hesabın var mı? giriş yap

  • sandığa gitmeyen şu an memnun olmadığı adaya oy vermiş sayılır kimse kıvırmasın, git istemediğin adayın karşısındaki en güçlü adaya oy ver. seçim sonrası yine eskisine ağlayacağına alternatifi görmüş olursun.

  • beşiktaş başkanı ahmet nur çebi'nin itirafı.

    demiş ki;

    "200 milyon tl'lik vergi borçlarını 16 milyon tl'ye indirdik." git-gel ankara... yalvardık, yakardık. allah yapanlardan da razı olsun. çoğu da beşiktaşlı dostlarımızdır."

    https://twitter.com/…zun/status/1530536333848059905

    bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak bu kepazeliğe vesile olan, uygulayan, o parayı çatır çatır yiyen herkese haram olsun o para.

    sadece beddua değil, vatandaş olarak yasal yollar da neyse gerekenin yapılması için herkes adım atmalı.

    bu işin takım rengi ile vs'siyle alakası yok.

    devlet, vatandaşın cebindeki parayı vatandaşından habersiz şekilde alıp milyar dolar borcu olan kulübün borcunu indiremez kardeşim.

    beşiktaş, galatasaray, trabzonspor, fenerbahçe, o, bu, şu fark etmez.

    millet kirasını ödemek için, yemek için para bulamıyor ama milyar dolarlıklık şirketlere parasını hibe edecek öyle mi?

    lan siz kimsiniz de 80 milyon vatandaşın cebindeki parayı kafanıza göre şirketlere vergi indirimi olarak dağıtabiliyorsunuz?

    ben vergimi 2-3 ay ödemeyemediğimde devlet evime haciz gönderiyor. öğrenci çektiği krediyi ödeyemediğinde devlet maaşına haciz koyuyor.

    ama aynı devlet milyar dolarlık şirketler ferahlasın, yayıla yayıla daha çok borçlansın diye elini 80 milyon vatandaşın cebine atıp oradaki parayı bu milyar dolarlık şirketlerin kasasına koyuyor?

    lan siz kimsiniz ya?

    kimsiniz kardeşim kimsiniz?

    kahvede çay ısmarlar gibi milletin yüz milyonlarca tl'sini alıp nasıl

    "tamam hadi iyisin senin 184 milyon tl borcunu sildim birader, ben de beşiktaşlıyım zaten"

    diyebiliyorsunuz?

    bu cüret, genişlik hali, "zaten kimseye de hesap vermiyoruz" rahatlığı nereden geliyor?

  • arap alfabesi bizim değil arapların olduğu için son derece saçma önerme. döneceksen bir tarafın yiyorsa göktürk alfabesine dön. elalemin alfabesine yavşama

  • korkunç bir başarısızlık hissi getiriyor beraberinde..

    bir otelde tatildeyim şu an. elli tane çift var etrafımda. algıda seçicilik dedikleri bu mu, yoksa şu ülkenin tüm mutlu insanları bu tatil beldesinde mi toplandı gerçekten merak ediyorum.

    6.5 yaşındaki kızım bile en sevdiği erkek arkadaşıyla el ele yürüyor. 20lik gençler göz göze oturuyor. çocuklu aileler reklam filmlerinden fırlamış gibi mutlu. 80lik çiftler bile diz dize, ilk günkü aşkla bakıyorlar birbirlerine..

    çok kıskanç bir insan değilimdir ama her bir gözeneğimden kıskançlık fışkırıyor şu an. bu yanlış ata oynamışlık hissi öldüğüm güne kadar kambur olacak sırtımda.

    yeniden sevsem birini, geçmişim hep uçan bir balon gibi elimde olacak, başımın üstünde dalgalanacak. daha önce evlenmemiş olsa sevdiğim adam, klasik türkiye gerçeği, istenmeyen gelin olacağım. kızım var, en düzgün gördüğüm adamı bile elli kere sorgulayacağım.. binlerce yalan söylenmiş bir insan olduğum için, karşımdaki "allah bir" dese bile artık inanmayacağım..

    telefonumda beni aldatan, maddi manevi dolandıran, kendime güvenimi elimden alan ama çocuğumun babası olması sıfatıyla nadiren de olsa görüşmek zorunda olduğum bir adam, "şerefsiz köpek" ismiyle kayıtlı ve ben o şerefsizin bizi getirdiği noktanın, bu enkaz gibi boşanmanın altında tüm ağırlığımla eziliyorum. onun dağıttığı hayatımın faturasını hem kendime, hem hayatımdakilere kesiyorum.

    aylarca çalıştığım bir sınavdan kalmışım gibi, saatlerce uğraştığım yemeği fırında yakmışım gibi, iş yerinde önemli bir sunumu yüzüme gözüme bulaştırmışım gibi başarısız, yenik, mahcup hissediyorum..

