ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
koçbank
-
bünyesinde çalışanlarına ad.soyad@kocbank.com.tr biçiminde e-mail adresi vermek yerine (adının ilk üç harfi)(soyadının ilk iki harfi)@kocbank.com.tr biçiminde e-mail adresi dağıtan kuruluş.. çalışanların mail adreslerini oldukça merak etmekteyim, zira şu tip mail adresleri görmek oldukça mümkün görünüyor:
tahir tantan --> tahta@kocbank.com.tr
deniz yöntem --> denyo@kocbank.com.tr
salih akgündüz --> salak@kocbank.com.tr
hande zorlu --> hanzo@kocbank.com.tr
ahmet akça --> ahmak@kocbank.com.tr
vakaların artmasının sebebi hepimiziz 84 milyon
-
tabi canım kurallara uyalım. fahrettin bey, izninizle;
1. mesela öğretmenleri aşılayalım dediğimiz zaman, gerçekten aşılayalım, yalan söylemeyelim.
(bkz: 45 gunde 26 ogretmenin hayatini kaybetmesi)
https://www.hurriyet.com.tr/…mini-acikladi-41737651
linkte şubat sonu diyor arkadaşlar.
2. mesela toplu faaliyetlerden kaçınalım değil mi, kongreler falan düzenlemeyelim değil mi?
(bkz: akp kongresinden virus kapan adamin olmesi)
https://www.sozcu.com.tr/…ayatini-kaybetti-6361085/
3. mesela cenazelere katılmayalım değil mi, bir de arkada saklanmaya da çalışmayalım?
https://www.cumhuriyet.com.tr/…le-gizlenmis-1820744
https://www.cumhuriyet.com.tr/…-ozur-diledi-1816210
4. mesela milletimize alenen yalan söylemeyelim vakalar hususunda değil mi? aynı ailede 1'den fazla covidli vaka varsa mesela, diğerlerine test yapalım ki, doğru vaka / test oranına ulaşabilelim değil mi?
https://www.sozcu.com.tr/…an-tepki-yagiyor-6141278/
5. mesela verileri dünya sağlık örgütüyle paylaşırken bile manipule etmeyelim değil mi? covidden ölenleri doğal ölüm olarak yazmayalım değil mi?
https://www.dw.com/…kiyeye-korona-notası/a-55522557
https://www.cumhuriyet.com.tr/…olum-yazildi-1790281
bunun gibi bir çok kurala önce kendiniz uyun da, sonra millete ahkam kesersiniz. bulunduğunuz koltukta dakika durmayacak adamlar halen halka yükleniyorlar.
edit: belgelerle geldim.
edit 2: ruh halim;
https://www.youtube.com/watch?v=6ci1cvpkeog
sktch.in'de çizilen ekşi sözlük nick'leri
gelin başının 500 tl olması
-
bazı gelinlerin bu masraftan kurtulmak için berbere gelin olduğunu söylemeyip ancak çokta sıradan yapmasın diye gelinin kardeşiyim deyip gelinliğini evde giyerek damatın ayaklarını yerden kestiğini bilirim.
b. münih mainz ve b. dortmund arasındaki twitleşme
-
bundesliga'yı takip edenler zaten dün neler yaşandı bilir ama bilmeyenler için kısaca anlatayım.
dün bayern münih mainz'a yenildi ve böylece dortmund deplasmanda maçını kazanarak bayern ile olan puan farkını farkını 8'den 5'e indirdi. üstelik sadece 2 gün sonra dortmund-bayern maçı var. yani dortmund yenerse aradaki puan farkı 2'ye iniyor. bayern'in şampyonluğu kaybedeceğini kimse beklemediği için almanya'da herkes haliyle olayın şokunda hala.
tüm bunlar yaşanırken dün mainz'in dortmund'un twitter hesabına attığı aşağıdaki twitle, bayern'in de dahil olduğu süper bir diyalog yaşandı.
mainz'in dortmund'a attığı bahsettiğim twit ve dortmund'un cevabı,
https://twitter.com/…05en/status/705139760139005952
bayern'in mainz'a cevabı,
https://twitter.com/…yern/status/705156047238008832
belki çok acayip bir olay değil ama bunlar türkiye'de asla yaşanmayan hadiseler olduğu için futbolun güzelliklerini unutan halkımız için futbolun ve spordaki diğer bütün alanların aslında sadece eğlence için var olduğunu hatırlatmaya vesile olabilir umuduyla paylaşmak istedim.
