hesabın var mı? giriş yap

  • dün gece trt haber'e yapmış olduğu canlı telefon bağlantısından;

    -ailen kitap yazdığını biliyor mu? annen, baban?
    -pucca: yok, onlar bilmiyo. sadece kardeşim biliyo.
    -öyle mi, hala bilmiyorlar yani senin pucca olduğunu?
    -pucca: yok hala bilmiyolar.
    -peki kitabı biliyorlar mı, evde hiç konu oluyor mu?
    -pucca: yok hiç konu olmuyo. zaten babamın böyle şeyleri seveceğini zannetmiyorum. "babam böyle çok nasıl diyim bilim teknik falan okuyan bi insan"

    evet, bu kısa diyalogdan fark edeceğiniz üzre annesine çekmiş olmalı. babasına hürmetlerimi iletiyorum.

  • ilk entryi yazanın aklına işlenmiş endişeyi gösteren durum.

    haberi bile "pkk sevici falan değilim" şerhi ile yazabilmek memleket genelinde olduğu gibi sözlüğün de ne hale geldiğinin göstergesidir.

  • artık formatını değiştirmesi lazım gidrek sıkıcı olmaya başladı. bence juriyi yarasa gibi yukardan sarkıtmalılar. sesi beğenirlerse de başlarının üstüne düşsünler.

  • yazar olarak hayal kırıklığı yaratabilir.

    bakıyorum iyi yazarlar bile yanlış çekiyor.
    yazdıklarından belli, kim bilir kaç kitap okumuş insan, yeri geliyor "sanarlar" diyor.

    sözlü olarak o şekilde kullanılmasının sakıncası yok. ama yazı dilinde doğrusunun kullanılması önemli.
    çünkü ben bile artık şaşırmaya başladım.

    bakın şimdi topu topu altı adet sözcüğü ezberleyeceksiniz:
    sanırım, sanırsın, sanır, sanırız, sanırsınız, sanırlar

    kaynak: bir yazım kılavuzu alıp bakın derim. yoksa
    buyrun: https://en.wiktionary.org/wiki/sanmak

    ünlü türk edebiyatçılarından da örneklerle kanıtlayalım.

    örnek 1: sanırsın
    terkîb-i bend - ziya paşa
    ---
    çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
    handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın

    bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
    her merhemi her yareye merhem mi sanırsın
    ---

    örnek 2: sanır
    ağlama - ahmet hamdi tanpınar
    -----
    eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
    seni garip sanır her gören.
    ağlama sakın çocuk, ağlama!
    korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
    sevgini hep söyle, sakın saklama.
    aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.

    örnek 3: sanırız
    özdemir asaf
    biz değişiriz aşk değişti sanırız.
    yiterken de böyleyizdir,
    yitince de..

    örnek 4: sanırsınız
    her sabah, yanılmak ! - attila ilhan
    sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
    bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
    denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
    ----

    örnek 5: sanırlar
    dönmeyenler - can yücel
    ----
    bu murat belgeli murat
    çok ingilizce bilir
    ama hel'sinkiyle güvey girer
    bu özel üniversite randevucuları
    aydın doğan solcuları
    dünyaya birşey öğreteceklerini
    sanırlar
    ekonomi ekonomi diye
    kendilerini unuttukları gibi
    bizleri de unuturlar

    *sanırım, "sanırım"ı herkes doğru kullanıyor. o yüzden örnek vermeye gerek duymadım.

    edit: bir işi yarım bırakırsan böyle olur işte. her yanda sanarımcılar türer.

    örnek 8: sanırım örneği de orhan veli'den olsun
    baharın ilk sabahları
    ----
    sanırım ki günler hep güzel gidecek;
    her sabah böyle bahar;
    ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
    derim ki: "sıkıntılar duradursun!"
    şairliğimle yetinir,
    avunurum.

  • cahil türk halkına bilgi olarak vereyim.

    ufo demek uzaylı demek değildir. ufo demek unidentified flying object demektir.

    yani havada tanımlayamadığın bir cisim görünce bunu ufo diye raporlarsın. esprileri ona göre kasın ki biraz seviye yükselsin artık şu platformda.