  • hasta hissettiğim için bugün ofisten erken çıktım, ortaklar caddesi'nden mecidiyeköy'e yürüyorum bir iki saat önce... carrefour'u biraz geçince karşıma 16-17 yaşlarında tinerci bir çocuk çıktı.

    t: allahına kurban olayım abla, bir dur, bir dinle.
    r: dinliyorum kardeşim, anlat.
    t: allah benim belamı versin, seni rahatsız ediyom ama yalan söylüyosam şurda can vereyim kardeşime bez almam lazım.
    r: anladım, yemin etmen gerekmiyor ama bez alacak kadar param yok (gerçekten de param yok, birkaç lira bozuk para var cebimde).
    t: abla sen şimdi diyon ki bu kesin başka bir bok alacak ama bez alacağım abla, allah çarpar, yemin ettim bak.
    r: güzel kardeşim, ben sana para verdikten sonra ne alırsan alırsın, o senin bileceğin iş ama inanıyorum ben sana. sorun şu ki cebimde para yok, bozukluklar var, 2 lirası dolmuş için bana lazım, 1 lirasını da sana vereyim.
    t: allah razı olsun abla.

    şimdi buraya kadar olan kısmı standart para isteyen-para veren muhabbetiydi ama buradan sonrası asıl beni düşündüren. çünkü konuşmaya başlayana kadar ben vicdanı sömürülecek bir yabancıydım, karşımdaki çocukla insan gibi konuşunca bacı oldum bir anda ve hemen erkek koruma kalkanları açıldı.

    t: bu arada elbisenin düğmesi açılmış abla, ilikle onu istersen.
    r: biliyorum, düğme açılmadı, elbisenin dekoltesi o.
    t: abla, it var, kopuk var. iyi insansın sen, rahatsız ederler üzülürüm. gerçi ben görürsem seni rahatsız ettiklerini takarım pıçağı abla.
    r: beni rahatsız edemezler, sen merak etme. ben kendimi savunurum.
    t: abla küçücük kadınsın, nasıl savunacan kendini?
    r: bir bu kadar da yerin altında var, merak etme kardeşim. rahatsız edenin ağzına sıçarım ben.
    t: feminist misin sen abla saçlar falan kısa?
    r: feministim.
    t: erkeklerden nefret mi ediyon?
    r: yoo, ne alaka?
    t: ama saygı da duymuyon di mi?
    r: bana saygı duyanlarına saygı duyuyorum, saygı duymayanlarına saygı duymuyorum.
    t: ben sana saygı duyuyom abla.
    r: ben de sana saygı duyuyorum kardeşim.
    t: harbi mi?
    r: harbi.
    t: ben bez almıycam, paranı geri vereyim mi?
    r: yok, sende kalsın ama dikkat et kendine...
    t: sağol abla, allaha emanet. eğer biri rahatsız eder de ağzına sıçamazsan haber ver, deşeriz cigerini.

  • şimdi ay savaşçısı ile ilgili uzun bir girdi gireceğim.

    öncelikle şöyle başlayayım, ay savaşçısı ile değinilmeyen bir konu var. ay savaşçısı evreni... evet, tıpkı yüzüklerin efendisi, harry potter gibi aslında ay savaşçısının da bir evreni var. tabii diğer örneklere göre oldukça yüzeysel ve basit ama var sonuçta. ben de işin kökeninden başlamak istiyorum. şunu belirtmekte yarar var, ay savaşçısı ile ilgili kaynaklar çok düzensiz ve karmaşık. mangadan tutun da, yaratıcısının kenar köşe notlarını bulmak, derlemek ve sonuç çıkarmak zor oldu açıkçası.

    öncelikle bu evren merkezinde ay barındıran bir evren. yani, şu anki bilimsel açıklamaların tersine evrenin bir merkezi var. ay insanları denen yaşam formları inanılmaz uzun ömürlüler, asırlarca yaşayabiliyorlar, evren içindeki düzeni yeri gelince değiştirebiliyorlar, belirli şeyleri eğer zarar verirse yok edebiliyorlar ya da mühürleyebiliyorlar.

    seride evrenin yaşı, hangi zaman diliminde olduğu çok açık belirtilmiyor. mesela biz şu anda 13-14 küsür milyar yıllık bir evrende yaşadığımızı biliyoruz. seride bize aktarılan şey "çok çok uzun yıllar, asırlar..." gibi deyimler sadece. lakin şöyle bir şey var, evrende bu çok uzun yıllar süresince birçok kaotik savaş yaşanıyor, zaman zaman evrenin işleyiş düzeni değişebiliyor.

    seride özellikle dünya üzerindeki insan yaşamının birden fazla bir şekilde bitip tekrar başladığını ve bunun kontrolünün ay insanları tarafından yapıldığını söylüyor.

    bizim animede ve mangada şahit olduğumuz zaman dilimleri ve karakterler ise aslında yine de çok büyük bir zaman dilimini kapsıyor. mangada ve animede ay savaşçısının annesi, muhtemelen onun da annesi, kendisi ve muhtemelen çocukları aslında goddes ünvanını taşıyor. yani bir nevi yaratıcı, tanrı tanımlaması var. sonsuz güç, ölümsüzlük...vs.

