ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
12 haziran 2016 türkiye hırvatistan maçı
-
reklamlar başlasa da arda turan'ı oynarken izlesek dediğim maç.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
müdürün kürsüden konuştuğu bir sırada, öğrencilerden en çok gözüne batanı seçip, parmağıyla göstererek, müdür yardımcısına mikrofondan "halil ibrahim bey, şu öğrenciyi dövebilir miyiz?" diye ricada bulunması.
bir kadın ne kadar zalim olabilir
-
gerçekten çok zalim olabilir.
bir arkadaşın annesi, komşusunun gelini kanser olunca şöyle bir şey söylemişti:
"yazık kadına, oğlunun evliliği bitti. o hasta kız artık ne eve ne çocuklara bakabilir, adama da yazık"
böyle bir gaddarlık ve kadın düşmanlığı zor bulunur.
bilgisayar oyununda manzara seyretmek
-
vakti zamanında elime nasıl geçmişse bir araba yarışı oyununun demosu ile yaptığım eylem. çok güzel ormanlı bir parkur vardı, hep onu seçerdim, sonra manzara seyrederken artık araba ters mi gitmiş bir yere mi çarpmış, peeeh... ben çocukken bir misafirlikte monkey island oynayan çocuğu seyrederken de yapmıştım. o zaman için o monkey island neydi yahu, "gerçek gibi, vay be" filan demiştik. hey gidi günler hey...
türkiye'de yapılmış zamanının ötesindeki parçalar
anıtkabir'e otomat cihazı konulması
-
sakıncası olmayan uygulamadır. bu kadar geri kafalı olmanın anlamı yok. şekeri düşen olur, ilacını almak için suya ihtiyaç duyan olur vs. basit ihtiyaçları gidermek için kullanılır. buluttan nem kapmaya gerek yok.
marmaris'in adının değiştirilmesi
-
(bkz: kahramanmaris)
debe sonrası edit;
(bkz: arda için yardım topluyoruz)
(bkz: meram'da yeraltı çöp konteynerleri)
yaran olaylar
-
ev arkadaşım telefonla konuşmaktadır. söylediği bir model anlaşılmayınca, kodlamaya başlar.
+ yaz abi. adana'nın a'sı
(bir şeyin bir şeyi... bir şeyin bir şeyi...)
+ yeni zelanda'nın z'si
sevgilisinden yeni ayrılanlara tavsiyeler
-
zamanında nazım hikmet'ten diye paylaştığım yazıdır. ki o dönem ortalıkta dönüyordu. ben de yaralı bir zamanımda paylaşmıştım. nazım hikmet'e ait değilmiş. neyse kim yazdıysa yazı çok güzel, ki o dönem bu yazı bile iyi gelmişti bana. umarım yaralı dostlara az da olsa yara bandı olur.
bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. sen, "ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "peki o ne yaptı" deme. herkes kendinden sorumludur aşkta. sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? hayatı ıskalama lüksün yok senin. onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.yine içeceksin rakını balığın yanında. üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. elbet bitecek güneşe hasret günler. ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.....
kazakistan'da bulunan terk edilmiş uzay üssü
-
aslında biraz tozunu alsan hala kullanılabilir görünüyor. hurda halini satın alıp getirip seçimlerde kullansak 2035 de aya gidiyoruz desek mesela yüzde 5 artar oyumuz. roketin çalışmayacağı anlaşılınca da aya demedim yaya dedim der geçeriz halk alışık nasılsa sonucu olmayan procelere.
debe editi:
(bkz: minik gülce için yardım kampanyası)
bi güldürün be