hesabın var mı? giriş yap

  • lokasyon: antalya
    bugün pazara gittim arkadaşlar.

    ıspanak: 20
    havuç: 7
    domates: 8
    salatalik: 15
    yeşil sogan: 20
    karnıbahar: 7
    çilek: 35
    patlican: 20
    yesil sivri biber: 25-30
    roka, maydanoz: 3(bağ)
    6lı yufka: 18
    peynir: 70-80
    bakla: 30

    totalde 400 tl gitti. ben boyle tarım memleketinin de, fiyatların da, pazarin da, ekonominin de amina koyarim sevgili romalılar. saygılar.

  • 3 senedir yazar olarak içinde bulunduğum oluşum. çılgınca entry giren birisi olmadım hiçbir zaman. çoğu zaman okumayı tercih ettim. ekşi sözlük sadece yazarları ile ön plana çıksa da, aslında okuyucu çoğu zaman daha önemliydi. çünkü okuyucu olmadığı takdirde entry girmenin manası yoktu. son günlerde farkettim ki artık yazarlar hiç okumuyor, sadece yazıyor. dinlemeden dır dır eden insanlar gibi... okumuyorlar, sadece yazıyorlar.

  • bir tarafta trafik kurallarına uymayan, yolcuları zerre önemsemeyen, keyfine göre yolcu almayıp müşteri seçen, muayenesi olmayan enkaz gibi araçlarla trafikte terör estiren, neredeyse bütün işlemleri kayıt dışı olduğundan en alt seviyede vergi ödeyen taksi sürücüleri ve plaka sahipleri varken; diğer tarafta temiz kaliteli düzgün ulaşım hizmeti sağlayan ve bunu kayıtlı ve şeffaf bir şekilde yaptığından vergisini düzenli ödemek zorunda olan uber var. ve trafik polis teşkilatımız en sıkı şekilde kimi denetleyip ceza kesme peşinde? uber'in ve uber yolcularının. neden? çünkü toplumu değil, taksi plaka sahiplerini ve o taksileri süren çomarları korumak ve kollamak bunu gerektirir. çünkü sizin güvenliğiniz, trafik kurallarına uyulması, özetle toplumun faydası için çalışmak trafik polislerimizin zerre umrunda değil.

  • aslında "apulia seferi" olarak başlamış bir harekatın, nihayete ermiş halidir.

    seferin nihai hedefi tüm apulia (puglia) bölgesini ele geçirmekti ve ilk hedef de bölgenin önemli merkezi konumundaki brindisi şehriydi. ancak gedik ahmed paşa sefer esnasında otranto'nun daha korunaksız bir halde olduğu istihbaratını alarak, donanmasını bu şehre yöneltti ve otranto ele geçirildi.

    fatih'in uzun vadeli amacı, roma'nın ve nihayet tüm italya'nın ele geçirilmesiydi. apulia seferi'ne çıkılması ise aslında uygun şeraitten doğmuş bir başlangıç adımıydı. venedik'le girişilen uzun savaş henüz sona ermişti ve napoli krallığı'nın italya'yı tümden ele geçirip, ispanya'yla arasındaki doğrudan akrabalık ilişkisini de kullanarak, bölgeyi aragon krallığının da nüfuz bölgesi haline getirme riski söz konusuydu. venedik de güçlü napoli tehditine karşılık osmanlı'yla yakınlaştı. resmen signoria osmanlı'yla herhangi bir anlaşma yapmadığını sürekli dillendirse de, istanbul'daki venedik balyozu battista gritti aracılığıyla, osmanlı'yı güney italya'ya asker çıkarması konusunda yüreklendiriyordu. yani özetle venedik, yakındaki ciddi napoli tehlikesini savuşturmak için, uzaktaki kalıtsal düşman osmanlı'ya bölgeye giriş hakkı tanıyordu bir nevi. venedik balyoz gritti aracılığıyla bölgede osmanlı'nın söz sahibi olması gerektiği mesajını veriyor, justinanus'tan yadigar bu toprakların birleşik bizans'ın tarihî toprakları olduğu ve yeni roma'nın (istanbul) fatihi olarak ikinci mehmed'in bu bölgenin meşru hükümdarı olduğunu da osmanlı'ya hatırlatmaktan geri durmuyordu.

    neticede roma'yı fethetme ülküsündeki fatih de, bu fikri için önemli bir basamak oluşturacak bir güney italya istilası fırsatını kullanmak istedi ve hiç vakit kaybetmeden bunu gedik ahmed paşa komutasındaki kuvvetlerle reele dökmeye girişti. eğer fatih damla hastalığına direnebilseydi ve tahta çıktığı günden beri sürdürdüğü amansız fetih hareketine devam edebilseydi, pek çok venedik istihbarat raporunda da yer aldığı gibi, ertesi yıl çok daha büyük bir kuvvetle italya seferine kaldığı yerden bizzat devam edebilirdi kuşkusuz.

  • tenefüste değil, ders sırasında hocanın izniyle aşağı inip oruç açan nesil. oruç tutmayan birsürü yancı da faydalanırdı tabi bu hizmetten.

  • ikinci öğretim tıp açılsa onu bile kazanamayacak tiplerin ıslak rüyalarını süsleyen istek.

  • wos eylül 2014 verilerine göre 410 yayın yaparak en yüksek "h-sayısı"na (97) sahip bilim insanı.

    (bkz: cbt)'de yer alan verilere göre h-sayısı 80 üzerinde olanlar "nobel ödülü alacak ölçüde evrensel başarıyı tanımlayan ölçüye ulaşmış bilimciler" olarak tanımlanmakta. aziz sancar'ın h-sayısı 97 olduğuna göre nobel ödülü alan türk bilim adamlarına dair haberler duymamız yakın gözüküyor.

    [şöyle bir fotoğrafı vardır https://www.physics.ohio-state.edu/…/dpg-sancar.jpg]

  • kokeni orta asya ya dayanan turk irkinin, yuzyillar boyunca basindan gecen her turlu dini, fiziki ve cografi degisiklige ragmen farkindan bile olmadan halen gerceklestirdikleri, turklerin ilk kabul ettigi din olan samanizm den gelen adetler butunu.

    orn:
    - uzun ugraslar sonucu sahip olunan cocuklara "sati" ya da "satilmis" ismini vermek samanizm den gelmektedir.

    soyle ki: samanizm e gore her iyinin bir kotusu olma durumu* yuzunden her yeni bebek dogan eve ayni zamanlarda olum de ziyarete gelirmis, ve zayif gordugu cocuklari beraberinde gotururmus. bu inanca gore yeni dogan cocuklari olumun pencesinden korumanin en guvenilir yolu cocugu gecici bir sure icin komsulara ya da tanidiklara vermektir. bebek baskalarina verildikten birkac hafta sonra olumun ziyaret edip gittigi farzedilir ve cocuk komsu ya da tanidiklardan sembolik bir hediye karsiligi geri satin alinir. olay itibariyle belli bir sure de olsa satilip geri alinan bu bebeklere "sati" ya da "satilmis" ismi konur.

    gunumuzde her ne kadar aktivitenin kendisi yapilmasa da konulan isim samanizm gelenekleriyle aynidir.