    özellikle bu goddes ünvanı alan ay insanlarının yani evren yöneticilerinin gerçekten ölümsüz olup olmadıkları konusunda tam bir bilgi yok. belirli bir yaşa geldikten sonra zamanı kendileri için durdurabiliyorlar. yaşlanmıyorlar. kesin olan bilgi ise şu, bu yöneticiler evrende büyük bir kaos yaşandığında içlerindeki güçleri salıp ölebiliyorlar. evrenin tarihi boyunca bu birçok kez tekrarlanmış. bize yansıtılan zaman diliminde usagi yani prenses serenity'nin annesi karanlık krallığın efendisi kraliçe metaria'yı aydan ve dünyadan yok etmek için bu gücü kullanarak kendini öldürüyor. şu çıkarım yapılabilir, eğer bu gücü açığa çıkartmadan boş boş yaşasalar belki de ölümsüzdürler. dediğim gibi manga ve anime buna açıklık getirmiyor.

    özellikle anime bize zaman geçişlerini algılamada karmaşa yaşattı. 2. sezonunda geçmiş ve gelecek yıllara tanıklık ediyoruz. 1. sezonda ise silver milenyum denilen geçmiş çağa tanıklık ediyoruz fakat anime bu geçişleri çok açıklayıcı yapmıyor.

    evrenin merkezindeki ayda, çeşitli dönemler evrim geçirerek yoluna devam eden bir krallık. tüm bu dönemlerin baş mimarı bizim birebir izlediğimiz usagi, yani prenses serenity. mesela bu kişinin adı 30. yüzyıl ay krallığında neo kraliçe ünvanını alıyor. seri devam etseydi, belki 50.yüzyıl, 100.yüzyıl gibi zaman dilimlerini de görebilirdik.

    şunu bilmek gerekiyor, anime ve manga ortak bir kurgudan çıkmış olsa da işleyişleri oldukça farklıdır. 2013 yılında çıkan sailor moon cyrstal manga versiyonuna daha sadık kalmıştır mesela. (onun da çizimleri berbattı maalesef.)

    bize gösterilen dönem aslında o kadar kısa ki, yapılsa herhalde 100 sezonluk bir anime olabilirdi. biz tabii mutlu sonla bitiyor olarak görüyoruz.

    şimdi, evrenin merkezi ay dedik. evrenin en güçlü kişisi ve yönetici ise goddes statüsündeki ay insanı. biz 3 kişiyi muhtemel bu statüde görüyoruz seride. queen serenity, kızı prenses serenity ve onun da kızı small lady denilen gıcık.

    peki gezegen savaşçıları da nedir? animeler bu konuyla alakalı neredeyse hiç bilgi vermez. (5.sezonda birazcıcık anlatılıyor.) gezegen savaşları da birer yaşam formu. güneş sistemi içerisinde olanlar da ay insanı olarak geçiyor. sonsuz ömürlüler ve ömürleri boyunca hem güneş sistemi içinde hem de evrenin düzeninde birçok savaşa dahil oldular.

    şimdi diğer kafa karıştırıcı etmene, özellikle anime çok kafa karıştırıcı. animede aslında ay krallığından olmayan birçok yaşam formu görüyoruz. bunların birçoğunda prenses, kraliçe gibi yine kadın merkezli yöneticiler var. mesela, ölü ay prensesi nehelinia, kara ay krallığından prens demando gibi insan suretli yaşam formları var. bunlar özellikle evren içerisinde yaptığı yanlış hareketlerle ay kraliçesi tarafından mühürlenmiş ya da yok edilmiş klanlar.

    her düzende olduğu gibi, o düzene karşı çıkan birileri elbette olmuştur. evrenin yönetici konumundaki ay kraliçesi ise bu kişileri cezalandırmakla yükümlüdür işleyişi devam ettirmek adına.

    evrende yoldan sapmış bu klanlara, krallıklara, topluluklara musallat olan gizli, gizemli güçler de var kesinlikle. bunlar insani yaşam formu değil. daha çok bir enerji olarak karşımıza çıkıyorlar.

    mesela animedeki berly karekteri, dünyada yaşayan ve dünyanın prensi endymion'a aşık sıradan bir insan. fakat onun dünya bahçelerinde serenity ile olan aşkına şahit olunca kıskançlığı ve hırsından ruhunu kötü bir enerji formu olan kraliçe metaria'ya satıyor ve olaylar gelişiyor.

