hesabın var mı? giriş yap

  • nazim hikmet'in kimi insanlari cok iyi anlattigi bir siiri... (bkz: onlar kendilerini bilirler)

    akrep gibisin kardeşim,
    korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
    serçe gibisin kardeşim,
    serçenin telaşı içindesin.
    midye gibisin kardeşim,
    midye gibi kapalı, rahat.
    ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
    bir değil,
    beş değil,
    yüz milyonlarlasın maalesef.
    koyun gibisin kardeşim,
    gocuklu celep kaldırınca sopasını
    sürüye katılıverirsin hemen
    ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
    dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
    hani şu derya içre olup
    deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
    ve bu dünyada, bu zulüm
    senin sayende.
    ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
    ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
    kabahat senin,
    — demeğe de dilim varmıyor ama —
    kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

    1947

  • türkiye’de hergün yüzlerce adamın düştüğü tezgaha düşen gencin veryansını. olay tanıdık ama gerçekten artık katlanamadığım 2 durum var:

    1) bu polisler ne iş yapar? yani şikayet için gelen adamı, bir şey çıkmaz uğraşma diye telkin edip göndermek mi bu adamların işi? kamelyada çay içip geleni terslemek mi? adam haklıdır haksızdır, şikayetçiyse gereğini yapacaksın. bir şey çıkar çıkmaz onu zaman gösterir. sanki sözleşmiş gibi hepsi aynı tavırda hepsi aman iş çıkmasın kafasında.

    2) ülkenin en haysiyetsiz, namussuz insanları bile ülkenin bugunu bulmuş, ‘seni fetöcü diye ihbar ederim.’ tehditini kullanıyor ve bundan sadece ahlaklı ve namuslu insanlar korkuyor. bu paradoks ne zaman bitecek?

  • 1930'larda abd ile kanada'nın büyük ovalar (great plains) adı verilen geniş bozkır ve çayır topraklarında görülen uzun süreli kum fırtınaları dönemine verilen ad. "kirli otuzlar" da denilen bu iklimsel felaketin temel müsebbibi insan ve insann ekolojik cahilliği. sabanla toprağın üstündeki canlı kısmı havalandırarak daha yüzeyden sürerken, traktörlü tarıma geçerek toprağın kalbini yararcasına derinden sürme ve toprağın canlı kısmını öldürme, toprağı tutan bitki köklerini tahrip etme çölleşmeye yol açmış ve toprak kendisini tutacak bitkiden yoksun kalınca rüzgarla birlikte milyarlarca ton çamur ve kumla havaya kalkmış ve şehirlerin üzerine yağmış. kayıtlara göre 1936 nisan'ında oklahoma'dan teksas'a 300 milyon kum ve toz sürüklenmiş. tabi sadece kum ve toz değil, insanlar da sürüklenmiş ve 2,5 milyon insan great plainslerden kıyılara ve özellikle de kaliforniya'ya göç etmiş. suriye'den türkiye'ye göçenlerin sayısının mayıs 2018 itibariyle 3,5 milyon olduğunu düşünürsek dust bowl'un etkisi daha net anlaşılır.
    bu arada dust bowl'un gazap üzümleri, suriyeliler için halen anlatılmayı bekliyor.