inanmış gibi yapmak
-
olgunlaştıkça geliyor bu kafa sanırım. bende 30'ların ortalarına doğru çıktı.
hayat tecrübesi mi, kendini tanımak mı, nedir bilmiyorum. ama insan hayatta belli bi yolu katettikten sonra, yavaş yavaş acayipliğin kokusunu almaya başlıyor.
bir insanla, herhangi bir konuda konuşurken, çok da anlamlı olmayan-tuhaf bir koku salgılayan-kendi içinde tutarsız şeyler duyduğumda hiç renk vermiyorum evvela.
durup izlemeye başlıyorum.
deşelemek, irdelemek de bi yöntemdir ama genelde gerçeğe ulaşmayla değil, daha gelişkin ve organize yalanlar duymayla sonuçlanır...
son nokta gelene kadar; yani bir yalan kesin olarak ortaya çıkana dek, masumiyet karinesine uygun yaklaşıyorum ben. içime düşen kurdu orada bırakıp, inkar etmeksizin, izlemeyi sürdürüyorum sakince... bakalım nereye gidecek?
çünkü bu şekilde davranınca, hem karşınızdakinin günahını almamış oluyorsunuz, hem de (velev ki ortada yalanlar varsa) hafif yollu bir salak profili çizdiğiniz için mevzuyla ilgili "tutarlılığı sürdürme" baskısı azalıyor karşınızdakinin üstünde. bu da bi nevi dolaylı itirafçı yaratıyor ondan zaman içinde...
ilk anda reaksiyon görse, saklamak için üstüne 40 kilit vuracağı bir gizi, ortalığa bırakmaya başlıyor bi noktada...
bi şekilde zamanla bu noktaya geldim. sakin durup zamana biat ediyorum... o her şeyi tertemiz, kılçıksız bi şekilde ortaya çıkarıyor. didişmeden, yıpranmadan, yıpranmadan...
ondan sonra da aksiyonunu ona göre alıyorsun işte..
sadece yalanlar değil, yediğim kazıklarda da aynı kafadayım...
sevdiğim bi laf var, "zamanın değirmeni yavaş döner ama ince öğütür" diyor...
birilerinin söylediği yalanlar, arkamdan çevirdiği dolaplar, vesaireler bana psikolojik ya da maddi hasarlar vermeye başladığında kendimi çekiyorum o iletişimin içinden. muhatabı kesiyor ve yoluma bakıyorum...
rövanşını alma gibi bi olayım hiç olmuyor. çünkü benim çabam hem çok anlamsız olacak (bitmiş bir iletişim için neden kendimi ve kafamı yorayım?), hem de yukarıda yazdığım gibi en büyük rövanşı zaten zaman alıyor kendiliğinden...
basit açılımı da işte, "karşındakini kendinden mahrum bırakma" kafası..
çevren için değer üreten, doğru ve düzgün bir insan isen, arkandan iş çevirebilecek ya da sana yalanlar söyleyebilecek tiynetteki insanlar için en güzel rövanşın, kendinden mahrum bırakmak oluyor onları...
zaman diyorum, değirmeni ağır döner. ama ince öğütür...
hamdolsun...
bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak
-
-sabah koşuya çıkan insanlar varsa
-avm dışında açılmış bi starbucks varsa
-kadınlar tayt giyip yürüyüş yapabiliyorsa
-kaliteli bir burgerci varsa
-lüks markalardan alışveriş yapabileceğiniz mağazalar varsa
-gurme market bulabiliyorsanız
yüksek gelir düzeyine sahip, elit bir muhittesiniz demektir
-insanlar kaldırım yerine yoldan yürüyorsa
-restoranlar genelde çiğ köfteci, kebapçı, şerbetli tatlıcı ise
-discount marketler normal marketlerden fazlaysa
-sokağa çıktınızda 10 tane erkek görürken 1 tane kadın görüyorsanız
düşük gelirli, gerici bir semtte olmanız olasıdır