  • burada ortaya koyduğu iş kadar, sözlük görünümünün değişmesi hakkında söyledikleri de ne kadar vizyonsuz olduğunu ortaya koyuyor. şükür ki sözlüğü eskisi gibi düzenli kullanmıyorum ve bu şahsın yönettiği sitede mesai harcar gibi zaman geçiren insanlara samimiyetle üzülüyorum.

    misal sözlük ile ilgili gelen eleştiriye twitter, facebook gibi yüz milyonlarca kişinin kullandığı siteleri örnek göstermesi açıkça komik. birinin bu sitelerin ekşi'nin dengi olmadığını kendisine anlatabilmesi gerekiyor. etin ne, budun ne diye sorarlar adama? kendini, reelde dengin olmayani alanında dünya devleri ile eşitlemek tam da bizim topluma ait kolpa. bu siteleri senegalli de kullanıyor, kansaslı da, johanesburg'lu da, paris'li de... haliyle ortalama kullanıcı profili dediğin şey ortalama dünya insanına dönüşüyor. halbuki senin kullanıcı sayın yönetilemez değil, beklentileri öğrenilebilir ve yazarlar için, yazarların tercihleri ile, onların kullanımını kolaylaştıracak bir dizayn yapılabilir. ama nerdeeee.. tabi bir türkiye toplumu yöneticisi gibi o, dizayn'ın nasıl olması gerektiğine karar merci olarak, kafasına göre değiştirme yetkisini kendisinde ve kendi gibi burayı yöneten dar klik'te görecek. sözde gelen tepkileri geri bildirim kabul edip, kafasına estiğinde yapacağı bir sonraki değişimde de canı isterse kullanacak. istemezse, kusura bakmayın. size üzerini biraz kazıyınca altından "deal with it" manası çıkacak bi entry döşenecek. bunları yaparken de, değişime direnç normal ya, feedback, sürekli değişim, not alıyoruz gibi iyi yönetici taklidi yapan insanların sıkça kullandığı kelimeleri kullanacak tabii ki.

    halbuki konu çok basit. okuyucuya sunduğun tasarım'a istersen kedi resmini koy, ister reklam al, istersen dürüm koy ama yazarına kendini iyi hissettirecek şekilde istediği görünümde yazabilme imkanını tabii ki her zaman sun. bir de "gece görüşü var" deyişi var ki, maho ağanın "bu mahsülün üçte ikisi benimse, üçte biri sizin kıçınızdan çıkiii.." deyişi gibi, alternatif de sunmuş vizyoner yöneticimiz. biz beğenmemişiz ama.

    değişime tepki gösteren insanlara "değişime direnç göstermek insanın doğasında var." captan obvious'luğuna hiç girmeyeyim o kadar uzatmayayım. eğer sözlük yazarlarının muhafazakarlık sebepleri siz iseniz efendi gibi şuraya yazarlara özgü, eskiden sık kullanılan görünümlerden 20-30 tane koyarsınız. biz de niyetinizin sarihliğini anlarız. eskiden var olan bir özelliği (istediğim skin ile kullanma işte) ortadan kaldırıp, sonra da abuk bi dizayn dayatıp, "değişime direniyorlar" demek de komik işte, değişim değil ki kardeşim bu, bir şeyi dayatıyorsun. marka'n ile o marka'yı var eden, yaşatan kitlenin alanını daraltmanın manası nedir? senin kullanıcının o marka ile gönül bağı kurmasını kolaylaştırman gerekirken, neredeyse kavga ediyorsun. e şimdi bu komik değil mi?

    tamamından kendisi sorumludur diyemem ama bundan yıllar önce sözlükler söz konusu olduğunda ekşi ve diğerleri vardı. burası marka değerine o kadar güvendi, ve bahsettiği gibi yeniliğe, değişime o kadar kapalıydı. asıl sorun çokça başka yerdeydi aslında. kendi hedefleri ile kendini var eden kullanıcılarının taleplerini özdeşleştirmekte o kadar beceriksizdi ki, bugün ekşi sözlük'ün herhangi bir sözlük'ten geçmişten gelen gönüllerdeki karizması hariç hiçbir farkı yok. ve felaket kötü yönetiliyor. kendisine tüm emekleri için teşekkür ederim.

