyanin uydulara olan mesafesi, gunes etrafinda donusu sirasinda artip azalmakta yani jupiterin uydulari ile dunya arasi mesafe degiskenlik gostermektedir. kanimca roemer bu kesisimi yakaladiginda donup kalmistir. cunku bu sonuca gore, tespit ettigi sapmalar bu degisken mesafeden kaynaklanmakta yani uydularin goruntulerinin teleskobuna ulasma suresinden kaynaklanmaktaydi. kisacasi isigin belli ve sonlu bir hizi vardi. peki bu hiz neydi? roemer’in bu soruya yanit aradigi calismalarinda yaptigi cizimlerden metodunu ve buldugu sonucu ogreniyoruz. gunes-dunya arasi mesafe o yillarda 155 milyon km olarak kabul edildiginden 61 gunluk (ki yorungesinin yaklasik altida biri ve bu 61 gunluk mesafe de yine 155 milyon km kabul ediliyor) dunya cevriminin 11 dakikalik bir sapmaya yol actigi bilgisinden hareketle isigin 155 milyon km yolu 11 dakikada gectigi sonucuna ulasan roemer, isigin saniyedeki hizini ise yaklasik 230 bin km olarak hesaplar.

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.

  • üst edit; arkadaşlar 30 ay boyunca ödeme yapılacak. 36 ay değil. damadın paylaştığı görselde sağda yazıyor.

    çekilen kredi; 10.000 tl
    ödenen para; 30*376=11.280

    sorarlarsa faizsiz dersin.

    öyle kuru kuru dünyanın en güçlü ülkesiyim demekle olmuyormuş demek ki.

    büyük ülkelerin hepsi sokağa çıkma yasağı verip bütün vatandaşına asgari ücret ödemesi yapıyor, bizimkiler de kredi çektirip bankaları zengin etme derdinde.
    ne oldu ehonomimiz çoh eyi mart şubattan daha iyi olacaktı damat bey?
    lafla peynir gemisi yürümüyor değil mi?

  • bir kişinin kendini “polisim hayırdır amuğa goyim?” şeklinde tanıttığı kavgadır. adamın ilk cümlesi buydu.

    adı soyadı amuğa goyim galiba. umarım e-devletten isim soyisim değiştirme kolaylığından faydalanır. böyle memuriyet zor.

  • -geçen senelerden birinde sırf artistlik olsun diye 10 kasım'da saat 9'u 5 geçe ayağa kalkmamış ve bunu marifetmiş gibi bu köşeden cümle aleme ilan etmiştim

    türkiye'nin en çok okunan gazetesinde köşesi olan bir adamın kalibresi bu işte. artizlik olsun diye. yazık.

    gerek yok ahmet hakan, "gölge etme" yeter.

  • pisliği, dağınıklığıyla övünen şapşalların öve öve bitiremediği geyikler bütünü..

    - abi bizim evin dolabındaki muzu sucuk sanıyolardı yeaa.. makarnanın içinde başka canlılar vardı hahah..

    tamam amk en pis senin evin.