hesabın var mı? giriş yap

  • ağa'nın oğlu kız beğenecekmiş. el değmemiş saf kız arıyormuş. tüm kızları sırayla odasına alıp şalvarını indiriyor, akabinde soruyormuş:
    delikanlı - bu ne?
    1. kız - s.k
    d - sıradakiii
    2. - s.k
    d - sıradakiii
    ...
    nihayet
    n. kız - pipi
    d - zevcem budur, nikah hazırlıkları başlasın.
    gerdek gecesi gelmiş çatmış, odaya girilmiş.
    delikanlı indirmiş şalvarı, heybetine güvendiği aletinin ismini sormuş.
    d - bu ne?
    kız - pipi
    d - ne !?
    k - pipi
    d - ne pipisi yaw, evlendik artık. s.k bu !
    k- o-hoo sen s.k görmemişsin...

    (bkz: sozlukte fıkra anlatmak)

  • internette tesadüfen rastladığım gelmiş geçmiş en yaran video. bilen bilir edip cansever hastasıyımdır. bezik oynayan kadınlar şiirini ararken serra yılmaz'ın okuduğu bir video gördüm -kendisini severim- büyük bir zevkle tıkladım. sonra gülme krizim başladı. o müzik nedir abi? tamam ikinci yeni, uçuk kafalar, kim bakardı uzağa köpekleri saymazsam, üvercinka falan da abi bu müzik dünyada herhangi bir insana hitap ediyorsa ben çok yanlış gelmişim.

    buyrun video

    youtube videosu

  • televizyonda arap bir eleman sarki turku soylemektedir.

    - ne diyor bu eleman simdi?
    - arapca soyluyor, anlamiyorum.
    - e siz de arapca konusmuyor musunuz zaten?
    - yok, biz turkce konusuyoruz.
    - himm, arada pek fark yok ama degil mi?
    - yok, ikisi de diyaloglar vasitasi ile ve agiz yolu ile konusuluyor.
    - himm.
    - peki sen koyuncopluyonmu?
    - hö?
    - zzzztt... yok birsey devam et.

  • ''yeğenim iyi geceler nasılsın iyimisin,annenle telefon görüşmemizde seni sordum ankara da demişti zannediyorum,yeğenim teyzen ve ben seni görmeyeli epeyi zaman oldu epeyi serpilmiş gelişmişsin , era hanım kızım hakikaten güzel çekmiş çekim iyi sende güzel olunca ortaya güzel bir tablo çıkmış allahım nazardan saklasın maaşallah. seni seviyoruz bizleri unutma.enişten''

    2 gündür eğleniyorlar benle enişte. gelişmişsin demeseydin iyiydi...

  • ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.

    sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.

    bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
    bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.

    şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!

    edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.

  • new york'taki restaurant sayisi 26642 * sabah, oglen, aksam farkli bir restaurantta yesen her restauranti denemek icin asagi yukari 24 seneye ihtiyacin var. o 24 sene icerisinde de ne kadar yeni restaurant acilir, ne kadar kapanir vs onlari da ekle ; duz hesap 30 yil.

    bir haftaligina gelip 3-5 tane deneyip en iyisi diye sallamak ise priceless.

    10 kusur sene orada yasayip su an geriye baktigimda ozledigim tek bir burger var , o da bosna expressteki burger, brooklyn'de ridgewood bolgesinde kic kadar dukkan ve gercek kaymakli bosnak kofteli ajvarli burger. onun haricindeki herhangi bir burger'i zaten amerika'nin herhangi bir yerinde de yiyebiliyorsun. bunu buradan okuyup da turist olarak geldiginiz bir sehirde denemeye de gitmeyin, vaktinize yazik olur : )

    ayrica burger diyince gozumuzde tuten, burada hic bir seyin yerini dolduramadigi : islak hamburger!

  • edit: mesaj kutuma üşüşen dişiler! düşük profilli sevgililerinize trip atar üslupta mesaj atmazsanız makbule geçer. düzgünce fikrinizi belirtirseniz cevap yazabilirim belki.

    kadınları tavlamak için yazıyorsunuz ya hani iyi eğitim + iyi iş + iyi maaş vb bir dahakine şunu deneyin

    3 gasp + 6 torbacılık + 2 adam yaralama tüm kızlar düşecektir (tüm demeyelim aklı başında, kendine değer veren, akıllı birçok kadın da var haksızlık olmasın)