  • anlama güçlüğü çeken, ikiz gebelik sahibi bir hasta. bebeklerde gelişme geriliği var. olması gereken gebelik haftasından daha küçükler. bebeklerin beslenmesini gösteren kan akımları iyi ama yine de riskli bir durum. hastaya hastaneye yatış önerdim, kabul etmedi. durumum riskli mi dedi. evet dedim. işte bebeklerin anne karnında iyi gelişemediğini, olması gerekenden küçük kaldıklarını vs anlattım. yatarak takip olmanız gerekiyor dedim. hasta, evde daha rahat ediyorum dedi. 1 hafta sonra kontrole gelmek üzere gitti. ama içim hiç rahat etmedi. çünkü hastanın durumunun ciddiyetini anlayıp anlamadığından emin olamadım.

    içim içimi yedi dayanamadım. sistemden hastanın telefonunu bulup bugün için kontrole çağırmaya karar verdim. sabah kayıtlı telefonu aradım. bir erkek açtı.
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + he
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + haaa
    - kiminle görüşüyorum acaba?
    + ahmet
    - ayşe hanımın neyi oluyorsunuz?
    + kocası
    anlattım yine. bebeklerde gelişme geriliği var. bu riskli bir durum. aslında eşinize yatış önerildi ama kabul etmedi. bebeklerin kalp atışlarının düzenli olup olmadığını görmek için nst'ye bağlamamız lazım. kontrol için bugün acile gelebilir misiniz? diye.
    + namazdan sonra gelsem olur mu?(cuma namazı)
    - olur olur. (sen yeterki gel)
    + eşimin de gelmesine gerek var mı?
    - bebekler eşinizin karnının içinde ya. onları kontrol etmek için elbette bebekleri karnında taşıyan eşinizin de gelmesi lazım.

    söyleyeceklerim bunlar hakim bey! ben bu hastayı ya yatırırım, ya yatırırım öyle görünüyor.

    edito: müjde a dostlar:) hasta dün kontrole gelmişti. 35 haftalık olması gerekiyor ama bebeklerin bazi ölçüleri 31-32 hafta civarında. gelişmeleri iyice geri kalmış. hala durumum riskli mi? diye sorarken yatırdım hastayı. bugün doğum ağrıları ve doğumu başladı. sezaryen ile canlı! bir kız bir de erkek doğdu.

  • whatsapp'ın 10. yılını kutlayabileceğine inanan kerizleri göstermiş mesajdır.

    lan ben 2003 senesinde polifonik'den terfi edip papi_chulo.wav dosyasını zil sesi yaptım diye sevinirken ne whatsapp'ından bahsediyon denişik?

  • doğada bulunan uranyum %0,711 oranında u-235 içerir. geri kalanı u-238 izotopudur. nükleer yakıt yakıt olarak, ya da atom bombası yapımında kullanılan izotop u-235 izotopudur.

    santral için yakıt kullanmak amacıyla ya da bomba yapımı amacıyla doğal uranyum içerisinden bulunan u-235 izotopunun bu amaçlar için işe yaramayacak olan u-238 izotopundan ayrıştırılması gerekir. bu işleme uranyum zenginleştirmek denir. bu işlemin ardından doğal uranyumdan u-235 ayrılırken geriye içerisindeki u-235 miktarı çok daha düşük seviyelere düşmüş olan uranyum kalır. burada bahsedilen oran da %0,3 falan. bu geriye kalan uranyuma zayıflatılmış/seyreltilmiş uranyum (depleted uranium) denir.

    doğal uranyumdaki u-235 miktarı çok düşük olduğu için zenginleştirme işleminin bir sonucu olarak çok yüksek miktarda zayıflatılmış uranyum atık olarak oluşur.

    radyoaktivitesi normal uranyuma göre daha düşüktür çünkü u-235 oranı azalmıştır, zaten uranyum çok da radyoaktif bir madde değildir. zararlı etkisi de ağır metal olmasından kaynaklanır. yani oturup yiyecek olsanız radyasyon zehirlenmesinden değil kimyasal zehirlenmeden dolayı ölürsünüz.

    bu meretin kullanılmasının sebebi de çok yoğun ve sert olmasıdır. bu sebeple zırh delici olarak kullanılmaya çok müsaittir. ayrıca zırh olarak da kullanılmaya oldukça müsaittir, bu sebeple abd'nin kullandığı abramslar da uranyum zırh kullanırlar. ayrıca a-10 uçağı da top mermisi olarak bunu kullanır.