    kraliçe nehelinia ise, çocukluğundaki yalnızlığından ötürü kendi içine kapanıyor ve bir aynanın hükmüne giriyor. aynanın içinde ise yine kötü bir enerji formu var ve onu kötülüğe teşvik ediyor. bu gibi örnekler verilebilir.

    demek istediğim, evrenin her köşesinde birçok topluluk, krallık olabilir ama pratikte hepsi ay krallığının hükmüne bağlıdır. bu konu da mesela animede çok fark edilmez biçimde anlatılıyor.

    animede bize gösterilen en son şey ise, samanyolu galaksisindeki büyük kaostan bahsediliyor. evren içinde bulunan yine bir çeşit enerji formu, zamanında büyük savaş sırasında galaksinin en güçlü savaşçısı, galaksi savaşçısı tarafından (sailor galaxia) mühürleniyor fakat enerjiyi içine mühürlediği için de kendisi kötü birine dönüşüp galaksiyi ele geçirmeye kalkıyor.

    bakın galaksi diyorum, bu savaş sadece samanyolu galaksisi için geçerli. manga ve animede her şeyin belirli bir sınırı var. güneş sistemi, diğer yıldız sistemleri, galaksi, galaksi kümeleri ve evren olarak ele alınıyor.

    sailor galaxia yani aslında galaksi savaşçısının kötücül formunun ilk amacı galaksi içindeki tüm yıldızları söndürüp galaksi içine hükmetmek. daha sonra diğer galaksi sistemlerine gitmeyi düşünüp evrene hükmetmeyi yani ay kraliçesinin yerini almaya çalışıyor. sailor galaxia tüm bu kaosu yaratırken, samanyolu içerisindeki birçok yıldız ve bu yıldız sistemlerine ait gezegenler birbir karanlığa gömülüyor. bu yıldız sistemlerinin de birçok koruyucu savaşçıları var. aslında, ay savaşçısı animesinin 5. sezonunda bu evrenin ne kadar geniş olduğunu az çok anlıyoruz. mesela starlights, mesela savaşçı demir fare, mesela savaşçı alüminyum siren. bunlar da kendi sistemlerinde huzuru sağlayan savaşçılar. tüm bu savaşların da, animede belirtilmese de tabi olduğu kişi ay kraliçesidir.

    yukarıda da bahsettim, ay savaşçsı serisinin evreni harry potter, yüzüklerin efendisi gibi derinlikli değil. çok sığ lakin genel hatlarıyla böyle.

    serinin işleyiş mekanizması da aslında sezonlar boyunca ne kadar büyüdüğünün de göstergesi oluyor.

    1. sezon, ay krallığı ile dünya arasındaki ele geçirme savaşını.
    2. sezon ay kraliçesi zamanında galaksinin bir köşesine kara ay klanını hapsediyor. çünkü düzeni bozuyorlar. kara ay klanı da, güneşin kötücül ikisi nemesis yıldızının kötü enerji formu tarafından beyinleri yıkanıyor ve 30. yüzyıl ay krallığına saldırıyorlar.
    3. sezon, tau nebula denilen samanyolu galaksisi içinde bir yıldız sistemi fakat içerisinde kötü enerji formlarını barındırıyor.
    4. sezon, ölü ay kraliçesi zamanında yaptıkları sebebiyle ay kraliçesi tarafından mühürleniyor. mühürlenmeden önce, kendisi güneş sistemine yakın bir astreoid üzerine küçük bir topluluğu olan bir prenses aslında. kıskançlığı ve hırsı başka bir enerji formu tarafından kullanılıyor.
    5. sezon, samanyolu galaksisi içersinde gerçekleşen ve asırlarca devam edip duran, biten yeniden başlayan gezegenler ve sistemler arası savaşı konu alıyor. galaksinin huzurunu sağlayan kişi en güçlü savaşçı olan sailor galaxia tarafından sağlanıyor. (aslında en güçlü değil, en güçlü her daim ay savaşçısı olarak geçiyor.) sailor galaixa son kaos savaşında, kaosun kendi enerji formu tarafından ele geçirilip samanyolu galaksisi içerisindeki tüm yıldız sistemlerine saldırıp canlı formlarını yok etmeyi amaçlıyor.

    seri burada bitiyor lakin, diğer yan notlar olsun, sızdırılan bazı bilgiler olsun, iptal edildiği iddia edilen 6. sezon ise, galaksiler arası bir savaşı konu alan ve evrene hükmetmek isteyen yine kötü bir enerji formunun yarattığı ortamı anlatıyordu. açıkçası böyle bir son ay savaşçısı serisine daha çok yakışırdı.

    işte böyle bir evrenden bahsediyoruz arkadaşlar. kutsal ay adına herkese sağlıklı günler dilerim.